Aöf İş Etiği Ders Notları 2-3 Üniteler

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf İş Etiği Ders Notları

Ünite 3


İş Ahlakı ve Kapsamı

İşletmenin çevresiyle ilgili farklı biçimlerde ahlaki konular ortaya çıkmaktadır. Ahlaki konular işletmenin örgütsel hedeflerini başarma girişimleri ile örgüt üyelerinin bireysel hedeflerini
başarma çabaları arasındaki çatışmalardan ortaya çıkabilmektedir. Bununla birlikte tüketicilerin
kaliteli ve güvenilir ürün talep etmeleriyle üreticilerin görece yeterli kar elde etme istekleri çatışmaya neden olabilmektedir. İşletmelerin ve işletme dışındaki çıkar gruplarının ilgili olduğu farklı konular iş ahlakına konu olabilmekte ve tartışılabilmektedir.

İş ahlakı, iş dünyasında hüküm süren doğru ve yanlış davranışları ele almaktadır. İş ahlakı, genel
ahlak fikirlerinin işletme davranışlarına uygulanmasıdır. İş ahlakı genel ahlaktan ayrı ve sadece
işletmeler için uygulanan bir ahlaki uygulamalar bütününden daha fazlasını ifade etmektedir.

İş ahlakını modern toplumlarda mal ve hizmetleri üretip dağıtan örgütlerde bireylerin tutum ve davranışlarına ahlak standartlarının uygulanmasıyla ilgili bir kavram olarak değerlendirmek mümkündür. İş ahlakında işletme içerisinde bireyin davranışlarının ahlak prensipleri karşısında değerlendirilmesi söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda iş ahlakı, işletme kararlarını alan ve
uygulamaya geçiren yöneticilerle diğer çalışanların yükümlülükler ve ahlaki sorumluluklarının
açıklandığı uygulamalı bir ahlak türü olarak ele alınabilmektedir

İşletmelerde alınan kararların, gerçekleştirilen etkinliklerin veya bireysel davranışların yalnızca
işletmenin yer aldığı ahlaki çevrenin yanında, toplumun sahip olduğu ahlaki yargılara uygunluğu
da değerlendirilmelidir. Hem işletme çalışanları hem müşteriler işletmenin içinde bulunduğu ve
faaliyet gösterdiği toplumun parçalarıdır. Bu doğrultuda işletmenin toplumsal ahlaki yargılar temelinde düşünüp hareket etmesi önem taşımaktadır.

KURUMSAL VATANDAŞLIK
Kurumsal vatandaşlık, işletmelerin toplumdaki artan rolleriyle birlikte artan sorumluluklarının
sonucunda ortaya çıkmıştır. Kavramın temel felsefesi, işletmenin ekonomik ve sosyal sorumluluklarını bütünleştirerek hem mevcut hem de gelecek nesillere karşı yükümlülüklerinin olduğunu vurgulamaktadır.

Kurumsal vatandaşlık kavramı, hem sürdürülebilir bir kalkınma hem de sürdürülebilir bir işletme
için işletmenin bir vatandaş olarak sorumluluklarını tanımlamaktadır.
Kurumsal vatandaşlık, işletmelerin ticari faaliyetlerini gerçekleştirirken tüm yasal, ahlaki ve sosyal kurallara uyması ve toplumla arasında oluşan sosyal sözleşmenin gereklerini yerine getirmesidir.
Buradaki vatandaşlık kavramı, işletmenin günümüz toplumundaki yeri ve öneminin hızla artması
ve bir vatandaş gibi sorumluluk yüklenmesinin zorunlu hale gelmesinden kaynaklanmaktadır.
Kurumsal vatandaşlık, işletmelerin, toplumun üyeleri olarak algıladıkları görevleri yerine getirmek için üstlendikleri sosyo-ekonomik aktiviteler portföyünü ifade etmektedir.

Kurumsal vatandaşlık, hem sosyal açıdan hem de ilgili yasaların gerektirdiğinin ötesinde toplumsal
açıdan arzu edilen etkinliklerin ve ahlaki ilkeler doğrultusunda davranışların işletmeler tarafından
yerine getirilmesidir. Kurumsal vatandaşlığın üç temel bakış açısı çerçevesinde şekillendiğini ifade
edebiliriz:
1. İşletmelerin ticari faaliyetlerini yürütürken hukuka, ahlak standartlarına, insan haklarına tam anlamıyla uyumlu davranmaları ve faaliyetlerinin çevreye verebileceği zararı en aza indirmek durumunda olduklarını kabul etmeleri ve buna uygun davranmaları,

2.
İşletme faaliyetlerinin sadece işletme içinde değil, aynı zamanda piyasayı, tedarik piyasalarını, içinde bulunulan yöreyi, sivil toplum örgütlerini ve kamu sektörünü de etkilediğinin ve tüm sosyal paydaşlar ile işbirliği içinde çalışması gerektiğinin bilincinde olmaları,

3.
Bu sorumluluğun en başta işletme yönetim kurulları, yönetim kurulu başkanları ve genel müdürlerde olduğunun kabul edilmesi.

KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK
İşletmeler çalışanların hakları, çevre kirliliği, azınlık hakları, eğitim gibi birçok sosyal konuda topluma karşı sorumlu olmalı ve gerekli çabaları göstermek durumundadırlar.
Sosyal sorumluluk, ahlaki anlamda işletmelerin çevrelerine ve topluma zarar verecek tüm eylemlerden kaçınmaları anlamına gelmektedir.
Sosyal sorumluluk kavramıyla ilgili olarak tartışılan konulardan biri de sosyal sorumluluğun ahlaki
çerçevesiyle iş ahlakı ilişkisidir. Sorumluluk kavramını temel olarak birine ya da bir şeye karşı ahlaki yükümlülük olarak tanımlamak mümkündür.
İşletmelerin sosyal sorumluluklarının yanında ahlaki yükümlülükleri de bulunmaktadır.

Sosyal sorumluluk kavramı ve iş ahlakı ilişkisi literatürde iki farklı yaklaşımla ele alınmaktadır.
Bu yaklaşımlardan ilki Carroll tarafından ortaya konulan, işletmelerin sorumluluklarının ifade edildiği “İşletmelerin Sosyal Sorumluluk Piramidi” yaklaşımında yer alan ahlaki sorumluluklar boyutu; diğeri ise Milton Freeman tarafından tanımlanan “Paydaşlar Yaklaşımı”dır.
Carroll’un sosyal sorumluluk modelinde ele alınan kategoriler önceliklerine göre sıralanmaktadır.
İşletmenin temel önceliği kar ederek varlığını sürdürmektir. Bu anlamda işletme ekonomik
sorumluluklarını yerine getirmelidir. Modelin ikinci basamağında işletmenin yasal sorumlulukları
yer almaktadır. Yasalar toplum tarafından kabul gören ve görmeyen davranışların kodlarını
oluşturmaktadır.

Bu bağlamda işletmenin yasalara uyması gerekmektedir. Modelin üçüncü basamağında ahlaki
sorumluluklar yer almaktadır. Ahlaki sorumluluklar, doğru ve adil olanı yapmakla, sosyal paydaşlara zarar gelmesini önlemekle ya da gelmesi muhtemel zararı asgari düzeye indirmekle ilgilidir.
Modelin en üst basamağında gönüllü sorumluluklar olarak ifade edilen toplumun işletmeden iyi bir vatandaş olarak yerine getirmesini beklediği sorumluluklardan oluşmaktadır. Gönüllü sorumluluklar; işletmelerin gerek iç, gerekse dış sosyal paydaşlarına katkıda bulunmaları ve yaşam kalitesini iyileştirme çabaları olarak görülmektedir.

1.EKONOMİK SORUMLULUKLAR
2.YASAL SORUMLULUKLAR
3.AHLAKİ SORUMLULUKLAR
4.GÖNÜLLÜ SORUMLULUKLAR

Ahlaki sorumluluklar, yasalarda yer almayan ve toplumun işletmelerden beklediği doğru ve adil
davranışları içeren sorumluluklardır. Tüketiciler, çalışanlar, hissedarlar gibi grupların hak ve adaletle ilgili algılamaları; ahlaki sorumlulukların içeriğini oluşturmaktadır. İşletme bu algılamalar doğrultusunda ekonomik amaçlarını gerçekleştirmekle yükümlüdür.

İşletmelerde sosyal sorumluluğun ahlaki bileşenlerini aşağıdaki gibi ifade edebiliriz,
Sosyal normlarla tutarlı bir tarzda iş yürütmek,
Toplumun benimsediği ahlaki normları kabul etmek ve onlara saygı duymak,
İşletmenin amaçlarını başarmaya çalışırken, ahlaki normlardan fedakârlık etmenin önüne geçmek,
İyi bir vatandaş olarak işletmeden ahlaki açıdan ne beklendiğini açık bir şekilde tanımlamak,
İşletmelerde dürüstlük ve ahlaki davranışın, yasalara uymanın daha ilerisinde olduğunu kabul etmek..
Ahlak ve sosyal sorumluluk ilişkisini kuran bir diğer yaklaşım ise paydaş yaklaşımıdır. Paydaş yaklaşımı, işletmelerin stratejik kararları ile bu kararları etkileyen ve bu kararların sonuçlarından etkilenen gruplar arasındaki karmaşık ahlaki ilişkiyi göstermek ve bu ilişkileri yönetmek için kullanılan yöntemdir. Paydaş yaklaşımı modern örgütlerin karmaşık yapılarını,büyüme stratejilerini, bu sistemlerin çevresel, ekonomik sonuçlarını, ilgili gruplar ve toplum tarafından bu sonuçlara verilen tepkileri açıklamaktadır.

İşletmelerdeki hissedar yaklaşımı, işletmelerin finansal ve ekonomik ilişkileri ile ilgilenirken; paydaş yaklaşımı, ekonomik faktörlerin yanı sıra, ahlaki, politik, ekolojik faktörlerle birlikte toplumda bireylerin refah düzeyleriyle ilgilenmektedir. Paydaş yaklaşımı, işletmelerin ve
yöneticilerin paydaşlarını etkileyen sosyal ve ahlaki sorumluluk stratejileri ile faaliyetlerini incelemektedir.

PAYDAŞ TEORİSİ
Paydaş teorisi, işletmelerde ahlaki oluşumu incelemeye yardımcı olmak amacıyla, işletmeyi ana
unsur olarak kabul etmekte ve diğer tüm ortaklarıyla ilişkilerini incelemektedir. Paydaş (stakeholder) kavramı 1960’lı yılların başlarında ortaya atılmıştır.

Paydaş teorisine göre işletmenin, sadece hissedarların ve yöneticilerin çıkarları doğrultusunda
yönetilemeyeceğini bunun yanı sıra çalışanların, alt işverenlerin, yerel toplulukların, toplumun,
sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, tüketicilerin vb. grupların çıkarlarının da dikkate
alınması gerektiği belirtilmektedir.

Paydaş Teorisine Yönelik Yaklaşımlar
Paydaş teorisi, sosyal sorumluluk teorisiyle ilgilidir. Bu teori, aynı zamanda işletme ve paydaşların
ilişkilerini, sosyal sorumluluğunu etkileyen bir sosyal ilişki olarak varsaymaktadır. Ampirik ve normatif yaklaşımlarla ele alınan bu teorinin temelinde ise, işletmenin çıkarları ve bu bağlamda
paydaşların kendi aralarındaki önem dereceleri ön plana çıkmaktadır. Paydaş teorisine yönelik yaklaşımları betimleyici,araçsal ve normatif paydaş teorisi başlıkları altında incelemek mümkündür.

Betimleyici Paydaş Teorisi
Betimleyici paydaş teorisine göre işletme gerçek değerini, iş birliğinin ve rekabetin merkezinde
yer alarak sağlamaktadır. Teori bazı ayırt edici özellikleri ve spesifik davranışları açıklamakta
kullanılmaktadır. Bu özelliklerden ve davranışlardan bazıları; yöneticiler tarafından şekillendirilen işletme yönetiminin ahlaki yönden irdelemesi, örgütsel yönetim şekli, ilgili taraflarca istenen sosyal, çevresel ve finansal alanlardaki faaliyetlerle ilgili toplumsal bilgilendirme konusundaki örgütsel uygulamalar, hedeflenen ilgili tarafların belirlenmesi ve onların işletmeler için öneminin sınıflandırılması şeklinde sıralanabilir. Bu bakış açısı altında, yöneticilerin mesleklerine ilişkin karar almaları için paydaşların isteklerini de göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.

Araçsal Paydaş Teorisi

Araçsal teori, işletmenin verimlilik amacıyla, sosyal sorumluluk çerçevesinde paydaş yönetimi
arasındaki bağı konu edinmektedir. Bu yaklaşıma göre diğer şartlar aynı kalmak kaydıyla, paydaş
yönetimini benimseyen işletmelerin karlılık, süreklilik ve büyüme konularında daha iyi bir performans sergileyecekleri belirtilmektedir. Teori; paydaş kavramının iktisadi kurallarla, davranış
bilimleriyle ve ahlakla uyumunu sağlamaktadır. İşletme ve paydaşlar arasındaki ilişkiler üzerine odaklanan teori, aynı zamanda temel ilke olarak güven ve ortak bağların geliştirilmesiyle oluşan fırsatlara bağlı olarak sorunların aşılabileceği fikrini ortaya koymaktadır. Bu yaklaşıma göre, paydaşlarıyla güven ve iş birliğine dayalı ilişki kuran işletmeler, bu ilkelere uymayanlara göre rekabetçi bir üstünlük elde edecektir.

Normatif Paydaş Teorisi
Normatif teori, betimleyici ve araçsal teorilerden işlevsellik bakımından ayrılmıştır. Bu teori,hipotezlerini test etmek için veri toplamak ya da özel niceleyici metotlar kullanmak yerine, bakış açısını normatif sonuçlar üzerine temellendirmiştir. Normatif teori, yöneticilerin uyması gereken ahlaki gerekler üzerinde durmaktadır.

Betimleyici ve araçsal yaklaşımların aksine, ahlaki ödevlere vurgu yapan normatif yaklaşım
işletmeyi ahlak ve paydaşlar açısından incelemekte ve sadece hissedarlara öncelik tanımayı ahlaki
bulmamaktadır.
Kant’ın görüşlerinden izler taşıyan bu yaklaşım, herkesin hak arayışını meşru ve eşdeğer olarak
görmekte ve Kantçı felsefeye göre insanın bir vasıta olmayıp, gaye olduğunu belirtmektedir. Diğer iki yaklaşım,ilgili taraflar teorisinin temelini faydacı bir bakış açısıyla ele alırken, normatif yaklaşım ahlaki ideali esas almaktadır.

Bu bağlamda ahlaki sosyal sorumluluk sahibi bir işletmenin önce paydaş gruplarını tanımlamaları
ve sonrasında ise ilgili paydaş grupları ile kendisi arasındaki ilişkileri temel ahlaki ilkeler
çerçevesinde düzenlemeleri gerekmektedir. Bu kapsamda işletmelerin paydaşları iki alt grupta toplanmaktadır.
Bu gruplardan ilki, işletmelerin birincil paydaşlarıdır. İşletmelerin birincil paydaşları, işletme
sahipleri,tüketiciler, çalışanlar ve tedarikçilerden oluşmaktadır. İşletmelerin ikincil paydaşları ise, kamu kurumları,tüketici dernekleri, işletmenin rakipleri, sivil toplum ve medya kuruluşları gibi ilgili gruplardan oluşmaktadır.

İşletmelerin Birincil ve İkincil Paydaşları
Paydaş tanımlaması kapsamında farklı yaklaşımların olmasına karşın, genel olarak kabul gören
temel varsayım işletmelerin kararlarını ahlaki değerler çerçevesinde, bireylerin, toplumun, çevrenin beklentilerine ve yasal yükümlülüklerine uygun şekilde almak durumunda olduklarıdır. Bu
bağlamda işletmeleri sosyal sorumluluk ve ahlak kavramı çerçevesinde paydaşlarına karşı bağlayan bir takım sorumlulukları bulunmaktadır. İşletmeleri ahlaki ve sosyal sorumluluk anlamında bağlayan ve her bir paydaş grubuna göre farklılaşan ahlaki sorumlulukları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

Çalışanlar ile Ahlaki İlişkiler
Çalışanlara karşı ahlaki ilkelerin tüm işletme yönetimi ve yöneticileri tarafından benimsenip
uygulanması gerekmektedir. İşletmelerin öncelikli olarak çalışanlarının insan olduğunu unutmamaları, onlara insan onuruna yakışır şekilde davranmaları gerekmektedir. Bu kapsamda çalışanlarına özgürlük, rahatça fikirlerini söyleme hakkı tanıması gerekmektedir. İşletmelerin, çalışanlarına insan hakları beyannamesi uyarınca din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet ve hemşerilik ayrımı yapmaması ve işletmelerin de söz konusu ayrımcılığa karşı önlem alması gerekmektedir.İşletmelerin yasalarda belirlenen iyi ve sağlıklı iş ortamını sağlaması ve iş güvenliği kapsamında işletmelerin çalışanlarına iş güvencesi vermesi, yapılan sözleşmelere, anlaşmalara uygun davranması, sigortalarını ödemesi, sosyal güvenlik anlamında annelik izni, tazminat verme, tatil hakkı gibi haklarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir

Tüketiciler ile Ahlaki İlişkiler
Müşterilerin işletmelerden, ürün ve hizmet güvenliği hakkı, ürün, hizmet ve üreticiye ilişkin bilgi
alma hakkı ve özgür seçim hakkı olmak üzere üç temel hakkı bulunmaktadır. İşletmelerin müşterileri ile kuracakları sosyal sorumluluk ve ahlaki ilişkilerini, bu haklar çerçevesinde şekillendirmesi gerekmektedir. İşletmeler müşterilerine kaliteli, toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, topluma ve bireylere zarar vermeyecek mal ve hizmet üretmekle yükümlüdürler.
İşletmeler aynı zamanda söz konusu ürün, hizmet ve firma faaliyetlerine ilişkin, müşterilerine doğru, tam ve açık bilgi vermek durumundadır.

Hissedarlar ile Ahlaki İlişkiler
İşletme hissedarlarının, dağıtıldığında kar payı almak, sermaye artırımında rüçhan hakkını kullanmak,genel kurulda yönetimi belirlemek ve gündemdeki diğer konularda oy hakkı kullanmak, işletme faaliyetlerine ilişkin yıllık almak, sahibi olduğu hisseleri başkalarına satabilmek, firma faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olmak hakları bulunmaktadır. Bu kapsamda işletmeler hissedarlarına işletme faaliyetleri hakkında doğru ve net bilgi vermek, hissedar yatırımlarını korumak ve devamlılığı sağlamak ve karlılıklarını artırmakla yükümlüdürler.

Tedarikçiler ile Ahlaki İlişkiler
Tedarikçiler ile kurulacak ilişkiler, doğru, dürüst, adaletli ve hoşgörüye dayanmalıdır.
İşletmelerin, maddi güçlerini kullanarak, tedarikçilerine fiyat açısından baskı yapmaları, hammadde satın almada satıcıların ya da satış elemanlarının rüşvet ya da karşılıklı rıza anlamında bir takım talepler istemesi ya da vermesi,yapılan anlaşmalara bağlı hareket edilmemesi, bir takım karteller kurarak tedarikçilerin varlıklarını tehlikeye atması tedarikçilerle ilişkilerdeki önemli sayılan ahlaki problemlerdir.

Kamu Kurumu ve Yerel Yönetimlerle Ahlaki İlişkiler
İşletmelerin faaliyette bulundukları bölge ya da ülkede devlet kurumları tarafından belirlenen
yasa ve yaptırımlara uyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Hükümet kurumları, sektörlerdeki ilişkileri ve uygulamaları düzenlemek, yeni yatırımları desteklemek, ulusal ya da uluslararası ticareti
korumak amacıyla bir takım yasa ve yaptırımlar oluşturmaktadır. Bu kapsamda işletmeler söz konusu yasalara uymakla yükümlüdürler. Ancak söz konusu yasalar esnek olmakta ya da birtakım boşluklar içerebilmektedir. Bu bağlamda işletmelerin söz konusu boşluklardan, ülke ve bölge ekonomisini sarsacak şekilde faydalanmamaları gerekmektedir. İşletmeler faaliyette bulunduğu ülkenin bütünlüğünü bozacak eylem ve faaliyetlerde bulunmamalıdır. İşletmeler kurdukları lobiler ile mali güçlerini kullanarak yasaları değiştirme ya da esnetme gibi yöntemler seçmemelidir.

İşletmeler ülke bütünlüğünü sarsacak politik eylemlere girmemeli, politik grupları desteklememeli, yasalara uygun davranmalı ve belirtilen vergileri verme konusunda dikkatli davranmaları gerekmektedir.

Çevre ile İlgili Ahlaki İlişkiler
Çevreyle ilgili sorunları; hava kirliliği, su kirliliği, zararlı atıklar, toprak kaymaları, ormanların
tahrip edilmesi, bitki ve canlıların dengelerinin bozulması, bazı yaşam türlerinin ortadan kalkması,
betonlaşma,çarpık kentleşme vb. konular olarak sıralayabiliriz. Bu kapsamda işletmelere gerek ürettikleri ürünlerle gerekse faaliyetleri sonucunda oluşan zararların (zararlı atıklar, çevre kirliliği, gürültü kirliliği vb.) azaltılmasında önemli görevler düşmektedir. İşletmeler doğal kaynakları kullanırken, onların korunmasına gerekli özeni göstermek zorundadırlar. İşletmeler doğal dengeyi tahrip etmeyecek şekilde faaliyetlerini sürdürmeli ve çevre kirliliği gibi ortaya çıkabilecek sorunlara karşı tedbirler almalı, arıtma tesislerine yatırım yapmalı, çevreye zararlı atık atmamalı, çevreye zarar verici koku, gürültü yaymamalı,çevreyi korumaya yönelik kuruluşlarla iş birliği içerisinde bulunmalı, birlikte faaliyetler yapmalıdırlar.

Sendikalar ile Ahlaki İlişkiler
Sendikalar, işletmelerden ahlaki ilkeler doğrultusunda, çalışanların daha iyi koşullarda çalışmalarını ve yaşamalarını sağlayacak sistemler, davranışlar oluşturmalarını istemektedirler. Sendikalar işletmelerden çalışanlarına fayda sağlayacak, haklarını koruyacak yasal yükümlülüklerin ötesinde tutum ve davranışlar göstermelerini beklemektedir. İşletmelerin de sendikaların bu isteklerine karşı duyarlı olması, çalışanlar ve sendikalarla ilgili alınacak olan kararlarda ahlaki ilkeleri göz ardı etmeyerek dürüst, adil, güvene dayalı, açık, net bilgiler içeren bir iletişim kurması gerekmektedir. Sendikalar ise, işletmenin varlığına zarar verecek tutum ve davranışlardan uzak durmalı, olası problemleri öncelikli olarak işletme yönetimiyle görüşüp, daha sonra resmi ve gayri resmi kurumlara taşımalıdır. İşletmeler sendikalar ile yaptıkları görüşmelerde anlayışlı ve yapıcı davranmalı, her iki tarafa fayda sağlayacak etkinliklerde bulunmalıdırlar.

Sivil Toplum Kuruluşları ile Ahlaki İlişkiler
Günümüzde bazı durumlarda devletin kamusal alandaki yaptırımları ve faaliyetleri yetersiz
kalabilmektedir. Buna bağlı olarak, toplum içerisinde sivil toplum örgütleri vasıtasıyla yetersiz
kalan yasal yaptırımlar dengelenmeye çalışılmaktadır. İşletmeler sivil toplum örgütleriyle sağlıklı,
dürüstlüğe ve iyi niyete dayalı ilişkiler kurmak durumundadırlar.

İşletmeler, toplumun sağlık ve refahını arttırması için çaba göstermeli, eğitime, kültürel ve
sanatsal faaliyetlere sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla destek vermelidirler. Toplumla dolaylı
olarak bütünleşmede en etkili sayılabilecek sivil toplum örgütleri ,işletmelerin sosyal sorumlu
işletme imajını güçlendiren ve toplumun işletme tarafında yer almasını sağlayan önemli bir ahlaki
işletme göstergesi olmaktadır.

Medya ile Ahlaki İlişkiler
Medya ile kurulacak ilişkilerde aldatıcı olmayan, inandırıcı tanıtımlarda bulunmak,istedikleri bilgileri net ve doğru olarak aktarmak, yanlış bilgi vermemek, işletme çıkarları için medyayı kullanmamak en önemli sayılabilecek ahlaki ilkeler olarak ele alınabilir.

İŞ AHLAKIYLA İLGİLİ KONULAR
İşletmelerde iş ahlakıyla ilgili konuları genel olarak işletme dışı faktörlerle ilgili konular ve işletme içi faktörlerle ilgili konular şeklinde sınıflandırabiliriz. İşletme dışı faktörlerle ilgili konulara baktığımızda pazar ve rekabetle ilgili konular, çevre faktörleriyle ilgili konular, yasal faktörlerle ilgili konular olmak üzere dört başlık altında toplanabilmektedir. İşletme içi faktörlerle ilgili iş ahlakı konularını işletme fonksiyonları olarak da ifade edilen, pazarlama, üretim, satın alma, finansman, muhasebe, araştırma-geliştirme, insan kaynakları ve halkla ilişkiler olmak üzere sekiz başlık altında toplanabilmektedir.

İşletmelerde ahlaki sorunların, ahlaki ikilem ve ahlaki sapma şeklinde iki genel kategoriye
ayrıldığını görmekteyiz. Ahlaki ikilem, bir konunun birbiriyle çatışan ancak iki tarafın da tartışılabilir doğru yanları olması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda bir işletmenin kanuna aykırı olmayan, ancak tüketicilere zarar verebilecek ürünü satmaya çalışması (örneğin sigara) ahlaki ikilem olarak nitelendirilebilir. Bir kişinin ahlaki olmayan bir karar aldığı zaman ahlaki sapmanın ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Örneğin bir gıda firmasındaki satış yöneticisinin bir bayiden rüşvet alarak çok satan bir ürün markası için bayiye daha fazla kota ayırması ahlaki sapma olarak görülebilir.

Pazar ve Rakiplerle İlgili İş Ahlakı Konuları
Pazar koşullarının ve rekabetle ilgili eylemlerin oluşturabileceği iş ahlakını ilgilendiren konular
genel olarak aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Fiyat sınırlamaları
Talebin manipülasyonu
Rakip ürünlerin sattırılmaması
Perakende fiyatlara müdahale edilmesi
Fiyat farklılıkları
Fiyat anlaşmaları
Rüşvet
Çevre ile İlgili İş Ahlakı Konuları

İşletmeler doğal kaynakları ve çevreyi kullanarak mal ve hizmet üretmektedirler. Bu üretim sonucunda doğrudan ya da dolaylı olarak işletmelerin faaliyetleri sonucunda çevre üzerinde birtakım tahribatlar meydana gelmekte ve doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı yüzünden, bireylerin ve toplumun etkilendiği olumsuz sonuçlarla karşılaşılmaktadır. Çevreyle ilgili işletmelerden kaynaklanan sorunlar iş ahlakının konularından birini oluşturmaktadır. Çevreye dair yaşanan problemlerin maliyeti ilk başta görünenden daha fazla olmaktadır. Çevre sorunları aynı zamanda bireylerin sağlığını ve yaşam kalitesini tehdit ettiğinden sağlık harcamaları ve buna benzer harcamaların toplumsal maliyeti tahmin edilenden çok daha fazla olmaktadır.

Teknolojik Faktörlerle İlgili İş Ahlakı Konuları
Teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı iş ahlakı açısından tartışmalı konular; çalışanların sağlığı
ve iş güvenliği, ürün güvenliği, ürün karmaşıklığı, ürün eskitmelerinin artması ve teknolojik atıklar
olarak sayılabilir. Teknolojinin gelişimi insan hayatını kolaylaştırmakla birlikte teknolojiye bağlı, insan fizyolojisini ve psikolojisini olumsuz etkileyebilecek durumlar da ortaya çıkarmaktadır.

Elektronik
Araçlardan yayılan zararlı dalgalar sağlığı tehdit edebilecek boyuta ulaşmaktadır. Teknolojik gelişmeler istihdamın daralmasına da yol açabilmektedir. İnsan emeğinin yerini alan teknolojik sistemlerin bir ahlaki ikilem oluşturduğu söylenebilir..

Yasal Faktörlerle İlgili İş Ahlakı Konuları
Çalışanların hak ve özgürlüklerinin korunması,tüketicilerin korunması, çevre sorunlarının önlenmesi, pay sahiplerinin haklarının korunması, kadın çalışanların haklarının geliştirilmesi ve istihdamda fırsat eşitliği yaratılması gibi konularda yasal düzenlemelere gidilmekte ve zaman içerisinde şartlara uygun hale getirilip geliştirilmektedir.

Pazarlama Fonksiyonlarıyla İlgili İş Ahlakı Konuları
İşletmelerin pazarlama eylemlerinin tamamında iş ahlakı açısından sorgulanabilir durumların ortaya çıkması mümkündür.
İşletmelerin pazarlama çabalarında iş ahlakı açısından tartışmalı konularını genel olarak aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:
Ürün güvenliği
Uygun olmayan ürün ambalajları
Yetersiz garanti ve servis hizmetleri
Hızlı ürün eskitme
Marka benzetmeleri
Ürün taklitleri
Farklı ve psikolojik fiyatlandırma
Fiyat anlaşmaları
Dağıtıcılar üzerinde baskılar
Aracı kurumlara kota uygulamaları
Aldatıcı ve abartılı reklamlar
Yanıltıcı promosyon uygulamaları
Baskılı satış yöntemleri
Müşteri bilgilerinin gizliliğinin korunmaması
Araştırma bilgilerinin manipülasyonu.

Üretim Fonksiyonuyla İlgili İş Ahlakı Konuları
Üretimde kullanılan hammadde ve diğer malzemelerin insan ve çevre sağlığı açısından uygun
olup olmadığı, üretim esnasında çalışanların sağlığını olumsuz yönde etkileyip etkilemediği ve
herhangi bir bağımlılık oluşturup oluşturmadığına yönelik konular iş ahlakı açısından değerlendirilebilir. Bununla birlikte üretim teknolojisinin ürün ve çalışan güvenliği açısından doğurabileceği sonuçlar ile çevreyi etkileyip etkilememesi de iş ahlakı açısından tartışılabilecek bir konudur.

Satınalma Fonksiyonuyla İlgili İş Ahlakı Konuları
Satınalma açısından iş ahlakını ilgilendiren konular arasında rüşvet, gösterilen numuneye uygun
mal tesliminin yapılmaması ve satıcı firmaların güçleri, baskı yapıp yapmamaları, tekel konumunda
olup olmamaları, herhangi bir rakip ile anlaşma içinde olup olmaması gösterilebilir. Satıcıların ya da satış elemanlarının rüşvet istemesi, üreticinin rüşvet teklif etmesi ve her iki tarafın karşılıklı olarak farklı isim altında rüşvet alıp vermesi iş ahlakını ilgilendirmektedir. Hata ve yanılma payı haricinde örneğe uygun mal tesliminin yapılmaması ve belirtilen kalitede ve özellikte talebin karşılanmaması bir başka iş ahlakı konusudur.

Finansman Fonksiyonuyla İlgili İş Ahlakı Konuları
Finansmanla ilgili temel ahlaki konu karlılık üzerinde odaklanmakta ve paranın kullanımıyla
karın elde edilme şeklini sorgulamaktadır.İşletmelerin başkaları aracılığıyla rakiplerinin borsadaki
hisselerinin büyük bölümünü elde etmeye çalışması, farklı uygulamalarla (dedikodu yayma, iftira vb.) hisse senetlerinin değerini düşürüp elde etmeye çalışması, borsadan, önceden haber alma kaynakları kullanılarak haksız kazanca yönelik hisse senedi alımları iş ahlakı açısından tartışılan konular arasındadır.

Muhasebe Fonksiyonuyla İlgili İş Ahlakı Konuları
Muhasebe faaliyetlerinde işletmelerin iş ahlakı yönünden farklı biçimlerde ahlaki ikilem ve sorun
oluşturacak konularla karşı karşıya kalmaları muhtemeldir. Muhasebe kayıtlarının düzgün tutulmaması sonucu satıcılar, alıcılar, pay sahipleri devlet karşısında yükümlülüklerini tam olarak yerine getiremezler.
Muhasebe raporlarının gerçeği yansıtmayacak biçimde oluşturulmasıyla işletmenin karlılığı farklı
gösterilebilir. Bankalardan kredi almak ve vergilerin düşük hesaplanması amacıyla gerçek dışı
belgelerin kullanımı da iş ahlakı açısından değerlendirilmesi gereken konulardır.

Araştırma-Geliştirme Fonksiyonuyla İlgili İş Ahlakı Konuları
İşletmelerdeki araştırma ve geliştirme faaliyetleri genel olarak yeni teknolojiler ve ürünler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda işletmeler araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde konuya ilişkin deneyler yapmaktadır. Deneylerin yapılış biçimi, deney ve araştırmalarda kullanılan unsurların hakları, kullanılan kaynakların alternatif kullanım alanlarına göre değerlendirilmesi gibi durumlar iş ahlakı açısından tartışılabilmektedir. Örneğin kozmetik sektöründe ürün geliştirme çalışmalarında hayvansal ürünlerin kullanılması veya deneylerde hayvan kullanımı yasal açıdan sorun oluşturmamakla birlikte ahlaki bir ikileme yol açtığı söylenebilir.

İnsan Kaynakları Fonksiyonuyla İlgili İş Ahlakı Konuları
İşletmelerde çalışanların en önemli katma değer sağlayan unsur olarak görülmesi insan kaynağına
verilen değerin ve önemin artmasına neden olmuştur.. İnsan kaynaklarıyla ilgili iş ahlakı açısından
tartışılabilir konuları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Ücret ve çalışma haklarının gözetilmesi
Yeni işe alımlarda ayrımcılık ve istihdamda eşitlik
Eğitim ve yetiştirme hakları
Ödüllendirme
İşten çıkarmalar

Halkla İlişkiler Fonksiyonuyla İlgili İş Ahlakı Konuları
Örgüt içinde ve dışında iletişimi düzenleyen halkla ilişkiler faaliyetleri iş ahlakı açısından tartışmalı farklı konular içerebilmektedir. İşletme çalışanlarına, işletmenin misyonu ve amaçlarının tam olarak aktarılmaması, etkin bir haberleşme sisteminin oluşturulmaması, yöneticilerin çalışanlardan gelen bilgileri dikkate almaması gibi işletme içi iletişim konuları iş ahlakı açısından
değerlendirilebilmektedir.
İşletme dışı ilişkiler açısından bakıldığında tüketiciler, toplum, medya, rakipler ve diğer paydaşlara karşı işletmenin doğru ve güvenilir bilgiler vermesi gerekmektedir. Halkla ilişkiler faaliyetleri, ortaya çıkan sorunları örtbas etmek veya yapılan hataları meşrulaştırma amacıyla yapıldığı takdirde iş ahlakı açısından değerlendirilmesi gereken bir durum var demektir..



Ünite 4

ETİK KARAR ALMA SÜRECİ

Etiksel tartışmaların makro anlamda yoğunlaştığı olaylar arasında insan hakları ihlallerine neden olan savaşlar,şiddet,zorunlu göç,sığınmacılık ve mültecilik,yoksulluk, hayvan ve çevre hakları,kadın ve çocuk sorunları gibi çok sayıda sosyal sorun kategorisi yer almaktadır.
Günümüz çalışma yaşamında kuruluşlar;etik karar alma,etik davranış geliştirme,eti bir kurumsal kültürü oluşturma ve karşılaştıkları sorunları etik kuramlara dayanarak çözme noktasında önemli düzenlemelere gitmektedirler.
İş etiği açısından bir kuruluşun en önemli sorunsalının "güvensizlik"olduğunu belirtiriz.Güvensizlik etik bağlamda değerlendirildiğinde ortadan kaldırılması için yerleşmiş bir kalite bilincini etik karar alma sürecini,sorun çözme becerisine sahip yetkin personelin varlığını,sorunların çözümünde ve gelişme süreçlerinde katılımın gerçekleştirilmesini öngörür.

KARAR ALMA VE ALAK FELSEFESİ
Felsefe tarihi açısından bakıldığında da antik çağdan bu yana geliştirilmiş olan tüm etik teorilerde başlıca üç ana problem etrafında dolaşıp durulduğu görülür
1)İyi veya en yüksek problem
2)Doğru eylem problemi
3)İrade (istenç)özgürlüğü problemi

Bu problemlerin şu üç temel soruya yanıt getirme girişimiyle ilgili oldukları belirtilir .
1)neyi seçmeliyim?
2)Ne yapmalıyım?
3)Neyi istemeliyim?
Ahlak felsefesi açısından karar vermek sorunları etik temellendirmeyi çözmektir.Bu nedenle insancıldır.
Etik gerçeğin bilgisi ve ona bağlılıktır.Kuşkusuz bu karar süreci işbirliğini gerektirir.Sokrates'in (MÖ.469-399)ifade ettiği gibi gerçek bilgi tartışma ve irdeleme yoluyla bulunabilir ve işbirliğine dayalı bir uğraştır.(ROBİNSON ve GARRATT, 2011:31). Sokrates'in yaklaşımı da bu durumu yansıtmaktadır.

İNSANIN AHLAKİ GELİŞİMİ ve SORUN ÇÖZME
Ahlak gelişimi çocukların belirli davranışları "doğru" yada "yanlış" olarak değerlendirmelerine rehberlik eden ve kendi eylemlerine yönetmelerini sağlayan ilkeleri kazanmaları sürecidir.
Kohlberg'e göre bütün kültürdeki insanlar adalet,eşitlik,sevgi,saygı gibi aynı temel ahlaki kavramları kullanırlar.Ahlak gelişim kuramında Kohlberg ahlaki yargının gelişimini incelemiştir.

KARAR ALMADA ETİK DEĞER ve İLKELERİN ÖNEMİ
İlke ve değerler etik değerlendirmeyi ve Yargıda bulunmayı kolaylaştırır Etik normlar ise bu bağlamda uygulama standardını korur ve geliştirir.
Yönetim açısından etik karar alma sürecine etkisi olan öğelerden bazıları
1)adalet
2)eşitlik
3)dürüstlük ve doğruluk
4)tarafsızlık
5)sorumluluk
6)insan hakları
7)hümanizm
8)bağlılık
9)hukukun üstünlüğü
10)sevgi.
11)hoşgörü
12)laiklik
13)saygı
14)emeğin hakkını verme
15)yasa dışı emirlere karşı direnme

ETİK KARAR ALMA SÜRECİNİN TEMEL UNSURLARI
İş yaşamında bireysel faktörler kurumsal faktörler olanaklar yada fırsatlar etik duyarlılıklar etik karar verme sürecinde ve iş etiğinin değerlendirilmesinde etik olmayan davranışların veya etik davranışların ortaya çıkmasını anlamamızı kolaylaştırır.Etik davranan insan Sokrates'in ifadesiyle "kendini bilen"dir.Crane matten'e göre etik yada etik dışı karar alma sürecinde genel bireysel faktörler (yaş,cinsiyet,sosyalleşme,eğitim,tutumlar yada değer yargıları, kimlik gibi) ve durumdsalar yada görevle ilgili faktörler(ödül sistemi, iş rolleri ve örgüt kültürü)etkili olmuştur
Yurtsever(1997) Etiksel karar vermede dört faktörün etkili olduğunu ifade etmiştir .
Bunlar;
1)Çevre kuruluşun
2) içinde bulunduğu endüstri
3)Kuruluş kültürü
4)Kişisel deneyim

ETİK KARAR ALMA SÜRECİ ve PSİKOSOSYAL BOYUT
Bir ahlaki soruna çözüm aranırken şu üç önemli nokta göz önüne alınmalıdır.
1)sorumluluklar
2) idealler
3)eylemin etkileri.

Ahlaki karar verme sürecinde pratik olarak şu üç yönteme başvurulabilir.Ahlaki karar verme sürecinde pratik olarak şu üç yönteme başvurulabilir.iki ya da daha fazla ahlaki sorumluluk (ya da ahlaki görev) arasında çelişki ortaya çıktığında en güçlü en önemli sorumluluğu tercih etmeliyiz.iki yada daha fazla ideal birbiriyle ya da herhangi bir sorumlulukla çeliştiğinde daha önemli görüneni dikkate almalıyız. Birbirine alternatif olan eylemler farklı sonuçlar doğuruyorsa daha fazla fayda ya da daha az zarar veren eylemin seçilmesi daha ahlaki olacaktır. (Arslan2005:21-22-23)

Sosyal sorumluluk: örgütün ekonomik ve hukuki şartlara örgüt içi ve dışı grupların beklentilerine meslek etiğine uygun çalışma stratejisini gütmesini ifade etmektir.

İnsan haklarına saygı bağlamında bireyi etik davranışına yönelten kişisel özellikler şöyle sıralanabilir:
Dürüstlük,doğruluk,söz tutma,Sadık olma,adil olma,yardımseverlik,saygılı olma, vatandaşlık sorumluluğuna sahip olma,mükemmeliyeti arama,sorumluluk duygusu taşıma . Bireylerde eik ve insani değerlere uygun davranmamalı neden olan kişisel özellikler ise şöyle ifade edilebilir: farkında olmamak ve haysiyetsizlik,bencillik,kendine düşkünlük,kendini korumak ,kendini haklı görmek eksik değerlendirmek.

Bir işletmede etik dışı davranışlar işletmenin imajına büyük zararlar verdiği gibi yaşamınızda tehdit edebilir. Bu tür davranışların bazıları:
.İşletmenin fiziksel kaynaklarının kişisel amaçlar için kullanılması
.Gereksiz maddi harcamalar yapılması
.Rüşvet alınıp verilmesi
.Bir işin yapılabilir sürecinin gereksizce uzatılması
.Tüketici haklarının ihlal edilmesi

ETİK KARAR ALMA ve İNSAN ODAKLI YÖNETİM

Etik karar verirken Cüceloğlu'nun belirttiği gibi ilişkide dikkat edilmesi gereken 12 yol gösterici noktadan da yararlanılabilir.ilişkide dikkat edilmesi gereken 12 yol gösterici nokta şu şekilde belirtilmektir:
Gerçek soruna yönelin.
gerçek çözüme yönelin.
Gerçek odak noktasını kaçırmayın.
Doğru tutum içinde olun.
Doğru güdülerin.
Uzun vadeli düşünün.
Doğru ilişki içinde olun.
değer verin.
Doğru amaç seçin.
sinerjik çözüm bulun.
Kendinizi adayın.
Kuşkusuz yöneticinin de yönetsel etik açıdan insan odaklı bir bakış açısına sahip olması gerekir

SORUN ÇÖZMEDE ETİK KARAR ALMA MODELİ
Karar verme sürecinin başlıca aşamaları Koçel tarafından şu şekilde nitelendirilmiştir.
1)Amaç belirleme,sorun tanımlama.
2)Amaç ve sorunları irdeleme,öncelikleri belirleme.
3)Çözüm alternatiflerinin belirlenmesi.
4)Seçim kriterlerinin belirlenmesi.
5)Alternatifler arasından seçim yapılması (Koçel 2003:82)

Karar vermeyi sonu çözme süreci içinde tanımlayan başka bir modele göre ise;
1)Sorunun varlığını kabul etmek.
2)Sorunu çok yönlü analiz etmek.
3)istekleri belirlemek
4)Sorun çözme ile ilgili seçenekleri belirlemek.
5)Belirlenen seçenekleri gözden geçirip uygun olanı açmak.

Sosyal refah alanında hizmet veren mesleklerden birisi olan sosyal hizmette etik ilke ve değerler şu şekilde ön plana çıkmaktadır
.İnsan değeri ve insana saygı
.insan haklarına saygı
.Herkeze en iyi hizmeti sunma
. sosyal adaletsizlikle mücadele
.Uygulamada kişi hak ve özgürlüklerine saygı
.Teröre işkenceye,ve kötü muameleye karşı olma

Sınavlarda Başarılar Dileriz...


 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst