Aöf sosyal hizmet kuruluşlari 8.ünite ders notlari

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
AÖF SOSYAL HİZMET KURULUŞLARI 8.ÜNİTE DERS NOTLARI

DİĞER ÖZEL GEREKSİNİM GRUPLARI İLE İLGİLİ SOSYAL HİZMETKURULUŞLARI

• Çokkültürcü sosyal hizmetkuruluşları
• LGBT–Lezbiyen, gey, biseksüel vetranseksüellere dönük hizmet veren sosyal hizmet kuruluşları
• Dini sosyal hizmet kuruluşları
• Okullar.
Çokkültürcü Sosyal Hizmet Kuruluşları
Çokkültürlülük özellikle geride bıraktığımız yüzyılın ikinciyarısına damgasına vurmuş; küreselleşme ile birlikte ise dünyamızın yenigerçekliğini ifade eder hale gelmiş sosyolojik bir olgudur. Ekonomik, toplumsalve siyasal gelişmelerin sonucunda yerlerinden olan veya yerlerini bırakanmilyonlarca insan doğdukları yerden başka bir yerde yaşamlarını sürdürmekte;böylece farklı kültürler birarada yaşamaya mecbur olmaktadır.
“Çokkültürcü sosyalhizmet uygulaması, temelde sosyal bilimlerin keskin bir biçimde yaşadığıkültürel dönemecin bir yansıması olarak sosyal hizmette hayat bulmuştur. Buyönüyle, çokkültürcü sosyal hizmet uygulaması, geleneksel sosyal hizmetuygulamasının tek tipleştirici eğilimini daha çoğulcu bir yapıya dönüştürmeyihedeflemektedir. Bu bağlamda, sosyal bilimlerde yaşanan ‘kültürel dönemeç’inardından ortaya çıkan tüm kavramsal tartışmalar, çokkültürcü sosyal hizmetuygulaması için bir temel oluşturmuştur. Bu temelin en belirleyici kavramlarınıise birey öznelliği ve bağlamsallık oluşturmaktadır.
Göçmenler “farklı”, “egzotik” ve “otantik” yapılarıyla geniştoplum kesimlerinin birer birimi olabilmekte, ancak toplumu kuran unsurlardanbiri olamamakta ve bunu talep etmekten de uzaklaşmaktadır
Avrupa’dan Örnekler : Özellikle geride bıraktığımız elli yılboyunca Avrupa yoğun bir göç almış ve göçmenlerin uyumuna dönük politikalar vesosyal hizmetler Avrupalı ülkelerin başat gündem maddesi olagelmiştir. Öyle ki,
kimi Avrupa ülkelerinde sosyal hizmet özellikle çokkültürlüfaaliyetleri/hizmetleri imler hale gelmiştir.
Almanya’nın Berlin kentinde aşağıdaki sivil toplum örgütleriçokkültürcü sosyal hizmetlerin en iyi örmeklerini oluşturmaktadır:
• Türk Alman Merkezi(Türkisch-Deutches Zentrum e.V.)
• Diyanet İşleri Türk İslam Birliği(DİTİB) (Türkisch-Islamische Union der Anstalt für Religion e.V.)
• Türk Veliler Birliği (TürkischerElternverein in Berlin und Brandenburg e.V.)
• Berlin Türk Cemaati (TürkischeGemeinde zu Berlin e.V.)
• Berlin Türk Toplumu (TürkischeBund Berlin-Brandenburg)
• Kreuzberg Türk Bakımevi
• AWO (Arbeiter WohlfahrtBundesverband e.V.)
LGBT–Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transeksüellere DönükHizmet Veren
Sosyal Hizmet Kuruluşları
LGBT bireylere ilişkin sosyal hizmet anlayışı ülkemizdehenüz karşılık bulmamaktadır, ancak yurtdışında bu alandaki sosyal hizmetfaaliyetleri bir hayli gelişme kaydetmiştir. LGBT bireylere dönük sosyal hizmetfaaliyetleri toplumlarda yaygın bir biçimde karşımıza çıkan homofobi sorunuylailişkilidir.

Harvey Milk, LGBT hareketi için önemli bir figürdür. Milk,kamuda yüksek göreve seçilen ilk eşcinsel olarak anılır.
Geylere yönelik pozitif tutumları olanların tersine negatiftutumları olanlar;
1. Toplumsal cinsiyet rolleri hakkında katı ve gelenekseltutumlar sergilemeye daha yatkın,
2. Olumsuz tutumlar sergileyen akranlarına daha yakın,
3. Gey erkeklerle ya da lezbiyenlerle kişisel ilişkilerkurmaya daha az yatkın,
4. Muhtemelen yaşlı ve az eğitimli,
5. İnancı güçlü ve geleneksel dini bir ideolojiyi onaylamayadaha yatkındır


LGBTT bireylerle çalışan sosyal hizmet uzmanlarının meslekiçalışma sırasında dikkat etmeleri gereken birtakım ilkeler bulunmaktadır
• Sosyal hizmet uzmanları bu grubakarşı kendi davranış, tutum, inanç sistemi, ahlaki değerlerinin yanısıraönyargı ve ayrımcılık potansiyelini fark etmelidir.
• Anlayış ve bilginin eksikolmasından korkmamak gereklidir. LGBTT konusunda profesyoneller arasında bilebüyük bir inkâr yaşanmaktadır. LGBTT bireylerin algı, ilgi ve deneyimleriniöğrenmek için çok çalışmak gereklidir.
• Cinsel yönelimini tanımak ve kabuletmek karmaşa ve belirsizlikle geçen yıllardan sonra kolay değildir.Heteroseksüel olduklarını kanıtlamak için farklı yolları deneyebilirler. Böyleiçsel çatışmaların özellikle adölesanlar için zor olduğunu ve bazen intiharayol açabileceğini bilmek gereklidir.
• Bazı LGBTT’lerin cinselyönelimlerini açıklamakta zorlanacaklarını, toplum tarafından kimliklerinisaklamaya zorlandıklarını, toplumda reddedilme durumunu da dikkate alarak,müracaatçıya acı, kızgınlık ve adaletsizlik duygularını açıklaması için yardımedilmelidir.
• Yardım ilişkisine girmede,ayrımcılık ve önyargı deneyimleri nedeniyle çok incindikleri için tedbirli vekorkulu olabilirler. Sosyal hizmet uzmanının önyargısız olduğunu anlayana kadarcinsel yönelimlerini açıklayamayabilirler.
• Açılma (coming out) müracaatçıylaçalışmanın bir hedefi olmamalıdır. Açılma, özgürleştirici ve politik olarakteşvik edilen bir şey olsa da kişi, ailesine yabancılaşma, işini kaybetme gibibüyük bedeller ödeyebilir.
• Eşcinsel bir çiftle çalışırkenheteroseksüel çiftlerdeki uzun dönemli sorunlar karşımıza çıkabilir.
Dini Sosyal Hizmet Kuruluşları
Dini sosyal hizmet sunumu ülkemizde yenilerde tartışılırolmakla birlikte özellikle Kıta Avrupasında sosyal hizmet sunumunun başatyapılardan birini oluşturmaktadır. Kilise sosyal hizmet alanlarındaki en önemliaktörlerden biri olarak statüsünü korumaktadır.
Diakonie ve Caritas gibi sosyal hizmet kuruluşlarıAvrupa’nın pek çok ülkesinde faaliyet göstermekte ve sosyal hizmet sunumunda engüçlü aktörler olmaya devam etmektedir.


Okullar
Okul sosyal hizmeti, öğrencinin okul performansına, okulbaşarısına etki eden biyopsikososyal faktörler üzerine odaklanır. Okulortamında görev yapan sosyal hizmet uzmanları hem çocuk, hem de ebeveyn odaklıuygulamaları dengede tutarak anne-babaların ebeveyn olarak çocuğunyetiştirilmesi açısından sosyal işlevlerinin geliştirilmesi yönünde çalışırlar.
Okul ortamında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının ne türprofesyonel görevleri ve ne tür çalışmaları yürüttükleri ile ilgili bilgilerfarklı boyutlarda sınıflandırılabilir
• Öğrencinin gereksinimlerinideğerlendirme
• Program planlama ve değerlendirme
• Doğrudan hizmet etme
• Savunuculuk
• Konsültasyon / liyezon
• Eşgüdüm ve işbirliği
• Yönetim / organizasyon
GENEL DEĞERLENDİRME
Genel değerlendirme bölümünde öncelikle örgüt yapısı vekültürü üzerine bir tartışma yürütülecek, daha sonra bu kitapta yer alan üniteleringenel değerlendirmesine geçilecektir.
Örgütler bireylerin tek başlarına gerçekleştiremedikleriamaçları yerine getirebilmek için bir araya gelmelerinden oluşmaktadır. Birörgütün örgüt olarak değerlendirilebilmesi için beş esasa dayanması gerekmektedir
1. Bir örgütte her zaman bireyler vardır.
2. Bu bireylerin çeşitli konularda birbirleriyle ilişkileriolur. Yani bunlar karşılıklı davranış halindedirler.
3. Bu karşılıklı davranışlar her zaman bir tür yapı içindedüzenlenebilir ve tanımlanabilir.
4. Örgütte bulunan her bireyin bireysel amaçları vardır ki;bu amaçlardan bazıları kendi davranışlarının sebeplerini oluşturur. Örgütekatılmakla birey kendi amaçlarına ulaşmak için yardım göreceğini ümit eder.
5. Bu karşılıklı davranışlar belki bireylerin kendiamaçlarından farklıdır, fakat bunlarla ilgili ve birbirine uygun bileşikamaçların sağlanmasında yardımcı olurlar.
Örgütsel Davranış ve Çağdaş Yaklaşımlar
Sistem Yaklaşımı
Sistem yaklaşımı, örgütün tümünün çevresiyle ve kendi içselparçaları veya alt sistemleriyle ilişkilerini bir araya getirmekte ve bunlarınbütünleştirilmesi için temel oluşturmaktadır.
“örgüt, çevreden birtakım girdilerialarak işleyen ve enerjiye dönüştüren ve sonuçta bunları çıktılar biçimindeyine çevreye veren açık sistemler olarak tanımlanabilir. Otomobil üreten birfabrika ürettiği otomobilleri satar; bu parayla yeni hammadde alır; işgücünegerekli ödemeleri yapar ve böylece belirli faaliyetleri sürdürecek araçlartemin edilmiş olur. Örgütte her elde edilen çıktı, bir sonraki çıktınıngirdisini oluşturmaktadır. Buna sistem yaklaşımında geri bildirimdenilmektedir. Çoğu örgütlerde çıktı paraya dönüştürülerek yeni enerjisağlanır. Ama bazı örgütlerde böyle bir alım satım dönüşümü söz konusu değildir
“Örgütleri sistem olarak görmenindoğal sonucu, onların durağan özellikleriyle ilgilenmek yerine, parçalarınkarşılıklı ilişkileri, yapı ve karşılıklı bağımlılığın doğurduğu sorunlarlailgilenmektir”
Durumsallık Yaklaşımı
“Durumsallık yaklaşımında temeldüşünce örgütlerde yönetici davranışlarını belirleyen bir modelin olmadığıdır.Hiçbir model ve onu oluşturan ilişki ve kurallar topluluğu bir örgütün iç bünyeve yapısına uygun düşmeyebilir. Ayrıca bir örgüt için geliştirilen model onaözgüdür ve diğer örgütler için kullanılamayabilir.


Toplam Kalite Yaklaşımı
Toplam kalite yaklaşımı, önce müşteri tatmini ile ilgilidavranışların iyileştirilmesini hedeflemişse de daha sonra örgütün bir sistemolduğu ve bu sistemde görevli olan ve sistemle ilişkisi olan tüm çevreselunsurlarla ilgili olarak kurulacak, ilişkilerin kalitesinin geliştirilmesigerektiği ortaya çıkmıştır. Günümüzün yüksek rekabet koşulları aşağıdakiörgütsel davranışları çok önemli kılmaktadır
1. Yaşamak ve gelişebilmek için müşteri odaklı davranmak,müşteri memnuniyetini her şeyin üzerinde tutmak.
2. Müşteri memnuniyeti için yeni ürünleri yerli ve yabancırakiplerinden daha önce veya en az onlarla birlikte piyasaya sürmek için örgütiçi yenilik çabalarını ve birimler arasındaki işbirliğini, takım çalışmalarınıhızlandırmak.
3. Müşterilerin memnuniyetini ve tatminini arttırmak içinmevcut ürün ve hizmetleri sürekli biçimde geliştirmek, örgüt üyelerinin tümününyaratıcı fikir ve katılımını sağlamak için en alt işçi düzeyinde kalite çemberişeklindeki takım çalışmalarını güçlendirmek ve tepe yönetimini aşağıdanyukarıya yönlendirmek.
4. Çalışan tüm örgüt üyelerini en alt kademeden en üstkademeye kadar toplam kalite felsefesi konusunda eğitmek ve bilinç aşılamak.
5. Çalışanların müşteri tatmininin başrol oynadıklarının bilincindeolarak onların memnuniyetlerini araştırmak, şikayetlerini anlamak, çözümaramak, beklentilerine cevap verebilmek.
6. Çalışanlara kalite temelli ve yararlı ve yaratıcıönerileri ile orantılı ücret ve ödüllendirmeler sağlamak .
7. Müşteri memnuniyetini sağlamanın sadece örgütselfaaliyetlerinin başarılı yapılmasından elde edilmeyeceğini, bunun yanındaörgütün her türlü girdilerini temin ettiği tedarikçilerin sattığı hammadde,enerji hizmetleri, bilgiler vs. hususlarının da kalite, maliyet ve diğer özelliklerininönemli olduğu bilinci ile onlarla iyi ilişkiler kurmak, işbirliği oluşturmak venihayet onları dışarıdan bir dost gözü ile denetlemek ve uyarılarda bulunmak.
8. Örgütü sürekli olarak ulusal, uluslar arası ve küreselönemli rakiplerle her bakımdan karşılaştırarak kıyaslamak, eksik ve yetersiztaraflarını keşfetmek ve gereken önlemleri almak.
9. Yöneticiler özellikle üst kademe yönetimi, aşağıdanyukarıya yapılacak her türlü önerileri için tüm örgüt çalışanlarını teşviketmek, güçlendirmek ve ödüllendirmek, önerileri hayata geçirmek için takımlaroluşturarak ciddi biçimde üzerinde durmak.
10. İstatistik analizlere önem vermek ve örgütselgelişmelerin durumunu sürekli araştırmalarla ve bunları istatistik analizlerledeğerlendirip ne olduğunu ve nereye gidildiğini belirlemek.
Örgüt Kültürü
“1980’lerden bu yana örgüt kültürükavramı her örgütsel sorunu çözecek altın bir anahtar olarak ele alınmayabaşlamıştır. Ancak bu durum örgüt kültürünün ne olduğunu açıklamaktan çok işidaha karmaşık hale getirmiştir. Örgüt kültürü, çoğu kez örgütsel iklim ilekarıştırılmaktadır. Örgütsel iklim, daha çok örgütte hâlihazırda neler olupbittiği ile ilgilidir ve işletmenin günlük işlemlerini betimlemek üzerekullanılır. Örgüt kültürü ise, örgüt üyelerince paylaşılan ortak tarih,değerler ve kurallara işaret eder ve daha çok işlerin nasıl yapıldığıyla değil,neden bu şekilde yapıldığıyla ilgilenir. Bazı araştırmacılar örgüt içindekitutarlılık ve uzlaşmaya dikkat çekerken, bazıları daha çok örgütsel çatışmaüzerinde durmuş, nihayet bazı araştırmacılar da örgüt kültürününkarmaşıklığından yola çıkmışlardır”
örgütün kültürü başlıca şu unsurlardan müteşekkildir:
• Sosyal ve fiziki çevre
• Şakalar, metaforlar, hikayeler,mitler ve efsaneler şeklinde oluşan örgüte özgü dil
• Çeşitli törenler ve ritüellerşeklinde ortaya çıkan davranış tarzları
• Davranış kuralları (adap, erkan)
• Kahramanlar
• Semboller ve sembolik eylemler
• İnançlar, değerler, tutumlar
• Temel varsayımlar • Örgüt tarihi
İnsani Hizmet Örgütlerinde Örgütsel Davranış ve ÖrgütKültürü
1980’lerle birlikte gündeme yoğun bir biçimde gelen örgütseldavranış ve örgüt kültürü kavramları çoklukla kapitalist işletmelerinişleyişinin rasyonelini izah etmek üzere kullanılır olmuştur, ancak özellikleson yıllarda bu kavramların insani hizmet örgütlerinde de model alındığınaşahit olmaktayız.
Toplam kalite yönetimi anlayışının sosyal hizmet sektöründede başat yönetim anlayışı olması ve örgütlerin en iyi şekilde yönetilmelerizorunluluğu, her örgütün iç dinamiklerini çok iyi okuma ve tahlil etmeyi ve suigeneris davranış tarzları ve kültürünü ortaya çıkarmayı bir zorunluluk halinegetirmiştir.
İnsanlar sürekli olarak, yaşadıkları toplumu, kültürü,ilişkileri ve aynı toplum içindeki diğerlerinin edimlerini yorumlama süreci içerisindedirler.Bu süreç, onların ortak bir kültür yaratmalarını sağlar.
Çağdaş yönetim anlayışı; örgütlerin semboller, ritüeller,törenler ve diğer kodlarla örülü kültürlerini en iyi biçimde okumayı oörgütlerin en verimli biçimde işlemeleri için önemli bir araştırma sahasıolarak gündeme getirmiştir. Örgütsel davranış ve örgüt kültürü kavramlarıtoplam kalite anlayışına paralel bir biçimde çağdaş yönetimin vazgeçilmez birunsuru haline gelmiştir. En az kaynakla ve en az emekle en çok faydayı eldeedebilmenin önemli araçları olarak ortaya çıkan bu modeller hem kapitalistişletmelerde hem de insani hizmet örgütleri gibi diğer örgütlerde/sektörlerdeyaygınlık kazanmıştır.
Örgütler birbiriyle sürekli bir etkileşim halindekiinsanlardan oluşmaktadır. Değerleri, tutumları, algıları, kişilik özellikleri,yaşama bakış açıları ve yaşamdan beklentileri birbirinden farklı insanların biraraya gelerek oluşturduğu örgütlerde bu insanların davranışlarındanetkileneceği için örgütü tanıyıp, anlayabilmek ve bir örgütü yönetebilmek içinörgütsel davranış disiplininden yararlanmak gerekmektedir.
Sonuç olarak, örgüt kültürü ve örgütsel davranış kavramlarıçağdaş yönetim anlayışının önemli unsurları olan “modeller” olarak hemen hementüm sektörlerde yerleşiklik kazanmıştır.



Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na Giden Yol: Himaye-iEtfal Cemiyeti
Modern Türkiye’nin ilk modern kurumlarından biri olanHimaye-i Etfal Cemiyeti aynı zamanda modern anlamda sosyal hizmet uygulamalarınilk “ciddi” temsilcisidir.
“Kimsesiz çocuklarsorununun boyutunun büyümesi üzerine halkın girişimiyle çözüm arayışlarınagirilmiş, girişimlerin yetersiz kalması üzerine devlet kanalıyla çözümleraranmıştır. Devlet kanalıyla yapılan çalışmaların ilki II.Abdülhamit dönemindekurulan Darülhayr-ı Ali'dir. 1903 yılında Abdülhamid'in tahta çıkışınınyıldönümü nedeniyle açılan, Darülhayr-ı Ali'de bakılan çocuk sayısı 400'eulaşmıştır. Kurum 22 Ağustos 1909 yılında kapatılmıştır.
28 Mart 1918'de Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin bünyesinde‘Hanımlar Heyeti’ kurulmuştur.
Himaye-i Etfal Cemiyet-i Umumiyesi Nizamname-i Esasisi'nde,kurumun faaliyet alanları kısaca şu şekilde özetlenmektedir;
• Çocuklara eziyet edilmemesi,
• Anne ve babaları dâhil, hiç kimsetarafından, çocukların bedeni ve ruhsal durumlarını tehlikeye düşürecekhizmetlerin gördürülmemesi,
• Fakir, hasta çocuklarıntedavilerinin sağlanması,
• Çocukların tütün ve bağımlılıkyaratacak maddelerden korunması,
• Okulların tatil zamanlarında fakirçocukların kırlara ve yazlıklara gönderilmesinin sağlanması,
• Hizmetçi, besleme ve evlatlıklarakötü muamele edilmemesi,
• Himaye-i Etfal'e ilişkin kütüphanekurulması,
• Anne ve babaları tarafındanterbiye edilemeyen veya mahkûm olan çocuklar için ıslahhaneler kurulması,
• Çocukların sağlıklı bir şekildeyetiştirtmeleri için oyun alanlarının kurulması,
• Himaye-i Etfal ile uğraşanuluslararası kuruluşlarla bağlantı kurulması.
Himaye-i Etfal Cemiyeti çocukları çiftçilik ve hayvancılığayönlendirmek amacıyla Kalender'de ‘Ziraat Yurdu’ açmıştır. Açılan bu yurttaçocuklara, yatak yapmak, yemek pişirmek, çamaşır yıkamak, genel temizlik,hayvan yemlemek, tımar etmek, saman çekmek, gübre kaldırmak, çift sürmek,harman dövmek, tohum dikmek, meyve budamak, tohum atmak, yağ yapmak gibi işleröğretilmiştir.
Kurum ikinci çalışmasını anne-çocuk sağlığına yönelik olarakbaşlatmıştır. Şehzadebaşı, Kadıköy, Bakırköy ve daha sonra Üsküdar semtlerindeaçılan ‘dispanser’ler ile hastaları muayene ederek, ücretsiz ilaç dağıtımınabaşlamıştır.
Himaye-i Etfal Cemiyeti, 1920 yılında Londra, 1921 yılındaCenevre'de uluslararası toplantılara temsilci göndermiştir. Ayrıca Mısır veHindistan'a yazılar yazılarak yardımlarda bulunulması istenmiş ve bu ülkelerdenparasal yardımlar sağlanmıştır. İstanbul Himaye-i Etfal Cemiyeti çalışmalarınıyürütürken, 30 Haziran 1921 tarihinde, Büyük Millet Meclisinin bazı üyelerininde girişimiyle Ankara'da yeni bir Himaye-i Etfal Cemiyeti kurulur. Her ikicemiyetin aynı adla yardım toplaması halk arasında kuşkulara neden olur. Bununyanı sıra, Damat Ferid
Resmi Bir Kurum Olarak Çocuk Esirgeme Kurumu
“30 Haziran 1921 tarihinde Ankara'dakurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti, aile, kadın, çocuk alanında birçok çalışmayıbaşlatmıştır. Dönemin devlet büyüklerinin manevi ve yüce gönüllü katkılarıylaher geçen gün büyüyerek hizmetlerini sürdüren Çocuk Esirgeme Kurumunun, 1961yılında kısa bir süreyle 1980 yılına gelindiğinde kurum ekonomik sıkıntılaryaşamaya başlamıştır. Dönemin genel başkanı Ali Rıza Zorluoğlu, 30. GenelKongre (9-10 Mayıs 1980) Genel Kurul Toplantısında kurumun yaşadığı darboğazışu şekilde özetlemiştir:
‘Bu güne kadar devletimize yükolmadan bu şerefli görevi rahat yürüttük; ama bir yerde tıkandık, bunun kusuruda bizim değil. Bozulan memleket ekonomisi bizi bu duruma soktu. İnşallahdüzelecektir. Düzelinceye kadar devletimize müracaat etmek zorunluluğudoğmuştur. Sayın Başbakana müracaat ettim. Olumlu karşılamış olmakla beraber,kesin bir cevap alamadığım için sizlere müjde haberi veremiyorum. Eğer biraksilik çıkarsa izleyeceğimiz yolu burada, bu mukaddes çatı altında tespitedeceğiz. Sizlerden alacağım görüşleri aynen hep beraber uygulayacağız.Nasrettin Hoca'nın dediği gibi biz biliriz yapacağımızı.’

5 Mayıs 1981 tarihinde Resmi Gazete 'de yayınlanan 51 No’luMilli Güvenlik Kurulu Kararında;
1. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumunun Tüzüğü gereğincekurulmuş bulunan genel merkezi, il merkezleri, ilçelerdeki şubeleri ile bucakve köylerdeki kolları feshedilmiştir.
2. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumunun feshedilmiş örgütleriyeniden oluşturuluncaya kadar, Kurumun bütün hizmetleri ve görevleri, Sağlık veSosyal Yardım Bakanlığınca teşkil edilecek heyetler veya atanacak kişilertarafından yürütülür. Feshedilen örgütlerde başarılı hizmet vermişyöneticilerin yeniden görevlendirilmesi mümkündür.
3. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Kurum hizmetlerininamacına uygun ve verimli bir şekilde yapılabilmesi için tüzük değişikliğihazırlığı da dâhil olmak üzere her türlü tedbiri alır ve kurumu ilgili BakanlıkMüfettişlerine teftiş ettirebilir, Mahalli Sıkıyönetim Komutanlıkları veValilikler ile işbirliği yapar.
Sosyal HizmetKuruluşlarının Ekonomi-Politik Değerlendirmesi
1980'lerde Reagan ve Thatcher'ın önderliğinde değişenekonomi-politiğin Türkiye’deki yansımalarının sosyal refaha ilişkin boyutununkapsamlı analizlere ihtiyacı vardır. Bu süreçte değişen ekonomik akıl, devletinpiyasadan çekilişini, sosyal politikayı belirleyen dinamiklerin yeniden gözdengeçirilmesini, artan uluslarüstü ortaklıkları ve sadece ekonomik değil, aynızamanda kültürel anlamda "küreselleşme"yi işaret ediyordu. Türkiye’dehâlihazırda sosyal hizmetlere ilişkin politikalarla somutlaşan ideolojik dönüşümüanaliz etmeden, herhangi bir sosyal politika alanının tekil olarak incelenmesi,bir bakıma, anakronik bir yanılgı olacaktır.
Küreselleşme ve Değişen Sosyal Refah Dili
Küreselleşme veya küresel rekabet ihtiyacınınşekillendirdiği küresel piyasa ekonomisinin ortaya çıkışı sosyal politikanınalanını bir hayli daraltmıştır. Küreselleşme; ekonomik, siyasal ve kültürelhayatın uluslararası boyutta dönüşümü olarak tanımlanmaktadır . Bu dönüşümün enönemli yansıması, küresel yeniden yapılanmaya verilen tipik bir yanıt olarak,hükümetlerin sosyal refah
sorumluluklarının dramatik bir biçimde zayıflaması olmuştur.Hükümetler artık yüzlerini yurttaşlarının ihtiyaçları veya haklarına değil,küresel piyasaya çevirmişlerdir..
Sosyal hizmetler esasen ideolojik bir araçtır. Bu yolla,devlet sosyal haklara dair ideolojik bir tutum geliştirir. Sosyal hizmetler,sosyal kontrolün bir aracı olmakla beraber, devletin sosyal haklara verdiğideğerin de bir göstergesidir. Devletin sosyal hakları tanımak konusundakiisteksizliği, refahı bir bireysel sorumluluk olarak görüp özel sektörün kamuhizmetlerindeki rolünü artırmayı tercih eden yeni sağ siyasetin gelişiminekoşut bir seyir izlemiştir. Bu süreç, küreselleşen dünyada sosyal refahın dağıtımınınyeni görünümünü belirlemektedir. Buna göre, artık sosyal sorunlara piyasamerkezli yanıtlar aranmaktadır
Özelleştirme veya sosyal hizmetlerin piyasaya transferikamu-özel sektör ortaklığı biçiminde gerçekleşmektedir.
Sosyal kontrol çabaları, Foucault’gil bir bakışla,modernitenin doğuşu ve gelişimiyle ilişkilendirilebilir. Buna göre, moderntoplum bir denetim (control; surveillance; discipline) toplumudur.
Foucault’ya göre, sosyal kontrolün mükemmel bir biçimdesağlandığı toplumlar, “normalleştirici”, “eğitici” ve “uygarlaştırıcı”vasıtalara da sahip olmalıdır (1986). Bireysel ve toplumsal haklara dayalı birmeşruiyeti olan modern devlet, sosyal kontrolü doğrudan kendi aygıtlarıylasağlamayı tercih etmişken, 1980’lerden bu yana yaşanan süreçte sosyal kontrolünyeni araçları ortaya çıkmıştır. Sosyal dışlanma, sosyal içerme, sosyal uyum vesosyal entegrasyon gibi “yeni” kavramların böyle bir analiz çerçevesinde elealınmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Buna göre, ortaya çıkan sosyal sorunlarakarşı, Durkheim’ın “mekanik dayanışmacı” toplumu veya Bourdieu’nun “sosyalsermaye” ilişkileri üzerinden çözümler geliştirmek makul olan yol olarakönerilmektedir. Bu yeni sürecin ekonomik boyutunu kamu-özel sektör ortaklığıbelirlemektedir.
Bu yeni ekonomi yaklaşımının meşruiyet aracı, özel sektördendoğru sunulan hizmetlerin daha az maliyetli olduğu iddiasıdır, ancak, bunailişkin, araştırmaların gösterdiği yeterli kanıtlar mevcut değildir


Neo-Liberal Refah Zihniyetinin Kavramsal Araçları
1990’ların ortalarından bu yana “sosyal” olanı açıklamayadair yeni kavramlar ortaya atılıyor. Sosyal uyum, sosyal sermaye, sosyaldışlanma, sosyal içerme, sosyal ekonomi gibi kavramlardan oluşan bu yenilügatin neo-liberalizm veya laisser faire kapitalizmi ile olan ilişkisi halayeterli düzeyde analiz edilmiş sayılmaz.
Küresel göçün sonuçlarının doğurduğu güvensizlik ve çokkültürlü toplumların yükselişi; toplumdaki ayrımların büyümesi, değer venormların yozlaşması ve sosyal güvenin azalmasına ilişkin endişelere koşut birseyir izlemektedir. Sosyal uyum; toplumdaki bireylerin hukuka, bir diğerinininsan haklarına ve değerlerine saygı göstermesi ve toplumsal düzenin devamıkonusunda kendini sorumlu hissetmesi olarak tanımlanmaktadır
Avrupa Sosyal Uyum Komitesi sosyal uyumu şöyle tanımlamıştır(2004): Bir toplumun, eşitsizlikleri asgari düzeye indirmek ve kutuplaşmalardansakınmak suretiyle, tüm üyelerinin refahını temin etme kapasitesi. Uyumlu birtoplum, bu ortak amaçların demokratik yollarla arandığı, birbirine destek verenözgür bireylerden kurulu bir toplumdur.
Bourdieu (1986) üç tür sermaye tanımlarken (ekonomik,sosyal, kültürel), Coleman (1988) insani sermaye üzerine odaklanmıştır.
Coleman (1988), ilişki ağları üzerinden yürüyen üç sosyalsermaye biçimi tanımlamıştır: Normlar, bilgi kanalları ve kolektif ödev vebeklentiler. Bireyler, bir ilişkiler bütünü içinde, bağlantılar tesis ederek,diğer türlü elde edilemeyecek başarılara ulaşabilirler. Sosyal sermaye kavramınısistematik olarak analiz eden ilk düşünür olan Bourdieu, sosyal sermayeyi,“asli olarak kurumsallaşmış tanışıklığa ve karşılıklı kabule dayanan uzunerimli ilişkiler ağının elde edilmesini sağlayan gerçek veya potansiyelkaynaklar“ diye tanımlamıştır (1986). Söz konusu grup aidiyeti, üyelerekolektif olarak sahip olunan sermayeden yararlanma imkânı vermektedir.İlişkiler, maddi veya sembolik değişimler halinde varolabilir. Sosyal sermaye,sosyal ödevler veya bağlantılardan oluşur ve belli koşullarda ekonomiksermayeye dönüştürülebilir
Hawe ve Shiell sosyalsermaye kavramının zaten hâlihazırda “doğal yardım ağlarını” güçlendirençalışma alanlarının içinde kendine yer açtığını ileri sürmüştür. Wakefield vePoland’a göre , sosyal sermaye, yalnızca sağlık ve toplum örgütlenmesialanlarında çalışanların zaten çok uzun zamandır yapageldikleri şeyin yenidenambalajlanmasından ibarettir. Kimilerine göre ise, hem olumlu hem de olumsuztaraflarıyla toplum hakkında devrimci bir biçimde düşünme potansiyeli taşıyansosyal ilişkilere bakışın yeni bir yoludur.
Yönetişimcilik
1980’ler sonrası kapitalist ülkelerin yaşadığı dönüşüm, yenisağın refah karşıtı politikaları ile belirlendi.
Bu politikalar, ekonomik olarak yarar sağlamadığı ve birbağımlılık kültürü yarattığı gerekçesiyle refah devletinden uzaklaşmayı tercihediyordu. Neo-liberalizmin dönüştürdüğü sosyal refah anlayışının yeniçerçevesini ise “yönetişimcilik” (managerialism) oluşturacaktı. Yönetişimcilik,devlet sermayesi ile iş çevresinin, sağlık, eğitim ve çevre konularında ortakulusal ve yerel projeler yoluyla refah hizmetlerini sunmalarını ifadeetmektedir
Yönetişimcilik, yalnızca hizmet sunumunun örgütselyapılarını radikal bir biçimde değiştirmekle kalmamış, ayrıca sağlık ve sosyalbakım hizmetlerinin değerlendirmesini, bu değerlendirmenin meşruiyetini vekamusal olarak finanse edilen hizmetlere ihtiyacı bulunanların deneyimlerinidönüştürmüştür . Bu yeni anlayışta, hizmet sunanlar yalnızca iş çevresideğildi; kamusal, özel, gönüllü ve enformel sektörler ve ağlar bu “karmaekonomiler”e dahildi (Butcher, 1995).
Yönetişimciliği savunanlar, sosyal sorunların, örgütlerinyapısal, finansal ve operasyonel mekanizmaları içinde daha etkili ve verimliyönetimsel ölçütlerle çözülebileceğini ileri sürmektedir. Bu analiz, üretimsürecindeki kaynak israfıyla ilgili sorunların çözümünde geçerli olabilir,ancak sosyal sorunlara salt örgüt düzeyinde bakmak bu sorunların toplumsalköklerini göz ardı etmeye neden olacaktır


 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst