Aöf Temel Sağlık Hizmetleri 7. Ünite Ders Notları

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf Temel Sağlık Hizmetleri

ÜNİTE 7 : Uzun Süre Yatan Hastalarda Oluşabilecek Bazı Sistem Hastalıkları ve Bakımı

[FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]Yatak istirahatine bağlı olarak, kalbin yükünde artma, ortostatik hipotansiyon, trombüs oluşumu,
toraksın genişlemesinde azalma, solunum yollarında sekresyon birikimi, hipostatik pnömoni,
konstipasyon, idrar yapmada zorluk, üriner staz, böbrek taşı oluşumu, uykusuzluk, davranış ve
oryantasyon bozuklukları, anksiyete, bası yaraları gibi istenmeyen durumlar ortaya çıkmaktadır.

BASI YARALARI : Yük binen kemiksi çıkıntılar üzerindeki deride daha sık görülür. Bası yarası gelişiminde üç temel mekanik faktör olan basınç, makaslama kuvveti ve sürtünme önemli
rol oynamaktadır. Ancak diğer bazı iç ve dış etkenler de bu duruma katkı sağlamaktadır.
Bası yaralarının gelişmesinde rol oynayan en önemli faktör basınçtır. Sağlıklı kişilerde basınç ülseri oluşmamasının nedeni basıncın süresi ile ilişkilidir.
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]Bası Yaralarının Oluşmasında Rol Oynayan Risk Faktörleri
1. Basınç Noktaları: Basınç yarası oluşumunda riskli bölgeler vücuttaki bazı basınç noktalarıdır

2. Sürtünme:


3. Yaş: Yaşın ilerlemesi ile,

• Deri perfüzyonu ve deri turgorunda bozulma,
• Serum albumin düzeyi ve immün cevapta azalma,
• Yağ dokusunun azalmasına bağlı zayıflık,
• Doku elastikiyeti kaybı,
• Epidermis ve dermis arasındaki bağlantının zayıflaması,
• Mental durumun bozulması ile (hareket azlığı, pozisyon değiştirmeyi unutma, vb.gibi) yaşlılarda
basınç ülserlerinin gelişmesinde rol oynayan faktörlerdir.

4. Isı artışı: Isı nem ile (idrar, ter, gaita) birlikte deride yaraya dönüşümü kolaylaştırır. Doku iskemisi

doku ısısında artışla birlikte olduğunda, kanlanması azalan durumdaki dokular ve hücreler daha
büyük tehlike altındadır.

5. Ödem


6. Anemi (Kansızlık): Dokuların oksijenlenmedeki yetersizliği bası yarası oluşumunda etkili

olabilmektedir.

7. Enfeksiyon: Bakteriyel enfeksiyonlar dokunun çürüme hızını artırır. Doku beslenmesini azaltır,

iyileşme gecikir.

8. İdrar-Dışkı Tutamama: Bası yaraları inkontinansı olan felçli hastalarda veya yaşlılarda sık

görülür. Daha önce de belirtildiği üzere ıslaklık deride yumuşamaya yol açarak yara oluşumunu
kolaylaştırır.

9. Beslenme: Kişinin beslenme durumu bası yaralarının oluşmasında önemli bir faktördür. Yetersiz

beslenen veya zayıf kişilerde bası yarası daha kolay gelişir. Bunun bir nedeni mekaniktir, yani
kemik çıkıntılar daha belirgin oldukları için daha kolay bası altında kalmaktadırlar.Diğer neden ise
özellikle C vitamini eksikliğinde dokunun dayanıklılığının azalması ve yara açılmasının
kolaylaşmasıdır.

10. Psikolojik faktörler


Bası yaralarının önlenmesi için yapılabilecekler nelerdir?

Bası Yaralarının Önlenmesi
1. Riskin Değerlendirilmesi: Öncelikle bakım verdiğimiz hasta bası yarası oluşması ile ilgili ne kadar
risk taşıyor bu bilinmeli ve bu nedenle değerlendirme ve incelemeler yapılmalıdır.

2. Eğitim: Hastaya basınç bölgeleri,pozisyon uygulama, cilt bakımı, yara bakımı ve beslenme

düzenlenmesi hakkında bilgi verilir.

3. Pozisyonu Değiştirme ve hastaya uygun pozisyon verilmesi

• Yatan hastaların pozisyonu 2 saatte bir değiştirilmelidir.
• Hasta döndürülme sırasında, sürüklenip çekilmez yuvarlanır.
• Uyuma esnasında yüzüstü pozisyonu tercih etmesi önerilir.
• Simit şeklinde minderler (kan akımını azaltacağından) tercih edilmez.
Çevirme-Pozisyon verme önemlidir.
• Yatak çarşafları düzgün, kuru, temiz ve kırışıksız olmalıdır.
• Çarşaflar, yatağın özelliğini kaybetmeyeceği gerginlikte olmalıdır.
Sabahları çarşaflardaki kırışıklık ve yabancı bir objenin cilt yapısında ve renginde bir değişikliğe
neden olup olmadığı incelenmeli, renk değişikliği veya kızarıklık 30 dk dan fazla devam ediyorsa, normal
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]rengine dönünceye kadar basıdan uzak tutulmalıdır.

4. Deri Bütünlüğünün Korunması

Havalı yatakların kullanılmanın yararları bilinmektedir. Hasta yakınlarına almak yada kiralamak
ekonomik duruma bağlı olarak önerilebilir.

5. Yatak Bakımı

Basınç yaralarının yaygın olduğu vücut bölgeleri; topuklar, kuyruk sokumu kemiği, kalçanın
çıkıntılı yerleri günlük olarak kontrol edilmelidir. Ayrıca;
• Deri bakımı her gün yapılmalıdır.
• Deri sürtünmeden korunmalıdır.
• Yatak çarşafları temiz ve kuru olmalıdıır.
• İdrar ya da dışkının ciltle temasını önlememk için bariyer krem ve polimerik cilt koruyucuları
kullanılabilir.
• Emici bezler, kondom kateter, dışkı ya da idrar toplama sistemleri kullanılarak kaçırma
problemleri olan hastanın cildi korunabilir.

Nemi kontrol altında tutmak için neme yol açan nedenler belirlenir. Bunlara örnek verilmek istenirse;

• Terleme
• Banyo sonrası ıslak kalma
• Yara akıntısı
• Dışkı ya da idrarın kaçırılması
Sürtünme ve yırtılmayı önlemek için;
• Hastanın yatağının başucu 30˚den daha fazla yükseltilmemelidir.
• Hasta yatak içinde hareket ederken (oturma, yan dönme vb.) trapez ve tırmanma aleti kulanmalı.
• Yatağın ayakucuna doğru kaymış olan bir hastayı başucuna doğru çekerken mutlaka çarşaf
kullanılmalıdır.
• Çok yaygın bir şekilde yapıldığı gibi hasta 2 kişi tarafından koltuk altından tutularak yukarı
doğru çekilmemelidir.

6. Beslenmenin Düzenlenmesi

[/FONT]
[/FONT]
AKCİĞER YETERSİZLİĞİ VE ENFEKSİYONLAR

[FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]Solunum, oksijen ve karbondioksitin atmosfer havası ile yer değiştirmesidir. Solunumu ilgilendiren ve
solunumla ilgili terimler;

Solunum sayısı: Normal koşullarda sağlıklı yetişkin bir birey dakikada 16-20 solunum yapar. Yaş

ilerledikçe solunum sayısı düşer.

Solunum derinliği: Yüzeyel, normal ve derin olarak ifade edilir. Solunumun derinliği akciğere çekilen

havanın az ya da çok olduğunu gösterir.

Solunum ritmi: İnspirasyon (soluk alma) ve ekspirasyonun (soluk verme) düzenini gösterir.


Solunumun hızlanması: Solunum sayısı dakikada 24’ten fazladır. Yorgunluk, koşma gibi durumlarda görüldüğü gibi kalp, akciğer, kan ve ateşli hastalıklarda da görülebilir.


Solunum yavaşlaması: Solunum sayısının dakikada 10’un altında olmasıdır. Tüberküloz, menenjitli

çocuklarda, diyabet komasında görülür.

Dispne (nefes darlığı): Zor nefes alma veya verme veya her ikisidir.

[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]Anoksi: Yerel veya genel olarak oksijenin tamamen yokluğudur.

Hipoksi: Hücrelerin veya dokuların yeterli oranda oksijensizliğidir. Hipoksi belirtileri: konsantrasyon

ve oryantasyon bozukluğu, bilinçte bozulma, baş dönmesi, davranış değişikliği, yorgun, endişeli ve ajite
bir görünümdür.

Siyanoz: Oksijen gereksinimin yeterli karşılanmadığı durumlarda deri ve mukoz membranların kirli

mavimsi-mor renk almasıdır. Siyanoz dudaklarda, kulak memelerinde, tırnaklarda ve oral mukozada
belirgin olarak gözlenir.

Apne: Solunumun geçici veya kalıcı olarak durmasıdır.


Solunum Yetmezlikleri

Arteriyel oksijen parsiyel basıncının (PaO2) 80 mmHg’nın altında olmasına hipoksemi, 60 mmHg’nın
altında olmasına hipoksemik solunum yetmezliği denir. Solunum yetersizliğinin belirtileri:
• Burun kanadı solunumu
• Göz kapaklarının retraksiyonu
• Aksesuar kasların kullanımı
• Trakea çekilmesi
• İnterkostal çekilme
• Torakoabdominalparadoksal solunum
• Terleme
• Şuur değişiklikleridir

Pnömoni

Akciğer dokusunun enfeksiyonudur. Seyahat öyküsü, evcil hayvan ile temas, çevrede başka hastaların
bulunması, mevsimler, sigara kullanımı gibi faktörler pnömoni etyolojisindedir. Pnömoni ventilasyon ve
perfüzyonu etkiler. Genel belirti ve bulguları; birden yükselen ateş, pürülan balgam, öksürük, göğüs ağrısı, yorgunluk ve şiddetli dispne, siyanozdur.

Pnömonili hastanın bakımında başlıca amaçlar;

• Hava yollarının açıklığının sağlanması
• Enerji harcaması azaltmak için yeterli istirahatın sağlanması
• Hastanın gereksinimi olan sıvıyı almasının sağlanması
• Hastanın yeterli besin alması
• Tedavi planını ve koruyucu önlemleri anlaması

Atelektazi

Alveollerin kollapsı ya da hava girişine kapalı olmasıdır. Akut ya da kronik olabilirler. En sık görülen iki
nedeni; solunum yollarının mukus, tümör, gibi oluşumlar ile tıkanması ve alveol yüzeyini kaplayan sıvıda
sürfaktan eksikliğinin olmasıdır.

Atelektazi risk faktörleri;

• Pulmoner ödem
• Batın ve göğüs cerrahisi sonrası
• Uzun süreli hareketsizlik
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]• Bilinç düzeyinde azalma
• Nazogastrik beslenme
• Kronik akciğer hastalıkları (KOAH)
• Hava yollarındaki tıkanmalar

Belirti ve bulguları; öksürük, balgam çıkarma, düşük ateştir. İlerleyen dönemlerde belirgin solunum

sıkıntısı, taşikardi, taşipne, plevral ağrı, merkezi siyanoz görülebilir.

Akut Respiratuar Distres Sendrom (ARDS)

Alveoller kapiller bariyerde artmış permaibilitenin (geçirgenliğin) neden olduğu pulmoner ödeme bağlı
solunum yetmezliği durumudur. Nedenleri;
• Boğulma
• Yüksek dozda ilaç alma
• Pnömoni
• Toksik madde inhalasyonu,
• Septik şok,
• Travma,
• Yaygın damar içi pıhtılaşma

Belirtileri; taşipne ve sonrasında dispne, kan gazlarında kötüleşme, ajitasyondur. Genellikle bu

hastalar yoğun bakıma alınır. İlk birkaç gün sıvı kısıtlaması yapılır
[/FONT]
[/FONT]
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalıkları (Koah)

[FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]Bronşlarda irreversible (geri dönüşsüz) daralma ile seyreden amfizem, kronik bronşit ve kronik astımı
kapsar. KOAH için en önemli risk faktörü sigara içmektir. Hastalığın erken tanısı; solunum fonksiyon testleri ile konur

Tedavi

Bronkodilatör (bronşları genişletici) ilaç tedavisi uygulanır. Parsiyel oksijen basıncının 65 ve altı olan hastalara sürekli oksijen tedavisi uygulanır.

KOAH eğitim programı;

• Solunum egzersizleri,
• Aktivite planlaması,
• Solunum kaslarının eğitimi, bireysel bakım aktivitelerinin eğitimi, fiziksel kondüsyon
kazanılması,
• Oksijen tedavisinde dikkat edilecekler,
• Baş etme mekanizmaları

Amfizem

Amfizem, vücudun herhangi bir yerinde hava toplanmasıdır. Pulmoner amfizem ise; bronşiollerin kalıcı
olarak genişlemesidir. En önemli etken sigara içilmesidir.

Amfizemli hastada uygulanacak tedavi ve bakım planı;

• Ventilasyonun geliştirilmesi ve zorlu solunum yükünün azaltılması,
• Enfeksiyondan koruma ve enfeksiyon gelişirse hemen tedavi edilmesi, pulmoner ventilasyonu
arttırmak ve enerji kullanımını azaltmak için fizik tedavi yöntemleri kullanmak,
• Solunumu kolaylaştırmak için uygun pozisyon; ortopne pozisyon verilir.
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]• Psikolojik destek
• Pulmoner rehabilitasyon ve devamlı hasta eğitimi şeklinde olmalıdır.

Amfizemin ilaçla tedavisinde bronkodilatörler, kortikosteroidler,ekspektoranlar, merkezi sinir sistemi

depresanları kullanılır.

Kronik Bronşit

Birbirini takip eden iki yıl boyunca her yıl en az üç ay süren ve aşırı trakeabronşial mukus sekresyonuna
bağlı olarak ortaya çıkan öksürük ve balgam çıkarılması ile seyreden bir hastalıktır. Risk faktörleri,
sigara, hava kirliliği, polenler, sık sık üst solunum yolları enfeksiyonlarıdır.
Kronik bronşitte tedavinin amacı, sekresyonların çıkarılması, bronşiollerin açık tutulması ve normal
fonksiyonlarının sürdürülmesi, enfeksiyonların önlenmesidir. Hava yollarındaki tıkanıklığın giderilmesi,
sekresyonların kolaylıkla uzaklaştırılması için bronkodilatörler verilir. Uygun hidrasyon sağlanarak
sekresyonlar yumuşatılır ve öksürük ile dışarı atılması kolaylaştırılır. Postüral drenaj, göğüs perküsyonu,
etkili solunum egzersizleri balgam çıkarılmasına yardımcı olur. Tekrarlayan enfeksiyonlar da antibiyotik
verilerek tedavi edilir. Hastanın yeterli ve dengeli beslenmesi sağlanır.

Astım

Astım genetik ve çevresel etkenler nedeniyle bronşial düz kasların geri dönüşümlü kasılması, mukus
artışı, mokuza enflamasyonu ve ödem ile seyreden bir hastalıktır. Astım gelişmesinde en önemli faktör
alerjidir.

Solunum Yollarının Özel Tedavi ve Bakım Yöntemleri

1.Aerosol Tedavi
• Soluk alırken bir elinizi karnın üstüne (kaburgaların hemen altına) diğer elinizi göğsün ortasına
koyunuz.
• Burun yoluyla yavaş yavaş ve derin derin nefes alın, karnınızı mümkün olduğu kadar şişiriniz.
• Dudaklarınızı büzerek nefes verirken karın kaslarınızı sıkıştırınız.
• Nefes verirken karın kaslarınıza, yukarı ve içeri doğru yavaşça bastırınız.
• Günde birkaç kez yavaş yavaş bir dakikadan beş dakikaya kadar artırarak bu işlemleri
tekrarlayınız.

2.Öksürük

• Birkaç kez derin solunum yapması,
• Son aldığı soluğu birkaç saniye tutması,
• Tekrar soluk almadan önce, akciğerlerinde hava kalmadığını hissedinceye kadar öksürmesi,
• Hastada ameliyat sonrası insizyon varsa ağrıyı azaltmak ve insizyon bölgesinin zarar görmemesi
ve ağrının azaltılması için, öksürürken o bölgeyi elleri ya da yastık ile desteklemesi ve
öksürürken de ağzını kağıt mendil ile kapatması önerilir.

3. Postüral Drenaj

Yer çekiminin de yardımıyla bronşlardaki sekresyonların çıkarılmasını kolaylaştıracak spesifik pozisyon
verilerek yapılır.

4. Oksijen Tedavisi

• Nazal kanül ile dakikada 0.5 ile 1 lt akım hızı ile
• Nazal katater ile dakikada 4-5 lt akım hızı ile,
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]• Oksijen maskesi ile dakikada 5-6 lt akım hızı ile oksijen verilebilmektedir.
[/FONT]
[/FONT]
DOLAŞIM BOZUKLUKLARI

[FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]
1. Taşıma foksiyonu

• Sindirim sisteminde emilen maddeler,
• Oksijen
• Karbondioksit
• Diğer metabolik atıklar
• Hormonlar

2. Vücut ısısının kontrolü


3. Mikroorganizmalara karşın vücudun korunması


4. Lenfatik sistem

Periferik damarlar; arterler, venler ve lenfatiklerden oluşur. Kalp kalp-damar sisteminin merkezidir ve
damarlar da kanı bu merkezden ya da merkeze taşıyan kanallardır.

Damarlar altı grupta incelenirler:

1. Aorta ve büyük damarlar
2. Arteriyoller
3. Kapillerler
4. Venüller
5. Venler
6. Lenfatikler

Periferik Damar Hastaliklarinda Risk Faktörleri

• Yaşlılığa bağlı ateroskleroz
• Hiperlipidemi
• Sigara kullanımı
• Hipertansiyon
• Şişmanlık
• Yetersiz fiziksel aktivite
• Stres
• Diyabet
• Genetik faktörler

Periferal Vasküler Sistemin Değerlendirilmesi

• Yürümekle ağrı var mı?
• Gün sonunda bileklerde ödem var mı?
• Yanma, uyuşukluk, yorgunluk, sızlama, karıncalanma, kramp oluyor mu?
• Cilt renginde, ısısında değişiklik ve ülser var mı?
• Saçlı deride değişiklik, dökülme var mı?
• Sigara, alkol, kahve, çay ve beslenme alışkanlıkları nasıl?

Vasküler Hastalıklarda Görülen Belirti ve Bulgular

İntermitent klaudikasyon (yürümekle ve egzersiz sonrası baldırda oluşan 1-2 dakika dinlenmekle
geçen şiddetli kas ağrıları)
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]• Dinlenme ağrısı
• Ekstremitelerde soğukluk ve solukluk
• Rubor (ekstremitelerin morumsı kırmızı renk alması)
• Siyanoz
• Trofik değişiklikler (ekstremite cildinde ve tırnaklarda kuruluk, pullanma, kalınlaşma, kıllarda
dökülme)
• Bacak ülserleri
• Gangren

Vasküler Hastalıklarda Görülen Belirtiler Nelerdir?


Vasküler Hastalıklar


Etyolojisi:
Tam nedeni bilinmemekle beraber yaş, cinsiyet, otoimmün sistem ve sigara risk faktörleri

olarak görülmektedir.

Belirti ve Bulguları: Ayak tabanında ve parmaklarda ağrı en tipik belirtidir.intermitent klaudikasyon,

dinlenme ağrısı, soğuk ekstremiteler, zayıf nabız, deride incelme ve kıllarda dökülme görülebilir.

Tedavi-Bakım:
Hastalığın ilerlemesini önlemek, vazodilatasyonu sağlamak, soğuktan korunmasını

sağlamak, ağrıyı gidermek, duygusal destek önemlidir. Sigaranın bıraktırılması, ayak hijyeninin
sağlanması ve ağrı için burger -allen egzersizleri yaptırılması gereklidir.

Reynaud Hastalığı ve Fenomeni

Hastalık 16- 40 yaş kadınlarda daha sık görülür. Soğuk ile temas, stres, heyecan nedeniyle başlar.

Belirti ve Bulgular:

• Başlangıçta her iki elde bir ya da iki parmak ucu hastalıktan etkilenirken, olay ilerledikçe eller de etkilenebilir.
• Önce parmak uçlarının rengi solar, daha sonra buna siyanoz, soğukluk, uyuşma ve ağrı eşlik eder,
• Son dönemde zonklama, karıncalanma ve kırmızılık olaya hakim olur.
• Ataklar 10-15 dakika sürer ve 30-60 dakika içinde geriler.
• Ataklar kendiliğinden düzelebildiği gibi hasta sıcak ortama girdiğinde gerileyebilir.
• Soğuk mevsimlerde tablo şiddetlenir. İleri devrelerde basit bir stres ve hafif soğuk nöbetin
ortaya çıkmasına neden olur.

1.Hastaya stresli ve güvensiz ortamlardan korunması konusunda eğitim verilir ve stres yönetimi

öğretilmelidir.

2.Kış aylarında hastanın olabildiğince dışarı çıkmaması ya da çıkacaksa sıkı giyinmesi, kapı kolu,

direksiyon vb soğuk yüzeylere temas etmemesi, buzdolabını temizlerken, hatta buzluktan donmuş bir
yiyecek alırken eldiven giymesi söylenmelidir.

3.Yaz aylarında klimalı ortamlar için yanında bir hırka bulundurması, vazokonstriksiyona neden olan

doğum kontrol hapı, Beta adrenerjik blokörler gibi ilaçları almamaları hatırlatılmalıdır.

4. Hastalara sigara kullanımından kaçınmaları söylenir.


5. Hastalar güvenlik açısından dikkatli olmalı, örneğin kesici aletleri dikkatli kullanmalıdır.


Derin Ven Trombozu

Belirti ve Bulgular: Alt ekstremitede tek taraflı ağrı, ödem kızarıklık, ısı artması,ekstremitede
güçsüzlük ve uyuşma da olabilir.Olay ilerledikçe konjesyon nedeniyle ödem ilerler.

Korunma:
Risk altında olan bireylerin kilo vermesi, uygun egzersizler yapması, uzun süre aynı

pozisyonda oturmaması, kontraseptif ilaç kullanmaması, sigara içmemesi, dehidrate olmaması, sık sık
bacaklarını yukarı kaldırması gerekir.
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]Tedavi- bakım: İlaçla tedavi- antikoagülan tedavi, antiinflamatuar ilaç tedavisi, yatak istirahati,
bacak elevasyonu, ılık uygulama önemlidir.

Varis

Bedenin alt kısımlarında bulunan venlerdeki kapakların yetersizliği sonucu venlerin anormal derecede
kıvrılması ve genişlemesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Yaşlılarda ve kadınlarda daha fazla görülür.

Tedavi ve Bakım

1. Konservatif Tedavi: Varis çorabı, en iyi elastik desteği sağlar. Varis çoraplarının tedavi edici
etkileri yoktur, varis hastalığının ilerlemesine engel olurlar. Çorabın, etkin olabilmesi için,
bireye uygun ölçülerde olması gerekir. Hasta, varis çorabını giyerken şu noktalara dikkat
etmelidir:

2.Skleroterapi: Varisli venlere sklerozan madde enjekte edilir. Enjeksiyon tamamlandıktan bir-iki dakika sonra hastaya varis çorabı giydirilerek yürütülür. Çorap, işlemden sonra altı hafta kadar giyilmelidir.


3. Cerrahi Tedavi: Varikoz venin çıkarılmasıyla olur. Varisli venin cerrahi tedavisi için derin

venlerin sağlam ve fonksiyonel olması gerekmektedir. Varis ameliyatı sonrası bakım:
• Tüm ekstremiteye elastik destek uygulamak,
• Bacağı hareketli tutmak ve egzersiz yaptırmak,
• Bacağı kalp seviyesinde tutmak önemlidir.
• Ameliyattan 24-48 saat sonra hasta ayağa kaldırılır ve yürümesi desteklenir. Yattığı zamanlarda bacaklar elevasyona alınmalıdır.
• Hastanın, yürüme egzersizlerini ve elastik desteği (varis çorabı) ameliyattan sonra üç hafta
sürdürmesi gerekir. Yaşlı bireylerde bu süre daha uzun tutulmalıdır.
[/FONT]
[/FONT]
GÜNLÜK ALDIĞI ÇIKARDIĞI SIVI TAKİBİ

[FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]Sıklıkla kullanılan ölçeklerin ml olarak değerleri:
• Bir bardak sıvı: 200 ml
• Bir bardak süt: 200 ml
• Bir bardak yoğurt: 200 ml
• Bir kase çorba: 150 ml
• Bir yemek kaşığı: 15 ml
Aldığı çıkardığı sıvı izlemine her 8-12 saatin sonunda aldığı çıkardığı sıvıların ara toplamı alınır. 24
saatin sonunda da genel toplam olarak hesaplanır. Elde edilen sonuçlar, bireyin aldığı-çıkardığı sıvı
miktarının dengeli olup olmadığı yönünden değerlendirilir.

Aldığı- Çıkardığı Sıvı Takibinin Yapıldığı Hastalıklar:

• Konjestif kalp yetmezliği
• Böbrek yetmeliği
• Yoğun sıvı tedavisi olan hastalar
• Ödemli hastalar
• Kemoterapi ve Böbreğe toksik etkisi olan ilaç kullanan hastalar
• Diüretik kullananlar
• Karaciğer sirozu, karaciğer hastalığı149
• Cerrahi operasyon geçiren hastalar
• Yüksek ateşli hastalar
• Oral beslenemeyenler (Koma, yutma güçlüğü v.s.)
• Diaresi ve kusması olan hastalar
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]• Yanık ve hormonal nedenler
• Beslenme bozuklukları

Post op hasta: İlk 1 saatte 15 dakikada bir, ikinci 1 saatte ½ saatte bir, 3 ile4. saatlerde saat başı,

stabil ise 4 saatte bir

SAATTE BİR :

• Akut Böbrek yetmezliği
• Diabetus insübütüs
• Uygunsuz ADH sendromu
• Böbrek transplantasyon sonrası
• İleri derecede yanıklar
• İleri derecede ishallerde

24 SAATTE BİR :

• Karaciğer sirozu
• Ödemli hastalar
• Kemoterapi ve böbreğe toksik etkisi olan ilaç kul.
• Divnetik kullananlar
• Konjestif Kalp Yetmezliği
• Yoğun sıvı tedavisi olan hastalar
• Yüksek ateş
• Oral beslenemeyen hastalar
• Beslenme bozuklukları olan hastalar

Çıkardığı Sıvılara

• İdrar
• Kusmuk
• Hematemez
• Melena
• Diare
• Mens Kanaması
• Drene olan sıvı
• Mide aspirasyonu
• Parasentez
• Torasentez
• Terleme
• Ameliyat drenaj kaybı
• Periton diyalizinden fazla çıkan sıvı dahil edilir.
Yetişkinlerde 24 saatte normal koşullarda alınan ve kaybedilen su miktarı

Organizmaya alınan sıvı: gün/Ml

• Yiyeceklerde (Endojen yol): 1000
• Oksidasyonlarda (Endojen yol): 300
• Sıvılarla: 1200

Organizmadan çıkarılan sıvı: gün/Ml

• Deri ile: 500
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]• Akciğerlerle: 350
• Feçesle: 150
• İdrar: 1500

Terlemeyi tam olarak ölçmek mümkün değildir. Terleme:

• Sadece yüzde terleme varsa (+)
• Giysilerini ıslatacak kadar terleme (++)
• Yatağı ıslatacak kadar terleme (+++) olarak değerlendirilir.

Sıvı Bilançosu

Dengede: Aldığı- çıkardığında 200-400ml fazla
Pozitif bilanço: Aldığı> çıkardığı (böbrek yetmezliği)
Negatif bilanço: Çıkardığı>aldığı (diüretik kullanımı)

İnsanda Sıvı Kaybını Arttıran Faktörler

• Sıcak bir çevre
• Kusma
• Böbreklerin kusurlu çalışması
• Kan kaybı
• Ateş
• Yara akıntısı

Vücut Suyunun Kaybı Sonucu Ortaya Çıkan Durumlar

• % 1 inin kaybı: susama hissi
• % 5 inin kaybı: halsizlik, nabızda artış, vücut ısısında artış
• %11-15inin kaybı: Delirium, sağırlık, böbrek yetmezliği tablosu
• %20den fazlasının kaybı: ağır dehitratasyon, deri buruşması, vücuttan terle karışık kan sızması,
gözyaşı yerine kan gelmesi 151
[/FONT]
[/FONT]
İNKONTİNANSI OLAN HASTALARIN BAKIMI

[FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]Üriner İnkontinans (İdrar kaçırma)
Üriner inkontinans, sosyal ve hijyenik problemlere yol açan istem dışı idrar kaçırma olarak
Tanımlanmaktadır. İdrar yolu enfeksiyonu sıklığı artışı, idrar torbası kapasitesi azalması, leğen kemiği içindeki idrar torbası ve rahmi yerinde tutan destek dokularda zayıflama, prostat büyümesi vb nedenler idrar kaçırma riskini artırmaktadır.

Üriner İnkontinans Risk Faktörleri

• Yaş ve cinsiyet
• Doğum travması
• Östrojen yetersizliği
• Irk
• Obezite ve kronik konstipasyon
• Bağ dokusu
• Sigara kullanımı
• Geçirilmiş pelvik cerrahi
• Radyoterapi
• Üriner sistem enfeksiyonu
[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]• Nörolojik hastalıklar ve spinal kord yaralanmaları
[/FONT]
[/FONT]
İnkontinans Tipleri ve Bulguları

[FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]
1. Urge İnkontinans (Sıkışma tipi)

En sık karşılaşılan tiptir. Aniden ortaya çıkan aşırı idrar torbası kasılmaları sonucu kişi idrarını
tutamaz ve idrarını kaçırır.

2. Stres İnkontinans

Stres inkontinansında hastanın öksürme, aksırma, örneğin spor aktivitesi ve ani pozisyon değişikliği
gibi fiziksel çaba sırasında istemsiz idrar kaçırmasından şikayet etmesidir.

3. Bilinçsiz İnkontinans

Semptom; urge veya stres ile birlikte olmayan istemsiz idrar kaybıdır. Bulgu; hastada stres veya
urge olmadan idrar kaçağının gözlenmesidir.

4. Sürekli Sızıntı

Hasta sürekli idrar kaçırmadan şikayetçidir.

5. Noktürnal Enürezis

Noktürnal enürezisde hasta sadece uyku sırasında idrar kaçırmadan şikayetçidir.

6. İşeme Sonrası Damlama:

Hasta işemeden sonra gelişen damlamayla idrar kaçağından şikayetçidir.

7. Taşma İnkontinansı:

Mesane idrarla doludur ve idrarı boşaltma görevini yerine getiremez. Hastalar sık aralıklarla idrar
çıkma ihtiyacı hissederler. Erkeklerde görülen en sık sebep, prostat büyümesidir. İdrar yapmada
zorlanma ve idrar sonrası damla damla idrar gelmesi düşündürebilir.

Üriner İnkontinanslı Hastanın Tedavisi ve Bakımı

Kontinansı sağlamada kullanılan tedaviler; cerrahi tedavi, ilaç tedavisi ve davranışsal tedavidir

Neden Davranışsal Tedavi?

• Basit olması
• Kolay uygulanabilmesi
• En az girişimsel olması
• Daha güvenilir olması
• Yan etkilerinin olmaması

Davranışsal Tedavi Yöntemleri

• Pelvik Taban Kas Egzersizleri
• Biofeedback
• Mesane Eğitimi
• Tuvalete Gitme Programı Oluşturma
• Yaşam Tarzı Değişikliği
• Diyet

1.Pelvik Taban Kas Egzersizleri

2. Biofeedback Yöntemi
3. Mesane Eğitimi
4. Tuvalete Gitme Programı Oluşturma
5. Yaşam Tarzı Değişikliği

AĞRISI OLAN VE YATAĞA BAĞIMLI HASTADA YAKLAŞIM

Ağrıyı tanımlayabilmek için basit gruplara ayırmak mantıklı bir yaklaşım gibi görünmektedir:

1.Deneysel Ağrı: Bilinçli yapılan bir iğne batırılması, deriyi sıkıştırmak veya diş pulpa testi en basit

[/FONT]
[/FONT][FONT=Times New Roman,Times New Roman][FONT=Times New Roman,Times New Roman]ağrı deneyimi olarak görülen deneysel ağrıya örnek verilebilir

1. Akut Patolojik Ağrı:
Hasarlı bir diş veya kırık bir bacak akut patolojik ağrı doğurur.


2. Kronik Benign Ağrı: Diğer ağrı tiplerinden çok daha karmaşık fiziksel ve pikolojik bir problem olan kronik ağrı, birkaç ayla birkaç yıl arasında süren, hayatı tehdit eden etiyolojisi bulunmayan ve vücudun herhangi bir yerinde lokalize olabilen ağrılardır


Ağrı Eşiği

Kişinin tanımlayabileceği en hafif ağrı düzeyine ağrı eşiği denir.

Ağrının Ölçülmesi

Ağrı ölçümleri için bir sınıflama “Doğrudan Ölçüm” ve “Dolaylı Ölçüm” şeklinde yapılan sınıflamadır. Doğrudan ölçümler ağrının doğasını ortaya koymaya yöneliktirler. Dolaylı ölçümler ise ağrının yaşam kalitesine etkisini ölçerler. Ağrı ölçümleri için diğer bir sınıflama ise “Tek Boyutlu Ölçüm” ve “Çok Boyutlu Ölçüm” seklinde sınıflamadır.

Tek boyutlu skalalara : Örnek: LANSS Skalası (LANSS - Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs), Vizüel Analog Skala (VAS - Visual Analog Scale), Sayısal Değerlendirme Skalası (NRS - Numerical Rating Scale), Sözel Değerlendirme Skalası (VRS - Verbal Rating Scale) sayılabilir.

Çok boyutlu skalalara örnek: McGill Ağrı Anketi (MPQ - McGill Pain Questionnaire), Yasam
Kalitesi Değerlendirmesi (Quality of Life Assessment) ve Hasta Günlüğüdür.

Ölçek, 100 mm boyunda bir yatay çizgiden ibarettir. Çizginin sol ucunda “Ağrı yok” veya “Ağrı

tümüyle geçti” ibaresi yer alırken sağ ucunda ise “Dayanılmaz ağrı” veya “Ağrıda hiç azalma yok”
ibaresi yer alır. Hastaya çizgi üzerinde, kendi ağrısını doğru sekilde yansıtacak bir noktayı işaretlemesi
söylenir. Hastanın işaretinin sol uca uzaklığı ölçülür. Genellikle milimetre olarak ölçülen bu uzaklık
“puan” olarak bildirilir. Çocuk, yaşlı ve güç iletişim kurulan hasta populasyonu için geliştirilmiş farklı
ağrı ölçüm skalaları bulunmaktadır. Altı yaşından küçük çocuklar için geliştirilmiş yüz resimli skalalar
(Wong-Baker ağrı skalası) kullanılmaktadır.
[/FONT]
[/FONT]
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst