Aöf İslam Hukukuna Giriş Ders Notları 1. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
İslam Hukukuna Giriş

Ünite 1:


İslam Hukukunun Mahiyeti ve Temel Özellikleri

İnsanların birbirleriyle ilişki kurmalarını sağlayan yapıya toplumsal düzen denir.
Toplumsal düzenin kurulması ancak bireylerin davranışlarını, nasıl olmaları gerektiği hususunda yönlendiren bir takım kurallar aracılığıyla gerçekleşir. Toplumsal yaşamı düzenleyen bu
kurallara toplumsal düzen kuralları denir.

Toplumsal düzen kuralları ; din , ahlak , hukuk , örf-adet ve görgü kuralları olmak üzere beş kısımda incelenir. Bu kurallar toplumsal düzenin gerçekleşmesinde işlevseldir. Günümüz toplumları bakımından toplumsal düzenin sağlanmasında en çok işlevsel olan kural HUKUK'tur .

Hukuk kurallarının daha fazla işlevsel olmaları, devlet gücü ile desteklenmiş olmalarından kaynaklanmaktadır.

Hukuk : Belli bir ülkede kişilerin birbirleriyle , toplumla ve devletle ilişkilerini düzenleyen , devlet

gücüne dayalı, maddi zorlamaya kadar varan yaptırım araçları ile desteklenen kurallar bütünüdür.

Fıkıh : İslam’da bireysel ve toplumsal yaşama ilişkin düzenleyici kurallar bütününü ifade etmek için kullanılır.

Kişinin kendisine, Allah’a ve doğaya dönük davranışlarının yanı sıra toplumsal ilişkileri de düzenleyen ve kendine özgü bir sistematiği bulunan bir hukuk düzeni niteliğindedir. Fıkhın İslam hukuku olarak anılmaya başlanması 19. yy 2. yarısına rastlar.
Fıkıh, '' bilinenden (ilm-i şahid) bilinmeyene (ilm-i gaib) ulaşmak '' Ragıb el-Isfahani
Fıkıh, Kur'an-da sadece bir ayette islamla birlikte kazandığı özel anlamında kullanılmaktadır.''

Dinde derin kavrayış sahibi olma (dinde tefakkuh) '' Fıkıh, '' Kişinin haklarını ve sorumluluklarını bilmesi '' Ebu Hanife


Ebu Hanife'nin Eserleri :

El-Fıkhul Ekber >>İtikadi Konular
El-Fıkhul Ebsat
Dinde fıkıh , ahkamda fıkıhtan üstündür .

Ebu Hanife

”Gerçek fakih, dünyayı hakir görüp ahirete yönelen, dini konusunda idrak ve firaset sahibi, Rabb’ine kullukta devamlı, müttaki, Müslümanların namusuna göz dikmeyen ve mallarına el uzatmayan(afif), toplumu iyiliğe yönlendiren kimsedir” Hasan el-Basri
El-Pezdevi fıkhı anımlarken , bilgisini davranışlarına yansıtmayı ayrı bir unsur olarak belirtmekedir.
Fıkıh; usülcüler tarafından “şer’i ameli hükümleri tafsili delillerine dayalı olarak
bilmek” biçiminde tanımlanmıştır. Fakihlerin tanımı ise “şer’i ameli hükümler bütünü” biçimindedir.

Hükümler, elde ediliş kaynağına göre 3 kısma ayrılmaktadır .

1-Akli hüküm ; Yalnızca akıl yoluyla elde edilen hükümler -> 2 birden büyüktür.
2-Hissi Hükümler ; Duyu organları vasıtasıyla ulaşılan hükümler -> Ateş yakıcıdır .
3-Şeri Hükümler ;Dinin kaynaklarından çeşitli yöntemlere başvurularak elde edilen hükümler->
Namaz farzdır .

Şer’i hükümler düzenledikleri konular bakımından 3 kısma ayrılırlar .

1-İtikadiyyat : dinin inanç yönüne ilişkin meseleler demektir.
2-Vicdaniyyat; insanın zühd, rıza, sabır, huşu gibi içsel tutumları anlamına elmektedir.
3-Ameliyat; kişilerin dışsal davranışları ile etkileri hemen ardından dışa yansıyan içsel davranışlardır.

Tafsili delil : Cüz’i delil de denir. Tafsili delil, her bir davranışla ilgili hükmün dayandığı özel delil anlamındadır. Bir hükme delil olan tek bir ayet ya da hadis, tafsili delil niteliğindedir.

Şeriat, ilahi iradenin hüküm biçiminde açığa çıkması ve görünür hale gelmesidir. Geniş anlamda şeriat, ilahi irade tarafından öngörülen dini hükümler bütünüdür. Dar anlamda ise, yalnızca peygamberden peygambere değişime açık hükümler bütünü anlamında kullanılmaktadır.

Ebu Hanife, peygamberlerin getirdikleri dinin tek, şeraitlerin ise çok ve çeşitli olduğunu söylemektedir. Bir hükmün şer’i olarak nitelenebilmesi için, onun nass (Kuran ve Sünnet) yoluyla bildirilmiş (nassla sabit) olması ya da ictihadi yöntemlerle elde edilmiş hükümler olması gerekmektedir. Çünkü şer’ilik ilahi iradenin hüküm biçiminde açığa çıkması demektir.


Şer’i münezzel, bir hükümler bütünü olarak şeriatın nass yoluyla bildirilen kısmını Şer’i müevvel

ise ictihadla elde edilen kısmını teşkil etmektedir.

Klasik İslam düşüncesinde dini ilimler olarak tasnif edilen ilimler:

Tefsir : Kuran'ın vahye dayalı bir metin olduğunu
Hadis : hz. Peygamber'in söz, fiil ve takrirlerinin dini bir değerinin bulunduğuna

Fıkıh usulü ve fıkıh : Beşeri davranışların hükümlerinin ilahi iradeden alıması gerektiğine teşekkül etmiş bilimsel alanlardır.


Kelam ve Fıkıh, diğer temel İslam bilimlerinden farklı olarak hüküm koruyucu (normatif) karaktere

sahip iki bilimdir. Kelam itikadi hükümleri, Fıkıh ameli hükümleri belirlemektedir.
Kişilerin kendilerine dönük davranışlarını düzenleyen fıkhi hükümler, konu bakımından sübjektif ahlak kurallarını da içermektedir. Kişinin intihar etmesi.

Fıkıh kuralları kişilerin başka kişi ya da varlıklarla ilişki kuran davranışlarını da düzenlemektedir. İnsanlar arası ilişkilerin yanı sıra Allah-insan , insan-eşya ilişkilerini de konu edinmektedir .

Sırf vecibe yükleyen (yükümlülük getiren) ve hak talebine imkan vermeyen beşeri ilişkileri düzenleyen kurallar objektif ahlak kuralları olarak anılmaktadır.Bir insanın diğer insanlara yalan söylemesi


Fıkıhta davranışları düzenleyen kurallar bağlayıcılık niteliği bakımından 3'e ayrılır.
1-Emredici->Yapılması ya da yapılmaması kesin olarak talep eden kurallar -vacip,haram-
2-Tavsiye edici->Yapılması ya da yapılmaması kesin olmayan kurallar - mendup,mekruh-
3-Tecviz edici->Kişilere yetki ve izin veren kurallar-mubah-

İslam hukuku , fıkhın içinde yalnızca karşılıklı hak ve vecibe ilişkisi kuran davranışları düzenleyen emredici ve tecviz edici kurallar bütünüdür. Bu tanıma göre, İslam hukuku, daha geniş kapsamlı olan fıkhın hukuka karşılık gelen bir parçasıdır.


İslam hukuku oluşum sürecinde kendinden önceki yada çağdaşı olan hukuk düzenlerinden ekilenip etkilenmediği hususunda 3 farklı görüş açığa çıkmıştır:

Bir kısım araştırmacılara göre fıkhın tamamı değil, fakat İslam hukuku olarak nitelenen kısmı roma hukukuna dayanmaktadır.

Bu görüşe karşı bazı araştırmacılar ise, İslam hukukunun hiçbir hukuk düzeninden etkilenmesinin söz konusu olmadığını, aksine İslam hukukunun sonraki dönemleri etkilediği görüşündedir.


Üçüncü bir grup araştırmacı ise, İslam hukukunun vahye dayalı ve özgün olduğu, hiçbir hukuk düzeninden etkilenip açığa çıkmadığı görüşünü savunmaktadır.

İlahi hukuk düzeni, vahye dayalı hukuk düzenlerini ifade etmek için kullanılır. İslam hukuku da vahiy kaynaklı olması nedeniyle ilahi bir hukuk düzenidir. İlahi hukuk düzenlerinin asıl amacı, insanları ahiret mutluluğuna ulaştırmaktır.

İslam, cahiliye hukukuna yönelik üç temel tutum benimsemiştir:

a-İBKA: Cahiliye örf-adet hukuku içinde İslam’ın ilkeleriyle uyumlu olan kural ve kurumları aynen
benimseyip devam ettirme
b-ISLAH: Bazı kural ve kurumların düzeltilerek kabul edilmesi.
c-İLGA: İslam’ın temel ilkeleriyle uyumlu olmayan kural ve kurumların tamamen yürürlükten kaldırılması.

İslam hukukunu , diğer hukuk düzenlerinden ayıran temel özellikler:

-İlahi iradeye dayalı olması
-Kuralların ihlaline bağlanan yaptırımın dünyevi ve uhrevi olmak üzere ikili karakterde olması
-Yasama yoluyla değil, bilimsel doktrin niteliğinde teşekkül etmesi
-Soyut değil, meseleci (kazuistik) yöntemle geliştirilmesi.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst