Aöf İslam Hukukuna Giriş 4. Ünite Soru-Cevap

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Ünite 4 - İSLAM HUKUKUNUN KAYNAKLARI

1- Hz Peygamber’in Muaz b.Cebel’le arasında geçen konuşmalarla ifade edilen en genel ve

yalın şekliyle İslam hukukunun kaynakları nelerdir?

Cevap: Kitab, Sünnet ve İctihad.


2- Delil nedir?


Cevap: Bir eylemin doğru veya yanlış, gerekli veya yasak olduğu yönünde yargıda bulunmaya imkân veren, bir sonuca ulaşılabilen şeydir.


3- Yöntem nedir?


Cevap: Yöntem delil üzerine düşünmenin yollarını gösterir.


4- Delil ve yöntem ayrımının mantığı nedir?


Cevap:
Delil, oluşumunda beşer katkısı olmayan ve insani eylemlerin hükümlerini içinde barındırdığı düşünülen şeydir. Buna göre delil sadece Kuran ve sünnettir. Yöntem ise bu delillerden hüküm çıkarmak için başvurulan çeşitli yolları ifade eder.


5- İslam hukukunda hükümlerin dayandırıldığı deliller nelerdir?

Cevap: En temelde yüce Allah’ın kitabı Kuran ile Hz Muhammed’in sünnetidir. İcma’da bu iki delile eklenir. Bu üçünün delil olduğu konusunda bütün ekollerin görüş birliği vardır. Bunlar asli delil olarak adlandırılır.


6- Başlıca yöntemler nelerdir?


Cevap:
Kıyas, İstihsan, Istıslah ve sedd-i zeri’a.


7- Kuran’ın nakline ilişkin temel özellik nedir?


Cevap: Onun mütevatir(tevatüren) nakledilmiş olmasıdır.


8- Tevatür ne demektir?


Cevap: Yalan üzerinde birleşmesi aklen mümkün olmayan bir sayıdaki topluluğun, yine kendileri gibi bir topluluktan nakilde bulunması anlamına gelir ve Kuran bu şekilde nakledilmiştir.


9- Kuran’ın Arapça olması ile ilgili olarak karşılaşılan iki problem nedir?


Cevap: Arapça’dan başka bir dille namazda kıraat olur mu? (Hanefi mezhebi dışındaki diğer mezhepler asla caiz görmezken, Hanefilerde bir nedenle Arapça okumaya güç yetiremeyen kimsenin başka bir dile kıraat edileceği yönünde görüşler vardır) İkincisi Kuran tercümesinden hüküm çıkarılır mı? (Tercümeden hüküm çıkarmanın sağlıklı bir yol olmadığı görüşünde birleşilmiştir. Hatta Fahrettin Razi gibi kimi usulcüler Arap dilini öğrenmenin farz-ı kifaye olduğunu ileri sürmüşlerdir.


10- Kuran’ın inanç, ahlak, hukuk ve ibadet alanındaki ayetleri hangi ilimlerin işlevidir.


Cevap: Kuran’ın inanç alanındaki ayetleri kelam ilminde, ahlak alanındaki ayetleri tasavvuf ilminde, ibadet ve hukuka ilişkin ayetleri de fıkıh ilminde sistematize edilmiştir.


11- Kurandaki mevcut düzenlemelerden hareketle şeriatın/hukukun korunmasını istediği beş temel amaç nedir?


Cevap: Canın korunması, aklın korunması, dinin korunması, neslin korunması, malın korunması


12- Sünnet nedir? Rivayet bakımından kaça ayrılır?


Cevap: Sünnet fıkıh usulünde Hz Peygamberin söz, fiil ve takrirleri olarak tanımlanır ve rivayet açısından mütevatir, meşhur ve ahad olmak üzere üçe ayrılır.


13- Rivayet açısından sünnetlerin tanımını yapınız?


Cevap: Mütevair sünnet, yalan üzerinde birleşmeleri düşünülemeyen bir sayıdaki topluluğun kendileri gibi bir topluluktan naklettiği sünnettir. Kesin bilgi ifade eder. Meşhur sünnet, ilk tabakada ahad iken sonraki tabakada mütevatirin niteliğine sahiptir. Kesin bilgi ifade etmemekle birlikte Peygambere aidiyeti konusunda çok güçlü bir kanaat ifade eder. Ahad sünnet ise bütün tabakalarda tevatür sayısına ulaşmayan kişilerce nakledilen sünnettir. Kabulü konusunda ekoller arasında görüş farklılığı vardır.


14- “es-Sünnetü kadıyetün ale’l Kitab” sözünün açıklaması nedir?


Cevap: Kuran’ın anlaşılması konusunda sünnete büyük ihtiyaç vardır. Kuran’ın anlam boyutlarını belirlemede Sünnetin önemli bir rolü vardır. Yalnız bu söz, Sünnetin Kuran’ın önüne geçilmesi ve ondan daha önemli kılınması gibi bir amaç ve içeriğe sahip olmamıştır.


15- Sünnette Kuran gibi vahiy midir?


Cevap: Kuran’ın vahy-i metluv (tilavet edilen, okunan vahiy) olarak, Sünnetin ise vahy-i gayri metluv (tilavet edilmeyen, okunmayan vahiy) olarak isimlendirilmesi Sünnetinde vahiy kapsamında değerlendirildiğini göstermektedir.


16- İslam âlimleri arasında sünnet konusunda ki anlaşmazlığın nedeni nedir?


Cevap: İslam âlimleri arasında Hz Peygamberin sünnetine uyma, onu delil ve örnek alma konusunda bir görüş ayrılığı mevcut değildir. Görüş ayrılığı sünnetin anlaşılması ve yorumlanması gerektiği konusundadır.


17- İcmaın terim anlamı nedir?


Cevap:
Muhammed ümmetinden olan müctehidlerin O’nun ölümünden sonraki herhangi bir devirde şer’i bir meselenin hükmü üzerine görüş birliği etmeleridir.


18- Sükuti icma ve sarih icma nedir?


Cevap: Şer’i bir mesele hakkında bir veya birkaç müctehidin görüş belirtmesinden sonra o devirdeki müctehidlerin bu görüşten haberdar oldukları halde, aynı yönde kanaat bildirmemekle birlikte inkâr veya itiraz etmemesine sükuti icma denir. Sarih icma ise müctehidlerin tek tek açıkladıkları görüşlerinin aynı noktada buluşması yoluyla meydana gelir.


19- İcma hangi fikir üzerine temellenmiştir?


Cevap: İcma, gerek ayetlerde gerek hadislerde yer alan ve Muhammed ümmetinin farklılığına ve üstünlüğüne vurgu yapan ifadelerin toplamından çıkan “ümmetin yanılmazlığı” fikri üzerine.


20- İcmaın konusu?


Cevap: Şari’nin (Allah) hitabının bir sonucu olarak, hakkında farz, vacip, sünnet, haram, mübah veya mekruh gibi nitelikler atfedilebilen hususlar icma ın konusu olabilir.


21- İcmaın rüknü?


Cevap: İcma ın rüknü, yani mahiyetini oluşturan öz, “ittifak” yani görüşlerin bir noktada buluşması.


22-
İcmaın mertebeleri?


Cevap:

* Sahabe icmaı
* Sonrakilerin, sahabenin ihtilafı bulunmayan bir konudaki icmaı
* Sonrakilerin, sahabelerin ihtilaf ettiği bir konuda mevcut görüşlerden biri üzerindeki icmaı
(tartışmalıdır)
* Gerçekleştikten sonra içlerinden birinin vazgeçtiği icma. (bu da tartışmalıdır)

23-
İcmaın kuvvet açısından birinci sırada yer almasının sebebi nedir?


Cevap: Kitab ve sünnetin aksine icmaın nesih ve tahsise, yorum ve ihtimale açık olmamasıdır.


24-
İcmaın işlevi nelerdir?


Cevap: *”Muhafaza” ibadet ve ibadet içerikli konularda Hz Peygamberden intikal eden ve sahabede somutlaşan mevcut anlayış ve uygulamaları korumak ve sürdürmek

*”Bağlayıcılık” özellikle hukuk alanına ilişkin olmak üzere, yeni karşılaşılan problemlerde ortak ve bağlayıcı karar alabilmek
*”Kamu otoritesini sınırlamak” aynı zamanda mevcut anlayış ve uygulamayı, yöneticilerin değiştirme girişimine karşı korumak suretiyle bir anlamda onların otoritelerini sınırlamak
*”Bazı usul konularının meşruiyetini sağlamak” meşruiyetini ispatlamak ve temellendirmek

25- Istıshab nedir?


Cevap: Mevcut olan bir şeyin aynı şekilde devam etmesi, diğer bir ifadeyle, daha önce varlığı bilinen bir durumun, aksine delil bulunmadıkça, varlığını koruduğuna hükmedilmesi demektir.


26- Gazalini ıstıshaba bakış açısı nedir?


Cevap: Gazali başta olmak üzere kelamcı usülcüler ıstıshabıda asli deliller arasında zikretmişler, Kitab, Sünnet ve İcmadan farkını belirtmek üzere de bunların nakli delil, ıstıshabın ise akli delil olduğunu söylemişlerdir.



27- “Eşyada aslolan ibahadır” ilkesinin anlamı nedir?

Cevap: Naslarda bir belirleme olmadığı sürece ve diğer delil ve yöntemlerle hükmü belirlenmediği sürece bir davranışta bulunmanın veya bir şeyden yararlanmanın mübah olmasıdır.


28- “Beraet-i zimmet asıldır” ilkesinin anlamı nedir?

Cevap: Aksi yönde bir delil bulunmadıkça herkesin suçsuz ve borçsuz kabul edilmesidir.

29- Asli delillerin uzantısı olan deliller nelerdir?


Cevap: *Önceki şeraitler: Hanefi ve Maliki usulcüler, red ve inkar edilmeksizin Kuran ve Sünnette

eski şeraitlere ait olduğu bildirilerek yer alan hükümlerin Müslümanları da bağladığını kabul eder.
* Sahabe sözü: Kabul edenler açısından sahabe sözü bağımsız bir delil olmayıp , özellikle sünnetin bir eki, uzantısı mahiyetindedir.
* Medine ameli: Maliki ekolü Medine ehlinin uygulamasına bir değer atfetmiş ve onu hüccet olarak görmüştür. Bu ekolün dışında kalan usulcülerin büyük çoğunluğu ise Medine uygulamasına özel bir değer atfetmemişlerdir. Kabul edenler açısından Medine ameli, sünnetin veya icmaın bir eki, uzantısı mahiyetindedir.

30- Kıyas nedir?


Cevap: Sözlükte mukayese etmek, benzetmek demektir. Hanefi usulcüleri tanımına göre kıyas “sırf dil yoluyla idrak edilemeyen ortak bir illet (hükmün konuluş gerekçesi) sebebiyle asıldaki (üzerine kıyas yapılan ayet ya da hadis) hükmü fer’e de (hükmü naslarda açıkça bulunmayan mesele) vermek demektir. (ancak böyle anlatılabilirdi??)


31- Kıyas’ın rüknü kaçtır?


Cevap: Asıl, fer’, aslın hükmü ve ortak illet olmak üzere dört rüknü vardır.


32- Kıyasın rükünlerini bir örnekle açıklayınız?


Cevap: Bir ayet şarabın haramlığı hükmünü getirmekte, rakı konusunda bir açıklamada bulunmamaktadır. Rakının hükmünü bulmak için yapılacak kıyas işlemi açısından bu ayet “asıl”, ayetin şarabın değerine atfen taşıdığı haramlık niteliği “aslın hükmü”, şarabın haramlığı hükmünün konuluş gerekçesi olan sarhoş edicilik özelliği “illet”, hükmü bulunmaya çalışılan rakı ise “fer’ ”dir. Bu kıyas işlemi sayesinde naslarda hükmü açıkça belirtilmemiş bir meselenin hükmü bulunmuş olmaktadır.


33- Mansus illet ve müstenbat illet nedir?


Cevap: Asıldaki hükmün konuluş gerekçesi bazen açıkça belirtilmiş olur. Buna mansus iller denilir. Çoğu kere ise asılda sadece hüküm belirtilir, hükmün illeti yer almaz. Asılda açıkça yer almayan ve fakihler tarafından bulunup çıkarılacak olan illet ise müstenbat illettir.


34- Usulcülerin “kıyas hükmü isbat etmez, izhar eder” sözü neyi anlatmaktadır?


Cevap: Kıyas işlemi bir hükmün ilkten konulması (isbat) değil, asılda potansiyel olarak var olan

hükmün açığa çıkarılması anlamındadır.

35- Kıyas’ı kabul eden ve reddeden usulcüler?


Cevap: Kıyas’ın meşru bir yöntem olduğu Sünni ve Mutezili usulcülerin geneli tarafından kabul edilir. Çünkü bunlara göre sınırlı sayıdaki nasları, sınırsız hayat olaylarına yetiştirmenin başka yolu yoktur. Özellikle Zahiriler ve Şia kıyası şiddetle reddederler.



36- İstihsan hakkında bilgi veriniz?

Cevap: Sözlükte güzel bulmak anlamına gelir. Mahiyetini en iyi yansıttığı düşünülen tanım: “bir meseleye, daha kuvvetli bir anlam sebebiyle, o meselenin benzerlerinin hükmünden farklı bir hüküm vermektir.” Fakihin, özel durumu nedeniyle bir meseleye, ana kuraldan ayrılarak, özel bir hüküm vermesin istihsan denir. Bu anamda istihsan özellikle reyciliği ile tanınmış olan Hanefi ve Maliki ekollerinde kullanılmıştır.


37- Ana kuraldan ayrılmayı meşru kılan sebepler nelerdir?


Cevap:

*Kurala aykırı olan bir nassın bulunması (unutarak yiyip içme),
*İcmaın bulunması,
*Zaruretin bulunması

38- Istıslah nedir?


cevap: Genel olarak maslahatı mürseleyi dikkate alma, ona göre hüküm verme anlamına gelir. Maslahat, asıl itibariyle, yararı sağlama veya zararı gidermeden ibarettir.


39-
Gazali’ye göre maslahat nedir?


Cevap: “Şer’in amacını koruma”. Şer’in insanlara ilişkin olarak amacı, onların din, can, mal, nesil ve akıllarını korumak olmak üzere beş noktada toplanabilir.


40- Mahiyeti ve gücü açısından maslahat kaça ayrılır? Nelerdir?


Cevap: Zaruriyyat, Haciyyat ve Tahsiniyyat olmak üzere üç kısma ayrılır

Zaruriyyat: Din ve dünya işlerinin varlığı için zorunlu olan bunlar olmadığı takdirde fesat ve kargaşanın doğacağı maslahatlardır. (din, can, akıl, nesil ve malın korunması)
Haciyyat: Kolaylık sağladığı için ihtiyaç duyulan, bulunmadığı takdirde genelde sıkıntı ve güçlüklere yol açan maslahatlardır.
Tahsiniyyat: Bir zaruret ve ihtiyaca ilişkin olmamakla birlikte güzelleştirme, süsleme, kolaylaştırma, gündelik ilişkilerde, adet ve muamelelerde en güzel yöntemlerin uygulanması kabilinden olan konular ise bu mertebede yer alır. Mesela temizlik ile ilgili hükümler ….

41- Şari’in dikkate alıp almaması açısından maslahatlar kaça ayrılır? Nelerdir?


Cevap: Muteber, mülğa ve mürsel olmak üzere üç kısma ayrılır.

Muteber maslahatlar: Şari’in dikkate aldığı ve o doğrultuda hüküm düzenlediği maslahatlardır. Kıyas işleminde bu maslahatlar göz önünde tutulur. Mesela sarhoş edici her içecek veya yiyecek, şaraba kıyasla haramdır.
Mülğa maslahatlar: Şari’in dikkate almadığı, geçersiz saydığı maslahatlardır. Mesela, şarap elde
edilmesin diye bağcılığın yasaklanması bu türden, geçersiz bir maslahattır.
Mürsel maslahatlar: Geçerli ya da geçersiz kılındığına ilişkin muayyen bir nassın bulunmadığı maslahatlardır. Usulcüler arasında tartışma konusu olan maslahat, bu tür maslahattır.

42- Istıslah hangi durumda devreye girer?


Cevap: Istıslah ilke olarak karşılaşılan olayın hükmünün naslarda veya icmada bulunmaması ve kıyas yöntemiyle bulunamaması durumunda devreye girer.


43- Istıslahı hangi usulcüler kullanır?


Cevap:
Daha çok İmamı Malik ve Malikiler ile son dönemlerde Hanbelilerin kullandıkları, diğer usulcülerin buna sıcak bakmadıkları yaygın bir kanaattir.


44- Sedd-i Zerai nedir?


Cevap: Kötü ve zararlı bir sonuca götüren şeylerin yasaklanması, engellenmesi anlamındadır. Daha çok Maliki ve Hanbelîlerin kullandığı bir yöntemdir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst