Aöf Türk Vergi Sistemi Ders Notları 5. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
ÜNİTE 5

KURUMLAR VERGİSİ

1. Kurumlar Vergisinin Varlık Nedeni Ülkemizde kurumların ayrı bir kanunla vergilendirilmesi, 1949 yılında, Alman Kurumlar Vergisi Kanunu’ndan yararlanılarak hazırlanan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile başlamıştır. 5422 sayılı Kanun 55 yılı aşkın bir süre uygulanmasının ardından, 21.6.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni Kanun hükümleri 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır.

2. Kurumun gerçek kişi ortakları, kurumdan elde ettikleri kâr payı için gelir vergisine tabi olmaktadırlar. Bu durumda neden ayrıca bir de kurumlar vergisi alındığı sorusu akla gelebilir.


3. Kurumları vergi mükellefi kılan nedenler arasında;

1.1 Gerçek kişiler dışında ayrı bir hukuki kişiliğe sahip olmaları,

1.2 • Gerçek kişiler gibi kamu hizmetlerinden yararlanmaları ve

1.3 • Ödeme güçlerinin varlığı sayılmaktadır.


1.4 Kurumlar Vergisinde Tam ve Dar Mükellef Ayırımı

1.5 Kurumlar vergisinde de gelir vergisinde olduğu gibi tam ve dar olmak üzere iki çeşit mükellefiyet vardır.

1.6 KVK’nin birinci maddesinde yazılı olan kurumlardan, kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunanlar, tam mükellef olarak kabul edilmişlerdir:

1.7 Kanuni merkez, vergiye tabi kurumların ana tüzüğü veya sözleşmelerinde veya teşkilat kanunlarında gösterilen merkezdir.

1.8 İş merkezi ise iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği yerdir.


1.9 KURUMLAR VERGİSİNİN MÜKELLEFLERİ

4. Kurumlar vergisinin mükellefleri, Kanun’un 1. maddesinde sayılmıştır; bunlar sırasıyla sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıklarıdır.

5. Sermaye Şirketleri Sermaye şirketleri, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan anonim, paylı komandit ve limitet şirketler ile aynı mahiyetteki yabancı kurumlardır.


6. Kooperatifler Kural olarak kurumlar vergisine tabi olan kooperatifler ana sözleşmelerinde;

1.10 Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması,

1.11 Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi,

1.12 Yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması,

1.13 Yalnızca ortaklarıyla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunması şartı ile kurumlar vergisinden muaf tutulmuşlardır.


7. Kooperatifler, kurumlar vergisinden muaf olsalar da başka bazı vergilerin mükellefi olabilmektedirler. Örneğin, kooperatiflere yapılan kira ödemeleri üzerinden %20 oranında gelir vergisi stopajı yapılmaktadır.

8. İktisadi Kamu Kuruluşları Devlete, özel idarelere, belediyelere ve diğer kamu idarelerine ve müesseselerine ait veya tabi olup faaliyetleri devamlı olan ticari, sınai ve zirai işletmeler iktisadi kamu kuruluşlarıdır. Bu kuruluşların; kazanç gayesi gütmemeleri, faaliyetin kanunla belirlenen görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebeleri ve kendilerine tahsis edilen sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerine etki etmemektedir. Bu düzenleme ile kamu işletmeleri de, aynen özel sektör işletmeleri gibi, vergi mükellefi sayılmışlardır.


9. Dernek ve Vakıflara Ait İktisadi İşletmeler Dernek ve vakıflar, kural olarak bazı sosyal, kültürel, siyasi, ilmi, sportif amaçlarla kurulmakta olup iktisadi amaç taşımazlar. KVK’nin 2. maddesinin 5. bendi, sendikaları dernek; cemaatleri ise vakıf hükmünde kabul etmiştir. En az yedi kişinin bir araya gelmesiyle kurulan ve bir şahıs topluluğu olan dernekler, tüzel kişiliğe sahip olup Dernekler Kanunu’na tabidirler.


10. Vakıflar ise bazı malların (taşınır, taşınmaz mal veya paranın) belli bir amacın gerçekleştirilmesine tahsis edildiği tüzel kişiliklerdir. Bir mal topluluğu olan vakıfların “idare Uzvu”nun bulunması mecburiyeti vardır. İdare uzvu, vakıf senedinde belirtilmektedir.


11. Kurumlar vergisi mükellefiyeti, dernek ve vakıfların amaçlarını gerçekleştirebilmek için; ticari, sınai ve zirai işletmeler kurmaları durumunda ortaya çıkmaktadır.


12. İş Ortaklıkları (Joint Venture) İş ortaklıkları; şimdiye kadar saydığımız kurumların, kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını müştereken taahhüt etmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardır. İş ortaklığından söz edebilmek için ortaklardan birinin mutlaka kurum olması gerekir. Yani iş ortaklığı, iki kurum arasında veya bir kurum bir gerçek kişi (veya şahıs ortaklığı) arasında oluşturulabilir. Bunların tüzel kişiliklerinin olmaması, mükellefiyetlerini etkilememektedir.


1.14 VERGİDEN MUAF TUTULAN KURUMLAR


• Eğitim, kültür amaçlı faaliyet gösteren kamu kuruluşları: okullar, okul atölyeleri, konservatuarlar, tiyatrolar, öğrenci yurtları, sosyal sigorta kurumları, ceza ve ıslah evleri atölyeleri..., üniversiteler (vakıf üniversiteleri de). Sağlık, sosyal güvenlik ve spor amaçlı kamu kuruluşları: hastane, klinik, çocuk bakımevleri, sanatoryum..., tescil edilmiş spor kulüplerinin idman ve spor faaliyetlerinde bulunan iktisadi işletmeleri ile sadece idman ve spor faaliyetlerinde bulunan anonim şirketler.

• Teşvik amaçlı: münhasıran küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi teminatı sağlamak üzere kurulan kurumlar, kooperatifler. Yerel idarelere yönelik: belediyeler ve köyler ile bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen su, elektrik, havagazı işletmeleri; belediye sınırları içindeki yolcu taşıma işletmeleri, mezbahalar.


• Diğer: Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), askerî fabrika ve atölyeler.


1.15 KURUMLAR VERGİSİNDE MATRAH TESPİTİ, GİDERLERİN, ZARARLARIN DÜŞÜLMESİ


13. Kurumlar vergisinin konusunu, kurumların kazançları oluşturur. Kurum kazancı da gelir vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarından oluşmaktadır. Kurum kazancı, esas olarak faaliyet gelirlerinden (ticari kazançtan) oluşmaktadır. Ancak, bu gelire ilave olarak kurum kazançları arasında, gayrimenkul sermaye iradı ve menkul sermaye iradı gibi faaliyet dışı gelirler de bulunabilmektedir.

14. Kurumların vergi matrahının tespitinde, aşağıdaki sıraya göre işlem yapılmaktadır:

• Öncelikle kurumun ticari bilânçosu üzerinden, öz sermaye karşılaştırması yoluyla o yılın kârı bulunmaktadır
• Ticari kârın bulunmasında indirim konusu yapılan giderler, vergi yasalarının kısıtlayıcı hükümlerine göre gider olarak kabul edilmiyorsa, bunların “kanunen kabul edilmeyen gider” olarak ticari kâra ilave edilmesi gereklidir
• Ticari kârın hesabında, vergi kanunlarının izin verdiği bazı giderler dikkate alınmamış olabilir. Bu tip giderler varsa, bunların “diğer indirimler” adı altında ticari kârdan düşülmesi gereklidir.
• Yukarıdaki 3 işlemden sonra ulaşılan kâr rakamının içinde, kurumun başka bir kuruma iştirak etmesinden sağladığı ve aşağıda İstisnaların Dikkate Alınması başlığı altında açıklanacak olan iştirak kazancı varsa, bu miktarın da düşülmesi gerekir. Zira bu kazançlar, iştirak kazançları istisnası adı altında kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
• Yukarıdaki 4 işlemden sonra kalan kurum kazancından, geçmiş yıl zararları bulunan kurumlar, bu zararlarını da düşebileceklerdir. İndirilmesine izin verilen zararlar, beş yıldan fazla nakledilmemek kaydıyla geçmiş yılların mali bilânçolarında görünen zararlardır
• Arkasından, altıncı aşamada aşağıda İstisnaların Dikkate Alınması başlığı altında açıklanan bazı istisna ve indirimlerin, bulunan rakamdan düşülmesine sıra gelecektir.
1.16 Safi kurum kazancının hesabının nasıl yapıldığı, kısaca şu formülle de açıklanabilir: “Safi kurum kazancı = Ticari bilanço kârı + kanunen kabul edilmeyen giderler - (istisna, indirim + zararlar)”.

1.17 KAZANÇ TESPİTİNDE KABUL EDİLMEYEN İNDİRİMLER

15. Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı

16. Transfer fiyatlandırması ulusal veya uluslararası boyutta olabilir. Her iki durumda da vergi idaresi açısından vergi kaybı anlamına gelir. Uluslararası transfer fiyatlandırması bir devlete ait vergi gelirinin bir başka devlete aktarılması anlamına gelir. Bu durumlarda, kurumun ortaklarına veya ilişkide bulunduğu gerçek veya tüzel kişilere, karşılıksız olarak veya emsalin üzerinde menfaat sağlaması söz konusudur.

17. Örneğin;
• Emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bir bedel üzerinden mal veya hizmet alımında veya satımında bulunmaktadır.
• Emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük bedeller üzerinden kiralama:
• Emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük faiz ve komisyonlarla ödünç para alma veya verme:
• Kurum, kendi içinde yönetim kurulu başkanı veya üyesi, müdürü veya yüksek memuru olarak çalışan ortaklarına veya onların yakınlarına, emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek aylık, ikramiye, ücret gibi ödemelerde bulunmaktadır.

18. Bu hallerin tamamında sözü edilen kazançlar tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtılmış kabul edilecek ve vergi matrahına ilave edilecektir. Vergi idaresi yapacağı denetimler sonucunda bu durumları tespit ettiği zaman, kayba uğradığı vergiye ilave olarak vergi cezası ve faizleri de ilgili kişilerden talep edecektir.

19. Örtülü Sermaye “Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır”.


1.18 Diğer Kabul Edilmeyen İndirimler


1.19 • Öz sermaye üzerinden hesaplanan veya ödenen faizler,

1.20 • Hangi isimde olursa olsun, ayrılan yedek akçeler,

1.21 • Her türlü para cezaları, vergi cezaları ve gecikme faizleri ve zamları,

1.22 • Menkul kıymetlerin, itibari değerlerinin altında satışından doğan zararlar ile ödenen komisyonlar ve benzeri her türlü giderler,

1.23 • Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz taşıtlarından; uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları,

1.24 • Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderleri.

SAFİ KURUM KAZANCININ TESPİTİNDE İNDİRİLEBİLECEK GİDERLER
Kurumlar, bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kazançları üzerinden vergilendirilirler. Safi kazancın bulunmasında Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır. Kurumlar, gelir vergisi mükelleflerine tanınan bu indirimlere ilave olarak, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. ve 10. maddesinde yazılı giderleri ve indirimleri de
kazançlarından düşebilirler.
1.25 • Hisse senetleri ve tahvil ihraç giderleri,

1.26 • İlk kuruluş ve örgütlenme giderleri,

1.27 • Genel kurul toplantıları için yapılan giderlerle, birleşme, fesih ve tasfiye giderleri,

1.28 • Sigorta şirketleri için geçerli olan ve ayrıntıları KVK 14. maddenin 4. bendinde açıklanan teknik ihtiyatlar,

1.29 • Paylı komandit şirketlerde komandite ortağın kâr hissesi,


20. İSTİSNALARIN DİKKATE ALINMASI
1.30 Çifte Vergilendirmeyi Önleme Amaçlı İstisnalar

1.31 • Kurumların, tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine iştiraklerinden elde ettikleri kazançlar (yatırım fonlarının katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kâr payları hariç).

1.32 • Yurt dışından elde edilen iştirak kazançlarının Türkiye’ye getirilmesi durumunda da istisna imkânı bulunmaktadır.

1.33 Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim ve limitet şirketin sermayesine, en az bir yıl süreyle %10 veya daha fazla oranda iştirak eden kurumların, en az %15 oranında kurumlar vergisi benzeri vergi yükü taşıması kaydıyla. Türkiye’ye transfer ettikleri iştirak kazançları, kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

1.34 İştirak Kazançları İstisnası

21. Kurumlar, kazancı dağıtmadan önce kurumlar vergisini öder. Vergisi ödenen bu kazancın ortaklara dağıtılması durumunda kâr payı adı altında yeniden vergilendirilmesi söz konusu olabilecektir. Ortağın bir başka kurum olması durumunda elde edilen kâr payı, “iştirak kazançları istisnası” adı altında vergi dışında kalmakta bu şekilde çifte vergilendirme önlenmiş olmaktadır.

1.35 Ülkeye Döviz Girişini Teşvik Amaçlı İstisnalar

• Kurumların yurt dışında bulunan iş yeri veya daimi temsilcisi aracılığı ile elde ettikleri, Türkiye’ye transfer edilen ve yurt dışında en az %15 gelir ve kurumlar vergisine maruz kalmış kazançları
• Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan ve Türkiye’ye getirilen gelirler istisnası.

1.36 Eğitimi Teşvik Amacı Taşıyan İstisna

• Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okulların işletilmesinden elde edilen kazançlar. Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde beş vergilendirme dönemi, kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. İstisna, okulların faaliyete geçtiği vergilendirme döneminden itibaren başlayacaktır.

1.37 Diğer İstisnalar

1.38 • Üretim, tüketim ve kredi kooperatiflerinin ortakları için hesapladıkları risturnlarla ilgili istisnalar. Risturnlarla, kooperatifin dönem sonlarında ortaklarına alışveriş miktarına göre iade ettiği paralar kastedilmektedir. Bu geri ödemeler vergiden istisna edilmiştir,

1.39 • Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin, itibari değerini aşan kısmı (emisyon primi)


22. Kurumlar vergisinden istisna edilen bu kazançların dağıtılması durumunda, GVK 94/6’ya göre stopaj yapılabilmektedir. İstisna kökenli kazancın, dağıtılmayarak sermayeye eklenmesi durumunda ise, stopaj söz konusu olmamaktadır.
Kazancın sermayeye eklenmesi durumunda, ortaklar açısından “bedelsiz hisse senedi” elde edilmesi söz konusu olmaktadır. Gelir vergisi ile ilgili bölümde de söylediğimiz gibi böyle bir durumda, ortaklara verilen bedelsiz hisse senetleri menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmemektedir.


1.40 KURUM KAZANÇLARININ BEYANI, VERGİNİN ORANI, ÖDENMESİ

23. Kurumun Tüm Kazançları Beyana Tabidir

24. Kurumlar vergisi de gelir vergisinde olduğu gibi, mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur.


25. Mükelleflerin şubeleri, alım ve satım büro ve mağazaları veya kendilerine bağlı diğer işyerleri için, (bunların bağımsız muhasebeleri ve ayrılmış sermayeleri de olsa) ayrı beyanname verilmeyip, hepsi için tek beyanname verilir.


26. Beyannamenin Verileceği Yer ve Zamanı Beyannamenin verilme yeri, mükellefin bağlı olduğu, yani kurumun kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yer vergi dairesidir. Yıllık beyanname, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın 25. günü akşamına kadar verilir.

27. Hesap dönemi, normal olarak takvim yılıdır. Yani kurumlar vergisi beyannamesinin verilme ayı Nisan ayıdır. Örneğin 2010 yılında faaliyet gösteren bir kurum, beyannamesini 2011 yılı Nisan ayının 25. günü akşamına kadar vermek zorundadır.


28. Kurumlar Vergisinin Oranı ve Geçici Verginin Mahsubu Kurumlar vergisinin oranı %20 olarak belirlenmiştir. Hesaplanan kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği Nisan ayının sonuna kadar ödenir. Kurumlar vergisinin ödenmesinde, gelir vergisinde de yer alan iki ortak düzenleme bulunmaktadır:
• Kurumlar vergisi mükellefleri, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, üçer aylık kazançları üzerinden geçici vergi öderler. Geçici vergi oranı aynen kurumlar vergisi oranı gibi %20 olarak belirlenmiştir.
• Son olarak, yurt içinde farklı kurum kazançları üzerinden yapılan stopajlar ve yurt dışında ödenen vergiler de, belli şartlarda Türkiye’de ödenecek vergiden düşülebilmektedir.

1.41 KURUMLARIN; TASFİYESİ VE YENİDEN YAPILANMALARI DURUMUNDA VERGİLENDİRME

29. Kurumların Tasfiyesi Tasfiye, kurumların tüzel kişiliklerinin sona ermesi olayıdır. Tasfiye süresi içinde; kurumun mevcutları paraya çevrilir, alacakları toplanır, borçları ödenir. Borçların ödenmesinden sonra para veya mal kalırsa bunlar da ortaklara dağıtılır.

30. Kurum tasfiye haline girmişse, vergilendirme dönemi olarak “tasfiye dönemi” esas alınır. Tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihten itibaren başlar. Bu tarihten aynı takvim yılı sonuna kadar olan süre, birinci tasfiye dönemi olarak kabul edilir. Ondan sonra gelen her takvim yılı ise, bir tasfiye dönemi sayılır. Vergilendirme için, tasfiye memurları tarafından her tasfiye dönemi sonunda “tasfiye beyannamesi” verilir.

31. Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı, tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye dönemi sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farkı ifade eder. Tasfiye işlemlerinin tamamlanmasından sonra ise 30 gün içinde nihai tasfiye beyannamesi verilir ve kesin vergi borcu bulunur. Bu miktardan daha önce ödenen vergiler düşülür, arkasından da ya ilave vergi ödenir ya da fazla vergi ödenmişse iade alınır.

32. Kurumların Birleşmesi ve Devri Birleşmede birden fazla kurum bir tek tüzel kişilik altında toplanmaktadır. Burada tasfiyeden farklı olan tek şey vergi matrahının, tasfiye kârı yerine birleşme kârından oluşmasıdır. Kanun, şirketleşmeleri teşvik etmek amacıyla devir müessesesini kabul etmiştir. Buna göre, aşağıdaki şartların varlığı halinde vuku bulan birleşmeler devir olarak kabul edilmekte ve sırf birleşmeden doğan kârlar hesaplanıp vergilendirilmemektedir:
Birleşilen kurumla infisah eden kurumun kanuni veya iş merkezlerinin
Türkiye’de bulunması yani her iki kurumun da tam mükellef olması, • İnfisah eden kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerini, birleşilen kurumun kül halinde devralması yani alacaklarını olduğu kadar borçlarını da üstlenmesi gereklidir.

33. DAR MÜKELLEFLERE ÖZGÜ DÜZENLEMELER
Gelir Unsurları ,Dar mükellefiyet kapsamına giren kazanç ve iratlar aşağıdakiler olabilir:
1.42 • Dar mükellef kurum, Türkiye’de açacağı bir iş yeri veya görevlendireceği bir daimi temsilci vasıtasıyla ticari kazanç elde edebilir,

1.43 • Dar mükellef kurumun Türkiye’de bulunan zirai işletmesinden elde edilen zirai kazançlar,

1.44 • Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları

1.45 • Gayrimenkullerin, hakların ve menkul malların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratlar,

1.46 • Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları,

1.47 • Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlardır.


1.48 Beyannameler

34. Dar mükellef kurumların gelirleri için; yıllık, özel ve muhtasar beyanname olmak üzere üç tip beyanname verilmesi söz konusu olabilir.

35. Yıllık Beyanname: Türkiye’de ticari ve zirai kazanç elde eden dar mükellef kurumlar, vergilerini yıllık beyanname vererek öderler.

36. Özel Beyanname: Özel beyanname, dar mükellef yabancı kurumların vergiye tabi kazancının, GVK 80. maddede yazılı; hisse senedi satışı, gayrimenkul satışı gibi diğer kazanç ve iratlardan (telif, imtiyaz, ihtira... benzeri gayri maddi hakların satışı karşılığında alınan bedeller hariç) oluşması durumunda verdikleri beyannamedir. Özel beyanname, kazancın elde edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, yabancı kurum veya Türkiye’de onun adına hareket eden kimse tarafından maddede belirtilen vergi dairesine verilmek zorundadır. Verilen beyanname üzerinden tahakkuk eden verginin tamamı aynı süre içinde ödenecektir

37. Muhtasar Beyanname: Dar mükellef kurumların ticari, zirai ve diğer kazanç ve iratları dışında kalan kazanç ve iratları kurumlar vergisi tevkifatına tabidir. Kaynakta vergileme, dar mükellef kurumlar açısından yoğun bir uygulama alanı bulmaktadır. Dar mükellef kurum kazançlarının, tam mükellef kurumlara nazaran daha yoğun şekilde stopaja tabi tutulması, kanuni ve iş merkezlerinin yurt dışında bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu kazanç ve iratları dar mükellef kuruma ödeyen kurum veya kişiler söz konusu tevkifatı yaparak, takip eden ayın yirmi üçüncü günü akşamına kadar verecekleri muhtasar beyanname ile bildirecekler ve vergiyi de aynı ayın yirmi altıncı günü mesai saati bitimine kadar ödeyeceklerdir.


5.ÜNİTEDE BUNLARI SAKIN UNUTMA


38. Mükellef: Kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunan kurumlardır.

39. Dar mükellef: Kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye’de bulunmayan kurumlardır.

40. Holding: Yatırım anonim şirketi şeklinde de isimlendirilebilir. Holdinglerin sahip oldukları hisse senetlerinden elde ettikleri kâr payları “iştirak kazançları istisnası” adı altında vergi dışında tutulmuştur.

41. Yatırım fonu: Sermaye Piyasası Kanunu’nda; “Bu Kanun hükümleri uyarınca halktan katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek amacıyla kurulan malvarlığına Yatırım Fonu adı verilir.” şeklinde tanımlanmıştır

42. Yatırım ortaklıkları: Sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföylerini işletmek amacıyla kurulan anonim ortaklıklardır.

43. Kooperatif: Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde: “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” şeklinde tanımlanmıştır.

44. TCMB: %54 hissesi Hazine’ye ait olan, ancak özel bankalar ve kişilerin de hissedar olduğu bir anonim şirkettir.
1.49 TCMB, değişik yıllarda en fazla kurumlar vergisi ödeyen mükellef unvanını elde etmiştir.


45. Dernek: Dernekler Kanunu’nda; “Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

46. İş ortaklığı: Belli bir işin birlikte yapılması müştereken taahhüt edilir. İşin müştereken yapılması taahhüt edilmemişse ve ortakların sorumlulukları sınırlandırılmışsa iş ortaklığı değil konsorsiyum söz konusu olur. Konsorsiyumun da kurumlar vergisi mükellefiyetini seçme imkânı bulunmamaktadır.

47. Transfer fiyatlandırılması: Kurumların kendi bölümleri arasında ya da ilişkili bulunduğu diğer kişi ve kurumlar arasında mal, iktisadi kıymet, hizmet, hak ya da mali fon ve benzeri kıymet transferlerinde uyguladıkları fiyatlar transfer fiyatlandırılması kapsamına girmektedir.

48. Ristrun: Kar amacı gütmeyen kooperatiflerde kâr dağıtımı söz konusu olmaz. Ancak gelir gider farkı ortaklara iade edilebilir. Bu iade edilen paralar risturn adını almaktadır.

49. Emisyon primi: Anonim şirketler çıkarttıkları hisse senetlerini nominal değerlerinin üstünde bir bedelle satabilirler. Bu durumda, hisse senetlerinin nominal değeri ile ihraç değeri arasındaki olumlu fark emisyon primini oluşturur.

50. Bedelsiz hisse senedi: İç kaynaklardan sermayeye ilave edilen değerler karşılığında ortaklara, anonim şirketlerde bedelsiz hisse senedi, limited şirketlerde bedelsiz ortaklık payı verilir.


51. Kurumlar vergisi oranı: %20’dir.

52. 5838 sayılı Kanun’la KVK’ye 32/A maddesi eklenmiş ve “indirimli kurumlar vergisi” uygulaması başlatılmıştır. Bu imkân Hazine Müsteşarlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlara tanınmıştır.

53. Devir müessesesi: Gelir vergisi uygulamasında da işletmelerin sermaye şirketlerine devrini (şirketlerin birleşmelerini) teşvik edici düzenlemeler vardır. Bu düzenlemeler GVK’nin vergilendirilmeyecek diğer kazanç ve iratlar başlıklı 81. maddesinde açıklanmıştır

İhracat istisnası: İhracatı teşvik etmek amacıyla, dar mükellef kurumların Türkiye’den aldıkları malları ihraç etmelerinden sağladıkları kazançların kurumlar vergisinden muaf tutulmasıdır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst