Aöf Ortaçağ Felsefesi -1- Ders Notları 4. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
ORTAÇAĞ FELSEFESİ -1-

4. ÜNİTE

THOMAS AQUİNAS



THOMAS AQUINAS’IN YAŞAMI VE YAPITLARI


· Thomas Aquinas kendisinden sonraki bütün bir felsefe tarihini derinden etkilemiş çok önemli bir düşünürdür.


· Thomas Aquinas, Aristoteles’i en iyi şekilde yorumlamış filozof olarak haklı bir üne sahiptir.


· Thomas Aquinas dışında Aquino’lu Thomas, sadece Thomas ve Aquinumlu Tommasso adlarıylada anılır.


· Thomas Aquinas sadece felsefi açıdan çığır açmış önemli bir kimlik olarak değil; fakat aynı zamanda döneminin önemli bir siyasal kişiliği olarak da dikkat çekmektedir. Bununla birlikte o, geçmişte pek çok filozofun yapmış olduğunu tekrarlayarak politikadan uzak bir yaşamı seçmiştir.


· Thomas Aquinas Napoli’deki bir okulda 19 yaşına kadar özellikle yedi özgür sanat (septem artes liberales) üzerinde yoğunlaşan bir eğitim aldı. Kendisine ders veren hocaları ağırlıklı olarak Aristotelesçiydiler.


· yedi özgür sanat:geometri,müzik,Astronomi,gramer içinden bazılarıdır.


· Aristoteles felsefesi Kilise’nin resmî öğretisi ile ciddi bir karşıtlık içerir. Aristoteles’e göre evren öncesiz-sonrasız bir yapıydı. Ona göre, Platoncu evren anlayışının önemli figürlerinden biri olan “demiurgos”a gerek yoktu. Bu konuda “Kendisi Hareket Ettirilmeyen İlk Hareket Ettirici” yeterliydi. Bu yüzden, Aristoteles’in Batı Ortaçağında özellikle Fizik ve Metafizik isimli eserleriyle yer alması engellenmekteydi. Buna ilişkin gösterilebilecek en güzel örnek Aristoteles felsefesinin Paris Üniversitesi’nde çok uzun bir süre boyunca yasaklanmış olmasıdır.


· Septem artes liberales veya yedi özgür sanat iki ana kısımdan oluşmaktadır. Bunlardan


· birincisi Trivium (üçlü) gramer, retorik ve diyalektik (mantık)’ten oluşmakta;


· ikincisi Quadrivium ise aritmetik, geometri, müzik ve astronomiyi içinde barındırmaktadır. hocası ile birlikte, şimdiki Almanya’da bulunan Köln şehrine gitti. Orada kaldığı dört yıl boyunca önemli çalışmalar yaptı ve Albertus Magnus’un önerisi üzerine Paris’e geri döndü. Paris’te Petrus Lombardus’un Sententiaeadlı eseri üzerine dersler verdi. Sonra Napoli’ye geri döndü. İtalya’da değişik şehirlerde dersler verdi ve Paris’e geri döndü. Napoli’de kurulan bir okulun başına getirildi. 1273 yılının Aralık ayında yazmayı bıraktı. Şu sözlerin kendisine ait olduğu tanıklarca dile getirilmektedir:


· “Artık bir daha yazmayacaçım, bu kadarı yeterli. Geriye dönüp baktığımda bütün bu yazılanların büyük bir saçmalık olduğunu görüyorum. Hakikat, kendisinin ifade edilebilmesi için tüm bu saçmalıklara katlanamayacak kadar saf ve biriciktir. Hakikati bir daha asla rahatsız etmeyeceçim.”


· Sententiae, Petrus Lombardus’un sistematik ve mantıksal bir yöntemle kaleme aldıçı teolojik konuları ve Kilise Babalarının düşüncelerini çok geniş bir alanda irdeleyen önemli bir eserdir. Bu eser üzerine çalışmak, üniversitelerde magister, yani eçitmen olmak isteyenler için bir gelenek ve hatta zorunluluk haline gelmiştir.






THOMAS AQUINAS’IN VARLIK ANLAYIŞI


· Thomas Aquinas bir ilahiyatçıdır. Bundan dolayı, çalışmalarında ilahiyat ve felsefe konuları birbiriyle iç içe geçmiştir.


· Thomas Aquinas’ın Varlık (esse) hakkındaki düşüncelerini ortaya koymak için, öncelikle belli başlı bazı kavramlar hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.


· Bunların başında, dönemin en önemli kavramlarından biri olan “Yaratılış Teorisi” gelmektedir. Dünyamız, sayamayacağımız kadar çok bireysel nesneyle doludur. Bu nesnelerin anlaşılabilir kılınması için, onların her birinin belli türler altındaki bireyler olduklarını varsayarız.


· Thomas Aquinas’a göre evrenin yetkinliği böyle bir çokluğu ve var olanlar arasındaki eşitsizliği baştan talep etmektedir. hiçbir var olan, ilahi yetkinliği kendi başına temsil etme gücüne sahip değildir.


· Tanrı her şeyi bir yetkinlik sıradüzeni içine yerleştirmiştir.


· Bu sıradüzenin en üstünde melekler bulunmaktadır:Thomas Aquinas bunlara maddesiz tözler demiştir. Meleklerin varoluşları akıl tarafından da bilinebilir. Ona göre, akıl yürütme sonucunda, onların olmadığı bir yaratılış sürecinde önemli bir boşluk doğacağı sonucuna ulaşabiliriz.


· Meleklerin hemen altında insan yer almaktadır:İnsan kısmen maddi, kısmen de ruhsal bir var oluşa sahiptir.


· Daha sonra hayvanlar,


· bitkiler


· en sonunda da dört öge olan hava, su, ateş ve toprak gelmektedir.


· Bunların her biri bir katman olarak düşünülebilir. Böylelikle, farklı varoluşlar arasında bir kesinti söz konusu değildir; yaratılış bir katmandan diğerine akıcı bir özellik sergiler.


· Thomas Aquinas’a göre birbirinden farklı varoluşlar olduğu gibi birbirinden farklı pek çok form da vardır. En altta temel ögelerin formları bulunmaktadır. Bu formlar, maddeye en yakın durumda bulunduklarından en alttadırlar. Bunların üstünde bileşik formlar, onların da üstünde bitkisel formlar yer almaktadır. Bitkisel formların veya ruhların üstünde de hayvansal ruhlar , bir üstte de insani ruhlar bulunmaktadır.


· Thomas Aquinas’a göre, yaratılmış olan her varlık sınırlı ve belirlenmiştir. Bu bakımdan, Tanrı’nın yalın anlamda Varlık’ı yaratması asla olanaklı değildir. Öyle olmuş olsaydı, Tanrı kendisini yaratmış olurdu; bu da açıkça imkansızdır.


· Yaratılmış her şeyi sınırlayan ve belirleyen bir şey vardır. Bu, onların varoluşlarıdır ve Thomas Aquinas buna “ne’lik” veya “öz” demektedir. Dolayısıyla yaratılmış olanların varoluşları ile özleri asla özdeş değildir.


· Bu özdeşlik durumu sadece Tanrı için geçerlidir. Zira Tanrı salt edimdir. Tanrı’nın salt edim olması, onun sadece aktüel bir yapısının olması demektir. Tanrı’da potansiyel herhangi bir unsur bulunmadığından Tanrı fizik harekete tabi değildir; yani değişime maruz kalmaz. Bu noktada, Tanrı’da maddi herhangi bir ögenin olmadığını söyleyebiliriz. Bundan dolayı O, kendisi ne ise O olandır, kendi kendisiyle özdeştir, Bir’dir. Özü ile varoluşu arasında bir geçiş olmadığından, Tanrı nedensiz bir varoluşa sahiptir. Bununla birlikte, O’nun dışındaki bütün var olanların bir nedeni vardır.


· Yaratılış : Thomas Aquinas ,summa theologica adlı eserinde ,insan algısında ortaya çıkan her türlü varlığın mutlak olarak yaratılmış olması gerektiğini söyler.Bu yaratılmanın başlangıcı tanrıdır.Ona göre varlık; zorunlu ve zorunsuz diye 2 ye ayrılır.


· Zorunlu varlık kendi kendisiyle özdeş olan ve var oluşu için kendisinden başka hiçbir nedene gereksinim duymayan varlıktır.Bu varlık kendisi dışında tüm var olanların nedenidir.


· Bu varlık Tanrıdır. Tanrı kendi içindeki tamamlanmışlığından dolayı bu evreni ve içindekileri yaratmış,onlara birlik içinde bir düzen sağlamıştır.


· Zorunsuz varlıklar ise Tanrı tarafından yaratılmıştır.var oluşları ve özleri birbirinden farklı olan bu varlıklar tanrıya bir neden olarak ihtiyaç duyarlar.Özü ve var oluşu bir ve aynı olan Tanrı dışında hareketinini kaynağı olan bir başka var olan yoktur.


· Dünyada bir doğal birde yapay nesneler vardır.doğal nesnelerin yaratıcısı tanrıdır.insan elinden çıkmış nesnelere yapay nesneler denir.bular yaratılmaz sadece üretilir. Dolayısıyla tanrı yaratıcı insan üreticidir.


· Tanrı kanıtlamaları: Tanrı ve onun kanıtlaması problemi ortaçağ felsefesinde ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Thomas aquinas tanrı kanıtlamalarında tanrının özü değil ,onun etkileri üzerinden gitmiştir.5 değişik biçimde ortaya çıkan bu kanıtlamaya felsefe tarihinde kozmolojik tanrı kanıtlaması adı verilir. ona göre yaradılış bir dön güzellik içinde yer alır.ve her şey kendi ilk ilkesine geri dönünceye kadar devam eder. Tanrı kanıtlamalarının bize gösterdiği başka açılımlardan da söz edebiliriz.Bunlardan ilki, Tanrı’nın bilgisine ulaşmak için fizik evrenden hareket edilebileceğinin kanıtlanmış olmasıdır. Eski Yunanda, sürekli bir değişim içindeki dünyada kesin bilginin (episteme) elde edilemeyeceği düşüncesi geçerliydi. Bu düşünce, Thomas Aquinas tarafından da kabul edilmiştir. Bununla birlikte o, etkiye maruz kalmayan, değişime kapalı, yaratılmamış, öncesiz-sonrasız, kıyaslanamaz, ve bütün yaratılmışların nedeni olan bir Tanrı anlayışını kabul etme yolunu seçmektedir.Bu şekilde, metafizik kategorilerin Tanrı’ya giden yolu aydınlatabileceği olasılığına pek de sıcak bakmayan anlayışa da bir yanıt verdiğini düşünmektedir.


· 1.ci yol: , Thomas Aquinas’a göre, bizim için birinci ve en açık kanıtlama biçimi hareketle ilgili olanıdır. Herakleitos’un ortaya koyduğu ve daha sonra Platon ve Aristoteles’in de kabul ettikleri gibi, evrende sürekli hareket halinde olan şeyler bulunmaktadır. Bu sürekli hareketin esas nedeni, bileşik varoluşlar olarak şeylerin kendi yapılarında bir potansiyellik taşımalarıdır.


· Hareket, potansiyel konumda olanın aktüel konuma geçişi sırasında ortaya çıkan bir durumdur. Hareket etmek, hareket için kendisinden başka bir şeye gereksinim duymak veya başka bir şey tarafından hareket ettirilmek demektir. Thomas Aquinas’a göre potansiyel durumdaki her şey aktüel duruma geçmek için bir başka aktüellik durumuna gereksinim duyar.


· Hareket halinde olan her şey bir başka şey tarafından hareket ettirilir . Ancak bu durum mantıkça sonsuza kadar geri götürülemez. Dolayısıyla bir ilk hareket ettirici vardır ve bunun kendisi harekete tabi değildir.Harekete tabi olmamasının nedeni O’nun salt aktüel bir varoluşunun olmasından kaynaklanmaktadır.


· 2.ci yol: Thomas Aquinas’ Birincil Neden’e ulaşabilmek adına ikincil nedenleri kullanma kaygısındaydı. Etkin Neden’in fizik dünyadan bütünüyle kopuk ve var olanlarla ilgisinin etkileri aracılığıyla bulunamayacağı bir durum onun açısından doğru değildir. Bu bakımdan Thomas Aquinas Etkin Neden’in doğasını yakalamak için daha uygun gördüğü bu yolu denemektedir.


· Thomas Aquinas’a göre, eğer nedenler arasındaki ilişkiyi sonsuza kadar geri götürecek olursak, yani bir ilk neden belirleyemezsek, o taktirde ilk nedenden dolayı işlevi olan nedenlerden de söz edemeyiz. Böylece “herkesin Tanrı dediği bir ilk etkileyici nedeni kabul etmek zorundayız.”


· 3.yol: Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz ki, canlılarda iki farklı yön vardır. Onlar zorunlulukla yaşamak durumunda değildirler. Bir canlı aynı zamanda cansız olma eğilimine sahiptir.


· Thomas Aquinas’a göre doğadaki şeyler, oluş ve bozuluşa tabi olarak yaratılmışlardır. Bundan dolayı, olmaları veya olmamaları türünden bir olasılığı kendilerinde taşımaktadırlar. Ancak, her şeyin bir an için var-olmama türünden bir olasılığı gerçekleştirdiğini düşündüğümüzde, varoluş çemberi içinde hiçbir şey olamayacağını da anlarız.


· kendinde kendi zorunluluğuna sahip olan, zorunluluğunu kendi dışından almayan, fakat her şeye zorunluluğunu veren bir varoluş postulatını sergilemek zorunda kalırız. Thomas Aquinas’a göre bu varoluşa da herkes Tanrı demektedir .


· 4.yol: Varolanların düzeninde çeşitli türden niteliklerin her bir var olanda aynı derecede ortaya çıkmadığı açıktır. Bazı insanlar iyi, bazıları onlardan daha iyidir. Kimi hükümdar adil, başka bir hükümdar ise ondan daha adildir. Aristoteles’in de dediği gibi, en iyi ve en adil gibi kendi cinsine özgü en yüksek hakikatler aynı zamanda en yüksek var olanlardır da. Bu bakımdan onlar kendi cinslerinin nedeni de sayılmalıdırlar. Bütün bu cinslerin zirvesindeki en yüksek varolanların da nedeni, varolanların bütün yetkinliklerinin nedeni olan Tanrı’dır


· 5.yol: Bu sonuncu kanıtlamaya “teleolojik” kanıtlama adını da verebiliriz. Thomas Aquinas’a göre, akıldan yoksun olan bütün doğal nesneleri izlediğimizde, onların kendileri için en iyiyi amaçlayan bir eylem gerçekleştirdiklerini görürüz. Bu nesneler, bir hedefe doğru programlanmış gibi davranmaktadırlar. Ona göre, akıldan yoksun canlılar, bilgi ve akıl sahibi bir şey tarafından yönlendirilmedikleri sürece bir amaca yönelik olarak hareket etmezler. Bütün yaratılmış olan varlıkların kendisine bir şekilde yöneldikleri bir nihai neden vardır ve bu da Tanrı’nın kendisidir.


· Beşinci kanıtın Thomas Aquinas’ı tanımaya çalışırkenki önemi büyüktür. Çünkü bu kanıtlama, yaratılışa tabi olan varlıkların basit teleolojik anlamda bir -ontolojik- yol haritasını çıkarır.fakat aynı zamanda Aristoteles’in bu önemli terimini ön plana koyarak onu, Thomas Aquinas’ın bağlı olduğu Hıristiyanlığın ilkeleri ile uzlaştıran bir platforma taşır. Burada aynı zamanda insan ile doğa arasında kurulan bir ilişkiyi de görmek mümkündür. Bu ilişkide kaynaştırma görevi gören temel, akıl sahibi olsun veya olmasın bütün varolanların aynı kaynaktan beslenmeleridir.


· Thomas Aquinas’ın bilgi anlayışı : Thomas Aquinas’a göre bu fizik dünyada yer alan nesneler sürekli bir değişim içinde olduklarından, sadece duyu bilgisinin sınırları içinde kalarak onlara ilişkin yargıda bulunmak da olanaksızdır. Bilmek akılsal bir etkinliktir ve Thomas Aquinas’a göre insan sadece akılsal olduğu sürece bir insandır. Akılsallık, insanın anlama ediminde bulunması ve yargı üretmesidir. Yargıda bulunmak, yani kavramları kullanarak bir durum hakkında bilgi ortaya çıkarmak için akılsal ruha ihtiyaç duyan insanın, bilme sürecindeki başlangıç noktası tikel fizik nesnedir. Duyularımız, doğaları gereği tikel nesneleri algılamaktadırlar. İnsan aklının nesneleri ise tümel yapılardır. İnsan aklı, tikel fizik nesnelerden soyutladığı tümel formlar aracılığıyla kendi eylemini ortaya koymaktadır. İnsanın, duyulama aracılığıyla kavradığı şeyler, her bir bireysel nesnenin kendisidir. Şu ağaç, bu kalem, o masa, duyulamamız sonucunda elde ettiğimiz bireysel kavrayışlardır. Bunun yanı sıra bir de bu fizik bireysel varoluşların imgeleri bulunmaktadır. Gözümüzü kapattığımızda Ahmet’i veya Ayşe’yi düşündüğümüzde de bireysel bir kavrayış gerçekleştiririz.


· Thomas Aquinas’a göre imgelem, aktüel durumdaki duyulardan türeyen bir tür harekettir. Bu yüzden imgelem bir doğrudan hareket ettiricidir. Buradaki hareket ettiricilik, insanın bireysel varoluşlara ilişkin ön-bilgisini ortaya çıkarmak bakımından anlaşılmalıdır. İmgelem adeta bir akıl gibi iş görür; imgeleri aracılığıyla, onların işaret ettiği nesneler olmasa bile insanın o nesnelere ilişkin tavrını belirlemesine yardım eder.


· Soyutlama: bireyselleştirici özelliklerin, etkin akıl tarafından çekip çıkarılması sürecine soyutlama denir. Thomas Aquinas ın deyişiyle ‘’ biz yalnızca var oluşta birleşmiş olan nesneleri soyutlayabiliriz.’’ Buradaki birlik ,ya kısım-bütün yada madde-form birliği biçiminde ortaya çıktığı için iki tür soyutlama vardır. Formun maddeden veya bütünün kısımdan soyutlanması. soyutlanma sonucunda ortaya çıkan kavramlar bilmenin nesnesi değil bilmenin aracıdır.


· Thomas Aquinasın Ahlak ve Toplum anlayışı: Thomas Aquinas’ın ahlak ve toplum anlayışı Aristoteles’in felsefesi ile Hıristiyanlığın akılcı kavranışının bir karışımıdır.


· Yasa=lex=ligare=Türkçe karşılığı bağlanmaktır.


· iradeye bağlı herhangi bir iş için aklın rehberliğine gereksinim duyulmaktadır.


· birey ile toplum arasındaki ilgiyi kurmaya çalışan Aquinas’a göre, kısım bütüne, yetkin olmayan da yetkin olana doğru bir aşama kaydeder. Buna paralel olarak bireysel olan elbette toplumun bir kısmını oluşturur. Dolayısıyla yasanın, özellikle toplumun mutluluğu ve refahı için olması zorunludur.


· Yasa, toplumun bütünü ile ilgili bir sorun olduğundan, Thomas Aquinas’a göre, herhangi bir kişi yasa yapamaz. Yasa yapma işi ya tüm bir toplumun işidir veya toplumdaki herkesten sorumlu olan birinin. Bununla birlikte, tek bir yasa değil, pek çok yasa türünden söz etmek mümkündür.


· Thomas Aquinas’a göre akıl ahlaki zorunluluğun köküdür. İrade doğal bir biçimde iyi olana doğru yönelir ve pratik akıl bizim iyiye yönelmemizi, kötüden de kaçınmamızı buyurur. Bu şekilde ortaya çıkan ve adına doğal yasa denilen yasa, akıl sahibi olan her bir varlığı üç doğal eğilim çerçevesinde yönlendirir:


1. hayatını korumak ve sağlığını muhafaza etmek;


2. çoğalmak ve karısı ve ailesine göz kulak olmak;


3. hakikati gözetmek suretiyle akılsal hayatını geliştirmek ve sosyal erdem içinde büyümek. Bu üçüncü madde, insanın mutlaka bir toplum içinde yaşaması gerektiğini belirginleştirmektedir


· Burada, üzerinde en fazla durulması gereken konu, akıl sahibi varlıktan Aquinas’ın anladığı canlının erkek olduğudur. Platon da, bilindiği gibi, benzer bir düşünceye sahipti.


· insan bazen tutkuları veya kötü gelenek yüzünden bu yoldan ayrılabilir ve doğal yasanın emrinden uzaklaşabilir. Bu akıldışı durumu onarmak için doğal yasanın meydana gelmesini sağlayan bir başka tür yasaya gereksinim vardır ve buda ezeli-ebedi yasadır.


· İnsanların nasıl yaşayacaklarını, neyi yapıp neyi yapmayacaklarını emreden yasa ezeli-ebedi yasadır. İnsanlardaki mutlak itaatin kaynağı olan bu yasa, bir taraftan fizik dünyadaki her şeyin yapısını belirlerken diğer taraftan akıl sahibi varlıkların da nasıl yaşamaları gerektiğini dikte eder.


· Augustinus’tan ilham alan Thomas Aquinas, ezeli-ebedi yasanın her şeyin hareket ve eylemlerini yönlendiren ilahi erdemin bir benzeri olduğunu ileri sürmektedir .Toplumda yer alan insanların huzur ve refah içinde amaçladıkları hedefe doğru düzgün bir hayat sürdürmeleri için gereken şey, o toplumun düzgün yasalarla idare edilmesidir


· Herkes yasalara uymakla yükümlüdür. Toplumda tek bir amaç geçerlidir ve o


· da ilahi iradenin kendisidir. Thomas Aquinas’a göre, belli bir amaca yönelmiş olan


· her şeyin içinde diğerlerini yöneten bir şey bulunur.Her bir insanda ruh bedeni yönetmektedir ve ruhun içinde kalmak suretiyle akıl tutkuları ve arzuları kontrol altında tutmaktadır


· Eğer bir eylem, kendi uygun hedefine doğru yöneltilmişse bu eylem doğru demektir Thomas Aquinas’a göre insanlar birlikte yaşamak zorundadır; zira kendi başlarına kaldıklarında yaşamaları için gerekli olan şeyleri elde etmek bakımından yetersiz kalacaklardır yetkin bir topluluğu yönetme işi kralındır. Ailede de belli türden bir yönetim sergilenmektedir; bununla


· birlikte aileyi yöneten kral değil; fakat ailenin babasıdır. Her iki türden yönetici de yönetim hakkını ilahi yöneticiden alır.


· Yöneticilerin asıl amacı insanların kutsanmış bir hayata yönelmelerini sağlamaktır. Thomas


· Aquinas’a göre bu hayat cennettedir.


· Kralın, Thomas Aquinas’a göre üç görevi vardır. Bunlar;


1. İdaresi altındaki toplumun iyi hayatını tesis etmek;


2. Bunu bir kere tesis ettikten sonra onu müdafaa etmek;


3. Güvenliğini sağladıktan sonra da kendi gelişmesini desteklemek.






· Bir toplumun iyi bir hayat sürmesi için üç gereksinimi vardır:


1. Toplum huzur içinde birleşmelidir.


2. Bu şekilde birlik sergileyen toplum iyi eyleme doğru yönlendirilmelidir.


3. Yönetici, erdemli bir hayat sürmek için gereken her şeyin sağlandığından emin olmalıdır.






Thomas Aquinas’a göre, bireysel insanın iyi bir hayat sürmesi için iki koşul bulunmaktadır.


· 1- Birincisi ve en önemlisi erdeme uygun davranmaktır; zira erdem bir insanın iyi yaşamasını saçlamaktadır.


· 2-İkincisi ise erdemli bir eylem için gerekli olan maddi ihtiyaçların saçlanmasıdır.


· Thomas aquinasa göre yaratan ile yaratılan arasındaki ilişki: yaratan ile yaratılan arasında bir pay alma ilişkisi vardır.


· Pay alma platonun temel kavramıdır.


· Yaratılış sürecindeki döngüsellik Thomas Aquinastan önce philon ve scotus erigena tarafından benimsenmiştir.


· Thomas Aquinasa göre insani bilginin başlangıç noktası tikel fizik nesnedir.


· Thomas Aquinasa göre Etkin akıl soyutlama etkinliğini sağlar.


· Thomas Aquinasa göre Edilgen akıl anlama ediminde bulunur.


· İlluminatio= Aydınlanma
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst