Aöf Kent Sosyolojisi Ders Notları 3.-4. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
KENT SOSYOLOJISI

ÜNİTE 3 ÖZETİ
kent =Tarih içinde farklı adlarla ve biçimlerde ortaya çıkmış olsada ,insanlık tarihinin önemli sosyal olgularından birisidir.Günümüz kentleri ,modernleşme sürecinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sosyolojik açıdan kent=Tarım dışı üretimin yapıldığı,kontrol işlevlerinin toplandığı ,nufüs açısından belirli büyüklük,heterojenlik ve bütünleşme düzeylerine varmış bir mekan olarak tanımlanmakta. kent sosyologlarına göre kentin tanımı= dar bir tanımı yerine,kapsamlı bir değerlendirmesini tercih ederler.buna göre;kent ,yeniliklerin,buluşların,askeri,dini ve ekonomik örgütlenme ile siyasal değişimlerin,yeni değer ve tutumların ,özgürlüklerin, yabancılarla karşılasmanın,işlevsel farklılaşmanın biyolojık ve kültürel çeşitliliğin,kozmopolitleşmenin,melezleşmenin ,sosyalleşmenin ,uygarlaşmanın ve örgütlü kontrolün mekanlarıdır.

Kentleşme=sanayileşme ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması,bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran ,toplum yapısında artan oranda örgütleşme,işbölümü ve uzmanlaşma yaratan ,insanların davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikim sürecidir.

Kentlileşme=Kent kültürüne ait değer,davranış ve tutumların benimsenmesidir. Sosyal bilimciler kent olgusu konusunda çelişkili tanımlamalar yapmıştır.örneğin;bazılarına göre ,yenilik hareketlilik ,özgürlük ,mutluluk kaynağı bazılarına göre ise;saldırgan given vermeyen ,suç şiddet ve ahlaki yozlaşmaya kaynaklık eden mekan olarak görülmüştür. 19.YY sosyologlarına göre kent;kentleşmeyi kendi sosyal teorilerinin anlayışlarının içinde değerelendirmiştir.kent sosyolojısının ilk tohumları atıldığı bu dönemde gelişkin bir kent sosyolojısınden bahsetmek mümkün değildir.
*saint simon _tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş
*tönnies-cemaat'ten cemiyete geçiş.
*spencer-basitten karmaşıklığa geçiş.
*durkheım -mekanik dayanışmalı toplumardan organik dayanışmalı toplulara geçiş.
*h.becer-kutsal toplumlardan ,laik toplumlara geçiş.
*marx ve engels kenti toplumsal değişim sürecinin parcası olarak analiz etmektedir.kapitalis üretimin mekanıdır.
*weber-simmel_toplumsal yapının anlaşılmasında bir etken olarak analiz etmiştir.
*webere göre kent,hesaplayıcı rasyonelliğin ve akılcılığın büyümesi.
*simmele göre;yaşamın para ekonomisine dayandığı,bireyin yabncılaştığı bir yapıdır.,

Kent sosyolojısının bir disiplin olarak ortaya cıkması ,1920'LERDE ŞİKAGO OKULU öncülüğünde gerçekleşen çalışmalr ile olmuştur. Şikago okulu temsilcileri-Robert park,ernest burgess,roderich mc kenzie,lous wirth(amerikan kenleri sosyolojık olarak niteliksel metodlarla incelediler). Şikago okulunun özgün yanı=kentsel gelişmeyi ve büyümeyi sosyolojik olarak ilk kez kente özgü terimlerle ele almaladır.(yoğun göç alan amerikan kenterini ,temel olarak bütünleşmenin,uyumun ve sosyal uzlaşmanın nasıl sağlanacağı problemi etrafında incelemişler)

TOPLUMSAL TEORİ VE KENTLEŞME
*EKONOMİ POLİTİK YAKLAŞIM(KARL MARX-FREDERİCH ENGELS)
-Marx ve engels in çalışmalarında genel olarak kenti ayrı bir çalışma nesnesi olarak ele alan veya kenti sistematik olarak açıklayan kuramsal bir yaklaşım bulmak zordur.
-Engels 'in salford ve manchester kentlerine ilşkin gözlemlerinden yola cıkarak kaleme aldığı,"ingiltere'de emekçi sınıfların durumu " adlı çalışması kent mekanının siyasal stratejiler açısından önemi üzerine yapılmış en kapsamlı çalışmadır.
-Marx kenti ele alan kuramsal bir çerçeve geliştirmemiş ancak kenti kapitalist gelişme süreciyle olan ilgisi yönünden analiz etmiştir.marx sanayileşmenin köy nüfusunu azaltarak kasaba ve kentte göçü artıracağını ,bu değişmenin insan davranışlarını ve yaşam süreclerinide etkileyeceğini,proleterya kültürünün oluşacağını savunmuştur.ona göre ortaçağa kadar insan topluluklarının tarihi taşranın (kırın)tarihidir. modern tarih taşranın kentleşmesidir.kapitalist sanayileşmenın nasıl endüstriyel kasaba ve kentlerin aşırı hızlı büyümesine yok açtığıyla ilgilenmiştir.kapitalizmin insanların feodal bağlarını koparacağını ileri sürmüştür.
-Ekonomi politik yaklaşım kentleşme olgusunu,kapitalizm gelişimi ve sermaye birikim süreçleri çerçevesinde analiz etmiştir.
-Kentleşmeye ekonomi
-politik olarak yaklaşan marx ve engels kapitalist üretimin ve gelişimin kentlerde yarattığı olumlu ve yıkıcı etkilerini birlikte ele almışlardır.
-Engels ,büyük kentlerde insan yığınlarının özellikle insana özgü olan diğerlerinin farkında olma durumundan vazgeçerek tamamen"bireyciliğe" geçtiklerini düşünmektedir.
-Engels üretim ve yeniden üretim süreçlerini birlikte ele alarak marksist sınıf ve kent analizine önemli bir katkı sağlamıştır.ona göre;kapitalizmin yarattığı sömürü ve sefalet kendisini sadece üretim alanında göstermez ,yeniden üretim alanıda kapitalizmin yarattıgı sefalet ve sömürünün izlerini taşır.
-Marx ve engelsin çalışmalarında kapitalist kentin ortaya çıkışı 2 yönlü bir değerlendirmeye yol açmıştır.
*kapitalist ilişkileri bir yandan burjuvazinin zaferinden itibaren bu sınıfın gericileşmesine ve sömürü ilşkilerine yol açarken, *diğer yandan,başka bir ilerici durumu doğurmuştur bu ilerici durum
SANAYİ PROLETERYASININ ORTAYA ÇIKMASIDIR.

-Engelse'in manchester kentindeki gözlemlerine dayanan çalışmasında en çok vurguladığı konu,"kent mekanında toplumsal kesimler arasındaki mekansal ayrımların "sınıfsal bir nitelik taşımasıdır.
-Marx ve engels kenti işbölümünün artığı,işçi sınıfının kitleselleştiği ve bilinç kazandığı bir yerleşim yeri olarak görürken,köye karşı negatif bir tutum almaktadırlar.köylülük onlara göre geri bir yaşamdır.

WEBER İDEAL TİP OLARAK KENT...
-Weber,kenti ekonomik ve politik yönden tanımlayarak ideal kent tipine ulaşmaktadır.
*politik olarak kent,politik ve idari düzenlemelere sahip bir topluluk,bağımsız bir birlik olarak düşünülmelidir.
*antik dönemde kentler akrabalık temeline dayanır.
*modern dönemde ulus-devlet temeline dayalıdır.

-ideal kentin şu özelliklere sahip olması gereklidir,
1-kale
2-pazaryeri
3-kısmen bağımsız hukuk sistemi ve mahkeme
4-birarada yaşama
5-seçimle gelmiş idari otorite.

-Kentler weber açısından feodolizmden kapitalizme geçişte oynadığı özgün roller(ussallık-vatandaşlık hakları vekapitalist girişimcilik)açısından önemli bir olgudur.
-Webere göre,kentin özel karekterinin, varlıklarının ticaret ve alışverişe dayanması vebir pazar yerleşim yeri olmasıdır.mekanda ekonomik ve ticari ilşkilerinin göreli hakimiyetinin kentsel topluluğun açığa çıkmasındaki en önemli unsur olduğunu düşünmektedir.
-webere göre gerçek anlamda kentler ancak avrupada oluşmuştur.kentin "topluluk hareketi" olmasından cok "toplumsal bir hareket" olduğunu belirtmesine rağmen ,bir kentte aranması gerken nitelikleri ulus-devletler çağında toplulukçu sayılabilecek bir tarzda belirlemiştir.Weber ,batı kentlerinin özelliği ile avrupa kapitalizminin oluşumu arasında ilşki kurmuştur.

GEORG SİMMEL (KENTTE YABANCILAŞMA SORUNU)
-Simmel'e göre modern yaşamın enderin sorunları,muazzam sosyal güçler olan tarihsel bir miras,dış kültür ve yaşam tekniği karşısında bireyin kendi özerklğini ve bireselliğini koruma çabasından doğmaktadır.
-Simmel'in ünlü METROPOL VE ZİHİNSEL YAŞAM çalışmasında modern yaşamın en büyük sorununun bireyin kendi özerklik ve bireyselliklerini kendi ellerinde tuttuğu iddaasından kaynaklandığını savunmuştur.
-kent zekanın oldugu kadar "para ekonominisinde" egemen olduğu yerdir.
-para ekonomisi kesınlık ve dakiklik yaratır.
-simmel için kentteki sosyal yasam ,"dakiklik kestirebilirlik ve kesinlik" gibi bir ilişkiler ağını çağrıştırmaktadır.
-kentte birbiri ardına gelen uyaranlar bireyin derin bir değerlendirme yapmasına fırsat vermez ve kentlı ınsandan daha az bir derinlikli bilinçlilik talep eder .tepkisi zayıflar.
-kentli insan hızlı karar vermek durumunda olduğu için "kalbiyle değil zihniyle tepki verir".
-rasyonellik kent hayatının baskısı karsısında öznel hayatı koruma görevi üstlenir.

KENT SOSYOLOJISIININ YÜKSELİŞİ -ŞİKAGO OKULU
-Kentlerin sosyolojik olarak analiz edilmesine yönelik kuramsal çerçeve ilk kez chıcago okulu tarafından geliştirilmiştir.Şikago okulu'nda kent sosyolojisine katkı yapan düşünürlerin başında ,R.PARK ,E.BURGESS,R.MC
KENZİE,LOUIS WHİRT gelmektedir.

-Şikago okulunda özellikle dikkate değer iki yaklaşım;
1-kent analizinde park 'ın kullandığı "ekolojik yaklasım"dır.
2-wirth'ün kentliliği "bir yaşam biçimi"olarak ele alan yaklaşımıdır.

-şikago ekolü kent üzerine yaptığı çalışmalarla ,kenti bir arastırma labaratuarı haline getirerek nitel araştırmayı kentteki sosyal olayların çalışılması için en uygun araştırma yönetemi olarak önermiştir.
-Şikago okulunun genel yaklaşımına göre;doğal dünyada canlılar ,saha üzerinde sistematik şekillerde dağılma eğilimindedirler.Kentler gelişigüzel büyümezler çevrenin avantajlı özelliklerine tepki olarak büyürler.örneğin=günümüz toplumlarındaki kent alanları nehir kıyılarındaki verimli ovalarda veya ticaret yolları veya demir yollarının kesisme noktalrında gelişme eğilimindedirler.
-Şikago okulu 20 yy ınbaşlarında amekika'da kentlerin aldığı yoğun göç sonrasında bütüneşme ve birlikte yaşamın yarattığı sorunlar gibi konularla ilgilenmişlerdir.gerek aldıgı konular gerekse uyguladıgı yöntemler bakımından kent sosyolojısı alaında çığır açmıştır ,ancak arastırmalarınının amerikan kentlerıyle sınırlı kalaması kuramın genel anlamda kabul görmesini zorlaştırmıştır.

R.EZRA PARK
EKOLOJIK YAKLASIM
-Park temel olarak kentleşme sürecinde gelir,etnik topluluk vb özellikler açısından farklı yerleşim alanlarının nasıl oluştuğunu ve bu mekansal ve sosyal mekanlar arasındaki bağlantının nasıl kuruldğunun sorusunu sormaktadır.
-park'ın kentte yaptığı ayrıntılı empirik araştırmalar ,kullandığı yeni sosyolojık teknikler ve katılımlı gözlemler kent sosyolojisinde önemli gelişmeler yaratmıştır.
-Ekolojık bakış açısı kent örgürlenmesi bilinçli düzenleme ve planlamanın önemini dhaa az vurgulama eğilimindedir.kent gelişimini "doğal" bir süreç olarak nitelendirir.
-park'ın geliştirdği kentsel ekolojinin araştırma birimi tanımlı coğrafi ve kültürel yaşama alanı içinde bulunan insanların oluşturduğu yerleşme gruplarıdır.parka göre kentteki mekansal ilşkileri açıklayan kavram "hakimiyet" kavramıdır.
-Ekolojik kuram kentin mekansal mevcut ayrımsal yapısını ,doğal ve değişmez gördükleri için ve kent süreçlerini etkileyen kültürel faktörlere yeterince yer vermediği için eleştirilmiştir.

ERNEST BURGESS ORTAK MERKEZLİ DAİRELER KURAMI -Burgess kent içindeki arazi kullanımını genişleyen ortak merkezli daireler kuramıyla açıkladı .farklı kentsel arazi kullanımının (iş ,eğlence,üretim ,farklı sosyal sınıfların barınması vb)düzenli bir model takip ettiğini savundu.

-BURSESS 'İN KENTSEL BÜYÜMEYİ AÇIKLAYAN ORTAK MERKEZLİ
DAİRELER MODELİNDE KENTLER ŞU BÖLGELERİ İÇERMEKTEDİR;
1-MERKEZİ İŞ YERLERİ BÖLGESİ=
1. daire kentın merkezindedir.merkezini ve çekirdeğini "iş merkezleri"oluşturmaktadır.iş ve ticaret bölgesidir.
2-TOPTANCI VE İMALAT SANAYİ BÖLGESİ(GEÇİŞ BÖLGESİ)
2.daire daha fakir ve gelişmemiştir.çüküntü alanlarından oluşmaktadır sürekli genişleme tehtidi altındadır.yeni göcmen dar gelırlılerın oturdugu bölgedir.

3-İŞÇİ YERLEŞİM MERKEZİ BÖLGESİ
-3.daire yaşam standartarı daha iyi olan mavi yakalı işçiler oturmaktadır.iş yerıne daha cabuk ulaşabilmek ve geçiş bölgesindn uzaklaşmak için buralar tercih edilir.

4-ÜST SINIF VE MEMUR YERLEŞİM MERKEZİ BÖLGESİ_
4.daire memur sınıfı orta ve üst sınıftan insanlar yasamkta.modern alışveriş merkezleri zenginlerin lüx mülklerinin bulunduğu özel yalıtılmış bir bölgedır.

5_BANLİYÖ BÖLGESİ (COMMUTERS)
5.DAİRE kentın sınırları ve merkezdeki iş bölgelerinden oldukca uzak olan bölge banliyö alanları ve uydu kentler bulunmakta.
R.MC KENZİE ;KENTSEL BÜYÜME SÜRECİ
-Ekolojik birimler arasında kentsel gelişme dinamiğini sağlayan temel süreçleri; *KONSANTRASYON(YOĞUNLAŞMA)=bir bölgede yaşayan insanların yoğunluğudur.aynı işleve sahip birimlerin aynı meknada yoğunlaşması eğilimidir.

*MERKEZİLEŞME=kentsel işlevlerin farklılaşması sonucu denetim ve örgütlenmenin merkezileşmesi eğilimi.

*AYRILMA=ekolojik farklılaşma olrak da kullanılan bu kavram,belirli faaliyetlerin kentin belirli bir kesiminde yapılmasnıve diğer bölgelerden ayrılmasını ifade eder.

*İSTİLA VE TAMAMLANMA(ARDILLIK)=daha önce belli bir işleve sahüp olan ekolojik birim içinde yeni bir işlevin gelmesi sonucu eski işlevin başka bir alana kayarak yeni işleve bırakması sürecidir.
ÖRNEK-gecekondu bölgeleri ve çöküntü alanları konut sektörü tarafından istila edilip değiştirilebilir ve lüx konut semti haline gelebilir.bu değişikler olduğunda tamamlanma süreci gercekleşmiş olur.

LOUIS WİRTH,BİR YAŞAM BİÇİMİ OLARAK KENTLİLİK -WİRTH 'in fikirlleri 1938 yılın'da yazdığı "biryaşam biçimi olarak kentlilik"adlı makalesınde toplanmıstır.kentleşme bir yaşam biçimidir görüşünü savunmaktadır.
-kuramının özgün yanı;kentsel yaşamı ayrı bir inceleme konusu olarak ele almasıdır.
-ona göre kentleşme hayat tarzında ve dünya görüşünde meydana gelen değişiklikler ile ilgilidir.
-kenti toplumsal açıdan birbirine benzemeyen insanların göreli olarak geniş bir alanda yoğun bir biçimde ve sürekli olarak birlikte biryere yerleşmiş insan toplulukları olarak tanımlar.
-kentlerdeki insanların başkaları ile ilşkileri kısa ömürlü ve bölük-pörçük bir ilişkiye dayanır bu işkiler içsel tatminden ziyade çıkar üzerine kurulu anonim değil,kişisel ilişkilerdir.birey manevi değerler katılma ve yardımlaşma duygusuve içinden gelen kendini ifade edebilme yetisi gibi özelliklere artık sahip değildir.
-kentlilik kavramını bir yaşam biçimi olarak kavramıştır ve kent yaşamının kişisel olamamayı sosyal mesafeyi ortaya cıkardığını vurgulamaktadır. -ona göre kentlileşme nüfusun büyüklüğü ,yoğunluğu ve heterojenliğinin bir sonucudur. -kentlerde yaşama ve yaşamın evrensel birtakım özelliklerini tanımlama iddaasındadır.
-kentlerde tipik olarak fiziksel bağlar yakın fakat sosyal bağlar uzaktır.(uzak ,soğuk ve bezgin görünüm başkalarının beklentileri karşısında bireyi koruyucu birkalkandır).

KURAMA YÖNELİK ELEŞTİRİLER
*WİRTH günümüz kentlerındeki ilişkilerin çok fazla yüzeysel olmasıve kişisel olmaması özelliğini abartmaktadır.
*kentsel mekanı ve kentli insanı patolojik bir olgu olarak görmesine rağmen bu durumdan kurtulmak için önerilerde bulunmaz
*kuramı amerikan kentlerdeki gözlemlerine dayanmasına karsı heryerdeki ekntliliği genellemektedir,oysa kentlilik herzaman her yerde aynı değildir.
*giddens wirth kurmanı belli noktalarda eleştirir,ona göre wirth'in yaptığı gibi;kentselliğin genelleştirilmiş açıklamasının yanlızca kentlerin kendi özellikleri üzerine dayandırılabileceğini düşünmek hatalıdır.
*kuram sadece sanayi toplumunun belirli özelliklerine vurgu yapması nedenıyle eleştirlir.

HENRİ LEFEBVRE,TOPLUMSAL ÜRÜN OLARAK MEKAN
-lefebvre mekanın ,toplumsal değerler ve anlamlara dayalı olan ve mekansal algı ve uygulamaları belirleyen,bir toplumsal ürün olduğunu savunur.kent mekanının bu toplumsal üretimin toplumun kendini tekrar üretmesi açısından son derece önemli olduğunu ve farklı sosyal sistemlerde farklı biçimler aldığını belirtir.
*mekan üretim sürecinde yeni mekanların yeni toplumsal ilşkiler oluşturduğunu idda eder.
*marksist yaklaşım içinde ilk defa kentsel mekan kavramının dışında mekan kavramını tek başına kullanmaktadır.
*ona göre,kapitalizm kendi iç ilişkilerini ve karşılaştığı krizleri mekanları işgal ederek ,yumuşatmayı becerebilmiş ve büyümeyi başarabilmiştir.
*sermaye kent mekanını sadece üretimin yapıldığı bir mekan olrak görmemiştir.aynı zamanda mekanın kendisini alınır-satılır bir rant aracına(metaya)dönüştürmüştür.
-lefebvre ye göre kapitalizm için mekannınsomut kullanım değeri değil "soyut" yani değişim değeri önemlidir.
*SOMUT MEKAN,günlük yaşam pratiklerimizi gerçekleştirdiğimiz ,ihtiyaçlarımızı karşıladığımız kullanım değerine sahip mekanı işaret etmektedir.
*SOYUT MEKAN,mekanı kullanım değeri olarak değil üzerindern kar rant sağlanacak bir arac olarak görmektedir.
*SOSYAL MEKAN,gündelik hayatta kullanılan mekanı işaret etmektedir. mekanı 3'lü sınıflamaya göre açıklamaktadır; 1-algılanan(perceived)mekan,görece nesnel insanların günlük yaşam çevrelerini içeren somut mekandır. 2-tasarlanan(conceived)mekan-mekanın zihinsel yorumudur.kavramsallaştırılan yada soyut meknadır.
3-yaşanılan mekan(lived)-tasarlanan mekanın karışık bir kombinasyonudur.kişinin günlük hayatındaki gerçek mekan deneyimini temsil eder.
*ona göre kapitalizm yanlızca mekan üreterek değil mekan üzerinde üstün bir egemenlik kurark ayakta kalmayı başarmıştır.

MANUEL CASTELLS,KOLLEKTİF TÜKETİM VE KETSEL HAREKETLER
*Kentler öncelikle ortak tüketim mekanlarıdır.kent kollektif tüketim araçları olan konut,eğitim,sağlık,kültür,ulaşım ,ticaret vb unsurlarının sağlandığı mekanlardır.
*kentler işgücünün yeniden üretiminin mekansal üretimin sağlandığı mekansal birbbirimdir.
*kollektif tüketim araçları çoğunlukla yerel yönetim ve devlet eliyle sağlanmaktadır.
*kollektif(toplu) tüketim konusu olankent hizmetleri geniş ölçüde siyasallaştırılmaya elverişlidir.(bu siyasallaşma kentsel toplumsal hareketlere yol açabilir,kapitalist sistemin çökeltilmesiyle sonuçlanabilir).
*kent temelde ideolojik bir içeriğe sahiptir.kentsel sorunlara sınıf mücadelesi ve toplumsal hareketler temelinde yaklaşmak gerekir.devlet müdehalesi kentsel çatıymayı çözmek yerine şiddetlendirmektedir.(devlet ortak tüketim araclarıyla müdehale ederken bunu çoğunlukla zenginle ve sermaye sınıfı lehine yapmaktadır)
*kentte toplu tüketim araçlarının ansıl dağıtılacağı sorunu kentsel çevrede karşımıza çıkan toplumsal gruplar arasındaki siyasal çatışma ve toplumsal ayrışmayı ortaya çıkarır
*kentsel çelişki ve eşitsizliklere tepki olarak doğan kentsel toplumsal hareketler geniş bir nüfusu etkileyecek işçi müdehalesini geliştirecek bir potansiyele sahiptir.
*kent "yaratılmış bir çevre" olarak sadece devlet ve girişimcilerin etkinlikleriyle değil aynı zmanda bu girişimlere direnen kentsel sosyal grupların eylemleriylede şekillenmektedir.

DAVİD HARVEY ,SERMAYE BİRİKİMİ OLARAK KENT
-Harvey'e göre kapitalist kentleşme ,üretim sürecinde ekonomik krize giren sermayenin ,karlarını artırmak amacıyla yatırımlarını daha karlı olan kentsel yapılı çevreye yönlendirmelerinin sonuncunda gelişmiştir.
-ona göre sermayenin kente yatırımı ,sermayenin birikim süreçleri esas alınarak analiz edilmelidir.
-"sermayenin birinci döngüsünde (çevrim)"temel yatırım üretim ve tüketimdedir."sermayenin ikinci döngüsü" sabit mallardaki yatırımlarla olusur.
-kapitalist girişimciler kriz döneminde üretim sürecine yaptıkları yatırımlardan vazgecerek yeni yatırım alanları olrak kentsel yatırım mekanalrını seçmektedir.
-ona göre modern kentlerin büyümesi kapitalistlerin karlarını azamiye çıkarmak istemesinin tarihidir.
-kent çalışmalrında genel olarak kapitalist sistemin adaletsizliği üzerine osklanmaktadır
-kentsel hak kavramı kentte yasayanların çıkarlarını korumak ve geliştirmek üzere tasarlanmıştır.
-kentlerin ayrımlaşmış ve eşitsiz mekanlar üretmesi kapitalist sermaye birikim sürecinin bir sonucu olarak görülmelidir. -küreselleşme çerçeve sinde ele aldığı "zaman-mekan sıkışması" mekanların küçülerek tek bir yer haline gelmesini anltmaktadır.

SONUÇ -Kentler toplumun tüm gelişim dinamikleri ve mekanizmalarıyla yakından ilgilidir.
-günümüz kentlerini ve kent sorunları üzerine çalışanalrın yüzleşmesi gereken en temel soru,kentin ansıl kavranması gerektiği ve bu çerçedede küreselleşen kapitalist toplumsal ilşkiler içinde kentin özgürlüğünün ne olduğu sorusudur. -günümüzde yerel/kır veya kent düzeyinde meydana gelen değişmeler ,aslında ekonominin küresel düzeyde yeniden yapılanma sürecindeki yansımasından ibarettir(büyük kentin hikayesi kentin kendisinden daha büyüktür).


KENT SOSYOLOJİSİ

ÜNİTE 4 (ÖZET)
GÖÇ;basit anlamda, belirli bir hedef doğrultusunda ya da belirli bir hedef olmaksızın herhangi
bir yere yönelen coğrafi insan hareketlerdir .

-Ülkemizin yetiştirdiği önemli kültür bilimcilerden Bozkurt Güvenç, göç olgusunun
sadece insanoğluna özgü bir imkân olmadığını, aynı zamanda dünya gezegeninde
yaşayan hayvanların da hareket ederek yer değiştirdiğini anlatmaktadır:

-GÖÇ KAVRAMI
*Göçe dair kavram ve tanımlara geçmeden önce, göç için kullanılan ikiliklerden biraz
bahsetmek gerekmektedir,

-Bu ikiliklerden ilki kır-kent ayrımıdır. Klasik göç kuramları göçü farklı iki
toplumsal form üzerinden tanımlamaktadır. Bunun temel nedeni, modern
sanayi toplumunun kurulmaya başllamasıyla birlikte kırdan kente doğru yaşanan
yoğun insan hareketidir.

-Bir diğer ikilik,yapı-fail ilişkisidir. Aslında
bu ikilik ilişkisi sosyolojinin tarihi boyunca sosyologlar tarafından sürekli
olarak incelenmiş tarihsel bir ilişkidir. Fail yani birey, bazen göçü gerçekleştiren
bazen de göçe maruz kalan göçmendir. Yapı, ise bireyi göçe yönelten
etmenleri hazırlayan o dönemin sosyal ilişkilerinin bütünüdür.

-Göç olgusuna ait sosyolojik bir zorluk göçü tanımlamada kullanılacak kapsayı
cı ortak bir tanım yapmanın zorluğ u, hatta neredeyse imkânsızlığıdır. Çünkü her bir göç ve göç dalgası, gerek nedenleri gerek içeriği gerekse de gerçekleşme ve yaşanma
şekliyle birbirinden farklı ve biriciktir.

-Göç olgusunu tanımlarken ilk bakmamız gereken noktalar, nüfus (göçmen ya da potansiyel göçmen), coğrafya (hedef ya da kaynak yer, bölge, ülke) ve hareket (göç eylemi) tir.

*GÖÇÜN TANIMI
-Hareket Merkezli Tanımlar;

--Orhan Hançerlioğlu Toplumbilim Sözlüğü’nde göçü, “Bir yerden başka bir yere
gitme”olarak tanımlamıştır.

-Özer Ozankaya;(Toplumbilim Terimleri Sözlüğü’),“Göç: Bireylerin ya da toplumsal kümelerin yerleşmek üzere
bir yerden başka bir yere gitmeleri. Dışagöç: Bir ülkedeki kimi bireylerin ya da
toplumsal kümelerin başka bir ülkeye göç etmeleri. içegöç: Bir ülkeye başka ülkelerden
bireylerin ya da toplumsal kümelerin gelip yerleşmesi. içgöç: Bir ülke sı
nırları içerisinde bireylerin ya da toplumsal kümelerin bir yerden başka bir yere gidip yerleşmeleri.
Enver Özkalp ise, göçü tanımlayarak ikiye ayırmaktadır:;1-Grup göçü,2-bireysel veya aile göçü.

-Fichter göçü tanımlamak için sosyal hareketliliği temel almış ve Göçleri, gönüllü ve zorla olmak üzere de ikiye
ayırarak bireysel süreçleri biraz daha öne çıkarmaktadır. Fichter ortaya koymaya
çalıştığı bu ikili tanımlama içerisinde şöyle bir göç tanımı yapmaktadır: “En genel
yorumuyla hareketlilik kişilerin zamanda, fizik mekânda veya sosyal yapılardaki
her tür devinimine veya göçüne işaret eder ”.

--Marshall Sosyoloji Sözlüğü’nde sosyolojik göç araştırmaları başlığı altında göçü
şöyle tanımlamaktadır: “Göç (az veya çok) bireylerin ya da grupların sembolik veya
siyasal sınırların ötesine, yeni yerleşim alanlarına ve toplumlara doğru kalıcı
hareketini içerir.

-Cemal Yalçın Göç Sosyolojisi adlı kitabında,“Göç, ekonomik, siyasi, ekolojik veya bireysel
nedenlerle, bir yerden başka bir yere yapılan ve kısa, orta veya uzun vadeli geriye
dönüş veya sürekli, yerlşim hedefi güden coğrafik, toplumsal ve kültürel bir
yer değiştirme hareketidir”

Hareketin Sosyal Etken ve Etkilerine Bağlı Tanım
Jackson;kendi tanımında göçün fiziksel boyutunun
dışında, göçün insani ve sosyal boyutuna da vurgu yapmaktadır.

-Thomas Faist’e göre göç,
idari olarak farklılık gösteren birimler arasnda gerçekleşmektedir.

-(Castles ve Miller Göçler Çağı eserinde )
Castles ve Miller’e göre göç olgusu, hem göç alan hemde göç veren her iki toplumu
ilgilendiren bir toplumsal eylemdir.

-Castles ve Millere göre çağımızdaki göç olgusunun dört temel eğilimi.
1. Göçün Küreselleşmesi,(göç veren bölgelerin çeşitlenmesi)
2. Göçün Hızlanması,(göç hacminin büyümesi)
3. Göçün Farklılaşması(sadece bir tip göçmen ör.konuk işçi)
4. Göçün Kadınlaşmasıdır.(kadınlar özellikle emek gücü içersinde göç eylemi içersinde çok fazla yer almaktadır).

GÖÇ KURAMLARI
-Ravenstein’ın Göç Kanunları
-Ravenstein bu çalışmayla William Farr’ın göç hakkındaki düşüncelerini yanlışlamaya
yönelmiştir. Farr, “göçün, hiçbir kesin kanuna bağl olmaksızın yürüdüğü” fikrini savunmaktadır. Bu çerçevede Ravenstein’ın çabası, göç olgusunun genel geçer kanunları içermektedir. -Ravenstein çalışmasın›
dönemin toplumsal yapısının temel belirleyeni olan endüstrileşme üzerine kurulmuştur.

-Göç Kanunları
(The Laws of Migration) başlıklı iki makalesinde belirlediği yedi göç kanunu tartı şmaya açmıştır.
Bu göç kanunları:
1. Göç ve mesafe
1. 2.Göç ve basamakları.
2. 3.Yayılma ve emme süreci.
3. 4.Göç zincirleri
4. 5.Doğrudan göç
5. 6.Kır kent yerleşimcileri farkı
6. 7.Kadın erkek farkı

itme Çekme Kuramı
--Bu kuramın formülünü ve içeriğini ilk olarak 1966 yılında Everett Lee yazmıştır.-
itme çekme kuramının teme lözelliğii göçü, göçmene göre önceleyen bir kuram olmasdır.

--Bu çerçevede Lee ilk olarak göçlerin karakteristik temel ortak özelliklerini ortaya koymaya çalıştı ve bunun için de göçe ait itici ve çekici faktörleri saptamış,analizine temel oluşuracak dört ana faktör belirlemişir. Bunlar,
1. Yaşnan yerle ilgili faktörler,
2. Gidilmesi düşnülen yerle ilgili faktörler,
3. işle karışan engeller,
4. Bireysel faktörlerdir.

-itme çekme faktörleri zaman, mekân ve kişiye göre değişen hatta aynı kişi için zaman farklılığına bağlı olarak değiştirilebilecek olan faktörlerdir.
-itme çekme faktörleri ve bu faktörlerin çağımızdaki göç olgusuna etkisi hala devam etmektedir.
-mikro-makro ilişisi,sosyolojideki temel ve tarihsel konulardan bir tanesidir
-küreselleşme sürecine eşlilik eden teknolojık gelişmeler hem ulaşım teknolojileri hemde iletişim teknolojileri insan oğlunu daha hareketli kılmıştır. ekonomik alandaki küresellesme ise günümüzdeki işgücünü eski dönemlere göre daha hareketli hale getirmiştir.

*Petersen’in Beş göç Tipi
-Petersen tipleştrmelerinde
bireysel ve sınıfsal farklılıklara önem vermiştir.-Petersen göç olgusunu beş farklı ilişkide tipleştirmiştir;
1. ilkel göçler,
2. Zoraki göçler,
3. Yönlendirilen göçler,
4. Serbest göç,
5. Kitlesel göç.

*Kesişen fırsatlar kuramı
-kesişen fırsatlar kuramına göre ,göre, göç edilmesi
düşünülen iki merkez varsa ve bu merkezlerdeki fırsatlar eşitse ,göçmenler yakın olan merkeze doğru göz edecektir.
-Çağımızda dün ya üzerinde yaşanan insan hareketliliğinin büyük bölümü yasadışı yollarla avrupa ülkelerine ve amerikaya doğru yönelmektedir.
bu insanların çok büyük bir bölümü ucuz ve vasıfsız iş gücü olarak çalışmaktadır.

*Merkez Çevre Kuramı
Çok yaygın olarak kullanılan göç kuramlarından biridir.
Bu kuram, Merkez Çevre kuramı ya da Bağımlılık Okulu olarak da adlandırılmaktadır ve Samir Amin, Immanuel Wallerstein, Andre Gunder Frank gibi düşünürler kuramın geliştirilmesinde etkili olmuşlardır.
Merkez çevre kuramı sadece dünyada yasanan sosyal bir göç kuramı değil bütünlüğü anlayıp algılamaya çalışan bir
kuramdır.

-Wallerstein merkez ve çevre arasında ilişkiyi ekonomik temelli ve kapitalist ilşlkiler bağlamında tanımlamaktadır.
Kurama göremerkez ve çevre ülke arasındaki göç, kapitalist ilişlki ve bağımlılıktan kaynaklanan işgücü göçüdür.

-, Kurama göre kapitalist ilişkiler hem ülke içinde, hem de ülke dışına doğru uluslararası göç hareketine neden olmaktadır.

*Göç Sistemleri Kuramı
-Göç sistemleri kuramı uluslararası ilişkiler çerçevesinde, ekonomik ve politik temelli
olarak geliştirilmiş bir kuramsal çerçevedir. Bu kurama göre, iki ya da daha
fazla ülke karşılıklı olarak göçmen değişimiyle bir göç sistemi ve ilişkiler zinciri oluştururlar.

-Kurama göre göç, iki ülke arasında göçten önce mevcut olan bir ilişkiden kaynaklanmaktadır.

-Göç zinciri kavramı sadece göçe ait bir durumu açıklarken, ağ kavramı göçmenliğe ait bir durumu da açıklamakta ve göçmenler arasındaki ilişkiler sistemine atıfta bulunmaktadır.
Kurama göre makro yapılar kurumsal faktörlerin tümünü, mikro yapılar ise göçmen sosyal ağının kapsadığı her şeydir.

-Abadan-Unat’ın (2002, s.22-23) göç sistemleri kuramıyla ilgili varsayımlarını sıralayarak kuramın temel noktaları;
Göç sisteminde yer alan ülkeler coğrafi açıdan yakın olmak zorunda değildir,
çünkü bu konuda fiziki yakınlıktan çok siyasal ve ekonomik ilişkiler söz
konusudur.
Çok kutuplu sistemler de söz konusu olabilir, bu taktirde dağınık hâlde bulunan
bir kısım merkez ülkeler birbiriyle örtüşen gönderen ülkelerin göçmenlerini
kabul etmektedirler.
Bazı ülkeler birden çok göç sistemine mensup olabilir, ancak uygulamada
çoğulcu üyelik gönderen devletlerde görülmektedir.
Ülkeler toplumsal değişme, ekonomik dalgalanma ya da siyasal nedenlerle
sistemden çıkabilir ya da sisteme katılırlar. Sistemlerin istikralı yapıları yoktur.
ilişkiler Ağı (Network) Kuram) Herhangi bir göç analizinde, o göçün ya da göçmenlerin tarihsel arka planı analiz nesnesi olarak dikkate alınmalıdır.
Ağ kuramı göç olgusunu, göçmen ve/veya göçmenlik üzerinden anlamaya çalışmaktadır.

- Ağ kuramına göre göç, iki ülke arasında öncül göçmenler aracılığıyla kurulmaktadır. Kurulan bu ağ zaman içerisinde
ekonomik ve siyasi ilişkileri kapsayacak kadar karmaşık bir hale dönüşebilir. Göçmen çocuklar için yaşadıkları topluma uyum sağlamadaki en önemli araç okuldur.

Crisp göçmen ağının işlevini dört başlık altında toplamaktadır,
1. Bilgi verme işlevi,
2. Göç maliyetini karşılama işllevi,
1. 3. Yasadışı göçü artırma ve organize etme işlevi,
3. Hedef ülkede destek sağlama işllevi.
Kuramın güçlü yönü göçolgusunu sadece yapısal faktörler üzerinden değil, göçmen bireyin bireysel etkileri üzerinden de anlamaya çalışılmasıdır.

- TÜRKiYE’NiN GÖÇ TARiHi
Türkiye’nin ilk göç deneyimi iç göçlerdir. Ülkemizdeki iç göç olgusunu anlayabilmekiçin, Türkiye’nin geçirmiş olduğu değişim dinamiklerine bakmak gerekmektedir.Cumhuriyetin kuruluş döneminden sonra ülkenin yaşadığı ilk köklü
değişim 1950’li yıllarda yaşanmıştır.
-Tarımda makineleşme kavramı, tarımda traktörün kullanılmasıdır. Traktör kullanımıyla başlayan süreç tarım işlerini makineyle çok hızlı ve etkili bir şekilde yapılmasını sağlamışltır. Bu etki, kırsal alanda birçok tarım çalışanının
toprağından kopmasına neden olmuştur.
-1980’lerdeki göç dalgasının önemli özelliği, üç büyük kentten daha çok alternatif diğer kentlere yönelmesidir.
Ülkemizin ikinci göç deneyimi ise yoğun olarak Avrupa ülkelerine, özellikle de Almanya’ya yaşanan dış göçtür. Türkiye’den Avrupa’ya göçün tarihsel başlangıcı

II. Dünya Savaşı sonrasına, 1950’li yıllara rast gelmektedir. Savaştan yı kılmış ve potansiyel işgücünü büyük oranda kaybederek çıkmış Avrupa ülkeleri kalkınmak için ihtiyaç duydukları işgücü kaynağını yurtdışında bulmuşlardır. Buna bağlı olarak Doğu Avrupa, Balkan ülkelerinden ve Batı Afrika ülkelerinden Avrupa’nın içlerine hızlı bir göç dalgası yaşanmıştır. Bunun yanında göçün devamını sağlayan bir diğer süreç de parçalanmış ailelerin
birleşmesidir. Yani göç, eşli Türkiye’de bulunan işçiler ya da Türkiye’den evlenen işçilerin eşerini yanlarına almaları şeklinde devam etmiştir. Günümüzde hâlâ bu göç evlilikler aracılığıyla devam etmektedir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst