Aöf İktisadi Büyüme Ders Notları 2. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
İKTİSADİ BÜYÜME

2. ÜNİTE


Büyümenin Temel Kaynakları

1-İşgücü
2-Fiziksel Sermaye
3-Doğal Kaynaklar
4-Teknoloji

İşgücü: İktisadi büyüme, işgücü miktarına ve işgücünün kalitesine bağlı olarak belirlenir. Bir ülkedeki işgücü arzı, çalışabilir yaştaki nüfusun büyüklüğüne bağlıdır. Nüfus, üretim (arz), bölüşüm ve tüketim (talep) sürecinin tümünde hem bu işlemleri gerçekleştiren asli hem de bunun sonucunda söz konusu işlemlerden etkilenen tali bir unsurdur.

Azalan verimler kanunu, diğer üretim faktörleri miktarı sabitken, üretim faktörünün üretimde kullanılan miktarının artırılması durumunda her ilave birimin sağladığı ürün miktarının azaldığı durumu ifade eder.
Talep yönünden nüfus artışı pazar genişlemesi anlamına gelirken arz yönünden ise mal ve hizmet üretimi için gerekli olan işgücü girdisini ifade etmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde özel tüketim harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı yaklaşık % 75 iken bu oran gelişmiş ülkeler için yaklaşık olarak % 55’tir. Bunun nedeni, gelişmekte olan ülkelerde kişi başına düşen gelirin düşük olmasından dolayı, tüketicilerin gelirlerinin büyük bir kısmını temel ihtiyaçların karşılanmasında kullanmak zorunda kalmalarıdır.

Beşeri sermaye, bir ülkenin sahip olduğu çalışabilir nitelikteki eğitimli işgücü miktarı olarak tanımlanır.


Bolivya, Şili, Zambiya ve Zaire gibi ülkelere bakıldığında, petrol dışı maden ihracatçısı ülkelerin de doğal kaynakların satışından elde ettikleri geliri kendi ekonomik büyümelerini sağlayacak şekilde kullanamadıklarını görmekteyiz. Ayrıca, Şili ve Bolivya madencilikte ileri seviyede bulunmalarına rağmen, ekonomik gelişmişlik bakımından çok az mesafe kat eden ülkeler olmuşlardır. Japonya oldukça sınırlı doğal kaynağa sahip olmasına rağmen, son elli yılda büyük iktisadi büyüme sergilemiştir.
Japon tecrübesi, zengin doğal kaynaklara sahip olmanın iktisadi büyüme için zorunlu bir koşul olmadığını açık bir şekilde göstermektedir. Dolayısıyla, nispi olarak daha zengin doğal kaynaklara sahip ülkelerin daha az doğal kaynağa sahip ülkelere göre daha büyük iktisadi büyüme oranlarına sahip olacağını öne süren 1950 ve 1960’ların geleneksel görüşleri burada geçerliliğini yitirmektedir.

*İktisadi büyümenin temel dinamiklerinden birini ve belki de en önemlisini teknoloji oluşturmaktadır.

Teknoloji, bir mal veya hizmetin üretimi için gerekli bilgi, organizasyon ve tekniklerin bütünü olarak tanımlanabilir. Teknolojik gelişme, i) daha büyük miktarlarda çıktının elde edilmesine veya ii) belli bir kaynaktan daha üstün kaliteli mal veya hizmetin üretilmesine olanak sağlayan çeşitli bilgilerin ortaya çıkması şeklinde de tanımlanabilir.
İktisatta teknolojik gelişmenin içselleştirilmesine yönelik çabaların çıkış noktası Schumpeterdir.
Schumpeter’e göre, teknik yenilikler ekonomide birkaç yıl içinde sona erecek bir canlanma yaratırlar. Arkadan duraklama ve bunalım gelir. Bu nedenle, eski dengeyi bozmada ve yenisini kurmada yenilikler ana faktördür.
Marx ve Schumpeter, yeniliklerin kapitalist ekonomide rekabetçi üstünlüğün başında yer aldığını ifade etmişler ve teknolojik gelişmenin kalkınma süreçlerine olan etkisini ele alan öncüleri olmuşlardır.

1980’li yıllara kadar olan dönemde büyüme literatürüne neo-klasik büyüme hakim olmuştur. Bu modelde büyümeyi belirleyen unsur; dışsal olarak belirlenen teknolojik gelişmeler ve nüfus artış hızıdır.

** Romer ve Lucas’ın öncülüğünde içsel (yeni) büyüme modelleri geliştirilmiştir.
**Gelişmiş ülkeler içerisinden en zengin olanları, milli gelirlerinin yaklaşık % 2-3’ünü araştırma-geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine ayırmaktadırlar.
Girişimci, üretim faktörlerini bir araya getiren, mal, hizmet üretimini gösterme çabasında bulunan kişidir.

Büyümenin Diğer Kaynakları

1-Girişimcilik
2-Beşeri Sermaye
3-Kurumsal Yapı
4-Hükûmet
Kurumsal Yapı:Orta Çağ sonrası dünyada Batı ekonomilerin ekonomik büyümeleri büyük oranda yeni kurumların gelişmesine bağlı olmuştur. Mülkiyet haklarının tanımlanması ve teminat altına alınması, kurumların en önemli özelliğidir. Bir başka deyişle kurumlar, bireylerin yürüttükleri faaliyet sonuçlarından yararlanma (gelir elde etme) haklarını tanımlarlar ve kişilere çeşitli teşvikler sağlarlar.

İKTİSADİ BÜYÜMENİN AŞAMALARI (ROSTOW)

• Geleneksel Toplum Aşaması
• Kalkışa Hazırlık Aşaması
• Kalkış Aşaması
• Olgunluk Aşaması
• Kitle Tüketim Aşaması
Rostow’un iktisadi büyüme aşamaları kuramı, sadece günümüz az gelişmiş toplumlarının değil, her toplumun tarihsel süreç içinde göstereceği gelişmeyi açıklama amacı taşır.

**Çin Hanedanlıkları, Orta Doğu Uygarlıkları, Akdeniz ve Orta Çağ medeniyetleri, geleneksel toplum döneminin örneklerini oluşturur.


Kalkışa Hazırlık Aşaması

Bu aşama feodalizm ve kalkış (take-off) arasındaki aşamayı içerir. İktisadi büyüme ve kalkınmaya başlayabilmek için gerekli ön koşulların hazırlandığı dönemdir. İngiltere başta olmak üzere Batı Avrupa ülkeleri kalkışa hazırlık dönemini 17. yüzyılın sonları ile 18. yüzyılın başlarında tamamlamışlardır. İktisadi büyümeyi garanti altına alacak şekilde yatırımlar ulusal gelirin en az % 10’una yükselir.
Kalkışa hazırlık aşamasında pek çok iktisadi ve sosyal değişimler görülmekle beraber asıl değişme siyasal bünyede ortaya çıkmaktadır. Eski mahalli çıkarlara, sömürgeci güçlere veya her ikisine birden karşı olan ve milliyetçi ruha sahip bir merkezi ulusal devletin kurulması bu aşamanın en önemli yönüdür.


Kalkış Aşaması
Bu aşamada kişi başına gelirin yeterince artırılması için, tasarruflar ve yatırımlar ulusal gelirin % 5’inden % 10’un üzerine veya daha fazlasına çıkar. Bu aşama kalkınma sürecinin süreklilik göstermeye başladığı dönemdir. Bu aşamada öncü büyüme sektörlerinin kurulması önemlidir. Rostow’a göre kalkışın başarılı olabilmesi için, ekonomide kendini besleyen bir sürecin ortaya çıkması gerekir. Rostow, bu aşamada üç temel koşulun gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmektedir:
• Yatırımlar ulusal gelirin % 5’ler, % 10’lar ve hatta daha yüksek seviyeye çıkarılması,
• Yüksek bir hızla gelişen bir yada birkaç temel imalat sanayinin kurulması ve
• Modern sektördeki gelişme eğilimlerine uygun ve kalkışın ekonomik girişimlerin dışında yaratabileceği dışsal tasarrufları etkin bir biçimde kullanacak ve gelişmeye süreklilik kazandıracak siyasal, sosyal ve kurumsal bir yapının var olması ya da hızla kurulması.

Olgunluk Aşaması

Bu aşamada ulusal gelirin % 10-20’si kadarı devamlı bir şekilde yatırımlara gider. Kalkış döneminin sona ermesinden 40 yıl sonra olgunluk aşamasına ulaşılır.
İngiltere, Amerika, Almanya, Fransa ve 1929 yılından sonra olgunluğa doğru ikinci bir hamle yapan Rusya gibi ülkelerde bu durum yaşanmıştır. İsveç’te ise 1890 yılı sonrasıdır.

Kitle Tüketimi Aşaması

Amerikan toplumu bu aşamaya 1913 yılında Henry Ford’un seri otomobil üretimine başlamasıyla girmiştir. Batı Avrupa ve Japonya ise bu döneme 1950’lerde girmişlerdir. Rostow’un kuramı, modern Batı ülkelerini izleyerek kalkınma ve büyümenin mümkün olduğunu ileri sürer.
İktisadi büyümeyi sınırlandıran faktörlerdir
1-Nüfus baskısı, 2-Çevre kirliliği 3-Kaynakların tükenmesi

Roma Kulübü’nün 1972 yılında “Büyüme’nin Sınırları” başlıklı raporunda nüfus artışı ve ekonomik gelişme azalmadıkça, doğal kaynaklar, içilebilir su ve temiz hava ihtiyacını dünyanın sağlayamayacağı ileri sürülmüştür. Bu rapordan sonra 1978 yılında “Dönüm Noktasındaki İnsanlık” adlı ikinci rapor hazırlanmıştır. “Amerika Birleşik Devletler Başkanına Küresel 2000 Raporu”nda ise nüfus ve kişi başına düşen tüketimin artmasının 2000’li yıllarda ciddi kaynak kıtlığına yol açacağı savunulmuştur.

Nüfus artışı ve doğal kaynaklar konusundaki karamsar düşünceye neo-Malthus’cu bir yapı denir.

**Tarımsal ürünler ve tarım arazileri bakımından iktisadi büyümenin sınırları olması gerektiğini ilk savunanlar klasik iktisatçılardan Malthus ve Ricardo olmuştur.

Sürdürülebilir Kalkınma, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini tehlikeye sokmaksızın, bugünkü kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesidir. İlk kez 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonunun raporunda dile getirilmiştir.

** Küresel ısınma, atmosfere salınan sera gazlarındaki yoğunluk artışından kaynaklanmaktadır. Bu gazlar içinde en önemli etki, karbondioksit emisyonları ise iktisadi büyümenin temel gereklerinden olan enerji ihtiyacını karşılamak üzere fosil yakıtların yakılması sonucunda açığa çıkmaktadır.


**Küresel Isınma Konusunda “Birleşmiş Milletler” gibi uluslararası örgütler bu konuda çaba göstermeye başlamışlardır. Bu çabaların ilki, 1992 yılında Rio de Janeiro’da gerçekleştirilen Dünya Zirvesi sırasında kabul edilen “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi” (UNFCC) olmuştur. 1994 yılında yürürlüğe giren bu sözleşmenin ardından 1997 yılında daha bağlayıcı hükümler içeren “Kyoto Protokolü” imzaya açılmıştır. Kyoto Protokolünde, “atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını sağlamak” amaçlanmıştır. Anlaşma 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye için yürürlük tarihi ise 26 Ağustos 2009’dur.

Yenilenebilir Kaynak, doğada belli sınırlar içinde kendi kendini yenileyebilen ve dolayısıyla tüketilmesi mümkün olmayan toprak, su, hava ve orman gibi kaynaklardır.

Büyümenin Sınırları Yaklaşımındaki Problemler

1-Sabit teknoloji ve sabit kaynaklar varsayımı çerçevesinde büyümenin mutlak sınırı ile ilgili bir takım ilişkiler kurmak doğru değildir.
2-Kıtlıkla mücadelede piyasa ve diğer sosyal mekanizmaların ihmal edilmesidir.
3-Büyümenin şimdikinden çok daha karamsar bir tabloyla karşılaşılacağının varsayılmasıdır.
4-Büyüme ile artan refah ve verimliliğin, toplumun çevreyi koruma önlemleri alma kapasitesinin genişletildiğinin göz ardı edilmesidir.

Çevresel Kuznets Eğrisi Hipotezi, bir ülke zenginleştikçe çevresel bozulmanın artacağını, ancak belli bir gelir düzeyine ulaşıldıktan sonra gelirdeki artışın çevre kalitesine olumlu katkıda bulunacağını ifade eder. Kaynakların aşırı tüketiminin ve sera gazları oluşumunun çevresel tahribat sürecini hızlandırdığı fikri “Çevresel Kuznets Eğrisi” (ÇKE) adı verilen bir hipotezle çürütülmeye çalışılmıştır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst