Aöf İktisat Tarihi Ders Notları 2. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
İKTİSAT TARİHİ

2.ÜNİTE


Avrupa’nın Coğrafi Özellikleri

Batı Avrupa dünyada ortalama yükseltisi en düşük olan bölgeydi. Kuzey ve Akdeniz Avrupası arasındaki bu sınır iklim farklılıkları ile birleşince, Avrupa’yı iki ayrı coğrafi bölgeye ayırıyordu. Avrupa’nın ovaları Baltık Denizi’ne, Kuzey Denizi’ne, Atlantik’e ve Akdeniz’e doğru oldukça yavaş akan nehirlerin de bulunduğu geniş alanları kapsar.
**Kuzey Batı Avrupa’nın kıyıları girintili çıkıntılı olup çok sayıda liman bulunmakta ve bu coğrafya denizciliği teşvik etmekteydi.
**Avrupa’da yeterli sayıda doğal engel politik bütünleşmeyi güçleştiriyordu. Bu nedenle küçük siyasi birimler daima yaşama şansı bulabilmişti.
Kuzey Avrupa maden kaynakları bakımından oldukça zengindi. Demir ve kömür gibi iki önemli kaynakları İngiliz adalarınından başlayarak Belçika ve Kuzey Fransa ile Orta Ren topraklarından doğuya doğru bir kemer üzerindeydi.Ayrıca Silezya’da ve diğer yerlerde sayısız ikincil kaynaklar vardı.

Orta Çağda Avrupa toplumunu, her bölgede farklı ölçüde dağılmış olan üç etki Söz konusudur.

• İlk etki karmaşık kültürü, kurumları ve gelenekleri ile Roma’nın mirasının etkisiydi. Bu etki kıtanın güney ve güneydoğu bölgelerinde daha belirgindi.
• İkinci etki, Avrupa topraklarına yerleşen ve yerli halkla kaynaşan ancak bazı karakteristik özelliklerini de koruyan Cermen istilacılarının etkileri idi. Bu etki ise kuzeyde daha belirgindi.
• Üçüncü etki, kilise kurumları.. Kilisenin etkisi din, politika ve ekonomide hissedilmekteydi.

Orta Çağın Ekonomik Dönemleri

1- 476 ile 1000 yılları arasındaki yaklaşık yarım binyıllık bir süreyi kapsayan ve Karanlık Çağ veya Erken Orta Çağ olarak adlandırılan dönemde Avrupa tam bir siyasi kargaşa ve ekonomik düşüş içindeydi.
2-İleri Orta Çağ olarak adlandırılan dönemde yaygın ve hızlı bir ekonomik kalkınma görüldü.
3-14. ve 15. yüzyıllarda (Geç Orta Çağ) ekonomik bir kriz yaşandı. Büyük ölçekli malikane tarımının, sanayinin ve uluslararası ticaretin gerilediği bu dönemde nüfus da salgın hastalıklar nedeniyle önemli ölçüde azaldı. Asiller arası savaşlar ve yaygın köylü isyanları bu krizin siyasi göstergeleriydi.

ORTA CAĞDA AVRUPA NÜFUSU

İhtiyaçlarda talebi etkileyen en önemli faktör, nüfusun büyüklüğü ile yaş yapısı ve cinsiyet dağılımıdır.
-Milli ölçekte ilk resmi nüfus sayımları ancak 19. yüzyılda başlamıştır.
1330 ve 1340’lara doğru Avrupa’nın nüfusu 80 milyondu. 1348’de büyük salgın geldi ve iki yıl içinde 25 milyon insanı silip süpürdü. Avrupa nüfusu 1347 ile 1400 arasında 80 milyondan 45 milyona düştü.

Orta Çağda Avrupa nüfusunun iki önemli özelliği vardı.

1-İlk olarak, Avrupa nüfusu genç bir nüfustu. Nüfus yapısı sürekli olarak genç yaş gruplarının lehineydi.
2-İkinci olarak da 10. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar süren artışlara rağmen Avrupa nüfusu nispeten azdı. Demografik genişlemenin en yüksek düzeyinde büyük ülkeler, 10-18 milyon arasında nüfusa sahipti.

Doğum Oranları

Sanayi öncesi bir ekonomide yani esas olarak zirai bir topluluğun her 1.000 nüfusa isabet eden canlı doğum sayısı olarak hesaplanan doğum oranları 35 ile 50 arasında değişecektir.
Orta Çağda Kuzeybatı Avrupa’da doğum oranları diğer toplumlara göre daha düşüktü. Kızların evlilik yaşı 25’ti. Doğum oranları binde 35’in üzerindeydi; binde 30’un altında değildi. Bu rakamlar doğum oranının binde 50-55 olan biyolojik sınırlara ulaşmasa da düşük olmadığını göstermektedir.

Ölüm Oranları

Doğal ölümlerin büyük bir oranını bebeklerle küçük çocuklar oluşturuyordu. Orta Çağda İngiltere’de her 1.000 bebeğin 218’i doğumdan sonraki 1 yıl içinde ölüyordu. Normal dönemlerde binde 38 veya 40’lık doğum oranına karşılık ölüm oranı binde 35 veya 37 düzeyindeydi. Böylece nüfus yavaş da olsa artmaktaydı.


Felaketlerin Ölüm Oranları Üzerine Etkileri
1-Savaşlar
2-Açlık ve Kıtlık: Sıradan insanlar gelirlerinin %60 ile 80’i arasında değişen önemli bir oranını yiyecekler için harcamalarına rağmen yeterince beslenemiyorlardı.
3-Salgın Hastalıklar: 1348 ile 1351 yılları arasında etkisini sürdüren ve Kara Ölüm olarak adlandırılan tehlikeli bir veba salgını, 80 milyon olan Avrupa nüfusunun 25 milyonunun ölümüne neden oldu. Genel olarak bir veba salgını, birkaç ay içinde nüfusun dörtte biri ile yarısı arasında bir kısmını öldürüyordu. Veba, salgın hastalıkların en trajik ve tahripkar olanıydı. Ancak tifüs, humma, dizanteri ve grip de sık rastlanan salgın hastalıklardandı.

ŞEHİRLERİN DOĞUŞU VE BÜYÜMESİ

10 ve 12. yüzyıllar arasında Avrupa’da şehirlerin yeniden doğuşu, Batı Avrupa tarihinde bir dönüm noktası oldu. %6’ya yükseldi.

Şehirlerin Büyümesinin Nedenleri

1-11. yüzyıldan itibaren gezginci tüccarın ve esnafın bu merkezlere yerleşmesiyle şehirler birer değişim ve imalat yeri haline geldi.
2-Bu büyümenin temelinde yığın halinde göç hareketi yatıyordu.
3-Şehir merkezlerinde doğum oranları, ölüm oranlarından bariz şekilde daha yüksek değildi.
4-İnsanlar biri çekici, diğeri itici iki gücün etkisiyle şehirlere göç ediyorlardı.şehir tamamen yeni ve dinamik bir dünya idi. şehir havası insanı hür yapar sözü bir atasözü haline gelmişti.
5-Şehirde tüm sosyal atmosfer ihtiraslı ve yetenekli bir kişiye sınıfına bakılmaksızın açıktı.

Orta Çağ Avrupa Şehirlerinin Özellikleri

*Şehirlerin doğuşunun önemli siyasi sonucu, feodal olmayan bir yönetim şeklinin ortaya çıkışıydı.
Yeni şehirlere, sakinlerinin sahip olacağı hürriyetleri belirten imtiyaznameler bağışlandı. Kendi kendilerine gelişen şehirler feodal lordlardan anlaşma ya da satın alma yoluyla aynı nitelikte imtiyaznameler elde ettiler. Şehir halkına bağışladığı özel hürriyetler farklılıklar gösterebiliyordu.
**Yeni kurulan şehirlerde yaşayanlara lordlar tarafından ayrıcalıkları içeren imtiyaznameler verildi.
Fransa ve İngiltere’de krallar da kasaba ve şehirlerin bu imtiyazlarının garantörü oldular. Böylece krallarla şehir halkı arasında bir iş birliği doğdu. Çünkü her ikisinin de menfaati feodal asillere karşıydı. Bu ittifak, Fransa ve İngiltere’de milli monarşilerin kurulmasının temelini oluşturdu.
Orta Çağ ve Rönesans dönemi Avrupa’sının özerk siyasi yapısı, şehirlerine asıl karakterini veriyor ve onu diğer bölgeler ve zamanlardaki şehirlerden tamamen değişik kılıyordu.
**Feodal dünyada tipik olarak dikey bir düzenleme geçerliydi. İnsanlar arasındaki ilişkileri fief ve hizmet, bağış ve bağlılık yemini, lord, vassal ve serf gibi kavramlar düzenlemekteydi.
**Orta Çağ şehrinin ve onunla birlikte yeni şehirli sınıfın ortaya çıkışı değerler sisteminde, yönetim tiplerinde, kişisel durumlar ve ilişkilerde, üretim ve değişimde, özetle sosyal ve ekonomik hayatın tüm sektörlerinde yol açtığı değişmelerle yeni ve modern Avrupa’nın temelini oluşturdu.

Teknolojik Değişmeler

a) Tarım Teknolojisiyle İlgili Değişmeler
b) Enerji Alanındaki Değişmeler
c) Çıkrık, Gözlük ve İlk Ateşli Silahlar –Mekanik Saat
d) Gemicilik ve Denizcilikle İlgili Gelişmeler
e) Matbaanın Yaygınlaşması
M.Ö. 2500 yılları civarında Batı dünyasında teknolojik ilerleme sona erdi.

Tarım Teknolojisiyle İlgili Değişmeler

6 ve 11. yüzyıllar arasında ortaya çıkan teknolojik yenilikler daha çok tarımla alakalıydı.Avrupa’da yaygınlaşmaları uzun bir zaman alan bu yeniliklerin en önemlileri ağır saban, üçlü tarla rotasyonu ve yeni bir at koşum sistemi ile çivili at nalıydı. Bu yenilikler birbirlerine destek olarak 1100 yıllarından sonra Kuzey Avrupa’da görülen zirai büyümenin temelini oluşturdu.
Ağır sabanın en büyük avantajı yumuşak topraklara göre daha verimli olan Kuzey Avrupa’nın yoğun, sert topraklarını tarıma elverişli hale getirmesiydi. ikinci önemli avantajı, bıçağı ile toprağı altüst ettiğinden ekilen topraklarda çapraz sürüm işlemini gereksiz kılarak insan emeğinden önemli tasarruf sağlamasıydı.
**İkili tarla rotasyonundan üçlü tarla rotasyonuna geçiş, köy topluluğunun üretimini %50 artırıyordu. Üçlü tarla rotasyonunun bir başka avantajı İlkbahardaki baklagiller türü ürünlerin ekimi sayesinde hem köylülere protein yönünden daha zengin bir beslenme rejimi sağlaması hem de toprağı azot bakımından güçlendirerek kış üretiminin verimliliğini yükseltmesiydi.
Atın öküzün yerini alması, daha pahalı, fakat buna karşılık daha etkin bir sermaye malının daha ucuz fakat daha az etkin bir sermaye aracının yerine ikame edilmesi demekti.


Enerji Alanındaki Değişmeler
Orta Çağda meydana gelen bir diğer önemli teknolojik yenilik de su ve rüzgar değirmenlerinin yaygınlaşmasıydı. Su ve rüzgar değirmenleri M.Ö. 1. yüzyıl gibi erken bir tarihte icat edildi.
--Rüzgar değirmenleri ise Avrupa’da ilk kez 12. yüzyılın sonlarında görüldü.
--Su ve rüzgar değirmenlerinin yaygınlaşması geleneksel dünyadan kurtuluşun başlangıcı ve böylece Sanayi Devriminin ilk habercisi oldu.

Çıkrık, Gözlük ve İlk Ateşli Silahlar

14. yüzyılın başlarında ilk ateşli toplar ve mekanik saatler ortaya çıktı. Çinliler barutu 11. yüzyılda biliyorlardı.Çin yönetimlerini dış istilalardan çok iç isyanlar korkuttuğundan baruttan silah olarak yararlanmayı düşünmediler. Avrupalılar ise barutla ateşli silahları icat ettiler.

Mekanik Saat

Birim zamanda elde edilen üretimi maksimize etmeyi ifade eden verimlilik fikri saatin bir yan ürünüydü. Müslüman saatçiler Avrupa’da hiçbir şeyin bilinmediği bir dönemde su saatleri yapıyorlardı. Böyle bir efsane saat, Harun Reşit tarafından Şarlman’a 800 yılları civarında hediye olarak gönderildi. 14. yüzyılın başlarında muhtemelen İtalya ve İngiltere’de ilk mekanik saatler icat edildi.

Gemicilik ve Denizcilikle İlgili Gelişmeler

Orta Çağın sonlarında gemi dizaynı ve inşası ile gemicilik araçlarında önemli teknolojik gelişmeler oldu. 1470’lerde ortalama gemi büyüklükleri 300 tona yükselmişti. 16. yüzyılın başlarında ise gemilerin çoğunluğunun kapasitesi 600-700 tona ulaşmıştı.

Matbaanın Yaygınlaşması ve Etkileri

İlk matbaa 9. yüzyılda Çin’de icat edildi. Onu etkin bir kitle üretim aracı haline getirenler Avrupalılar oldu. Ancak Çin’de matbaa yaygın bir şekilde kullanılsa da potansiyel imkânlarından tam olarak yararlanılamadı. Çince bir metnin basımı yaklaşık 5.000 karaktere gerek gösteriyordu.
-Matbaa Avrupa’ya ulaştığında, 26 harfi Latin alfabesi esas alındı. Gutenberg’in ilk kitabı bastığı 1455’ten kısa süre sonra 1480’de Batı Avrupa’da 100 ayrı şehirde matbaa bulunmaktaydı
--Kağıt da Çin’de icat edildi. 8. yüzyılda İslam dünyasında kağıt üretimi yaygınlaştı. Kağıdın parşömen ve papirüs gibi alternatif yazı araçlarına göre en önemli üstünlüğü üretim maliyetinin daha düşük olmasıydı.
Orta Çağ Avrupa’sındaki Teknolojik Gelişmelerin Genel Özellikleri
Ağır saban Slav orijinliydi. Rüzgar değirmenleri bir İran icadıydı. İplik yapımında kullanılan çıkrık Avrupa’ya gelmeden yüzyıl önce 11. yüzyılda Çinliler tarafından biliniyordu. Pusula kullanmayı Avrupalılar Müslüman Araplardan öğrendiler. Barut da bir Çin icadıydı

Teşebbüs ve Kredi Alanındaki Gelişmeler

Sanayi öncesi toplumlarda gelirlerin %2 ile 15’i arasında tasarruf edilebilir. Sanayileşmiş toplumlarda da bu oran %3 ile 20 arasında değişmektedir. Aradaki temel farklılık sanayileşmiş toplumlarda bu tasarruflar geniş kitlelerin yüksek tüketim düzeyleriyle birlikte gerçekleşirken, sanayi öncesi dönemde ancak toplumun büyük bir kesiminin son derece düşük hayat standartları sayesinde mümkün olmasıydı.
** 10. yüzyılda doğan ve daha sonra yaygınlaşan Commenda A, B’ye bir miktar sermayeyi bir iş için, genellikle de dış ticaret işi için borç olarak veriyordu. B, iş seyahatini tamamlayıp geri döndüğünde A’ya hesap veriyordu. Eğer bir zarar söz konusuysa bu zararlar A’ya yükleniyor; bir kar söz konusuysa dörtte üçü A’ya, dörtte biri B’ye ait oluyordu.
-Commenda’nın ekonomik önemi,likit fon sahiplerinin dolaylı da olsa üretim sürecine katılabilmesiydi.
Commenda Orta Çağ İtalya’sında bir tarafın sermayesi,diğer tarafın dış ticareti yürüttüğü ortaklık türü.
Kumpanya kan bağına sahip kişiler arasında kurulan bir ortaklık şekli olarak doğmuştu. Daha sonra ortaklığın içine yabancılar da alındı.
Poliçe, paranın bir bölgeden diğerine transferinin aracıydı. Tüccarların borçlarının ve sözleşmelerinin kayıt altına alınması, 14 ve 15. yüzyıllarda Kuzey Avrupa’da kredi ve ticaretin gelişmesini teşvik etti.
---On bir ve 13. yüzyıllar arasında Avrupa’da faiz oranları % 30’lardan % 10-12’lere indi. Bunun nedeni hem gelirlerin yükselmiş olması nedeniyle daha fazla tasarruf yapılabilmesi, hem de iş tekniklerindeki gelişmeler sayesinde artan tasarrufların tüketim ve üretim amacıyla daha kolaylıkla temin edilebilmesiydi.

Para Alanındaki Gelişmeler

Orta Çağ geleneğinde para basımı hakkı hazineye aitti. Krallar için para basmak bir egemenlik göstergesi olduğu kadar aynı zamanda ve daha çok da bir gelir kaynağı olarak önemliydi.
Sekizinci yüzyılın son çeyreğinde Şarlman bir para reformu yaparak yeni bir para sistemi getirmişti. Bu para (penny) 1.7 gram ağırlığında ve saf gümüşten olup 12 tanesi eski paranın birine (shilling) eşitti. 1 pound = 20 shilling = 240 penny. Yeni para sistemi çok basitti. Pound bir ağırlık, shilling eski bir paranın adıydı. Bunlar yalnızca hesabi paralardı. Orta Çağın sonlarına kadar bu değerlerde paralar basılmamıştı. Penny ise dolaşımdaki tek paraydı.


Cenova 1172 dolaylarında 4 penny değerinde gümüş bir madeni para bastırdı. Piza, Floransa ve Venedik de kendi paralarını bastılar. Diğer Avrupa devletleri de aynı yolu izlediler. Cenova ve Floransa 1252’de ve Venedik 1284’te 3.5 gram ağırlığında saf altından genovini, şorin ve duka paralarını bastılar.
Paranın madeni muhtevasındaki bozulmanın en önemli nedeni, altın ve gümüşün yeterli ölçüde elastik olmayan arzına karşılık bir yandan ekonominin daha çok paraya dayalı hale gelmesi, öte yandan da nüfusla gelirin artması nedeniyle para talebinin yükselmiş olmasıydı.
Portekizliler,Afrika’da iki altın üretim bölgesi olan Gine ve Altın Kıyısı’nı keşfettiler. Avrupa’da Trol ve Saksonya’da zengin gümüş yatakları bulundu. 15. yüzyılın sonlarına doğru bu madenlerin üretimi arttı.
Malikane: Bir şato ve çevresindeki topraklardan oluşan malikanenin işlevi köylünün güvenliğini, aristokrat sınıfın ise geçimini ve otoritesini sağlamaktı.

Malikanenin toprakları dört bölümden meydana geliyordu:

1-Yerleşim yeri, 2-Tarlalar, 3-Çayırlar 4-Koruluk ile ormanlar.
-M.S. 6. yy Slavlar tarafından kullanılan ağır sabanın 10. yy. gelmeden Kuzey Avrupa’da genel bir uygulama olduğu tahmin edilmektedir.Ağır saban,hafif sabana göre daha fazla sürtünmeye yol açtığından çekilmek için çoğunlukla 8 öküze gerek gösteriyordu.Hafif saban çapraz sürümü gerektirdiğinden Akdeniz Avrupa’sında tarlalar genellikle kare ya da kareye yakın dikdörtgen şeklindeydi.
**İkili tarla rotasyonunda, tarlaların bir bölümüne kış ekimi yapılıyor, diğer bölümü ise üretkenliğini yeniden kazanabilmesi için boş bırakılıyordu.
**Üçlü tarla rotasyonunda ise tarlalar üç ana kısma ayrılıyordu.
--Orta Çağda da kölelik varlığını devam ettirmişti. Ancak Orta Çağ malikanesinde tipik iş gücü organizasyonu, serfler ve sınırlı ölçüde de hür köylüler üzerine bina edilmişti. Serf köylü, köleden farklı olarak lordun kişisel mülkü değildi.
Angarya: Bir bütün işletmeye sahip olan her köylü rezervde genellikle haftada üç gün çalışmak ve bu iş için gerekli saban, öküz ve aletlerden kendi payına düşeni getirmek zorundaydı.
Rezerv (demense): Lordun doğrudan yararlandığı topraklardır.
--Pazar imkânlarının sınırlılığı, Orta Çağ malikanesinde angaryayı iş gücü organizasyonunun en etkin şekli haline getirmişti.

Zirai Genişleme

1000 yıllarından itibaren başlayan zirai genişleme iki şekilde kendini gösterdi
1-İlk olarak yeni topraklar tarıma açıldı.
2-İkinci olarak yaygın bir kolonizasyon faaliyetine girişildi.
Geç Orta Çağda Avrupa Tarımı
1348-51 yılları arasında görülen bir veba salgını, Avrupa’da yaklaşık 25 milyon insanın ölümüne yol açtı. Kara Ölüm olarak adlandırılan bu salgın 20. yüzyıldaki iki büyük savaş da dahil olmak üzere Batı dünyasının 2. binyılda karşı karşıya kaldığı en büyük felaketti. Batı Avrupa’da nüfusun dörtte birini yok etti. On beşinci yüzyıl ortalarında ücretlerin satın alma gücü 1350 öncesinin iki katına çıkmıştı. Bu nedenle Geç Orta Çağ emeğin altın çağı olarak nitelendirilmiştir.
**Geçimlik üretim yapan köylü, büyük ve verimli topraklara sahip olduğu için krizden kazançlı çıktı.

Orta Çağın İlk Yarısında Ticari Daralma

Pirenne’in iddiası, Akdeniz ticaretinin 5. yüzyıldaki Cermen istilaları yüzünden değil de 7. yüzyılın İslam fetihlerinden dolayı kesildiğidir.
Henri Pirenne, Akdeniz bölgesinde ticaretin 8. yüzyılın başlarına kadar genişleyerek devam ettiğini belirtti. Tezin ana kanıtlarından biri, Avrupa’ya hala Mısır’da yapılan papirüsün ithal edilebilmesiydi.
Pirenne’in tezine pek çok eleştiri yapıldı. Robert S. Lopez, Müslüman ilerlemesinin kültürel açıdan Cermen istilalarından daha etkili olduğunu kabul etmekle birlikte ekonomik konularda farklı açıklamalarda bulundu. Lopez’e göre, Müslümanların ilerlemesiyle Akdeniz ticaretinin kesilmesi şeklinde derhal etkisini gösteren bir sonucun ortaya çıktığını söylemek doğru değildir. Bu kopuş elli yıl kadar sonra oldu ve sebebi de Bizans ile İslam İmparatorluğu arasındaki düşmanlıktı.
Karolenjler döneminde barbar krallıkları döneminde olduğundan daha şiddetli bir ticari depresyon yaşandığı tezi bugün kabul edilmemektedir.

İleri Orta Çağda Ticaretin Büyümesi ve Çeşitlenmesi

-Avrupa 13. yüzyıldan itibaren satmak için yeni mallara sahipti. Doğu-Batı ticaretine hala Uzakdoğu’dan baharat, Çin’den porselen, Bizans’tan ipekli kumaşlar gibi lüks mallar hakimdi. Ancak daha hacimli mallar, bilhassa Kuzey Afrika’dan ham yün, Ortadoğu’dan şap ve boya maddeleri, İtalya ve Güney Fransa limanlarına ulaşmaya başlamıştı.


Avrupa’nın Doğu’ya ihracatı köle ve kıymetli madenlerden ibaretti. Avrupa’da önemli bir ticaret hareketi Kuzey ile Güney bölgeleri arasında cereyan ediyordu. Orta Çağda bu ticaret, özellikle de Almanya ve Aşağı Ülkeler ile İtayla arasındaki ticaret karadan gerçekleşiyordu. Gemi dizaynında ve denizcilik tekniklerinde ortaya çıkan gelişmelerin 15. yüzyılda köklü etkiler doğurmasından önce, Akdeniz ve Kuzey denizi arasındaki deniz yolu tehlikelerle doluydu. Bu yüzden Alp geçitleri, Cebelitarık Boğazı’ndan daha yoğun bir ticari trafiğe şahit oluyordu. 12. yüzyılda ortaya çıkan Champagne panayırları Avrupa’da Kuzeyli ve Güneyli tüccarların en önemli buluşma noktasıydı Hansa: Orta Çağda önce 13. yüzyılda Alman liman şehirleri Hamburg ve Lübeck tarafından kurulan, daha sonra da iki yüz kadar şehir ve kasabanın katılımı ile ortaya çıkan ticari birliğin adıdır.
--Erken Orta Çağda tüccarlar başta Yunanlılar, Suriyeliler ve Yahudiler olmak üzere yabancılardı.

Geç Orta Çağda Ticaret

Floransa ve Venedik gibi şehirler rakiplerini sindirerek ve güçlerini yakın çevrelerine yayarak daralmaktan kurtuldular. Cenova panayırı 14. yüzyılda Champagne panayırının yerini aldı, ancak 15. yüzyılda Lyon panayırının rekabetiyle karşılaştı. Kuzey’de Antwerp, giderek Bruj’un yerini aldı. Alman Hansa birliği 1367’de azalan talebe bir tepki olarak ve rakiplerine imtiyazlarını kaptırmamak amacıyla resmi örgüte dönüştü. İtalyan şehirleri ticari önemlerini korumakla birlikte, Kuzey Avrupa şehirleri 16 ve 17. yüzyıllarda daha da şiddetlenerek sürecek olan bir olayın ilk provaları şeklinde ticari paylarını sürekli olarak artırmaya başladılar. 1350 sonrasında Avrupa’da faiz oranlarını %10-12’den 5-6’lara indirdi.

ORTA CAĞDA AVRUPA SANAYİ

Orta Çağda en geniş ve yaygın sanayi kolu, dokumacılıktı. Kumaş, Avrupa’da her ülkede, her bölgede ve hatta her evde üretiliyordu. On birinci yüzyıldan itibaren bazı bölgeler, bu alanda ihtisaslaşmaya başladı. Bu bölgelerin başında Kuzey Fransa ile Flandra ve çevresi geliyordu. Diğer önemli bölgeler Kuzey İtalya ve Toskana, Kuzey ve Güney İngiltere ve Güney Fransa idi. Yün en önemli ham madde, yünlü kumaş en önemli üründü. pekli ve pamuklu kumaş üretimi ise İtalya ile Müslüman İspanya’sında toplanmıştı.
Dokuma endüstrisine göre daha küçük fakat ekonomik açıdan daha önemli bir sanayi kolu, metalürji ve onunla ilgili yan faaliyetlerdi. Geleneksel sınıflamaya göre demir çağı M.Ö. 1400 civarında başlamıştı.

İleri Orta Çağda Sanayi

1-1000 yıllarından sonra Avrupa’da sanayinin ölçeğinde ve organizasyonunda önemli iki değişme görüldü. 10 ve 12. yüzyıllar arasında bu faaliyetler, malikanelerden yeni gelişen şehir merkezlerine kaydı.
2-İkinci önemli değişme sanayinin ölçeğiyle alakalıydı.
Lonca: Aynı meslek dalında faaliyet gösteren esnafın, karşılıklı yardım ve destek için bir araya geldiği meslek birlikleridir. Loncalar sanayi öncesi toplumlarda önemli ekonomik ve sosyal işlevleri olan kurumlardı.Esnaf loncalarının dini ve sosyal amaçları ile ekonomik fonksiyonları çoğu kez birbirine karışmıştır.

Esnaf Loncalarına Yöneltilen Eleştiriler

a. Teknik gelişmeleri engellemesi
b. Etkin iş organizasyonunu engellemesi
c. Büyük işletmelerin kuruluşunu engellemesi
d. Tekelci özelliklerinin olması
*Akdeniz ticaretinin 12. yüzyıldan itibaren geçirdiği en önemli değişiklik “Ticaretin dengesinin Batı’nın lehine dönmesi” dir.

Sanayinin Kırsal Bölgelere Göçü

Orta Çağın sonlarına doğru imalat faaliyetleriyle ilgili önemli bir diğer değişme esnaf faaliyetlerinin şehirlerden kırlara doğru yayılmasıydı.
Orta Çağın sonlarında sanayinin bu göçü çok çeşitli nedenlerden kaynaklanıyordu. Bunlar arasında en önemlisi su gücüyle çalışan basit makinelerin sanayide artan ölçüde kullanılmaya başlanmasıydı. Sanayinin kırsal bölgelere taşınmasının diğer önemli bir nedeni, talep yapısındaki değişmelere uyma konusunda şehir sanayilerinin yeterli esnekliği gösterememesiydi.
Sanayide bu coğrafi değişimin diğer bir nedeni, iş gücünün kırsal bölgelerde daha ucuz olmasıydı.
Tüccar kapitalist: İş emrini veren, hammaddeyi temin eden, üretimin dağıtımını sağlayan, pazarı bulan, ürün tipini belirleyen, kaliteyi denetleyen ve üretimin riskini üstlenen kişiydi.
Putting-out sistemi olarak adlandırılan bu düzenlemede esnaf, tüccar için çalışıyordu. Tüccar ham maddeyi temin ediyor ve iş için parça esası üzerine ödüyordu.
*Orta Çağ tarımının temel özelliği “Yeniliğe kapalı oluşu”dur.
*Orta Çağda sanayi faaliyetlerinin kırsal kesimde gerçekleşmesinin en önemli nedeni “Kendi kendine yeterlik”tir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst