Aöf İktisat Tarihi Ders Notları 3. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
İKTİSAT TARİHİ

3.ÜNİTE


Modern Zamanlar Öncesinde Asya, Afrika ve Amerika’da Toplum ve Ekonomi

Avrupa,özellikle Batı Avrupa 16. yy dan başlayarak 20. yy kadar ekonomik açıdan oldukça ilerlemiştir.

ASYA’DA TOPLUM VE EKONOMİ

Asya toplumları, bazı Avrupalı tarihçiler ve toplumbilimciler tarafından toprakta özel mülkiyetin bulunmadığı, rasyonel pazar organizasyonundan ve bürokratik yönetim şekillerinden yoksun, değişme dinamiği olmayan, tarih dışı toplumlar olarak nitelendirilmiştir.
Doğu despotluğu, doğu devletlerinde tarım için vazgeçilmez olan sulama sistemlerini kontrol eden yöneticilerin toplumu tam bir baskı altına alarak kişisel teşebbüsün ve temsili kurumların gelişmesine izin vermediği yönetim modelidir.
Asya, dünyada kişi başına gelirin de en yüksek olduğu bölgeydi. Dünya üretiminin %62.1’ini gerçekleştiren Asya’nın gayrisafi hasılası, Batı Avrupa’nınkinin 3.5 katına yakındı. Çin ve Hindistan 100 milyonu aşan nüfuslarıyla dönemin en büyük siyasi-ekonomik birimleriydi.

İslam Dünyası

İslam dini 7. yy. Arabistan’da doğdu. 632 yılına kadar tüm Arabistan İslam egemenliğine girdi. 7. ve 8. yy başlarında gerçekleşen Arap fetihleri, tarihte ilk kez daha önce Bizans ve Sasani imp. denetiminde olan Akdeniz dünyası (Mısır, Suriye, Filistin ve Kuzey Afrika) ile Mezopotamya ve İran’ı bütünleştirdi.
Araplar Hindistan ve Güneydoğu Asya’dan getirdikleri bitki ve ağaç türlerini batıya doğru önce İran, Irak, Suriye’ye ve daha sonra da Akdeniz’in iki kıyısındaki bölgelere yayarak adeta bir ‘yeşil devrim’ gerçekleştirdiler.
Siyasi bütünleşmenin sonuçlarından biri de bu geniş bölgede para birliğinin sağlanması oldu. İslam fetihlerinden önce Bizans bölgesinde altın, Sasani topraklarında ise gümüş paraların kullanıldığı tek metalli para sistemleri geçerliydi.

**7. yüzyılın sonunda gerçekleşen para reformuyla 4.25 gramlık dinar adlı altın ve 2.97 gramlık dirhem adlı gümüş paralara dayalı çift metalli para sistemine geçildi.

**İslam dünyası sanayi öncesi dönemde dünyanın en yüksek şehirli nüfusa sahip bölgelerinden biri oldu.
İslam dünyasının tarımsal imkânları sınırlı olsa da Akdeniz ve Çin arasındaki kervan yolları büyük bir ticari potansiyel yaratıyordu. Coğrafi keşiflere kadar Müslümanlar, Avrupa ve Asya arasındaki ticarette tek aracı konumundaydılar. Manyetik pusula ve kağıt yapımı gibi Çin teknolojileri Müslümanlarca Avrupa’ya ulaştırıldı.Müslüman tüccarlar, Hint okyanusunun rüzgar şartlarını çok iyi biliyorlardı; deneyimli rehberleri, astronomi ve denizcilikle ilgili bilgileri ve gelişmiş gemicilik araçları bulunuyordu.
Müslümanlar ulaşımda Mezopotamya bölgesinde nehirlerden de yararlanmakla birlikte kara taşımacılığında kısa mesafelerde at, katır ve eşekleri; uzak mesafelerde ise yüzlerce, hatta binlerce deveden oluşan kervanları kullandılar.
Müslümanlar fethettikleri bölgelerdeki Hristiyanlara ve özellikle de Yahudilere büyük bir hoşgörü gösterdiler ve onları vergilendirerek özgürlüklerine saygı gösterdiler.

**Müslümanlar uluslararası ticaretle ilgili daha ileri ödeme ve finansman araçları geliştirerek Orta Çağ ekonomik hayatına önemli katkıda bulundular.

Müslümanlar Doğu Roma İmparatorluğu’na ait toprakları egemenlikleri altına alarak klasik Yunan kültürünü tanıdılar. Avrupa Orta Çağı boyunca Müslümanlar bilim ve felsefede öncü konumundaydılar.
Osmanlı Devleti siyasi ve ekonomik rol oynayan İstanbul, Anadolu’da ve Balkanlar’da Akdeniz ve Karadeniz’e kıyısı olan zengin tarım topraklarını kapsayan geniş bir hinterlanda sahipti. Anadolu
ve Balkanların insan gücü ve diğer kaynaklarının İstanbul’un avantajlı konumuyla kontrol edilmesi imparatorluğun gücünün temelini oluşturuyordu.
Osmanlı devletinin yönettiği kitle ekonomik, dini ve etnik açıdan karmaşık özellikler gösteren göçebe ve yarı göçebe grupların de yer aldığı bir köylü toplumu olmakla birlikte o dönemde dünyanın pek çok yerinden daha fazla bir şehirli nüfusu da içeriyordu.

Toplum iki ana gruptan oluşuyordu.

1-Birinci grup Sultan ve onun hizmetinde olan herkesi yani tüm askerleri, din adamlarını, bürokratları, bunların ailelerini, hizmetçi ve kölelerini kapsıyordu. Askeri olarak adlandırılan bu kişiler devlete sağladıkları hizmetler karşılığında vergi muafiyeti başta olmak üzere bazı imtiyazlardan yararlanırlardı.
2-İkinci grup ise reaya adı verilen vergi mükellefi nüfustu. Bu gruba çiftçiler, tüccarlar ve esnaf giriyordu.
Hukuki prensipler ve uygulamalar iki kaynaktan geliyordu.
1-Birincisi, İslam’ın getirdiği hukuk sistemiydi.
2-İkincisi ise, sultanın yaptığı yasalardı.
--Merkezi yönetimin en önemli unsuru sultanın sarayıydı.
--Merkezi yönetimin en önemli organı olan Divan-ı Hümayun ise hem idarenin başıydı ve hem de adalet sisteminin işlemesini sağlayan bir yüksek mahkeme niteliğindeydi.


Osmanlıda Tarım
Osmanlı ekonomisi temelde geçimlik bir tarım ekonomisiydi. Tarım sektörüyle ilgili önemli bir kurum taşra yönetiminin ve kırsal ekonominin temelini oluşturan tımar sistemiydi.
Tımar sistemi Osmanlı taşra yönetiminin ve kırsal ekonominin temelini oluşturuyordu.
--Tarımasal ekonomide devletin en önemli geliri öşür vergisini,köylü para yerine ürün olarak ödüyordu.
Mültezim, iltizam yoluyla vergi gelirlerini satın alan kişidir.
İltizam olarak adlandırılan bu yöntemde gelirlerinin bir bölümünü mültezimlere kaptıran devlet, askerlerin ücretlerini ödemek için yeterli fonları toplayamıyordu.

--Tımar sistemi en başından itibaren Osmanlı toprak rejiminin de temelini oluşturdu. Tımar sisteminde üretici hür köylü statüsünde olmakla birlikte bazı yükümlülükleri de vardı. Köylünün, öncelikle toprağı işlemesi ve belirlenen vergileri ödemesi gerekliydi. Tarımsal üretimden alınan en temel vergi öşürdü.

16. yüzyıl öncesinde üretimin temel unsuru olan emek kıt bir faktördü. Reayası göç eden sipahinin geliri azalacağından, köylünün bulunduğu toprağı terk etmesi yasaktı. Sipahi, başka bir bölgeye göç eden reayayı 15 yıllık bir süre içinde geri getirme hakkına sahipti.
Sipahi zirai üretimle doğrudan ilgilenmediği için Osmanlı kanunları köylüye, sipahiye karşı yerine getirilecek ve Avrupa’daki feodal sistemle karşılaştırıldığında önemsiz bazı angarya görevler yüklüyordu.
Tımar sisteminin feodal Sistemden farkı, Tımar Sisteminde sipahinin devletten aldığı toprağın mülkiyeti değil, bu topraklarda yaşayan insanlardan belirli devlet gelirlerini toplama hakkıydı. Sipahi, feodal sistemdeki lorddan farklı olarak devletin toprak yasalarının bir uygulayıcısı konumundaydı. Bu nedenle Osmanlı toplumunda Avrupa’da olduğu gibi aristokratik bir sınıf oluşmamıştı.


Devlet gelirlerin %51’i ise doğrudan sultana ait olup, devletin hazinesine giriyordu. Merkez hazinesi kendisine ait gelirlerin tahsilini sağlamak amacıyla mukataa adı verilen mali birimler oluşturmuştu. Mukataaların gelirleri iltizam yöntemiyle toplanırdı.
Merkez hazinenin gelirlerinin önemli bir kısmı kapıkulu ve yeniçerilerin maaşları ile kamu binalarının inşa ve bakımlarına harcanırdı.

Uluslararası Ticaret

Bursa, İpekcilik ticaretinde önemlidir. 16. yüzyılda Osmanlıların Doğu-Batı ticaretindeki rolünü tehdit eden önemli bir gelişme Portekizlilerin Ümit Burnu yoluyla Hindistan’a ulaşmalarıydı.
Bazı kısa kesintilere rağmen Halep, Kahire, İstanbul ve Bursa Avrupalı tüccarın Doğu mallarını bulabildiği aktif bir pazar olma özelliğini korudu.
Akdeniz’in en büyük deniz gücü olan Venedik, Suriye ve Mısır’daki baharat ticaretine hakimdi. Venedik gemileri Doğu Akdeniz limanlarına yünlü ve ipekli kumaşlar, kağıt, cam eşya ve aynalar getirip karşılığında Mısır ve Suriye’den baharat, ilaçlar, boya maddeleri, ipek ve pamuk, Anadolu ve Rumeli’den ise buğday, deri, yün, ipek ve pamuk götürüyorlardı.

Karadeniz ticareti, Osmanlı ekonomisinin en önemli bölümlerinden biriydi. Osmanlılar 15. yüzyılın sonlarında önemli Karadeniz limanlarını ele geçirdikten sonra yabancı tüccarı Karadeniz ticaretine sokmadılar. On altıncı yüzyılda Avrupalıların da ilgisinin artmasına kadar Rus kürklerinin en önemli pazarları Osmanlı şehirleriydi.

Osmanlı şehirlerinde kervan ticareti ve dış ticaretle uğraşan tüccarlar Osmanlı toplumunun gerçek sermayedarlarıydı.
Şehirler ve Sanayi
Yakındoğu devletlerinde kanalların, setlerin, yolların, köprülerin ve kervansarayların inşa ve korunması gibi kamu işlerini devlet üstlenmişti. Osmanlı şehirlerinin gelişmesinde ve fizik planlarının oluşumunda külliye kurumu önemli rol oynamıştır.
Külliyeler genellikle vakıf olarak kuruluyordu. Vakıflar sistemi, İstanbul’da ve
diğer şehirlerde kültürel ve ticari tesislerin kurulmasında önemli rol oynamıştır. Vakıflar kadı önünde yazılmış ve sultan tarafından onaylanmış bir vakıf senedine dayanıyordu. İslam toplumlarında tüm hayır kurumları vakıflar şeklinde kurulmuştu.
Osmanlı şehirlerinde esnaf loncaları ekonomik ve sosyal hayatın önemli bir unsuruydu.

**Ekonomik açıdan lonca düzeni arz ve talep yasalarının işlemesindeki problemleri çözmeyi amaçlıyordu. Lonca düzenini belirleyen ikinci önemli faktör pazarın sınırlılığıydı.

Lonca üyeleri arasında rekabetin önlenmesi amacıyla, mamul malların belirli standartlara uyması koşulu getirilmişti.Loncanın yanında Ekonomiyi düzenleyen bir başka önemli kurum da ihtisaptı.
İhtisap düzenlemelerinin çoğu ticarette hileyi ve aşırı karı önlemeyi, piyasada adil fiyatların tespit olunmasını, malın ağırlığının ve kalitesinin kontrol edilmesini amaçlıyordu.
--İstanbul’da 150 büyük lonca bulunurken 15. yüzyılda Bursa’da 60, 17. yüzyılda Manisa’da 50 civarında lonca mevcuttu.


Çin
Çin ekonomisi 15. yy kadar Avrupa’dan daha yüksek bir kişi başına gelir düzeyine sahip dünyanın en büyük ekonomisiydi. Çin uygarlığı M.Ö. 2000 yılından itibaren tamamen dış etkilerden uzak kendine özgü gelişme çizgisi izledi. M.Ö. 5.yy Konfüçyüsçü düşünce Çin uygarlığının felsefi temelini oluşturdu.
İlk başlarda Çin’de tarımı yapılan temel ürün darıydı. Daha sonra bu ürüne Ortadoğu’dan gelen buğday ve arpa eklendi. Onuncu yüzyıldan itibaren Güneydoğu Asya’dan gelen pirincin üretimine başlanmasıyla Çin tarımı sulamanın büyük önem taşıdığı emek-yoğun bir nitelik kazandı.
13. yüzyılda Çin muhtemelen dünyanın en gelişmiş tarımına sahipti. Çin, nüfus baskısına üretim artışıyla cevap vererek kişi başına tüketim düzeyini koruyabildi. Tarımsal gelişmeye devlet de en etkin tekniklerin tanıtımını sağlayan tarım kitapları dağıtarak destek verdi.
Çin’in iki büyük nehrini birbirine bağlayan ve 1415’te inşası tamamlanan Büyük Kanal (Paris-İstanbul arası mesafeye eşit olup 2.300 km uzunluğundaydı) bir mühendislik harikasıydı
Çin yiyecek tüketiminde, toprağın hayvan besiciliğine göre daha ekonomik kullanımını sağlayan ürünler üretiminden sağlanan protein ve kaloriler büyük yer tutuyordu.

İpek kumaş üretimi oldukça erken tarihlerde ilk kez Çin’de başladı ve Büyük İpek Yolu aracılığıyla Avrupa’ya ihraç edildi. Porselen, kağıt ve matbaayı Çinliler icat etti. Şarlman Avrupa’da ilk gümüş parayı bastığında, Çinliler kağıt para kullanıyorlardı. Manyetik pusula bir Çin buluşuydu.

Konfüçyüscü düşüncenin kendi kendine yeterli ve ticaretten çok tarıma dayalı bir ekonomi tercihine rağmen Çin yönetimleri ticarete açık olmanın mali yararlarının farkındaydılar.
Teknolojik gelişmişliğine rağmen Çin sanayileşme sürecine giremedi. Çünkü zanaat ürünleri sarayın, bürokrasinin ve toprak sahibi yüksek aristokrasinin sınırlı taleplerini karşılamaya yönelikti.
Tüccarlar ve ticaret Konfüçyüsçü değerler sisteminde aşağı bir statüye sahipti. Zengin olan az sayı daki tüccar servetinin önemli bir bölümünü toprak satın alarak aristokratik sınıflara katılmak için harcıyordu.
Çin bilim tarihinin en ünlü uzmanlarından Joseph Needham, “Çin toplumunda sermaye birikimi mümkündü, ancak bunun kalıcı olarak üretici endüstriyel işletmelere aktarılması, eğitim görmüş bürokratlar tarafından sürekli engellenmekteydi.

**Sung dönemi (960-1279) Çin uygarlığının sanat, edebiyat, felsefede olduğu kadar ekonomi, teknoloji ve yönetim alanlarında da zirveye ulaştığı dönem oldu.

13. yy Moğol istilası Çin uygarlığının gelişmesini olumsuz etkiledi. Yüzyılı biraz aşan bir süre Çin, Moğol kontrolünde kaldı.Akdeniz ve Çin arasındaki ticaret o döneme kadarki en yüksek düzeyine ulaştı.
Moğol barışının uluslararası ekonomik bütünleşmeye sağladığı katkının en önemli kanıtı, Çin ipeğinin İtalya’daki satış fiyatının Çin’deki fiyatının üç katından fazla olmamasıydı.


Ming hanedanı (1368-1644) yeniden Çin yönetim geleneklerine geri dönüşü sağladı. Ming döneminin ilk 150 yılında önemli bir ekonomik büyüme gerçekleşti.
1200-1433 arasında Çin, Asya ticaretinin dinamik gücüydü. İlk Çin profesyonel deniz gücü 1232’de kurulmuştu. Yüzyıl içinde 52.000 denizcisi olan 20 filoluk bir güç oluşturulmuştur. 1405-1433 yılları arasında Hint Okyanusu’nun Batı kıyılarına Amiral Cheng-ho tarafından yönetilen keşif amaçlı 7 sefer yapıldı.Keşif seferlerinde kullanılan uzak mesafe Çin gemileri 120 m. boyları ve 50 m. genişlikleri ile Gama’nın gemilerinin 5 katı büyüklüğündeydi.

Hindistan

Özgü bir ürün ise pamuktu. Hindistan’da üretilemeyen gümüş özellikle para basımında kullanılıyordu.
--Hint toplumunu diğer toplumlardan ayıran önemli bir özellik kast sistemiydi.
Kastlar etkin unsur ve meslek söz konusuydu.Bu sistem toplumu ekonomik ve sosyal fonksiyonları kalıtımsal bir şekilde açıkça tanımlanmış ve birbirinden kesin şekilde ayrılmış gruplara bölüyordu.
--Ekonomik açıdan kast sisteminin en önemli özelliği mesleklerin de kalıtımsal olmasıydı.
--Hint kast sistemi bir zamanlar düşünüldüğü kadar katı olmasa da sosyal hareketliliği ve etkin kaynak dağılımını büyük ölçüde engelliyordu.

Japonya

Japonya 7. yüzyıldan itibaren Çin’in kurumlarını benimsemeye başladı. Çin tipi Budizm kabul edildi ve dini kuruluşların büyük servetler edinmesine izin verildi. Yine Çin yazı stili ve harfleri, edebiyat tarzı, giyim modaları, takvimi ve ölçü birimleri kabul edildi. Avrupa ve Hindistan’a göre Japonya ve Çin’de daha büyük bir toprak kıtlığı vardı ve bu yüzden tarım son derece emek-yoğun bir özellik gösteriyordu.
Bütün bu Çin etkisine rağmen 10. yüzyıldan itibaren Japonya’nın kurumsal tarihi ve yönetim şekli Çin’den çok feodal Avrupa’nınkine benzer özellikler göstermeye başladı.Mülkiyet iddiasında olan çeşitli kademedeki kişiler bağımlı köylüden tarımsal fazlanın önemli bir bölümünü alıyorlardı.
Osmanlı loncalarında görevli kişiler
a. Şeyh b. Yiğitbaşı
c. Ehl-i hibre d. Kethüda


AFRİKA’DA TOPLUM VE EKONOMİ
Birinci yüzyıldan 7. yüzyıla kadar Kuzey Afrika, Roma İmparatorluğu’nun zengin bir bölgesiydi. İslam fetihleri Kuzey Afrika’nın politik ve sosyal yapısını tamamen yeniden şekillendirdi. Yazılı bir dilin olmayışı kuşaklar ve toplumlar arasında bilgi aktarımını da güçleştiriyordu.
Bu dönemde bölgede avcılık ve toplayıcılıktan tarımsal üretime geçiş süreci yaşandığından ekonomide en ilkel avcılık ve toplayıcılıktan oldukça gelişmiş tarla tarımı ve hayvan yetiştiriciliğine kadar değişen büyük farklılıklar gözleniyordu.
Sahra’yı aşarak Afrika’nın iç kısımlarına ulaşan bir ticaret yolu M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda Ortadoğu’dan gelen develerin taşıma işlerinde kullanılmasından sonra büyük işlerlik kazandı. Ancak bu tarihten sonra bile taşıma maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle ticaret yüksek değerli ve düşük hacimli altın, fildişi gibi mallar ve kölelerle sınırlı kaldı.

AMERİKA’DA TOPLUM VE EKONOMİ

**Amerika kıtasında tarım Eski Dünya’dan bağımsız olarak keşfedilmişti. Ana ürün mısırdı. Amerika kıtasında toprağın işlenmesi ve ürünün kaldırılması tamamen insan gücüyle yapılıyordu. Kullanılan temel tarım aracı çapaydı. Arkeolojik bulgular uzak mesafeli ticaretin M.Ö. 2. binyılın ortalarında başladığını göstermektedir. Maya uygarlığı 4. ve 9. yüzyıllar arasında zirvesine ulaştı. Bu dönemde Amerika dışında bilinmeyen bir sulama tekniğiyle tarım yapılmaya başlandı. Aralarında gelişmiş ticaret ilişkileri bulunan kalabalık şehirlerin varlığı zirai verimliliğin oldukça yüksek olduğunun açık bir göstergesiydi.

M.S. 1200’lerde dağlık bölgelerde yaşayan bir kabile olan İnkalar geniş bir alanı denetimleri altına aldılar. Amerika kıtasında tarım Eski Dünya’dan bağımsız olarak keşfedilmişti. Ana ürün mısırdı. Domates, kabak, fasulye ve patates diğer önemli ürünlerdi. Köpek dışında yararlanılan tek ehli hayvan yük taşıma işlerinde kullanılan lamalardı. Lamalar sırtlarında insan taşımıyor, araba ya da saban çekmiyorlardı. Bu yüzden de toprağın sürülmesi ve ürünün kaldırılması tamamen insan gücüyle yapılıyordu. Kullanılan temel tarım aracı çapaydı.

*İlk kağıt para Çinde kullanılmıştır.
*Modern zamanlar öncesinde demirin tanınmadığı Bölge Amerikadır
*Modern zamanlar öncesinde mısırın temel ürün olduğu bölge Amerika dır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst