Açıköğretim Eleştiri Kuramları Özeti Ünite 3

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf Eleştiri Kuramları dersi 3.Ünite Ders Özetidir.

İzlekçi Eleştiri


Edebiyat Nedir?
Okurlar nezdinde estetik haz yaratmayı amaçlayan yazın ürünlerinin tümüdür. Bir yapı ile düşüncenin eser biçiminde vücut bulmasıyla sanat yapıtı ortaya çıkar.


Eleştiri Nedir?
Eleştiri, “elemek” fiilinden gelmektedir. Elemek ise “el” adından türetilmiştir, elden geçirmek, seçmek anlamına gelir. Batı dillerinde eleştiri için kullanılan “critique” sözcüğünün kökeni Latince ctiricus, Yunancakritikos sözcüklerinden gelmekte olup ilk anlamı kesin olarak yargılamaktır.
Eleştiri genel anlamıyla bir varlık, oluşum, düşünce, söylem ya da ürünün olumlu ve olumsuz yönlerini, nitelik ve eksikliklerini irdeleyip anladıktan sonra tam değerini ortaya çıkarma, yargıya ulaşma çabasıdır.
Genel kural olarak eleştirinin mesafeli ve nesnel olması beklenir ancak sanat eserleri söz konusu olduğunda izlenimci ve öznel eleştirilere fazlaca rastlanır. Tamamen eleştiren kişinin kimliği, donanımı ve tutumu sonucunda ortaya çıkan bu yargılar eleştiriden ziyade kişisel yorum niteliğindedirler.
Çözümleme ise, bir bütünün parçalarıyla olan ilişkileri göz önüne alınarak yapılan nesnel ve bilimsel dayanakları olan değerlendirme işlemidir.
Yorum: öznel
Eleştiri: öznel ya da nesnel (izlenimci, ruhçözümsel, tarihsel, toplumbilimsel, izlekçi…)
Çözümleme: nesnel ve bilimsel (dilbilimseli yapısalcı, göstergebilimsel…)


Edebiyat Eleştirisi Nedir?
Edebiyat eleştirisi, edebi eserlere veya yazarların yaratıcılıklarına ilişkin yargıda bulunmak, yorum ve açıklama yapmak amacıyla gerçekleştirilen okuma incelemeleri sonucunda oluşur. Eleştiriler edebiyat dışı disiplinlerden yararlanılarak da yapılabilir, buna dış eleştiri denir. İzlekçilik, yapısalcılık, yazınbilim, yazınsal göstergebilim gibi yöntemlerle yapılan eleştirilere iç eleştiri denir.


Mefhum ve Kavram
Arapça kökenli mefhum sözcüğüne karşılık olarak “kavram” kullanılmaktadır. Mefhumun anlamı, bir şeyi kendiliğinden, bir anda tanıma, bilmedir. Sözcüğün ikinci anlamı, bir şey hakkında edinilmiş temel bilgidir.
Kavram (fr. Concept) sözcüğünün karşılığı, bir nesne ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımıdır. Felsefi terminolojide nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve ortak bir ad altında toplayan genel tasarım olarak tanımlanır.


İzlek
Bir edebi eserde işlenen konunun anlamca ortaya koyduğu ana yönelim olarak tanımlanır. İzlek çoğu zaman eserin konusu ile karıştırılır. Konu, eserin dışında da var olan kavramları anlatır. İzlek ise eserin içinde yaratılan bir anlam kategorisidir. İzlek, tasarlanmış öznenin dünya ile olan öznel ilişkisini anlatır.


İzlekler mefhum ve kavramlardan yola çıkarlar. İzleksel eleştiri bu nedenle kavramsal eleştiri olarak da kabul edilir. İzlek bir eserde yinelenen öğeler, olgular ya da kavramlar olarak düşünülmelidir. Yinelenen izlek, yananlam, simge/sembol veya örtük anlamlarla oluşturulabilir.
Yalnızlık, dostluk, aldatma, sahiplenme, yaşama savaşı, sevinç, pişmanlık, özlem, özgürlük, hasret sıklıkla kullanılan izleklerdir.
Edebi eserlerde kimi zaman çatışma unsuru olarak karşıt kavramlar izlek olarak işlenir: yaşam – ölüm, geçmiş – gelecek/şimdi, gençlik – yaşlılık gibi.
İzlekler genellikle aynı sözcüklerle ya da imgelerle ortaya çıkarlar. Bu durum izleklerin saptanmasını kolaylaştırır.
Bir eserde sıklıkla kullanılan kavramlar, eserdeki izleklerin tespiti için dikkatlice belirlenmelidir.


İmge
Edebiyatta imge, kavramlar arasında benzerlik ilişkisine dayalı olarak gerçekleştirilen anlam sanatıdır. Yazarlar dili kullanma becerisi nispetinde özgün imgeler ortaya koyabilir ve bu yolla eserlerinin değerini yükselebilirler. Özgün bir imge yaratılırken anlamsal ve sözbilimsel sapmalar söz konusudur. Eğretileme bu amaçla kullanılan bir yöntemdir. Eğretileme, bir sözcüğün genel olarak kabul gören anlamı dışında kullanılmasıdır. İmge oluşturulurken yapılan işlem de bundan farklı olmadığı için iki kavramın birbirlerinin yerine kullanıldığı gözlenebilir.
Pierre Reverdy şiirsel imge için söyle der: “birbirlerine yaklaştırılan iki gerçeklik arasındaki ilişki ne kadar uzak ve yerindeyse, imge o kadar güçlü olur.”


İmgelem Nedir
Soyut olanı göz önüne getirme, zihinde canlandırma yetisi olarak tanımlanabilir. İmgelem yaratıcı olabilir; tasarımı kendisi yaratır. Yansıtıcı olabilir; zihinde önceden bulunan tasarımları anımsar. Yaratıcı imgeleme, insanın daha önce hiç görmediği, hatta gerçek dışı varlık ya da nesnelerden yeni bir görüntü (imge) oluşturabilme yetisidir.


İzlekçi Eleştiri
Edebi eserleri edebiyat dışı disiplinlerden yararlanarak açıklamaya çalışan kuramlara tepki olarak ortaya çıkmıştır. Eseri, içerisindeki öğelere dayanarak açıklamaya çalışır.
Edebi eserler yaratıcısının dünyaya bakışını ve kendi dünyasıyla ilişkisini, hayata, çevreye ve kendine bakışını ortaya koyar. Yazarlar yazmaya başladıklarında bir anlamda kendilerini yeniden kurarlar. Yazarın kendi öz-benine mesafe koymaya çalışması izlekçi eleştiriyi yapısalcı kurama yakınlaştırır. İzlekçi eleştiride yazar yerine “yaratıcı ben”, “yaratıcı özne”, yaratıcı bilinç” gibi ifadelere yer verilir.
İzlekçiler, edebi eserde belli izleklerin önemli ve ayrıcalıklı olduğuna inanırlar. Eseri anlayabilmek için eser sahibi gibi düşünmenin gerekli olduğuna inanırlar. Israrla eserdeki gizli anlamın ortaya çıkarılması için çalışırlar.
Edebiyat yapıtı bir ilişkiler ağıdır ve bu ağda yer alan her öğe bütüncül anlamın oluşmasına katkıda bulunur.
İzlek saptama işlemimde asıl olan yinelenmiş anlamların bulunmasıdır. Her eleştirmen bir eserde farklı izleklerin izini sürebilir bu da izlekçi eleştiriyi nesnellikten uzaklaştırır.


İzlekçi Eleştirmenler
İzlekçi eleştirmenler ruhbilimden esinlenmişlerdir. Bununla beraber ruhçözüme değil çeşitli felsefi akımlara bağlı kalmışlardır. Gaston Bachelard, Georges Poulet ve Jean-Pierre Richard akımın önde gelen simalarıdır. Her üçü de b,linçin eleştirmenleri olarak anılırlar.


Gaston Bachelard
Felsefe eğitimi almış, bilim tarihiyle ilgilenmiştir. Bilim ve edebiyatın yaratıcılık ekseninde buluştuğuna inanır. Her ikisinin de amacı hayata anlam katabilmektir. Bilincin en net biçimde edebiyatta ortaya çıktığına inanmaktadır.
Bachelard eserlerinde Aristoteles’in izinden giderek dört temel element üzerinde yoğunlaşmıştır. Bachelard bu temel öğelerden hareketle belli izleklere ulaşmıştır.
Temel elementlerin birbirleriyle karışabilmesinden hareketle imgelemin durağan olmadığı, hareketli bir alan olduğu sonucuna ulaşmıştır. Dolayısıyla imgelemin tek başına bir değeri yoktur. İmgenin değeri bağlı olduğu anlam ağına aittir.


Georges Poulet
Cenevre Okulu’na bağlı olan eleştirmen, Bachelard gibi bilinçle yakından ilgilenir. Edebi eserlerdeki imge ağlarını ortaya çıkarmaya çalışır. Zaman ve uzamla ilgilenmiştir. İnsan Zamanı Üzerine İncelemeler başlıklı dört ciltlik eserini 1949-1968 yılları arasında yayımlamıştır. Ona göre zaman kavramında süre değil “an”lar önemlidir. Sevinç, öfke, kin gibi belirgin duygular hep kısa zaman dilimlerinde gerçekleşmektedir. Zaman kavramı yaratıcı ve özgün imgelerle somutlaşır.
Baudelaire ve Rimbaud üzerine yoğunlaşmıştır. Geçmiş ve pişmanlıkBaudelaire’de takıntı halini almıştır. Bu durum şairi kısıtlamaktadır. Rimbaud ise her an dünyasını ve kendini yeniden yaratmanın peşindedir.
İzlekçi eleştiri anlayışını Eleştirel Bilinç adlı kitabında ortaya koymuştur. Poulet kendi izlenimlerini yapıtlara dayatmaya çalışan eleştirmenlere karşı çıkar. Bunun yanı sıra özneyi bütünüyle yok sayan yapısalcılığa da uzak durur. Ona göre eleştirmen hem yazarla duygudaşlık kurmalı hem de nesnel saptamalar yapabilmek için yazarla ve yapıtla arasında eleştirel mesafe koymalıdır.
Eleştirmek için hissetmek ve anlamak gerekir. İki bilincin yazarın ve okurun birbirine yaklaşması, birbiriyle buluşması şarttır.


Jean-Pierre Richard
Yaratıcı bilinç ve yazınsal yaratının nasıl doğduğunu anlamaya çalışır. Bunu yaparken düşünceden çok duyulardan, algılardan yola çıkar. İnsandan yapıta ulaşmaya çalışır. Yapıtı, yaratıcısının kişiliğini ortaya çıkaran bir yapı olarak değerlendirir. Bunun için eserdeki en küçük detaylar bile çok önemlidir.
Richard, belli izleklere açıklık getirmiştir. Örneğin yemek izleği doymazlık motifini ortaya koyar. Aşk deneyimi ise akışkanlık içeren imgelerin yinelenmesiyle bağıntılıdır.


Uygulamalar
İzlek kavramı günümüzde edebiyat yapıtları yeni eleştiri ve çözümleme yöntemleriyle birlikte ele alınmaktadır.
Örnek, 1
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni, anlatabilmek seni,
İyi çocuklara, kahramanlara,
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.


Ard arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana,
Bir bu yana...


Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.


Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...


Uzam: zindan, dışarıda, dünya, kuyu, okyanus, cehennem
Zaman: zemheri, leyli, bahar, akşam
Esaret: pranga
Uzun esaret: art-arda kaç zemheri, kaç leylim bahar, prangalar eskittim
Haksız esaret: namussuza, haldan bilmez/kahpe yalana
Yalnızlık: bir ben uyumadım, ıssız, yokluğun
Hasret: Hasretinden prangalar eskittim, yokluğun cehennemin öbür adıdır.
Soğuk: zemheri, dipsiz kuyulara, üşüyorum, kapama gözlerini
Işıksızlık: zindan, dipsiz kuyulara, leylim, akşam, kapama gözlerini
Yoksunluk / uykusuzluk: bir ben uyumadım
Yalnızlık: yokluğun cehennemin öbür adıdır
Çaresizlik: seni bağırabilsem seni
Kapatılmışlık: pranga, zindan
Kayıp: yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, yitirmiş öpücükleri


Görüldüğü gibi sadece şiirdeki verilere yer verilmiş, şairin yaşamına dair herhangi bir veriye yer verilmemiştir.
Sıralanan izleklerin anlam alanları, yaratıcı öznenin, dış dünyaya karışması engellenmiş, yapmak istediklerini, aklından geçenleri gerçekleştirme özgürlüğünü kaybetmiş bir kişi olduğunu gösteriyor.
Şiirde yer alan 93 sözcükten 23’ü esenliksiz bir değer taşımaktadır.


 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst