Aöf Dil Felsefesi Ders Özeti

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Açıköğretim Dil Felsefesi Ders özetidir.

RUSSEL'IN BETIMLEMELER KURAMI

Frege nin dil kuramındaki anlam ve gönderme arasındaki ayrıma karşı çıkmıştır. Semantik kuram veya bilgi(epistemoloji) kuramı olarak da geçer. Hume deneyimciliginden etkilenmistir.
2 unlu makalesi ve 2 tur bilgi kavramı var:
Knowledge by Acquaintance and knowledge by Description (tanışıklık yollu bilgi ve betimleme yollu bilgi)
On Denoting (Gonderme uzerine) Bir dil kuramini sorgulamak icin 3 tur semantik sorun var.
1.Gonderimsiz Terimler sorunu: “Fransa krali keldir” (Frege de bahsetmisti). Tumcenin kendisi de mantıksal degili de yanlis.
2. Varlık savları: “Tanrı yoktur” Frege varlık nesnelere değil kavramlara yüklenebilir demistir, niceleyeci yani yüklemler mantığının temellerini atmışlardır. Fregenin mantıksalcilik in temellerini atsa da Russell paradoksu ile projeyi çökertmiştir.
3.Eş göndergeli terimlerin yer değiştirmesi:4. George Wawerly’nin yazarının Scott olup olmadığını merak ediyor ile 4.George Scottun Scott olup olmadığını merak ediyor. Ilk cumle doğru 2.cumle yanlış.
?Semantik yani anlami temel alan kuram ile bilgiyi temel alan epistemoloji nasil ilişkilenir? Tanışıklık ilkesi : Tumceleri anlayabilmek için “tanışıklık yollu bilgi”ye sahip olmamız gerekir. Bunun üzerinden bilgileri 2 ye ayırır:
1.Şeylerın Bilgisi : bir şehri bilmek, bir insani bilmek. (Tanımak) Ali, Ayşeyi biliyor.(tanıyor) Şeylerin bilgisine 2 türden ulaşırız. A) Doğrudan tanışıklık: Dış dunyadaki varlıkların beynimizde yarattığı tikel izler (Duyu verileri) B)Betimleme yollu bilgi: Dış dunyadaki nesneleri dil yoluyla öğrenme. Masanın sarılığını algılayabilmek için sarı tumeline ulaşmak gerekir. Buna Russell soyutlama(abstraction) der. ! Yani tanışıklık yollu bilgiye ulaşmak için duyu verilerine ve tümellere ihtiyacımız var.
2.Doğruların bilgisi: Ali mühendislik okuyor, Ali 25 yaşında. Önce şeylerin bilgisi sonra doğruların bilgisine ulaşırız.
?İlk defa duyduğumuz bir cumleyi nasil anliyoruz? Fregeye göre anlam ve gönderge arasındaki ayrıma dayanıyordu. Russele göre ise anlam ve gönderge aynı şeylerdir. Bunu da doğrudan tanışıklık yoluyla bilebiliriz. Tumeller Russella gore de fonksiyondur. x sarıdır. Gibi önermesel fonksiyonlarda x harfini değişken olarak ifade ediyor. Doğru bir cumle ise Onermesel fonksiyon veya kavram veya tümel deniyor yani hepsi aynı şeye gönderme yapıyor. Bir değişkenli önermeler sayesinde nesnelerin özelliklerini birden çok değişkeni olan önermeler sayesinde ise nesneler arasındaki ilişkileri dile getirebiliriz.
Bir tümcenin her parçasının göndergesini doğrudan bilmeden o tümceyi anlamamız olanaklı olmaz. Bunu tumeller yoluyla dil aracılığı ile başarıyoruz. Örneğin kendimiz dışında bir insani bilebilmemiz betimleme yoluyla oluyor. Tümelleri kullanarak doğrudan bilemedigimiz dünya üzerine dili kullanarak düsünebilir konuşabilir oluyoruz.
Belirsiz Betimleme:Betimleme genel bir yapıda ve tekil bir nesnenin betimlemesini yapmıyorsak buna Russell belirsiz betimleme diyor. Turkiyenin bazı şehirleri buyuktur. Yani varlık yargısı. Varlık niceliyicisi 2.duzey bir kavrama gönderme yapar.
Belirli Betimleme: Tekil bir nesnenin betimlemesini yapıyorsak buna belirli betimleme denir. Turkiyenin başkenti büyüktür. Tümcesini anlayabilmemizin nedeni bu tümcenin dile getirmiş olduğu önermenin parçaları olan tüm kavramları ile doğrudan tanışıklığımız olmamızdır.
Özel Adlar: Ayşe,Ankara gibi “olağan özel adlar” Aristoteles gibi hakkında dolayli yollardan bilgi aldığımız “mantıksal özel adlar” Bu tur adlar Russela göre hicbir zaman doğrudan gönderme yapmazlar hep bir tekil betimleme içerirler.Hepimizin ortaklaşa anlayabilecegi bir özel ad veremeyiz. Cünkü benim beynimde algilamasi olan tikel verinin bir baskasi tarafından bilinmesi imkansizdir. Hicbir betimleme veya kavram içermeden bir ozel adın gonderme yapmasına doğrudan gonderme kuramına da dogrdan gonderme kuramı denmis.
Gonderimsiz Terimler: Fregge ya gore ince Memet cok cesur bir dedigimizde Dunya uzerinde Ince Memed diye bir olmadigi icin bu gonderimsiz bi terimdir.Russel bunu kabul etmez. Ona gore bir cumle ne dogru ne de yanlis bir sav icermiyorsa bu cumle anlamsiz bir cumledir. Fransanin suandaki krali keldir. Seklindeki probleme Russell degillemeyi sadece yukleme degil tum tumceye uygularsa mantık yasası cıgnenmeden hem bir hem 2 numarali tumcenin nasil yanlis oldugunu aciklamis oluruz. (Oyle bir x yoktur ki Fransanın suandaki krali ve keldir.) Buna dilimizdeki çok anlamlık (Cift anlamlılık) ile acıklar. Bu tur orneklerden oturu dil felsefesinde cok anlamlılık kavramı semantık ve sentatik olarak 2 ye ayrılmıştır. Sentatık yapıya ornek: Her insanin cok sevdigi bir renk vardır. Semantık ornek: kaymak bazen insana zarar verebilir.
Varlık Tumceleri: ?Bir seyin var olmadığını soylemek nasil mumkun oluyor? Meinong kuramına göre her düsencenin bir nesnesi olmasi gerektiğinden, yokluğunu savladığımız nesnelerin de birer düşünce nesnesi olduğu düşüncesi ortaya çıkar. Yani zaman mekan icerisinde yer almayan ve varlığı olmayan nesneler var. Russel buna karşı çıkar ve soruna mantık kuralları çerçevesinde dil poblemi olarak bakar. “f vardır” “f” bir nesneyedegil bir kavrama gonderme yapar ve varlık yuklemi de o kavramın altında duşen en az bir nesne bulundugunu soyler. (niceleyici) “ejdarha yoktur” derken bir hayvanın olmadıgını degil bir kavramın (mantıksal oznenin) olmadigini soyleriz.
Esgonderimli Terimlerin yer degistirmesi problemi: George Scottun Scott olup olmadığını merak ediyor.Rusell bir tumcenin gondergesi ile anlamını birbirinden ayrimadigi icin kendi tekil betimlemesini yapar. Belirli betimleyiciler tek basina gonderme yapamazlar ve tumce icinde yer aldıklarında varlık yuklemi, onermesel fonksiyonlar cinsinden cozumlenirler.Wawerly nın yazari ile Scott adli bir insana dogrudan es gondergeli degildir, gonderme yapabilecek turde kelimeler degillerdir.
KRIPKE VE DOĞRUDAN GONDERIM KURAMI
Frege ve Rusell a gore bir nesneden soz edebilmek icin oncelikle o nesneyi betimlememiz gerekiyor. Her iki dusunur de ozel adlarin,kisi, isaret zamirleri (sen, o, bu ,şu ) yani tek bir nesneyi ifade eden basit tekil terimler tekil bir betimlemesi (ornegin herkesin Aristotelesi farkli ozellikleri ile tanımlamasi) oldugunda hem fikirdir.Buna Betimleci gonderim kurami yani betimlemecilik denir. 3 temel ilkesi vardır:
1. Basit tekil terimler, o tumceye yaptıkları semantik katki kavramsal bir icerige sahip olmalidir.
2. Bir tekil betimleme tarafından dile getirebiliyor olmalidir.
3. O özel adın veya zamirin tümcenin kullanım baglamındaki gondergesi bu tekil betimlemeyi saglayan seydir.
Kripke Betimlemecilik kuramina elestirdigi Adlandirma ve zorunluluk (Naming and Necessity) adli eseri ile dogrudan gonderme kuramının temellerini atmistir. Elestirdigi noktalar:
Modal Arguman: Ozellikle ozel adları kapsayacak sekilde bir onermenin zorunlu mu olumsal mi oldugunu sorgular. Ornegin Ali Orhan Veliyi tanimiyorken Istanbulu dinliyorum sairinin Orhan Veli oldugunu ogreniyor. Olaylar farkli gelisseydi bu siiri hic yazmama veya sair olmama durumu olabilir miydi? Cevap evet olunca olumsal hayır olursa zorunlu bir dogru olgu cıkıyor karsımıza. Yani “Orhan Veli Istanbulu dinliyorum un sairi olmayabilirdi” 2 terim esanlamli ise biri yerine digerini kullandigimizda anlamlarda degisim olmaz temel dil ilkesinden yola cikarsak “ Orhan Veli Orhan Veli olmayabilirdi.” Kripkeye gore ozel adlar hicbir sekilde betimleme yoluyla esanlamli olamaz.
Dogrudan Gonderim Kurami: Betimleyici gonderim kurami yerine Nedenselci Kuram (veya tarihsel gonderim kurami) daha sonra da yerini dogrudan gonderim kuramina birakmistir. Nedenselci gonderimde ozel bir ad “adlandırma toreni”ile dile sunulur. Bu da “gosterim” (ailenin yeni doga cocuguna isim vermesi yani etiketlemesi, belediyenin sokak ismi vermesi gibi) ve “betimleme” ( olumsal a priori onermeler, yani Neptun gezegeni henuz bulunmamısken ona isim verilmesi gibi )ile olur. Nedenselci yontemde ozel adlara gonderme yapmak icin betimlemeye gerek yoktur. Aristoyu da bir filozof Plotonu da bir filozof olarak betimleriz. Onemli olan kullanım zinciridir. Ozel ad ve basit zamirlerde bu kurama gore anlam ve gonderge aynidir. Direk Aristoteles e direk Plotanun kendisine gonderge yapariz. Bir adın gondergesinin dogrudan onermenin parcasi oldugu onermelere “tekil onerme” denir. Dunya yuvarlaktır. Bu ashaptan yapılmıstır gibi.
Olumsal a Priori ve zorunlu a Pasteriori: Kripke, A priori bilgileri bilgilerden matematik bilgileri sorgulamıstir. Cubuk orneginden yola cikarsak, Standart metru cubugu 1 metre uzunlugundadır dedigimizde o andaki cubugun boyutları olumsaldır. Olcumun o andaki sartları metreyi degistirebilir. Bu nedenle Standart metre cubugu t anında 1 metre uzunlugundadır. Bu nedenle Kripke “olumsal a priori onermeleri” savunur. A Priori ve a posteriori ayrimi gibi Kantci bir ayrim bizim bilme bicimlerimiz ile ilgilidir yanı epistemik bir bilgidir. Zorunlu ve olumsal dogrular ayrimi ise metafiziktir. Kant in gelenegi ile tam olarak ayni degil yani. Ayni sekilde zorunlu posteriori bilgiler de oldugunu savunur. Ornegin suyun H2O oldugunu ogrendigimizde bu durum degismezdir ve deney ile ogrenilmistir, salt akıl ile degil. Ancak geleneksel gorusun zorunlu posteriori bilgileri ile Kripke ninki farklidir. Geleneksel goruse gore E=mc2 veya hersey ışık hızından hızlı olamaz. Ama Kripkeye gore olanaklı dunyalarda bu mumkundur. Ama su tum olanaklı dunyalarda h2O dur degisirse su olmaz baksa birsey olur. Bu tip zorunlu posteriori dogrular “ozculuk” ogretisine dayanır. “Hesperus ile Phosphorus ozdestir.” Onermesi tum olanakli dunyalarda dogrudur.Zorunlu a posteriori dir. Tum olanakli dunyalarda Venus gezegenini imlerler.
Genel Terimler ve Tur Adlari: Adlandirma ve zorunluluk adli eserinde ozel adlar ve zamir turundeki tekil terimlerin betimlemenin mumkun olmadigi ile ilgili dusuncelerini paylasmis, dogrudan gonderimin genel terimler icinde uygulanabilecegini savunmustur. Ozellikle dogal tur adlari ornegin kaplan yırtıcı bir hayvandir dedigimizde soyut bir dogal ture gonderme yaparlar. (ozel adlar zamirler dogrudan nesnelere gonderme yaparlar) Su H2O ile ozdestir zorunlu olarak dogru bir onermedir.
PRAGMATİK DIL FELSEFESI
Austin: How to Do Things with Words ( Soylemek ve Yapmak) Dilin temel islevi bilgi ya da soz aktarmak degildir. Sozcukler 2 turlu kullanilabilir. 1.Edimseller: Ozur dilerim. (Soz Edimleri) Duz soz edinimi yani dogru ya da yanlis ayirimi yapmadigimiz edinimler Frege de deginmistir. 2.Saptayicilar: Dunya yuvarlaktır.
Edimsöz: Sozlu veya yazıili tumcelerimiz ile sadece dile gelen onermeyi degil karşı tarafta bir “etki” de (etkisoz) yaratmak isteriz. (soru sormak, dalga gecmek, ikna etmek vs.) Edimseller sonu unlemli cumlelerdir. Ozur dilerim! Edimin basarili olmasi icin:1) Ozur icten olmali. 2) Ozur dileyen ile aynı dil konusulmali 3) karsi taraf ozure inanmali. Edimsozlerde dogru yanlis degil, basarili basarisiz tumceler var. Ornegin Birine dikkat et dedigimizde (edimsoz)karsi taraf kendisine saka yapildigina inanirsa (etkisoz) Etkisoz ile edimsoz cakismayabilir.
Paul Grice: ima
Carnap: Dilsel Cerceve terimini gelistiren ilk kez Carnaptır.Mantikci Pozitivist. Ornegin matematik cercevesinde sayi var midir diye sordugumuzda verecegimiz yanıt evet vardir seklinde olacaktir. Anlamli soru ancak dilsel cerceve icerisinde sorulabilir. Disina cikarsak anlamsiz soru sorariz. Farkli dilsel cerceveler oldugunu kabul etse de fiziksel dunyaya yonelik tek bir dil oldugunu kabul eder.
Wittgenstein: Tractus da gercekci dil kuramini savunmus olsada Felsefi Sorgulamalar adli kitabında yeni bir kavram gelistirir. Dil Oyunu: Belirli kurallari olan ve oynamadan bilemeyecegimiz(yaşam biçimi haline getirmeden) bir oyundur. Sayisiz dil oyunu vardır.Dua etmek, problem cozmek, tesekkur etmek yani bildigimiz anlamda dilleri degil, Austin gibi edimleri ifade eder. Bu oyun tek basina oynanmaz topluluk olmasi lazim. “kısıye ozel dil” yoktur. “bu masanın boyu 1.90 dir dedigimizde standart metrikte olcum yapma kuralına uygun oldugu icin soylemek olanaklı oluyor bu bilgi cumlenin kendi icinde bulunmuyor. Wittgenstein bir tumcenin icinde yer aldigi dil oyununda kullanımı dısında bir anlamı yoktur. “Anlam kullanımdır” Pragmatikten bagimsiz bir semantik bir alan olamaz.
Tractus da; dil dunyayi betimlemek icin bir aractir, dogru bir onerme, resimdir,dunyayı acıklar, betimler, gercekligi bize yansitir. Viyana cevresi gibi mantikci pozitivist bir dusunceye sahiptir.

Collingwood: Farkli dillerin farkli kabulleri oldugu soylemis. Tıp dili mesela her hastaligin bir sebebi oldugu on kabulunu sorgulamadan kabul eder ama fizik kuramında her olayın bir nedeni yoktur.
Kuhn:Bilimsel Devrimlerin yapisini yazmistir. Bilimsel devrimler sonucu paradigmalarin degisimiyle kavramsal cercevelerinde degistigini soylemistir. Bilimsel paradigmalarin en temel ogelerine once leksiyon sonra kavramsal cerceve der.
Bilinmeyeni sormak ve merak:Soru sorma istegi bilgi edinme isteginden kaynaklanır. Kendi kendimize sordugumuz sorularda bile tum yasamamızı etkileyebilir. Hobbes e gore akıl ve merak sayesinde hayvanlardan ayrılırız. Erotetik mantik veya sorular yanıtlar mantıgı:soru cumlelerin semantık cozumlemesi ve soru ile mantık arasındaki mantıksal ilişkiler ele alınıyor.
Bildigimiz herseyin farkındayızdır bilmediklerimizin degil. Merak etmek ve bilmedigimizin farkına varmak icin dili kullanmalıyız. Russell betimleme kuramındaki gibi nesneleri betimleyerek dil sayesinde ogreniyoruz. Bilmediklerimizi de soru sorarak ogreniyoruz.Kitabim nerede? Diye dusundugumde bilmedigim bir konumu merak ediyorum. Kitabimi kim aldı? Acaba kitabimi bir yerde mi unuttum? Gibi…Austin soru sormayi bir dil edinimi, Wittgenstein ise bir dil oyunu olarak yorumlar. Merak etmek:insanın kendi kendine sordugu soru.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst