Aöf Avrupa Birliği Dersi Ders Özeti 1.Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
[h=1]Açıköğretim Aöf fakültesi Avrupa Birliği Dersi 1.Ünite Ders Özetleridir

1. ÜNİTE - AVRUPA BİRLİĞİ
[/h]Tarihte Avrupa Bütünleşmesi
Yunanlı tarihçi Herodot, dünyanın Avrupa, Asya ve Libya (Afrika) adında üç kıtadan ibaret olduğunu azmıştır. VIII.yüzyıldan itibaren, Latin ve Cermen etkisinde bulunan bölge için Avrupa tabiri kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa’da mevcut devletler arasında bütünleşme sağlanmasına ilişkin görüşler XIII. yüzyıla kadar .Avrupa bütünleşmesi, Avrupalı devletler arasında ekonomik ve siyasi iş birliğinin sağlanması için kurumsal düzenlemelerin sağlanması girişimlerine işaret etmektedir.
Avrupa bütünleşmesinin öncü Şkir babalarının “Hristiyan Kardeşliği” temelindebir birlikten söz ettiği görülmektedir. İtalyan şair Dante’nin 1310’da yazdığı Monarchiaadlı kitapta bir “Birlik” düşüncesi söz konusudur. Aynı dönemde Pierre Duboistarafından dile getirilen Birlik çağrısında ise Avrupa’daki prenslikler arasında birkonsey kurulması ve tüm ihtilafların burada ele alınması önerilmiştir. William Penn’in1693’te yazdığı “Avrupa’nın Şimdiki ve Gelecekteki Barışı” adlı kitap ile 1713’te Abbede Saint Pierre’nin kaleme aldığı “Avrupa’da Kalıcı Barışın Sağlanması için BirProje” başlıklı kitaplar yine Hristiyan devletler arasında bir üst örgütlenmeyi önermektedir.Aydınlanma düşünürlerinden Jean Jacques Rousseau, Avrupa’da “uluslarüstü”bir yapının istikrar ve düzeni sağlayacağını düşünmüştür. Alman düşünür ImmanuelKant ise 1795’te yazdığı “Ebedi Barış Üzerine” adlı kitabında, ortak değer ve şekillere saygıgösteren devletlerarasında Avrupa Birleşik Devletleri kurulmasıŞkirleri sürmüştür. Ünlü Fransız romancı Victor Hugo ise 1849’da tüm Avrupa devletlerinindaha üst bir örgütün şemsiyesi altında birleşmesi yönündeki dileğini dile getirmiştir. Bu örnekler Avrupa’nın bütünleşmesine ilişkin düşüncelerin eski tarihlere kadar götürülebileceğini göstermektedir. Ancak buna rağmen Avrupa’da yaşanan savaşlara engel olunamamıştır.
1894-1972 yılları arasında yaşamış olan Avusturyalı diplomat Kalergi, siyasi,askerî ve ekonomik açıdan birleşmiş bir Avrupa düşüncesini ilk olarak bir Almangazetesinde 15 Kasım 1922 tarihinde yayınlanan “Pan-Avrupa-Bir Öneri” başlıklımakalesi ile dile getirmiştir. Aynı yıl Pan-Avrupa Birliği’ni kurmuştur. 1926 yılında ilk Pan-Avrupa Kongresi toplanmıştır. Kalergi Pan-Avrupa Birliği’nin ilk Başkanı, Dönemin Fransa Dışişleri Bakanı Aristide Briand da 1927 yılında Onursal Başkanı olmuştur. Kalergi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa Parlamenter Birliği’ni (European ParlimantaryUnion) kurmuştur.
Kalergi’nin Pan-Avrupa oluşumu ile bağlantılı olan bir başka bütünleşme girişimi,Birinci Dünya Savaşı sonunda kurulan evrensel bir örgüt olan Milletler Cemiyetiiçinde geliştirilmeye çalışılmıştır.
İkinci Dünya Savaşı Sonrası Avrupa Bütünleşmesi
1945-1955 yılları arasındaki on yıllık dönem aslında Avrupa’da federalizmi savunan kesimlerin bütünleşme Şkrini Avrupalı devletlerin gündemine sokmak için çabaladığı bir dönemdir.
Federalizm bir siyasi bütünleşme ve örgütlenme modelidir. Federalizm Şkrininvücut bulmuş hâli olan Federasyon, egemenliğin merkezî (federal) devlet ileriye (federe) devletler arasında paylaşıldığı birbütünleşme şeklidir. Federasyonu oluşturan birimleri bir arada tutacak yasal, kurumsal, siyasal ve toplumsalmekanizmaların oluşturulması gerekir.
19 Eylül 1946 tarihinde Zürih Üniversitesinde yaptığı ünlü konuşmada Winston Churchill, Sovyet tehlikesinin bertaraf edilebilmesi için Fransa ve Almanya öncülüğünde bir Avrupa Birleşik Devletleri oluşturulmasıŞkrini vurgulamıştır. Fakat 1947 yılında Winston Churchill öncülüğünde kurulan Birleşik AvrupaHareketi (United Europe Movement) federalizmi değil, daha gevşek bir iş birliğini savunmuştur.
Avrupa bütünleşmesi konusunda çalışanlar, 7-11 Mayıs 1948’de Hollanda’nın Lahey kentinde Avrupa Kongresi’ni topladılar. 16 ülkenin hükûmet dışı kuruluşlarından 700’den fazla delegeyi bir araya toplayan Avrupa Kongresi’nde bir Avrupa federasyonu oluşturma Şkrinden hareket ederek kurumlar, parasal birlik veinsan hakları sözleşmesi konuları gündeme getirilmiştir. Bu Şkirler 1949 yılında Avrupa Konseyi’nin oluşturulmasına giden yolu açmıştır.
İkinci Dünya Savaşı Sonrası Genel Durum
İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın bütünleşmesine neden olan gelişmelerin başlıca iki sebebi vardır. Bunlardan ilki; Avrupa ülkelerinin savaş sonrası kayıpları telaŞ etme çabaları ve Almanya sorununun çözülmesi için yapılan düzenlemelerin etkisi; ikincisi ve daha da önemlisi, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ekonomik ve siyasi çıkarları doğrultusunda savaştan büyük kayıpla çıkan Avrupa’nın bütünleşmesini hızlandırıcı rol oynamasıdır.Batı Avrupa’yı ekonomik açıdan tatmin eden Doğu Avrupa ile ticari ilişkiler, bu ülkelerin siyasi ve ekonomik bakımdan SSCB’nin etki alanına girerek dışarı ile ticari ilişkilerini kesmeleri ile sekteye uğradı.
Başta Fransa ve İngiltere olmak üzere savaştan galip çıkan Avrupa devletleri dünya çapında siyasi güçlerini kaybettiler. Savaş sonrası gelişmeler ise büyük ölçüde savaşın en önemli galipleri olan ABD ve SSCB tarafından belirlenecektir. Bu iki büyük güç arasındaki mücadele, diğer bir deyişle Soğuk Savaş döneminin başlangıcı Avrupa bütünleşmesinde önemli etkilere sahiptir.
ABD’nin Avrupa bütünleşmesine kaçınılmaz etkisi yanında, mevcut siyasi ve ekonomik koşullar Avrupa devletlerini daha önce olmadığı kadar iş birliğine yöneltmiştir. Soğuk Savaşın keskin siyasi bloklaşması ve Sovyet tehdidi kötü ekonomik koşullarla birleştiğinde Avrupalıların birlikte hareket etmesi için uygun koşullar oluşabilmiştir.
Almanya Sorunu
Savaşın mağlubu Almanya, savaş sonrası düzenlemelerin de temel konularından biri olmuştur. Öncelikle Almanya’nın yeniden bir savaşa sebebiyet vermemesi için gerekli siyasi ve ekonomik önlemlerin alınması gündeme gelmiştir. 1945 yılında Yalta ve Potsdam konferanslarında da ele alınan Almanya sorunu kapsamında, Almanya’nın silahsızlandırılması, Nazilerden arındırılması ve savaş suçlularının cezalandırılması kararları alınmış, Almanya; İngiltere, Fransa, ABD ve SSCB arasında dört işgal bölgesine ayrılmış, Berlin dedörde bölünmüştür.Ancak düzenlemelerde Almanya ile ilgili olarak, gerek Sovyetler ile diğer mütteŞkler gerekse mütteŞklerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklar tam anlamıyla çözümlenememiştir.
Bu dönemde Fransa Ekonomik Planlama Kurulu Başkanı olan Jean Monnet kendi adıyla anılan planında (1946) Fransa’nın savaş sonrası ekonomik bakımdan yeniden ayağa kalkabilmesi için beş yıllık bir kalkınma planı oluşturmuştur. Nitekim bu süreç sonunda Marshall yardımlarıAvrupa kalkınması ve bütünleşmesi için önemli bir kaynak olarak ortaya çıkacaktır.
Marshall Planı ve Nato’nun Kurulması
İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa bütünleşme girişimlerinde ABD’nin etkisi büyüktür.Bu etki savaş sonrası ekonomik ve siyasal koşullardan kaynaklanmaktadır. ABD pazarını oluşturan Avrupa devletlerinin olumsuz ekonomik koşulları ile Soğuk Savaş koşullarında SSCB ilerlemesinin durdurulması gereği, ABD’nin Avrupabütünleşmesine desteğinin temel sebepleridir.Soğuk Savaş ortamının başta Sovyetler Birliği’nden kaynaklanan engellemeleri düşünüldüğünde, ABD’nin öncelikli hedeŞ kendisine en yakın ve hâlihazırda ekonomik bağımlılığı had safhada olan Avrupa pazarlarının canlandırılmasıdır.
Truman Doktrini
Soğuk Savaş koşullarında, özellikle de 1947 yılından itibaren SSCB ile ABD arasındaki karşıtlık giderek daha fazla ortaya çıkmaya başlamıştır. SSCB’nin Doğu Avrupa’da nüfuzunu artırması, Fransa ve İtalya’da komünist partilerin güç kazanması gibi gelişmeler, Sovyet etki alanının genişlemesi karşısında ABD’nin Avrupa’yı ekonomik ve siyasi açıdan güçlendirmesi gereğini daha da belirgin hâle getirmiştir. Tüm bu gelişmeler sonucunda,12 Mart 1947 tarihinde ABD Başkanı Harry Truman Kongre’de yaptığı tarihi konuşmasında dünyanın iki ideoloji arasında bölünme aşamasında olduğunu belirtmiş ve ABD’nin komünist tehlikesi altında bulunan Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon dolarlık askerî yardım yapacağını açıklamıştır.
Marshall Planı
Truman Doktrininden sonra, ABD’nin Avrupa’yı güçlendirme çabalarının ekonomik ayağı Marshall Planı ile sağlanmıştır. Avrupa’yı tek tek ülkeler temelinde değil, bir bütün olarak kapsayan bu Plan, Avrupa’nın ekonomik göstergelerinin iyileştirilmesi için bir birlik yaratma hedeŞni öngörmekte idi. İçerik itibarıyla serbestticaret Şkrine dayalı olan Plan, ABD’nin ekonomik ve siyasi üstünlüğünü sürdürme ve SSCB’nin ilerlemesini durdurma hedeŞne yönelik olarak oluşturulmuştur.
5 Haziran 1947’de Amerikan Dışişleri Bakanı George Marshall Avrupa’nın yeniden imarı için oluşturulan planın ana hatlarını Harvard Üniversitesinde yaptığı konuşmada açıklamıştır. Marshall konuşmasında; Avrupa’nın yeniden imarı için tek tek ülkelere değil, Avrupa’nın tümüne yönelik, askerî olmayan bir ekonomik yardım planı oluşturulacağı ve planın gidişatını engelleme girişimlerinin ABD tepkisiile karşılaşacağı vurgusunu yapmıştır.
12 Temmuz 1947’de Paris’te bir araya gelen Avrupa devletleri, Avrupa’nın ihtiyaçlarını belirlemek için Avrupa Ekonomik İş birliği Konferansı (Conference of European Economic Cooperation - CEEC) adlı kuruluşu oluşturmuşlardır. Plan yasalaşmış ve 1948’de onaylanarak yürürlüğe girmiştir.Batı Avrupa ülkeleri ile ABD’nin Truman Doktrini ile başlayan yakın iş birliği 4 Nisan 1949 tarihinde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütünün (NATO) kurulması ile devam etmiştir. NATO’nun kurulması ile Avrupa savunması bu Örgüt kapsamında ele alınmaya başlanmıştır.
Schuman Bildirisi
Avrupa bütünleşmesinde daha somut adımlar 1950’lerin başında atılmıştır. Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman, Fransız iş adamı ve siyasetçi Jean Monnet’nin hazırladığı ve 9 Mayıs 1950 tarihinde açıkladığı kendi adıyla anılan Schuman Bildirisi’nde;Avrupa’da barışın ancak iki tarihi düşman Fransa ve Almanya’nın yakınlaşması ile gerçekleşebileceğini belirtmiştir.
Bu doğrultuda, Schuman Bildirisi’nde, İkinci Dünya Savaşı’nın temel ham maddeleri ve Fransa ve Almanya’nın sanayilerinin temeli olan kömür ve çelik üretiminin bir üst otorite tarafından yönetilmesi öngörülmüştür. Bu nokta daha önceki hükûmetlerarası bütünleşme çabalarının aksine artıkuluslarüstü (supranasyonal)[1] bir yapılanma öngörmesi bakımından dikkate değerdir. Fransızların iş birliğinden ziyade Almanya’yı denetleyebilmek ve ileride yeniden kendileri için bir tehdit olmasını engellemek için bu planı geliştirmiş oldukları anlaşılmaktadır. Bu süreçte ABD çok kritik bir rol oynamıştır.
Avrupa Kömür Çelik Topluluğu[2]
Monnet Fransa ve Almanya’nın daha önceki yıllarda, savaş malzemelerinin ham maddesi olan kömür ve çelik için güçlü bir rekabet içine girmiş olduklarını, Alsace Lorraine’ne sahip olabilmek için çarpıştıklarını, kömür ve çeliğin uluslarüstü bir yönetim altına sokulması hâlinde, Almanya’nın gücünün sınırlandırılabileceğini dile getirmiştir.
Schuman Bildirisi’nin açıklandığı 9 Mayıs günü AB’nin temellerinin atıldığı bir tarih olarak kabul edilmekte ve bugün de Avrupa günü olarak kutlanmaktadır. Schuman Bildirisi, 18 Nisan 1951 tarihinde imzalanan ve 23 Temmuz 1952 tarihinde yürürlüğe giren Paris Antlaşması ile kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na (AKÇT) (European Coal and Steel Community) giden yolu açmıştır. Antlaşma 50 yıl geçerli olacak şekilde düzenlenmiştir ve 23 Temmuz 2002 tarihinde geçerliliğini yitirmiştir.
Roma Antlaşmaları
1955 yılı Haziran ayında Messina (İtalya) Konferansı’nda bir araya gelen altı ülkenin Dışişleri Bakanları aralarında bir gümrük birliği oluşturulması ve sonrasında ortak pazara giden yolu açacak düzenlemeleri görüştüler.Komisyon’un hazırlıkları sonucunda 25 Mart 1957 tarihinde Roma’da Fransa,İtalya, Almanya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında Roma Antlaşmaları imzalanmıştır. Roma Antlaşmaları kapsamında Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu kurulmuştur.
Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu
1965 yılında imzalanan ve 1967 yılında yürürlüğe giren Füzyon Antlaşması ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’nun (AAET) asli organları (Konsey ve Komisyon) birleştirilmiştir. Bu gelişme ile bu üç topluluk“Avrupa Toplulukları” olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Avrupa Topluluklarından AET, 1992 yılında imzalanarak 1993 yılında yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile “Avrupa Topluluğu” adını almıştır. Maastricht Antlaşması çerçevesinde belirtilmesi gereken bir diğer gelişme,Avrupa bütünleşme sürecinin ekonomik boyutu yanında siyasi boyutunun da gündeme gelmesi ile artık “Avrupa Birliği” olarak adlandırılmaya başlanmasıdır.
AET, üyeleri arasında Gümrük Birliği ve Ortak Pazar oluşturulmasını öngören kapsamlı bir ekonomik bütünleşme oluştururken AAET enerji ve nükleer teknolojinin barışçıl amaçlarla kullanılabilmesi için iş birliğinin geliştirilmesi konusunda düzenlemeler getirmiştir. Roma Antlaşmaları 1 Ocak 1958 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Avrupa Bütünleşmesinde Önemli Tarihler (1945-1957)
19 Eylül 1946: Winston Churchill, Zürih Konuşması’nı yaptı.
17 Aralık 1946: Avrupa Federalistler Birliği Paris’te kuruldu.
Mart 1947: Dunkirk Antlaşması imzalandı.
Mart 1947: Truman Doktrini açıklandı.
Haziran 1947: Marshall Planı açıklandı.
14 Mayıs 1947: Winston Churchill’in öncülüğünde Birleşik Avrupa Hareketioluşturuldu.
1 Ocak 1948: Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında Gümrük Antlaşmasıimzalandı.
17 Mart 1948: Brüksel Antlaşması imzalandı.
7-11 Mayıs 1948: Lahey’de Avrupa Kongresi toplandı.
4 Nisan 1949: Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) kuruldu.
5 Mayıs 1949: Avrupa Konseyi kuruldu.
9 Mayıs 1950: Schuman Bildirisi açıklandı.
18 Nisan 1951: Paris Antlaşması imzalandı. AKÇT kuruldu.
27 Mayıs1952: Avrupa Savunma Topluluğu (AST) Antlaşması imzalandı.
30 Ağustos 1954: AST Fransız Parlamentosu tarafından reddedildi.
1-2 Haziran1955: Messina Konferansı düzenlendi.
25 Mart 1957: Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom EnerjisiTopluluğu’nu kuran Roma Antlaşmaları imzalandı.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst