Aöf Örgüt Kuramı Ders Özeti 2.Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Açıköğretim fakültesi Örgüt Kuramı Dersi 2.Ünite Özeti aşağıda verilmiştir.

ÜNİTE-2 KOŞUL BAĞIMLILIK

Yönetim ve Organizasyon derslerinden hatırlayacağınız gibi, Frederick W. Taylor’un bilimsel yönetim ve Henri Fayol’un yönetim süreci yaklaşımları klasik yönetim akımının, Elton Mayo’nun insan ilişkileri yaklaşımı neo-klasik yönetim akımın altında yer almaktadır. Örgütlerin yapıları üzerinde 1950’lerin sonundan başlayarak gerçekleştirilen bilimsel araştırmaların sonucunda; tek ve evrensel bir örgütlenme modelinin var olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır. İşte koşul- bağımlılık kuramı, örgüt tasarımlarındaki ya da örgütlenme modellerindeki bu farklılıkları açıklayabilmek için geliştirilmiştir.

Koşul-bağımlılık kuramı, örgütleri uygun girdileri sağlama, girdiler üzerinde gerçekleşen işlemlerin verimli bir şekilde eş güdümünü sağlama ve çıktıları etkili bir şekilde pazarlamaya girişen açık sistemler olarak görmektedir. Kimi kaynaklarda durumsallık yaklaşımı olarak da geçen koşul-bağımlılık kuramının temel varsayımları şu şekilde sıralanabilir:
• Örgütlenmenin, bir tane en iyi yolu yoktur.
• Her türlü örgütlenme aynı ölçüde etkili değildir.
• Örgütlenmenin en iyi yolu, örgütün ilişkili olduğu koşul-bağımlılık etmenlerine bağımlıdır.

Koşul-bağımlılık kuramında üzerinde en fazla durulan koşul-bağımlılık etmenleri çevre, teknoloji, büyüklük ve strateji olmuştur.

KOŞUL-BAĞIMLILIK KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI
Örgütsel Yapı: Örgütteki düzenlenmiş ilişkiler bütünüdür.
• Bürokratikleşme, örgütün idari işlerle ne derece uğraştığı,
• Biçimselleşme, sosyal konumların ve sosyal konumlar arasındaki ilişkilerin, bu konumları işgal eden bireylerin kişisel özellik ve ilişkilerinden bağımsız olarak açıkça belirlenme ve tanımlanma derecesi,
• Standartlaşma, örgütteki işlerin kural ve yöntemlere bağlılığı,
• Hiyerarşi, örgütteki çalışanların farklı derecelere göre sıralanması,
• Merkezîleşme, karar alma yetkisinin hiyerarşinin üst basamaklarında toplanması;
• Uzmanlaşma ya da bölümlendirme, örgütteki hangi rollerin hangi görevler, hangi görevlerin hangi iş birimleri ve hangi iş birimlerinin hangi bölümler altında yer alacağı ile ilgilidir.
*Koşul-bağımlılık kuramında örgütteki çalışan sayısına göre değerlendirilen büyüklük, örgütte gerçekleştirilen işlerin ölçeği konusunda fikir vermektedir.
*Örgütün ne tür işlerle uğraştığının bir göstergesi olan teknoloji ise örgütün girdilerini çıktılara dönüştüren takımlar, makineler ve araçlar gibi donanım unsurlarını, çalışanların bilgi ve becerilerini ve örgütteki üretim yöntemlerini kapsayan bir kavramdır.
*Koşul-bağımlılık kuramına göre çevre, örgütün girdilerini tedarik ettiği, çıktılarını sunduğu ve içerisinde çıktı larını sunduğu kitleler, devlet, düzenleyici kuruluşlar, rakipler ve diğer örgütlerle ilişkilerini sürdürdüğü ortamdır.
*Koşul-bağımlılık kuramında en çok çevrenin belirsizlik düzeyi üzerinde istikrarlılık-değişkenlik, güvenlik-tehdit ve homojenlik-heterojenlik gibi boyutlar aracılığıyla durulmuştur.
*Koşul-bağımlılık kuramında öne çıkan etmenlerden bir diğeri stratejidir.
Strateji: Temel ve uzun dönemli hedeşeri belirleme, hedeşere ulaştıracak hareket şekillerini benimseme ve gerekli kaynakları tahsis etmedir.
*Son olarak koşul-bağımlılık kuramının en önemli kavramı olan uyumun üzerinde duracağız. Uyum, yüksek örgütsel performansa yol açan koşul-bağımlılık etmeninin düzeyi ile örgütsel yapı düzeyinin birleşimidir.
*Örgütsel değişim, düşük örgütsel performans sonucunda yeni bir örgütsel yapıyı benimseme ve uyuma doğru hareket etme sonucunda ortaya çıkar.
*Herbert A. Simon isimli Nobel iktisat ödülü sahibi bilim adamı örgütsel değişimle alakalı kararlar alma safhasında sınırlı rasyonellik ve yeterince tatminkar kavramlarına açıklık getirmiştir. Sınırlı rasyonelliğe göre yöneticiler eksik bilgi, yetersiz zihinsel işlem kapasitesi vb. nedenlerle örgütsel performansın en üst seviyede olmasından çok, “yeterince tatminkâr” olmasına çalışırlar. Örgüt, yeterince tatminkâr olduğu kabul edilen düzeyde ya da daha yukarıda performans sergilediği sürece, yönetsel karar alınmaz

KOŞUL-BAĞIMLILIK KURAMININ TEMEL ÇALIŞMALARI
• Çevre odaklı çalışmalar
• Teknoloji odaklı çalışmalar
• Büyüklük odaklı çalışmalar
• Strateji odaklı çalışmalar

Çevre Odaklı Çalışmalar:
1.Araştırma mekanik-organik örgüt yapısı: Burns ve Stalker, araştırmanın henüz başında mekanik ve organikolarak adlandırdıkları iki farklı örgüt yapısıyla karşılaşmışlardır. Mekanik örgüt yapısı; yüksek düzeyde merkezileşme ve uzmanlaşma, kesin olarak tanımlanmış görevler, biçimsel kurallar ve net bir hiyerarşiye sahiptir. Mekanik yapıda, klasik yönetim akımında vurgulanan özellikler ön plandadır.



Organik örgüt yapısı, iş tanımları ve işlevler arasındaki sınırların daha esnek ve kuralların daha az biçimsel, çalışanların karar alma yetkileri daha fazla ve keskin olmayan bir hiyerarşinin olduğu bir yapıdır. Organik yapıda, neo-klasik yönetim akımında vurgulanan özellikler ön plandadır.

NOT: İstikrarlı çevrede, klasik yönetim akımının vurguladığı özelliklere sahip olan mekanik örgüt yapısı; değişken çevrede, neo-klasik yönetim akımının vurguladığı özelliklere sahip olan organik örgüt yapısı yüksek performansa yol açmaktadır.

2. Araştırma farklılaşma-bütünleşme: Lawrence ve Lorsch’un çalışmasında, plastik gereçler üreten işletmeler ile konteyner üreten işletmelerin araştırma ve geliştirme (Ar-Ge), imalat ve pazarlama işlevleri açısından farklı çevresel taleplerle karşılaştıkları gözlemlenmiştir.
Farklılaşma: Örgütsel alt birimlerin hedef yönelimi, zaman yönelimi, kişiler arası yönelimler ve yapıların biçimselliği temelindeki farklılıklara karşılık gelir.
Bütünleşme: Örgütsel alt birimler arasında işbirliğine ulaşmadır.
Bütünleştiriciler: İşlevsel bölümler arasında eş güdüm sağlayan ve bölümler arasındaki çatışmaları çözümleyerek bütünleşme sağlayan kişilerdir.

NOT: Örgütün işlevsel bölümleri belirsizlik düzeyleri farklı olan çevrelerle karşılaşabilir. Yüksek performans için her bölüm kendi yapısını karşılaştığı çevreyle uyum durumuna getirir. Diğer taraftan, değişken çevrede bulunan örgütün, alt birimleri arasındaki farklılaşma düzeyi yüksek; istikrarlı çevrede bulunan örgütün, alt birimleri arasındaki farklılaşma düzeyi düşüktür. Farklılaşma düzeyi yükseldikçe kullandığı bütünleşme düzeneklerinin sayısı da artan örgüt, yüksek performans elde eder.

Teknoloji Odaklı Çalışmalar
Teknolojinin örgütsel yapıya olan etkisini ilk araştıran kişi woodward’dır. Woodward, üretim teknolojilerini karmaşıklık düzeylerine göre ve tarihsel gelişimlerine uygun olarak sınıflandırmıştır.
Birim teknolojisi, küçük ölçekli bir üretim biçimi olan atölye tipi üretimin temel özelliğidir. Günümüzde çalgı, uçak ve özel makine takımları imalatında kullanılmaktadır.
Kitlesel üretim teknolojisi, büyük ölçekli üretim ve klasik endüstriyel dönem teknolojisidir. Örneğin, otomobil imalatında kitlesel üretim teknolojisi kullanılmaktadır.
Süreç teknolojisi, en ileri düzey teknolojidir ve içerisindeki malzemelerin bir iş istasyonundan diğerine hareket etmek yerine, sınırlı insan müdahalesi ile işlemler arasında sürekli olarak aktığı yüksek düzeyde otomasyona karşılık gelmektedir. Petrolü rafine etmede ve kimyasal madde üretiminde süreç teknolojisi kullanılmaktadır.
NOT: Üretim teknolojisi basitten karmaşığa doğru birim, kitlesel üretim ve süreç teknolojisi olarak sınıflandırılır. Birim teknolojisi organik, kitlesel üretim teknolojisi mekanik ve süreç teknolojisi organik örgüt yapısıyla uyum sağlayıp yüksek performansa yol açar.

2. Araştırma: James D. Thompson, Woodward’un üretim teknolojileri sınıflandırmasının yalnızca imalatla uğraşan örgütler için kullanılabileceğinden hareketle, daha genel bir örgütsel teknoloji sınıflandırması geliştirmiştir. Thompson’a göre üç farklı tür örgütsel teknoloji söz konusudur: Aracı, bağlı ve yoğun teknoloji
-Aracı Teknoloji: Örgütsel alt birimlerin arasında dolaylı karşılıklı bağımlılığın olduğu ve çeşitli müşterilerin birbirlerine bağlandığı örgütsel teknoloji türüdür.
-Bağlı teknoloji, Z işleminin ancak Y işlemi tamamlandıktan sonra gerçekleşebilmesi ve Y işleminin de V işlemine bağlı olması gibi sıralı karşılıklı bağımlılık gerektirir.(örn. otomobil imalatı işletmeleri). Sıralı karşılıklı bağımlılıkta, bazı alt birimlerin çıktısının diğerlerinin girdisi olması söz konusudur ancak bu ilişki karşılıklı değildir (örn. otomobil tekerlik montajı öncesinde aksların monte edilme zorunluluğu).
-Yoğun teknoloji, işe konu olan nesneyi çeşitli teknikler kullanarak ve aynı nesneden gelen geri bildirimler doğrultusunda değiştirmektedir (örn. hastanın durumuna göre değişen tanı ve tedavi teknikleri kullanan bir hastane). Bu tür teknolojinin kullanıldığı örgütlerde, alt birimlerin arasında döngüsel karşılıklı bağımlılık vardır. Her bir alt birimin çıktısının diğerinin girdisi olduğu iki yönlü bir bağlantı vardır ve böylece alt birimler arasında kestirilemez bir şekilde ileriye ve geriye doğru işlem yapılır (örn. bir hastalığın tanı ve tedavisi süresince farklı birimler arasındaki ilişkiler).
NOT: Örgütsel teknoloji, basitten karmaşığa doğru örgütsel alt birimler arasında dolaylı karşılıklı bağımlılığın olduğu aracı, sıralı karşılıklı bağımlılığın olduğu bağlı ve döngüsel karşılıklı bağımlılığın olduğu yoğun teknoloji olarak sınıflandırmıştır. Aracı teknoloji mekanik, bağlı teknoloji kısmen mekanik kısmen organik ve yoğun teknoloji organik örgüt yapısı ile uyum sağlayıp yüksek performansa yol açar.

Büyüklük Odaklı Çalışmalar
İngiltere’nin Birmingham şehrindeki Aston Üniversitesi’nden bir grup akademisyen, yöneticilerle görüşmeler yapmış ve çeşitli endüstrilerdeki örgütlerde rollerin uzmanlaşmasını, kural ve yöntemlerin standartlaşmasını, biçimselleşmeyi, karar almanın merkezileşmesini ve örgütsel yapının şeklini incelemiştir.
1.Araştırma Aston Araştırmaları: Aston Grubu, örgütün teknolojisinin değil büyüklüğünün en önemli koşul-bağımlılık etmeni olduğu sonucuna ulaşmıştır. Aston Grubu, daha büyük örgütlerde, daha fazla rol uzmanlaşması ve daha biçimsel ve standartlaşmış kurallar olduğunu gözlemlemiştir. İlginç bir şekilde, daha büyük örgütlerin daha az merkezîleştikleri ortaya çıkmıştır. Aston Grubu’na göre, daha büyük örgütler uzmanlaşma, biçimselleşme ve



standartlaşma anlamında daha fazla bürokratik yapılanmaya gitme eğilimindedir. Ayrıca, örgütler yaşlandıkça daha fazla yapılanmaktadır.
2. Araştırma Blau Yapısal Farklılaşma: M. Blau, örgütsel yapının belirleyicilerini kamu kuruluşları ve bu kuruluşlara bağlı örgütler üzerinde araştırmıştır. Blau, yapısal farklılaşma ile idari yoğunluğun büyüklük tarafından belirlendiği sonucuna ulaşmıştır. Yapısal farklılaşma, örgütü herhangi bir temelde parçalara ayırmadır.
İdari Yoğunluk: Örgütteki yöneticilerin ve destek faaliyetlerde çalışanların sayısının diğer çalışanların sayısına oranıdır.
*Büyüklüğün artmasıyla idari yoğunluğun beklenmedik şekilde düştüğü ve bu düşüşün, yine azalan orantılı olduğu gözlemlenmiştir. Blau, bu bulguyu idari ölçek ekonomileri kavramıyla açıklamıştır.

Strateji Odaklı Çalışmalar
Alfred D. Chandler, Jr., strateji ve örgütsel yapı ilişkisini dört büyük Amerikan şirketinin tarihleri üzerinden incelemiştir. Chandler, bu şirketlerin stratejilerini değiştirdikten sonra yapılarını değiştirdiklerini gözlemlemiştir. Şirketler, önce yeni ürünler geliştirme anlamına gelen çeşitlendirmeye gitmiştir.
Çeşitlendirme: Örgütün pazara sunduğu ürün ya da hizmet çeşitlerini arttırmasıdır.
Çok bölümlü yapı: Merkezi bir yönetim birimine bağlı olan ürün ya da coğrafi bölge temelli olarak bölümlere; bölümlerin, işlevsel olarak farklılaşmış kısımlara; kısımların, ürün ya da coğrafi bölge temelli olarak iş birimlerine bölündüğü yapıdır.

Chandler, yetmiş büyük Amerikan şirketini incelediği daha geniş çaplı bir araştırmada da aynı sonuca ulaşmıştır. Çeşitlendirmeye gitmeyen şirketler, işlevsel yapı altında etkili bir şekilde yönetilirken çeşitlendirmeye giden şirketler, çok bölümlü yapıya gereksinim duymaktadır. Sonuç olarak yapı stratejiyi izlemektedir ve çok bölümlü yapı ile bir koşul- bağımlılık değişkeni olarak çeşitlendirme arasında uyum söz konusu olduğunda yüksek örgütsel performansa ulaşılmaktadır.

Strateji-yapı ilişkisinde üzerinde durulması gereken bir başka çalışma, Raymond E. Miles ve Charles C. Snow’un örgütleri benimsedikleri stratejilere göre gruplandıran çalışmasıdır. Ders kitapları yayıncılığı, elektronik, işlenmiş gıda ve sağlık endüstrilerinde gerçekleştirilen araştırmaları temel alan Miles ve Snow, örgütleri savunmacı, arayışçı ve analizci stratejileri benimseyenler olarak üçe ayırmaktadır.
Savunmacı Strateji: Var olan ürün-müşteri grubunu koruma ve verimlilik merkezlidir.
Arayışçı stratejiyi benimseyen örgütler, yeni ürün ve pazar fırsatlarının nasıl tespit edileceğine ve kullanılacağına odaklanırlar.
Analizci stratejiyi benimseyen örgütler, geleneksel ürün ve müşteri tabanını koruyarak yeni ürün ve pazar fırsatlarının nasıl tespit edileceğine ve kullanılacağına odaklanırlar.
NOT: Savunmacı strateji ile mekanik; arayışçı strateji ile organik ve analizci strateji ile matris örgüt yapısı uyum sağlayıp yüksek örgütsel performansa yol açar.

KOŞUL-BAĞIMLILIK KURAMINDAKİ GELİŞMELER
Temel çalışmaların ardından, birden fazla koşul-bağımlılık etmeni söz konusu olduğunda, bu etmenlerin nasıl birleştirileceği konusu üzerinde durulmuştur. Böyle bir durumda, koşul-bağımlılık etmenlerinin etkilerinin birbirlerine eklenmesi ya da birbirlerinden çıkartılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Koşul-bağımlılık kuramına getirilen kimi eleştirilerde, kuramın koşul-bağımlılık etmenleri ile uyuma doğru harekete geçen örgütler için açıklayıcı olmadığı savunulmuştur. Çünkü örgütler koşul-bağımlılık değişkenleri ile uyum için yapılarını değiştirirken değişkenlerin kendileri de değişebilmekte (örn. büyüklük) ve bu yüzden, örgütsel yapı değişimi uyum üretememektedir.

Daha önce değindiğimiz gibi, yöneticilerin sınırlı rasyonellikleri ve kaynakların yetersizliği nedeniyle örgütün uyumsuzluktan tam uyuma taşınması örgütsel yaşamda nadir olarak gözlemlenmektedir. Daha çok gözlemlenen, örgütlerin uyuma doğru yönlenmeleri ancak yalnızca eksik uyum durumuna ulaştıklarıdır.
Eksik Uyum: Örgütün uyuma yaklaştığı ancak tam olarak ulaşamadığı, başka bir deyişle, örgütsel yapının koşul- bağımlılık değişkenleriyle kısmen uyum yakaladığı durumdur.
*Koşul-bağımlılık kuramına göre, uyum durumundaki örgütler uyumsuz durumdakilere göre daha yüksek performansa sahiptirler. Ancak bütün uyum durumları aynı düzeyde performansa yol açmaktadır.
*Farklılaşan Performans: Daha yüksek düzeydeki koşul-bağımlılık etmenine uyumun, daha aşağı düzeydeki koşul- bağımlılık etmenine uyuma göre daha yüksek performansa yol açması durumudur.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst