Aöf Örgüt Kuramı Ders Özeti 5.Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Açıköğretim fakültesi Örgüt Kuramı Dersi 5.Ünite Özeti aşağıda verilmiştir.

ÜNİTE-5 İKTİSADİ ÖRGÜT KURAMLARINA GİRİŞ

İktisadi yaklaşımlar örgüt sahiplerinin örgütü servet artırımı için oluşturduklarını ve kararlarını bu amaçla verdiklerini varsayar. Bunun yanı sıra iktisadi örgüt kuramları, iktisadi yaklaşımlardaki gibi, bireylerin motivasyonlarını önemli açıklayıcı etmenler olarak sayarlar. Bu yaklaşımlarda en temel birey güdüsünün kendi çıkarını ön plana almak olduğu varsayılır. Örgütsel iktisat alanında iki ana dal vardır: İşlem maliyetleri kuramı ve vekalet kuramı. Bu iki yaklaşım birbirinden farklı olsalar da örgüte ve yönetişime bakışları arasında örtüşmeler bulunmaktadır.

Örgütler ve iktisat arasındaki bağ ilk kez iktisatçı Ronald Coase tarafından 1937 yılında ortaya atılmıştır. Coase “Örgütler neden vardır?” temel sorusunun yanıtını ararken örgütlerin bazı durumlarda üyeleri arasındaki ilişkileri pazar mekanizmalarından daha ucuza ve kolayca yürütebilecekleri önermesini yapmıştır.

İşlem Maliyetleri: Kişi veya örgütler arası alışverişleri yönetmek için yapılan pazarlık, izleme ve yönetişim maliyetlerinin tümü. Aracılık ücretleri, hizmet bedelleri, kredi faizleri gibi bazı işlem maliyetleri açık maliyetlerdir. Bunun yanı sıra alışverişlerde karşı tarafın performansını takip etme gibi maliyetler gizli maliyetlerdir. İşlem maliyetleri bir işlemin verimsizliğiyle ilgilidir.

Oliver Williamson, Coase’ın fikirlerini daha da geliştirerek örgütsel iktisat kuramlarına katkıda bulunmuş ve işlem maliyetleri kuramınının temellerini atmıştır. Williamson’ın başlıca araştırma alanı hiyerarşiler (örgütler) ve pazarlar arasındaki farklılıklardır. Hiyerarşi terimiyle kastedilen, örgütlerde astların ne yapacağının komuta zinciri yoluyla iletildiği durumdur. Pazarlarda ise geçici sözleşmeler yoluyla hizmet ve mal alışverişi yapılmaktadır.

İşlem Maliyetleri Kuramı: Örgütün amacının çevreyle ve örgüt içindeki yapılan kaynak alışverişlerinin maliyetlerini en aza indirmek olduğunu öne süren örgütsel kuram.

Örgütsel alanlara iktisadi yaklaşımların bir diğer uygulaması da Jensen ve Meckling tarafından geliştirilmiş olan vekalet kuramıdır. Vekalet kuramı örgütü örgüt sahipleri (asiller) ve çalışanlar (vekiller) arasında bir dizi sözleşme olarak görür. Bu kurama göre, bir örgütte yöneticinin astları yöneticinin vekilleri olarak çalışmaktadır. Bir yönetici doğal olarak astlarının kendisi için en faydalı şekilde çalışmaları beklentisi içindedir. Vekillerin motivasyonu ise kaytarmak ya da sözleşmelerinin beklentilerini yerine getirmemek şeklinde olabilir. Çalışanın görev ve sorumluluklarını ayrıntılı olarak belirten sözleşmeler onların tam istenen şekilde davranmasını sağlamak maksadıyla hazırlanır.

Asiller: Örgütün sahipleri ya da hissedarları.
Vekiller: Asiller tarafından örgütü yönetmek üzere istihdam edilen yönetici ve çalışanlar. Vekalet Maliyetleri: Vekil davranışlarını izleme ve sözleşme şartlarını uygulama maliyetleri. Bilgi Asimetrisi: İşlemlerle ilgili bilgilerin taraflar arasında eşit dağılmamış oluşur

Vekalet kuramı ve işlem maliyetleri kuramı arasındaki temel benzerlik bu yaklaşımların ikisinin de örgüt sahipleri, çalışanlar, tedarikçiler ve taşeronlar arasındaki ilişkiler çerçevesinde örgütün kendi amaçlarına ulaşma gayretleriyle ilgilenmeleridir.

İŞLEM MALİYETLERİ KURAMI
İşlem maliyetleri kuramındaki esas sorulardan biri örgütlerin mal ve hizmetleri kendilerinin üretmesinin mi yoksa piyasadan satın almalarının mı daha doğru olacağı sorusudur. İşlem maliyetleri kuramında temel kavram işlemdir. İşlem, bir mal ya da hizmetin bir örgütsel sınırdan çıkıp bir diğerinin sınırına geçmesi durumudur. Kuram bu işlem gerçekleşirken yapılan sözleşmeler ve bu sözleşmelerin maliyetlerine odaklanmaktadır. Kurama göre bir ürün alınırken sadece fiyatına değil, bir yöneticinin bu ürünü sunan örgütleri saptamak, ürünleri ve kalitelerini karşılaştırmak ve satın alma kararını vermek için harcadığı zaman da işlemin bir maliyeti olarak düşünülmelidir. İşlem maliyetleri karşı tarafla yapılan pazarlık, izleme ve sözleşme yaptırımlarını uygulama maliyetleri ve ayrıca işlemin tamamlanması için gerekli planlama, uyarlama ve takip işlerinin toplam maliyeti olarak tanımlanmaktadır. İşlemler bir ucunda pazar ilişkileri, diğer ucunda hiyerarşi (örgüt) olan bir yönetişim yapıları yelpazesiyle yürütülebilmektedir.

Pazar: İşlemlerin örgüt sınırları dışında taraflar arasında alış-veriş yoluyla yürütüldüğü piyasa.
Hiyerarşi: İşlemlerin örgüt sınırları içinde ast-üst ilişkileri çerçevesinde yürütülmesi.

İşlemler örgüt sınırlarının dışında gerçekleştiği zaman örgütün piyasayı takip edip ihtiyacı olan mal ve hizmetleri edinmek için güvenilir kaynaklar araması gerekir. Buna kuramda Pazar ya da piyasa kontrolü diyoruz. Pazar Kontrolü: Örgütün mal ve hizmet üretimi için ihtiyaç duyduğu işlemleri iç sözleşmeler yoluyla kendi bünyesinde gerçekleştirmek yerine dış sözleşmelerle piyasa mekanizmasına ihale etmesi durumu.

Pazarların iyi işlemediği durumda, yani pazarlarda işlemlerin takibi ve kontrolünün işlem maliyetleri çok arttığında, örgüt işlemi kendi bünyesinde yapacaktır. Kuramda bu durum bürokratik ya da hiyerarşik kontrol diyoruz. İşlem maliyetleri kuramının iki temel davranışsal varsayımı vardır: Sınırlı rasyonellik ve fırsatçılık. Sınırlı rasyonellik varsayımına göre insanlar (bu bağlamda, sahip ve yöneticiler) bilgi işleme becerileri konusunda kısıtlıdır. Bir diğer deyişle, sahip ve



yöneticilerin işlemler ve sözleşme ilişkilerinde karşılaştığı belirsizliğin nedeni mevcut bütün bilgiyi vakitsizlik, dikkat ve/veya yetenek eksikliği nedeniyle işleyememeleri ya da verimli bir şekilde gereken bilgiyi derleyip kullanamamalarıdır.

Fırsatçılık: Kişilerin kendi çıkarlarını ön plana almaları ve bu amaçla gerekirse karşı tarafı yanıltmaları durumu. Örgütler fırsatçıları kolayca saptayıp eleyemediklerinden fırsatçılığın olası bir durum olduğunu düşünerek önlemler almak durumundadır. Buna göre örgütler sözleşme öncesi fırsatçılık tarama yöntemleri ve sözleşme sonrası korunma yöntemleri geliştirmek zorundadır. Kurama göre, işlemleri birbirinden ayıran birkaç etmen vardır. Bunlardan ilki tarafların birbirleriyle yaptıkları sözleşmeye has yatırımlardır.

Sözleşmeye Has Yatırımlar: Belli bir alışveriş ilişkisine katma değer yaratmakla birlikte başka bir alışveriş ilişkisinde herhangi bir değeri olmayan becerilere, teçhizata ve bilgiye yapılan yatırımlar. Bu kavramı anlamak için (1) belli bir sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmesi için kullanılan varlıkların ne derece o sözleşmedeki işlemlere has olduğunun ve (2) eğer taraflar arasındaki sözleşme beklenenden önce bitirilirse aynı varlıkların başka bir sözleşmede kullanılmaya çalışılmasının fırsat maliyetinin ölçülmesi gerekmektedir.

Ayrıntısına girersek sözleşmeye has yatırımlar dört tipe ayrılmaktadır: Mekânsal, fiziksel, iş gücü ve tahsis edilmiş yatırımlar.
- Mekânsal yatırımlar taşıma ve envanter maliyetlerini aşağıya çekmek üzere yerleştirilmiş gayrımenkuller, yani taşınmaz mallardır.
- Fiziksel yatırımlar söz konusu işleme özel teçhizat ve makinalardır.
- İşgücüyle ilgili yatırımlar sözleşme özelinde geliştirilen insan sermayesi veya bu sözleşme için çalışanlara verilen eğitimlerdir.
-Tahsis edilmiş yatırımlar ise bu sözleşme için yapılmış ve başka bir sözleşme için kullanılamayan büyük çaplı yatırımlardır.

Kurama göre, örgütler yaptıkları sözleşmeye has yatırımları en fazla koruyan ve işlem maliyeti en düşük olan anlaşmayı yapmaya çalışmalıdırlar

İşlem maliyetleri kuramına göre eğer taraflar birbirlerine sözleşmeye has yatırımlar nedeniyle bağımlı iseler ve herhangi bir taraf kolaylıkla alternatif bağlantılar kuramıyorsa bu karşılıklı tekel durumu oluşturmakta ve her iki tarafı da savunmasız durumda bırakmaktadır. Bu duruma kuramda küçük sayılar sorunu da denmektedir.

Küçük Sayılar Sorunu: Örgütün az sayıda potansiyel alışveriş partnerinin olması durumu.

Özetlemek gerekirse (1) örgütler sözleşmeye has yatırımlar gerektirmeyen mal ve hizmet alışverişi yapıyorlarsa, (2) çevresel belirsizlik azsa, (3) çok sayıda potansiyel alışveriş partneri bulunuyorsa işlem maliyetleri düşüktür. Bu ortamlarda bir örgütün pazardan doğru bilgi toplaması, pazarlık yapması, firmalar arası ilişkileri takip etmesi kolaydır. Dolayısıyla işlem maliyetlerinin düşük olduğu durumlarda işlemler örgüt sınırları dışında yapılabilir. Bunun tam tersi durumlarda, yani (1) örgütler işleme has yatırımlar gerektiren mal ve hizmet alışverişi yapıyorlarsa, (2) çevresel belirsizlik yüksekse, (3) potansiyel alışveriş partneri sayısı kısıtlıysa işlem maliyetleri yüksektir. Bu tarz ortamlarda örgütün piyasa mekanizmasına güvenmesi zor olacağından ve sözleşmelerde olası her türlü fırsatçı davranışa önlem alınamayacağından örgüt işlemi kendi bünyesinde hiyerarşik (bürokratik) mekanizmalarla tamamlamayı daha uygun bulacaktır.

Hiyerarşik mekanizmalar eğer işlem maliyetlerini düşürmekte bu derece etkiliyse neden örgütler sürekli bu mekanizmaları kullanıp her işlemi bünyelerinde yapmamaktadır? Bunun nedeni şudur: Hiyerarşik mekanizmaların kullanımı işlem maliyetlerini düşürse de işlemleri yürütme maliyetlerini sıfırlamamaktadır. Yöneticiler işlemleri örgüt içine çektiklerinde bu sefer kendi çalışanlarıyla pazarlık yapma ve onları takip etme durumunda kalacaklardır. Örgüt içi işlem maliyetleri hiyerarşik ya da bürokratik maliyetler olarak karşılarına çıkacaktır. Örgüt birçok işlemi kendi içinde yapmaya başlayıp büyüdükçe bürokratik maliyetler artacaktır. Buna göre, her zaman aynı mekanizmayı kullanmak yerine örgütün her işlem için iç ve dış işlem maliyetlerini hesaplayıp en verimli şekilde işlemi yönetmesi gerekecektir.

VEKÂLET KURAMI
1700’lü yılların sonlarından beri kuramcılar firma sahiplerinin kendi servetlerinin idaresi için başkalarını istihdam etmeleri konusuyla uğraşmışlardır. Başkalarının servetini yönetenlerin servet sahibi kadar parayı gözetmeyecekleri, yani firma işlerinde yönetici ihmali olabileceği hep varsayılan bir beklenti olmuştur.

Vekâlet kuramının temel varsayımı örgütlerin asil ve vekil arasındaki çıkar çatışması üzerinden incelenebileceğidir. Bu kurama esas oluşturan ilişkiye göre asil, kendi adına bazı işleri yapması için vekile yetki verir. Büyük modern örgütlerde asiller örgütün sahipleri ve hissedarlarıdır. Bu grup karar verme yetkilerini vekilleri olan yöneticilere bir sözleşme oluşturarak aktarırlar. Bu sözleşmeye göre vekil,asilin istediği çıktılara ulaşmanın karşılığı olarak bir ücret alacaktır. Bu kuramda incelenen en yaygın ilişki bu olsa da kuram aynı zamanda müvekkil-avukat, hasta doktor, evsahibi-emlakçı, halk ve seçilmiş temsilcileri, işveren ve çalışanlar ve ana sanayi-yan sanayi gibi ilişkilere de uyarlanmıştır. Tüm bu ilişkilerde birinci taraf asil, ikinci taraf vekildir.



Vekâlet kuramına göre yukarıda adı geçenler gibi ikili ilişkiler iki önemli sorunu barındırmaktadır:
• Birincisi (a) asil ve vekilin arzu ve amaçlarının uyuşmaması ya da (b) asilin vekilin gerçekten ne yaptığını saptamasının güç ya da masraflı olması nedeniyle yaşanan vekalet sorunu;
• İkincisi ise asille vekilin risk yaklaşımlarının uyuşmamasıdır.

Vekâlet kuramına göre, vekillerin de kendilerine dönük amaçları vardır ve yeri geldiğinde yetkilerini asillerin değil, kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanabilirler. Örneğin, yöneticiler ofislerini gereğinden fazla dekore edebilir, ihtiyaçtan yüksek performanslı bilgisayarlar satın alabilir, bazı girdileri en uygun firmadan değil de yakın dostlarından satın alabilirler. Belki daha da önemlisi, kendi konumlarını riske atacak ama örgüt için faydalı olabilecek bazı yeni iş fırsatlarından ya da teknolojilerden uzak durabilirler. Bu duruma vekâlet kuramında artık kayıp denmektedir. Artık kayıplar yöneticilerin çeşitli yollarla (örneğin, yönetim kurulu oluşturarak) izlenmesi ve yaptırımlar uygulanması gibi yöntemlerle asgariye çekilmeye çalışılır.

Vekâlet kuramının varsayımlarına göre yöneticiler eğer sürekli gözetim altında tutulmazlarsa her an asilleri kandırmaya hazır durumdadır. Buna göre, kuramın esası bireyler hakkındaki varsayımlar (örneğin, riskten kaçınma, fırsatçılık, sınırlı rasyonellik)da göz önüne alındığında asille vekil arasındaki ilişkiyi yürütecek en verimli sözleşme yöntemini saptamaktır. Daha açık belirtmek gerekirse, farklı çıkarlar ve risk yaklaşımları olan taraflar arasındaki sözleşme davranış odaklı mı, çıktı odaklımı olmalıdır?
Çıktı Odaklı Sözleşmeler: Vekilin performansının yaptığı işin çıktısına bağlı olarak belirlenmesini öngören yaklaşım. Davranış Odaklı Sözleşmeler: Vekilin performansının asil tarafından belirlenen prosedürlere uygun davranıp davranmadığına bağlı olarak belirlenmesini öngören yaklaşım.

Hangi tip sözleşmenin kullanılacağı bir parça da yapılan işin özelliklerine bağlıdır. Bazı işlerin nasıl yapılacağı basamak basamak belirlidir ve oldukça rutindir

Sözleşme tipini etkileyen bir diğer etmen de ilişkinin süresidir. Asilin uzun vadeli ilişkilerde vekilin davranışlarını daha rahat değerlendirmesi beklenir, dolayısıyla davranış temelli sözleşmeler daha uygun olabilecektir. Kısa süreli ilişkilerdeyse asille vekil arasındaki bilgi asimetrisi daha fazla olacağından çıktı odaklı sözleşmeler tercih edilmelidir

Yukarıda bahsi geçen vekalet sorunlarına kuramda belli isimler verilmektedir. İktisat kuramcılarına göre vekiller boş zaman ve rahatlığa çalışkanlıktan daha çok değer verdikleri için baştan anlaştıkları şekilde çalışmazlar, sorumluluk ve görevlerini yerine getirmezler

Ahlaki Risk: Vekilin sözleşmesine uygun biçimde davranmayarak işten kaytarması durumu.
Kötü Seçim: Asilin, vekilin bilgi ve becerileriyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmadan sözleşme yapması durumu

Vekâlet kuramında yönetim kurullarının önemli rolü bulunmaktadır. Yönetim kurullarının sorumlulukları örgütten gelen rapor ve bilgiler ışığında örgütün performansını değerlendirme, örgütün üst düzey yönetimine yol gösterme, örgütü iyileştirecek tavsiye ve eleştirilerde bulunmaktır.

Kurama göre yönetim kurulunun yöneticilerin fırsatçı davranışlarına karşı bir önlem olarak önemli bir görevi olmakla birlikte gerçek hayatta bu her zaman doğru olmamaktadır. Bazen yönetim kurulu başkanı aynı zamanda örgütün genel müdürü olarak görev yapmaktadır.

İKTİSADİ ÖRGÜT KURAMLARININ ELEŞTİRİSİ

Örgütsel iktisat kuramlarının, özellikle de vekâlet kuramının, insan doğası hakkında çizdiği tablo oldukça karamsardır. Bu kuramlara göre kişiler kendi çıkarları için güdülenmişlerdir. Buna göre vekiller, kendileri için asillerden en fazla faydayı sağlayabilmek için kendilerini farklı göstermek ve sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmemek dâhil her şeyi yapmaya hazırdır. Vekâlet kuramında sorunun vekillerden kaynaklandığı önerilmektedir. Bilgi asimetrileri asillere karşı vekillerin lehinedir. Ancak birçok kuramcıya göre bu varsayım insan doğasını çok basitleştirmekte, hatta tamamen yanlış tanımlamaktadır. Asillerin de kendilerini vekillere yanlış sunma olasılığı olabilir. Vekiller yaptıkları işin asiller için gerçek değerini bilemeyebilirler. Dolayısıyla kötü seçim sorunu her iki taraf için de olabilmektedir. Oysa vekâlet kuramı sadece vekilin kendini yanıltıcı şekilde tanıtması sorununu ele almaktadır. Bunun yanı sıra bazı kuramcılara göre fırsatçılık, tembellik, işten kaytarma gibi eğilimler bu kuramlarda abartılı ele alınmaktadır. Çoğu zaman iş ilişkileri sahiplerle çalışanlar arasında sözleşmeler olması gibi basit bir olgudan daha kapsamlıdır. Çalışanların her zaman yöneticiler tarafından dürtülmesi gerekmemektedir; çalışanlar çoğu zaman fazladan sorumluluk almak konusunda gönüllü olur, dürüst ve yardımsever davranışlarda bulunabilirler. Kişilerin her yaptığı maddi çıkarları için değildir. Vekalet kuramı kişisel çıkar kollamanın insan doğası olduğunu iddia etse de çoğumuzun yaptıkları genel olarak başkalarının hayat koşullarını düzeltmek amaçlıdır. Eğer vekalet kuramının varsayımlarına kesin gözüyle bakarsak iyi niyetle yapılmış bazı davranışların ardında da açgözlülük veya tembellik görebiliriz. Hele ki şans faktörleri sebebiyle iyi niyetli davranışlar örgüt için olumsuz sonuçlar doğurursa bu algımız pekişebilir. Bu açıdan bakıldığında iktisadi kuramlar bir bakıma örgüt için tehlikeli olarak bile addedilebilir zira bu gibi bir ortamda astlar herhangi
bir riski yanlış algılanmak korkusuyla almazlar.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst