- Katılım
- 9 Şub 2011
- Mesajlar
- 6,041
- Tepkime puanı
- 25
- Puanları
- 48
- Bölüm:
- İşletme
- Şehir:
- Bursa
Açıköğretim fakültesi Örgüt Kuramı Dersi 8.Ünite Özeti aşağıda verilmiştir.
ÜNİTE-8
POSTMODERN YAKLAŞIMLAR
Postmodernizm kavramı, yaklaşık 100 yıldır sanattan mimariye, siyasetten sosyolojiye, edebiyattan ekonomiye pek çok alanda kullanılıyor olsa da sosyal bilimler alanında özellikle 1980’li yıllardan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Modernizm
Modernizm: Modernizm, insanoğlunun aklıyla evrende varolan her şeyi öğrenebileceğine, onu istediği gibi yönlendirerek gerçek mutluluğa kavuşacağına inanan bir düşüncenin ürünüdür.
Aydınlanma: İnsan ve doğayı ortak bir akıl paydasında birleştirerek, aklı nesnel bilginin üretim kaynağı, insanı da üretilen bu nesnel bilgiyle evreni sınırsız bir şekilde dönüştürme hak ve yetkisine sahip gören, kendi zihinsel ürünleri dışında, insanın hayatını biçimlendirecek hiçbir ilke ve değer kabul etmeyen anlayıştır.
Hümanizm: İlahi nitelikte ve öbür dünya ile ilgili olanın değil, bu dünya ve insanla ilgili olanın yüceltildiği bir genel eğilimin uç noktasını teşkil eden ve insanı, kendi üzerinde sınırlayıcı hiçbir otorite ihtiyacı olmayan bir varlık olarak tanımlayan; onu, hakikatin yegâne ölçüsü ve kaynağı olarak kabul eden bir dünya görüşü.
Sekülerizm: Dinsel olan veya dinsellik atfedilen bütün değer ve ilkeleri bireysel ve toplumsal yaşamın dışına iten, sadece bu dünyayı yaşanabilir kabul edip, öte dünya ile ilişkiyi koparma temeline dayalı, insan-merkezci bir düşünme ve yaşama biçimini ifade eder.
*Modernizmin modern yönetim ve örgütlenme yaklaşımlarını da etkileyen temel özellikleri şu şekilde özetlenebilir
• Modernizm akılcıdır. Akıl dışında bilimsel olarak denenemeyecek, ispat edilemeyecek ve eleştirilemeyecek bir bilgi kaynağı veya otorite yoktur.
• Modernizm gerçekçi ve pozitivisttir. Tabiattaki mükemmel işleyişin kurallarını herkesi bağlayıcı temel doğrular olarak alır ve bu kuralları keşfederek insan ilişkilerine uyarlamanın yollarını arar. Bu kurallar değişmezler. Dolayısıyla her konunun en iyi, en doğru tek açıklaması, her problemin tek doğru çözüm yolu vardır. Aklın yolu birdir. İnsana düşen bunu bulmaktır.
• Modernizm ilerlemecidir. İnsan bilgiyi doğaya hakim olmak amacıyla kullanır. En gelişmiş toplumlar, doğaya en fazla hükmeden, doğadan en fazla yararlanan toplumlardır. Bu, teknolojinin her alanda en üst düzeyde kullanımıyla, sanayileşmeyle mümkündür. İnsanlık üretme ve tüketme yarışı içerisindedir en çok katma değer üreten ve tüketen toplumlar daha öndedirler.
• Modernizm tektipleştirici, homojenleştiricidir. Bu, akılcılığın bir sonucudur. Bütün insanlık için bir tek en iyi yaşam tarzı vardır. Bu yüzden alt kültürlerin yaşatılması gerekmez, çünkü onlar, insanların sorunlarına en iyi çözümleri bulamazlar. Bunun sonucu tek tip beslenme, tek tip eğlenme, tek tip giyinme, sonuç olarak da tek tip yaşama biçimlerinin idealize edilmesidir.
• Modernizm belirlenimcidir. Tesadüşere yer yoktur. Evrendeki her olay ve olgunun nedensellik zinciri çerçevesinde belirli kanunlar ya da kurallara bağlı olarak meydana geldiğini, doğada bulunan her şeyin birbirine kırılmaz bir neden- sonuç zinciriyle bağlı bulunduğunu kabul eder. Yapılması gerekenler, yapılanların nedenleri, yapılacakların ve yapılmayacakların sonuçları, her şey bellidir. İnsanlar, kendi başlarına bırakılırlarsa yanlış davranırlar, bu yüzden bilime uygun davranış kalıpları oluşturulmuştur. Toplumsal ve kurumsal ilişkilerde buna uygun bürokratik bir yapılanmaya gidilmiştir.
• Modernizm sistematiktir. Toplumların belli bir düzen içerisinde varlıklarını sürdürebilmeleri için, toplumsal sistemi meydana getiren kurumların görevlerinin sistemin bekası doğrultusunda belirlenmesi gerekmektedir. Böyle bir yapıda sistemi oluşturan unsurların her birinin, sistemin işleyişine yaptıkları katkı oranında değerli olduğu kabul edilmektedir.
• Modernizmin insanlık için büyük projeleri vardır. İnsanlık, bu büyük projelerle eşitlik, özgürlük, adalet, insan hakları, mutluluk gibi hedeşerine ulaşacaktır. Bu hedeşere ulaşmayı sağlayacak kurum ve kuruluşlar da oluşturulmuş ve/veya oluşturulmaktadır.
Modernizm; 16. yüzyıldaki reform hareketlerine, 17. yüzyıldaki Galileo, Descartes ve Newton’la yaşanan bilimsel devrime, 18. yüzyıldaki Fransız aydınlanmasına ve 19. yüzyıldaki Sanayi Devrimi’ne temel oluşturmuş, dünyanın gidişatını kökten değiştirmiş bir felsefi düşüncedir. Berman (1994), modern düşüncenin insanlık tarihindeki etkilerini şu şekilde özetlemektedir:
• Fiziksel bilimlerde gerçekleşen, evrene ve onun içindeki yerimize dair düşüncelerimizi değiştiren büyük keşişer
• Bilimsel bilgiyi teknolojiye dönüştüren, yeni insan ortamları yaratıp eskilerini yok eden, hayatın tüm temposunu hızlandıran, yeni tekelci iktidar ve sınıf mücadelesi biçimleri yaratan sanayileşme,
• Milyonlarca insanı atalarından kalma doğal çevrelerinden koparıp dünyanın bir başka ucunda yeni hayatlara sürükleyen muazzam demografik alt-üst oluşlar,
• Hızlı, çoğu kez sarsıntılı kentleşme,
• Dinamik bir gelişme içinde birbirinden çok farklı insanları ve toplumları birbirlerine bağlayan, kapsayan kitle iletişim sistemleri,
• Yapı ve işleyiş açısından bürokratik diye tanımlanan, her an güçlerini daha da artırmak için çabalayan ve gitgide güçlenen ulus-devletler
Postmodernizm
Postmodernizm: Modernizmin akılcılık, ilerlemecilik, belirlenimcilik, sekülerizm, hümanizm, yapısalcılık, işlevselcilik gibi temel yaklaşımlarının tümünü reddeden ve bunlara alternatif yaklaşım biçimleri öneren düşünce biçimidir
Çok farklı bilim dallarından beslenen postmodernizme yönelik yaklaşımlar belli başlı beş grup altında toparlanabilir
• Birinci yaklaşım, bilgi ve bilim felsefesi alanında, aydınlanma ideallerinin reddedilmesidir. Bunlar arasında, yukarıda da ele alındığı gibi, hayatı bütünüyle açıklama iddiasındaki özgürlük, eşitlik, adalet, evrim, rasyonalizm, devrim, hümanizm, başkaldırı vb. büyük projeler bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, bilginin kaynağı olarak sadece aklı ve bilimsel yöntemi gören anlayışa karşı çıkılmaktadır.
• Bir başka yaklaşım Marksist düşünürlerin yaklaşımıdır. Onlar postmodernizmi kapitalist ötesi, sanayi ötesi veya geç kapitalizm gibi değişik şekillerde adlandırılan, bir anlamda kapitalist sömürü düzeninin incelikli bir şekilde makyajlanarak hükmünü sürdürdüğü dönemin kültürel mantığı olarak görmektedirler.
• Üçüncü bir yaklaşım, Theory, Culture & Society (Kuram, Kültür ve Toplum) dergisi etrafında şekillenen ve sosyal anlamda içinde yaşadığımız hayatın modern kavramlarla açıklanamayacağını, yeni bir disiplinin gerçekleştirilmesi gerektiğini iddia eden Turner, Robertson, Stauth ve Featherstone gibi sosyologların yaklaşımıdır.
• Dördüncü bir yaklaşım, Giddens ve Beck’in postmodernizmi modernizmin daha da radikalleşmiş bir hâli olarak gören yaklaşımdır.
• Son yaklaşım da modernizme yönelik postmodern eleştirilerdeki haklılıkları kabul etmekle birlikte, çözümün yine de modernlik içinde aranması gerektiğinde ısrar eden Habermas’ın yaklaşımıdır.
Postmodernizm
Örgüt kuramına yansıyan yönleri ile gözden geçirildiğinde şu özellikler öne çıkmaktadır
• Postmodernizm; düzenliliği, mantık ve simetriyi yadsır, çelişki ve karışıklıktan hoşlanır.
• Postmodernizm, modernliği oluşturan ve Batı medeniyetinin ürünü olan deneyim birikimi, sanayileşme, kentleşme, ileri teknoloji, modern ulus devlet, kariyer, bireysel sorumluluk, bürokrasi, liberal demokrasi, hoşgörü, hümanizm, eşitlikçilik, nesnellik ve gayrişahsilik gibi değer ve kurallara karşı çıkar.
• Postmodernizm, modern öznede temellenen evrensel bir ahlak anlayışına özellikle de faydacılık ve bireycilik anlayışına karşı çıkar.
• Postmodernizm, evrenselciliğe karşı çıkar, genel geçer, evrensel bir bilgiye karşı şiddetli bir saldırı yöneltir. Tek, değişmez, evrensel bir akıl yerine, çeşitli akılların varoluşundan bahseder. Bilginin göreceli olduğunu, hakikatin herkese göre değişebilir olduğunu kabul eder.
• Postmodernizm, ilerleme düşüncesini reddederek bugünün geçmişten, modernin modern öncesinden, kent yaşamının köy yaşamından vs. daha üstün olduğu düşüncesini kabul etmez.
• Postmodernizm, temsilî bir sahtekârlık olarak görürken demokrasiye de şüpheyle bakar, birçok yeni siyasi hareketi destekler, çoğulculuğu, çok-kültürlülüğü savunur.
• Postmodernizmin bir başka özelliği de eklektik oluşudur. Tek doğru anlayışının yadsınması birden çok doğruyu gündeme getirmiş, bunun sonucu da her türlü bilginin insanlığa katkı sağlayabileceğini kabul eden ve her şey gider sloganıyla ifade edilen eklekti(si)zm yani seçmecilik olmuştur.
• Postmodernizm anti-pozitivisttir. Dünyanın işleyişiyle ilgili değişmez doğrular bulunduğunu ve bu doğruların sadece doğa bilimlerinin yöntemleriyle keşfedilebileceğini kabul etmez.
• Postmodernizm yorumsamacıdır. Dünya, nesnelerden değil, onlara yüklediğimiz anlamlardan oluşur. İnsanlar neyin doğru neyin gerçek olduğunu kendi aralarındaki etkileşimlerle sosyal olarak inşa ederler.
POSTMODERNİZM VE ÖRGÜT KURAMLAR
Modern Örgüt Kuramları
Modernizmin örgütsel araştırmalarda öne çıkan temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir
• Modernist bakış açısı örgütleri sınırları belli varlıklar olarak tanımlamaktadır.
Bu sınırlar örgütleri iç çevresini ve dış çevresini, yani örneğin üretim süreçleriyle pazarlama süreçlerini birbirinden ayrı sistemler olarak ele alır.
• Modern yaklaşım yapısalcı-işlevselci bakış açısına sahip olduğundan örgütlerde farklılaştırma ve iş bölümüne önem verir. Örgütler önceden tanımlanmış pozisyonlar, görevler ve departmanlara ayrılarak belli bir iş bölümü çerçevesinde faaliyet göstermelidirler.
• Modernizmin akılcı bakış açısı örgütleri belli hedeşere ulaşmanın araçları olarak görerek onları araçsallaştırmakta ve söz konusu hedeşere ulaştıracak makine benzeri standart süreçlere sahip örgütlenme ve çalışma biçimleri geliştirmekle ilgilenmektedir. Bu anlamda örgütlerin mensupları da belli amaçları gerçekleştirmek üzere yönetici, çalışan veya işletme sahibi gibi sınırları belli rutin rolleri yerine getiren kişilerdir.
• İlerleme yaklaşımı modern örgütlerin hep daha çok, daha hızlı ve daha az maliyetle üretim yapmaya odaklanmaları sonucunu getirmektedir. Bu durum örgütsel analizde etkinlik ve verimlilik gibi kavramların ön plana çıkmasına neden olmuştur.
Modern Olmayan Örgüt Kuramları ve Postmodernizm
Postmodernizm farklı bakış açılarına göre farklı farklı gerçeklikler olabileceğini, doğrunun herkese göre değişebileceğini kabul eden yorumsamacı bir yaklaşıma sahiptir. Yeni kurumsal kuram ise bu açıdan modernizm ve postmodernizm arasında kalmaktadır. Yeni kurumsal kurama göre de tek bir doğru yoktur, ancak insanlar karşılıklı etkileşim yoluyla ortak bir doğru tanımlayabilirler, yani gerçekliği sosyal olarak inşa edebilirler. Yeni kurumsal kuram gerçekliğin sosyal olarak inşa edildiğini, bu nedenle farklı yer ve zamanlarda farklı doğruların bulunabileceğini kabul ederek postmodernizme yaklaşırken insanların belli doğrular, dolayısıyla belli bir toplumsal düzen üzerinde anlaşabileceklerini kabul ederek de modernizme yaklaşmaktadır.
POSTMODERN ÖRGÜT KURAMI
Postmodernizmin örgüt kuramı alanındaki yansımaları iki farklı bakış açısıyla değerlendirilmektedir.
Dönemsel Postmodernizm: Postmodernizmin 1970’li yıllardan itibaren modern sonrası olarak adlandırılan dönemde meydana gelen ekonomik ve toplumsal kurumların örgütlenme biçimlerindeki dönüşümleri ifade eden yorumudur.
Felsefi Postmodernizm: Postmodernizmin modernizm düşüncesine yönelik kapsamlı eleştirilerden oluşan yeni bir felsefi yaklaşımı ifade eden yorumudur.
İlk anlamıyla post-modernizm 1970’li yıllardan sonraki tarihsel dönemi kapsamaktadır. Bu dönem Bell, Drucker, Jameson, Harvey gibi çeşitli yazarlar tarafından post-endüstriyel, geç-kapitalist, post-kapitalist, post-fordist vb. çok sayıda farklı isimle de anılmaktadır. Bu dönemin genel özelliği olarak karmaşa, düzensizlik ve esneklikten bahsedilebilir.
Bir felsefe olarak postmodernizm ise aklı ve bilimi dışımızdaki mutlak gerçekliğin bilgisini keşfetmenin tek yolu olarak kabul eden gerçekçi, ilerlemeci, büyük idealleri olan modern düşüncenin aksine; olguları olduğu gibi kabul eden, gerçeğin insanlar arası bir etkileşimle sosyal olarak kurgulandığını varsayan, yorumsamacı bir felsefeyi temsil etmektedir. Bu felsefenin postmodernizm biçiminde ifadesini bulmasında Lyotard, Foucault, Derrida, Baudrillard, Deleuze, Guattari, Nietzsche gibi düşünürlerin etkisi büyüktür
Post-Modern Yönetim ve Örgütlenme Biçimleri
Postmodernizmi modern dönemden sonraki dönem olarak kabul eden yaklaşıma göre teknolojik ve ekonomik alanda yaşanan bazı gelişmeler modern dönemin kapanmasına ve post-modern dönemin başlamasına neden olmuştur. Bu yaklaşıma göre post-modern dönem modern döneme bir karşıtlık içermez. Özellikle bilgisayar ve ardından da İnternet’in hayatımıza girmesiyle birlikte başlayan bu yeni çağ çeşitli yazarlar tarafından kapitalist ötesi, sanayi ötesi veya geç kapitalizm gibi değişik şekillerde nitelendirilmektedir. Post-bürokratik örgütlerinin özellikleri şu şekilde özetlenebilir
• Finans ve ham madde kaynaklarının sınırlar arasında ve bir yerden diğerine hızla yer değiştirebilir hâle gelmesi,
• Stok devir oranlarını düşüren ve yatırım geri dönüş oranlarını artıran tam zamanında üretim felsefesinin maliyetlerin neredeyse üretim anında ortaya çıkan bir olgu hâline getirmesi,
• Gelişen bilgi teknolojileri yardımıyla geçici çalışma, uzaktan çalışma, dış kaynaklardan yararlanma, taşeronluk gibi esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaşması ve çalışanların tek bir örgütte başlayıp biten kariyer anlayışlarının değişmesi,
• Sadece çalışma değil, satış, muhasebe, finansman gibi pek çok işlevin İnternet ortamında gerçekleştirilebilmesini sağlayan sanal örgütlerin ortaya çıkması ve örgütün sınırlarının belirsizleşmesi,
• Tedarikçiler, danışmanlar, taşeronlar gibi iş birliği yapılan örgütlerin iş hayatındaki etkilerinin asıl üretimi gerçekleştiren firma kadar bazen ondan daha önemli hâle gelmesi,
• İş bölümü ve uzmanlaşma yerine çoklu yeteneklere sahip çalışanlara duyulan ihtiyacı artıran proje bazlı örgütlenmelerin geleneksel kariyer anlayışını değiştirmesi,
• Masa, sandalye, dolaplar ve bilgisayardan oluşan ofis kavramının ortadan kalkması ve buna bağlı olarak geleneksel mesai anlayışının değişmesi,
• Belirsizliğin ortadan kaldırılmaya değil de yönetilmeye çalışılması. Açıkça belirlenmiş hedeşerin yerini sürekli güncellenen, ortaya çıkan durumları değerlendirmeye çalışan kompleks yönetim anlayışının alması,
• Pek çok örgütün temel iş tanımlarının değişmesi. Örneğin; üretim odaklı bir telefon şirketinin çeşitli ağ temelli yapılardan oluşan iletişim hizmetleri şirketine dönüşmesi.
• Çalışanların iş tanımlarının karmaşıklaşması. Buna bağlı olarak çalışanların kendini sürekli geliştirme ihtiyacının karşılanma zorunluluğunun ortaya çıkması,
• Örgütlerin birbiriyle rekabet hâlindeki pek çok bakış açısı, deneyim, rol ve kimliklerden oluşan bir karmaşa ortamı hâline gelmesi.
Postmodern Örgütsel Analiz
Postmodern örgüt kuramının modern örgüt kuramına yönelik eleştirileri birkaç noktada özetlenebilir
• Örgütler sınırları belli nesnel varlıklar olarak nitelendirilemezler. Türleri, biçimleri, yerleri, yapıları, özellikleri itibarıyla sınıflandırılamazlar. Çünkü örgütler çeşitli faktörlerin etkileşimiyle sürekli bir olma, örgütlenme hâlinde bulunan dinamik yapılardır.
• Nesnel olamayan örgütlerin belirli kimlikleri de olamaz. Örgütleri belli amaçlara, yönlere, örgütlenme biçimlerine, kültürel değerlere, işlevlere sahip somut, ölçülebilir, birbirleriyle karşılaştırılabilir yapılar olarak görmek mümkün değildir. Dolayısıyla belli stratejilere, kültürlere, değerlere, vizyon ve misyona sahip örgütlerden de bahsedilemez.
• Örgütlerin ölçülüp-biçilebilir yapılara sahip olamaması lider veya yönetici adı altından birtakım aktörlerin örgütleri başarıya götürebilmelerini de şüpheli hâle getirir. Dolayısıyla belli yönetim teknikleriyle etkin ve verimli, rekabet gücüne sahip örgütler yaratma idealleri de geçerli olamaz.
• Örgütler kompleks bir dünyada yaşarlar. Örgütler için birbirine nedensellik bağlarıyla bağlı bir dünya yoktur. Örgütlerin iç ve dış çevre faktörlerinin belli koşullarda örgüt için daha avantajlı durumlar ortaya çıkaracağı iddiası da geçerli değildir. Çevresel faktörlere müdahale etmek mümkün değildir.
• Örgütler doğal bir denge içerisinde değildirler. Dolayısıyla bu dengenin değiştirilmesine, böylece örgütsel değişimin sağlanarak daha iyi bir örgüt yapısına ulaşmaya yönelik olarak önerilen konumlandırma, farklılaştırma, değişim mühendisliği, kültürel değişim, birleşme, satın alma, stratejik iş birlikleri vb. stratejiler anlamlı değildir.
• Bilginin en önemli üretim faktörü, stratejik kaynak olduğu iddiası da boştur. Bilgi de diğer pek çok şey gibi sosyal olarak inşa edilen bir kurgudur. Bilginin değeri onun içeriğinde değil sahibinde var olduğu kabul edilen güçtedir. Bu nedenle bilginin üretilmesi, depolanması, aktarılması gibi faaliyetler bir anlam taşımaz.
Postmodern düşüncenin modernizmin örgüt kuramındaki yansımalarına yönelttiği eleştirilerin temelinde üç farklı düşünürün ortaya attığı üç farklı kavram yer almaktadır. Bu kavramlar postmodern örgüt kuramının oluşmasında anahtar rol oynayan kavramlardır. Söz konusu kavramlardan ilki Derrida’nın yapıbozum yaklaşımıdır.
Yapıbozum: Metinlerin insanların zihinsel arka planlarını yansıtacak şekilde görünenin ötesinde anlamları olduğunu kabul eden ve çeşitli analiz yöntemleriyle bu anlamları ortaya çıkarmaya çalışan yaklaşımdır.
Postmodernizmin örgütsel analizde yararlanılan ikinci temel kavramı Lyotard’ın büyük-anlatılar kavramıdır. Lyotard’ın Postmodern Durum başlıklı eseri sosyal bilimlerde postmodernizmin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Büyük-anlatı: İnsanlığın tümüne birden doğru yolu gösterme iddiasındaki aydınlanma gibi tarihsel anlatıları; demokrasi, kalkınma gibi büyük hedeşeri ifade eden kavram
ÜNİTE-8
POSTMODERN YAKLAŞIMLAR
Postmodernizm kavramı, yaklaşık 100 yıldır sanattan mimariye, siyasetten sosyolojiye, edebiyattan ekonomiye pek çok alanda kullanılıyor olsa da sosyal bilimler alanında özellikle 1980’li yıllardan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Modernizm
Modernizm: Modernizm, insanoğlunun aklıyla evrende varolan her şeyi öğrenebileceğine, onu istediği gibi yönlendirerek gerçek mutluluğa kavuşacağına inanan bir düşüncenin ürünüdür.
Aydınlanma: İnsan ve doğayı ortak bir akıl paydasında birleştirerek, aklı nesnel bilginin üretim kaynağı, insanı da üretilen bu nesnel bilgiyle evreni sınırsız bir şekilde dönüştürme hak ve yetkisine sahip gören, kendi zihinsel ürünleri dışında, insanın hayatını biçimlendirecek hiçbir ilke ve değer kabul etmeyen anlayıştır.
Hümanizm: İlahi nitelikte ve öbür dünya ile ilgili olanın değil, bu dünya ve insanla ilgili olanın yüceltildiği bir genel eğilimin uç noktasını teşkil eden ve insanı, kendi üzerinde sınırlayıcı hiçbir otorite ihtiyacı olmayan bir varlık olarak tanımlayan; onu, hakikatin yegâne ölçüsü ve kaynağı olarak kabul eden bir dünya görüşü.
Sekülerizm: Dinsel olan veya dinsellik atfedilen bütün değer ve ilkeleri bireysel ve toplumsal yaşamın dışına iten, sadece bu dünyayı yaşanabilir kabul edip, öte dünya ile ilişkiyi koparma temeline dayalı, insan-merkezci bir düşünme ve yaşama biçimini ifade eder.
*Modernizmin modern yönetim ve örgütlenme yaklaşımlarını da etkileyen temel özellikleri şu şekilde özetlenebilir
• Modernizm akılcıdır. Akıl dışında bilimsel olarak denenemeyecek, ispat edilemeyecek ve eleştirilemeyecek bir bilgi kaynağı veya otorite yoktur.
• Modernizm gerçekçi ve pozitivisttir. Tabiattaki mükemmel işleyişin kurallarını herkesi bağlayıcı temel doğrular olarak alır ve bu kuralları keşfederek insan ilişkilerine uyarlamanın yollarını arar. Bu kurallar değişmezler. Dolayısıyla her konunun en iyi, en doğru tek açıklaması, her problemin tek doğru çözüm yolu vardır. Aklın yolu birdir. İnsana düşen bunu bulmaktır.
• Modernizm ilerlemecidir. İnsan bilgiyi doğaya hakim olmak amacıyla kullanır. En gelişmiş toplumlar, doğaya en fazla hükmeden, doğadan en fazla yararlanan toplumlardır. Bu, teknolojinin her alanda en üst düzeyde kullanımıyla, sanayileşmeyle mümkündür. İnsanlık üretme ve tüketme yarışı içerisindedir en çok katma değer üreten ve tüketen toplumlar daha öndedirler.
• Modernizm tektipleştirici, homojenleştiricidir. Bu, akılcılığın bir sonucudur. Bütün insanlık için bir tek en iyi yaşam tarzı vardır. Bu yüzden alt kültürlerin yaşatılması gerekmez, çünkü onlar, insanların sorunlarına en iyi çözümleri bulamazlar. Bunun sonucu tek tip beslenme, tek tip eğlenme, tek tip giyinme, sonuç olarak da tek tip yaşama biçimlerinin idealize edilmesidir.
• Modernizm belirlenimcidir. Tesadüşere yer yoktur. Evrendeki her olay ve olgunun nedensellik zinciri çerçevesinde belirli kanunlar ya da kurallara bağlı olarak meydana geldiğini, doğada bulunan her şeyin birbirine kırılmaz bir neden- sonuç zinciriyle bağlı bulunduğunu kabul eder. Yapılması gerekenler, yapılanların nedenleri, yapılacakların ve yapılmayacakların sonuçları, her şey bellidir. İnsanlar, kendi başlarına bırakılırlarsa yanlış davranırlar, bu yüzden bilime uygun davranış kalıpları oluşturulmuştur. Toplumsal ve kurumsal ilişkilerde buna uygun bürokratik bir yapılanmaya gidilmiştir.
• Modernizm sistematiktir. Toplumların belli bir düzen içerisinde varlıklarını sürdürebilmeleri için, toplumsal sistemi meydana getiren kurumların görevlerinin sistemin bekası doğrultusunda belirlenmesi gerekmektedir. Böyle bir yapıda sistemi oluşturan unsurların her birinin, sistemin işleyişine yaptıkları katkı oranında değerli olduğu kabul edilmektedir.
• Modernizmin insanlık için büyük projeleri vardır. İnsanlık, bu büyük projelerle eşitlik, özgürlük, adalet, insan hakları, mutluluk gibi hedeşerine ulaşacaktır. Bu hedeşere ulaşmayı sağlayacak kurum ve kuruluşlar da oluşturulmuş ve/veya oluşturulmaktadır.
Modernizm; 16. yüzyıldaki reform hareketlerine, 17. yüzyıldaki Galileo, Descartes ve Newton’la yaşanan bilimsel devrime, 18. yüzyıldaki Fransız aydınlanmasına ve 19. yüzyıldaki Sanayi Devrimi’ne temel oluşturmuş, dünyanın gidişatını kökten değiştirmiş bir felsefi düşüncedir. Berman (1994), modern düşüncenin insanlık tarihindeki etkilerini şu şekilde özetlemektedir:
• Fiziksel bilimlerde gerçekleşen, evrene ve onun içindeki yerimize dair düşüncelerimizi değiştiren büyük keşişer
• Bilimsel bilgiyi teknolojiye dönüştüren, yeni insan ortamları yaratıp eskilerini yok eden, hayatın tüm temposunu hızlandıran, yeni tekelci iktidar ve sınıf mücadelesi biçimleri yaratan sanayileşme,
• Milyonlarca insanı atalarından kalma doğal çevrelerinden koparıp dünyanın bir başka ucunda yeni hayatlara sürükleyen muazzam demografik alt-üst oluşlar,
• Hızlı, çoğu kez sarsıntılı kentleşme,
• Dinamik bir gelişme içinde birbirinden çok farklı insanları ve toplumları birbirlerine bağlayan, kapsayan kitle iletişim sistemleri,
• Yapı ve işleyiş açısından bürokratik diye tanımlanan, her an güçlerini daha da artırmak için çabalayan ve gitgide güçlenen ulus-devletler
Postmodernizm
Postmodernizm: Modernizmin akılcılık, ilerlemecilik, belirlenimcilik, sekülerizm, hümanizm, yapısalcılık, işlevselcilik gibi temel yaklaşımlarının tümünü reddeden ve bunlara alternatif yaklaşım biçimleri öneren düşünce biçimidir
Çok farklı bilim dallarından beslenen postmodernizme yönelik yaklaşımlar belli başlı beş grup altında toparlanabilir
• Birinci yaklaşım, bilgi ve bilim felsefesi alanında, aydınlanma ideallerinin reddedilmesidir. Bunlar arasında, yukarıda da ele alındığı gibi, hayatı bütünüyle açıklama iddiasındaki özgürlük, eşitlik, adalet, evrim, rasyonalizm, devrim, hümanizm, başkaldırı vb. büyük projeler bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, bilginin kaynağı olarak sadece aklı ve bilimsel yöntemi gören anlayışa karşı çıkılmaktadır.
• Bir başka yaklaşım Marksist düşünürlerin yaklaşımıdır. Onlar postmodernizmi kapitalist ötesi, sanayi ötesi veya geç kapitalizm gibi değişik şekillerde adlandırılan, bir anlamda kapitalist sömürü düzeninin incelikli bir şekilde makyajlanarak hükmünü sürdürdüğü dönemin kültürel mantığı olarak görmektedirler.
• Üçüncü bir yaklaşım, Theory, Culture & Society (Kuram, Kültür ve Toplum) dergisi etrafında şekillenen ve sosyal anlamda içinde yaşadığımız hayatın modern kavramlarla açıklanamayacağını, yeni bir disiplinin gerçekleştirilmesi gerektiğini iddia eden Turner, Robertson, Stauth ve Featherstone gibi sosyologların yaklaşımıdır.
• Dördüncü bir yaklaşım, Giddens ve Beck’in postmodernizmi modernizmin daha da radikalleşmiş bir hâli olarak gören yaklaşımdır.
• Son yaklaşım da modernizme yönelik postmodern eleştirilerdeki haklılıkları kabul etmekle birlikte, çözümün yine de modernlik içinde aranması gerektiğinde ısrar eden Habermas’ın yaklaşımıdır.
Postmodernizm
Örgüt kuramına yansıyan yönleri ile gözden geçirildiğinde şu özellikler öne çıkmaktadır
• Postmodernizm; düzenliliği, mantık ve simetriyi yadsır, çelişki ve karışıklıktan hoşlanır.
• Postmodernizm, modernliği oluşturan ve Batı medeniyetinin ürünü olan deneyim birikimi, sanayileşme, kentleşme, ileri teknoloji, modern ulus devlet, kariyer, bireysel sorumluluk, bürokrasi, liberal demokrasi, hoşgörü, hümanizm, eşitlikçilik, nesnellik ve gayrişahsilik gibi değer ve kurallara karşı çıkar.
• Postmodernizm, modern öznede temellenen evrensel bir ahlak anlayışına özellikle de faydacılık ve bireycilik anlayışına karşı çıkar.
• Postmodernizm, evrenselciliğe karşı çıkar, genel geçer, evrensel bir bilgiye karşı şiddetli bir saldırı yöneltir. Tek, değişmez, evrensel bir akıl yerine, çeşitli akılların varoluşundan bahseder. Bilginin göreceli olduğunu, hakikatin herkese göre değişebilir olduğunu kabul eder.
• Postmodernizm, ilerleme düşüncesini reddederek bugünün geçmişten, modernin modern öncesinden, kent yaşamının köy yaşamından vs. daha üstün olduğu düşüncesini kabul etmez.
• Postmodernizm, temsilî bir sahtekârlık olarak görürken demokrasiye de şüpheyle bakar, birçok yeni siyasi hareketi destekler, çoğulculuğu, çok-kültürlülüğü savunur.
• Postmodernizmin bir başka özelliği de eklektik oluşudur. Tek doğru anlayışının yadsınması birden çok doğruyu gündeme getirmiş, bunun sonucu da her türlü bilginin insanlığa katkı sağlayabileceğini kabul eden ve her şey gider sloganıyla ifade edilen eklekti(si)zm yani seçmecilik olmuştur.
• Postmodernizm anti-pozitivisttir. Dünyanın işleyişiyle ilgili değişmez doğrular bulunduğunu ve bu doğruların sadece doğa bilimlerinin yöntemleriyle keşfedilebileceğini kabul etmez.
• Postmodernizm yorumsamacıdır. Dünya, nesnelerden değil, onlara yüklediğimiz anlamlardan oluşur. İnsanlar neyin doğru neyin gerçek olduğunu kendi aralarındaki etkileşimlerle sosyal olarak inşa ederler.
POSTMODERNİZM VE ÖRGÜT KURAMLAR
Modern Örgüt Kuramları
Modernizmin örgütsel araştırmalarda öne çıkan temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir
• Modernist bakış açısı örgütleri sınırları belli varlıklar olarak tanımlamaktadır.
Bu sınırlar örgütleri iç çevresini ve dış çevresini, yani örneğin üretim süreçleriyle pazarlama süreçlerini birbirinden ayrı sistemler olarak ele alır.
• Modern yaklaşım yapısalcı-işlevselci bakış açısına sahip olduğundan örgütlerde farklılaştırma ve iş bölümüne önem verir. Örgütler önceden tanımlanmış pozisyonlar, görevler ve departmanlara ayrılarak belli bir iş bölümü çerçevesinde faaliyet göstermelidirler.
• Modernizmin akılcı bakış açısı örgütleri belli hedeşere ulaşmanın araçları olarak görerek onları araçsallaştırmakta ve söz konusu hedeşere ulaştıracak makine benzeri standart süreçlere sahip örgütlenme ve çalışma biçimleri geliştirmekle ilgilenmektedir. Bu anlamda örgütlerin mensupları da belli amaçları gerçekleştirmek üzere yönetici, çalışan veya işletme sahibi gibi sınırları belli rutin rolleri yerine getiren kişilerdir.
• İlerleme yaklaşımı modern örgütlerin hep daha çok, daha hızlı ve daha az maliyetle üretim yapmaya odaklanmaları sonucunu getirmektedir. Bu durum örgütsel analizde etkinlik ve verimlilik gibi kavramların ön plana çıkmasına neden olmuştur.
Modern Olmayan Örgüt Kuramları ve Postmodernizm
Postmodernizm farklı bakış açılarına göre farklı farklı gerçeklikler olabileceğini, doğrunun herkese göre değişebileceğini kabul eden yorumsamacı bir yaklaşıma sahiptir. Yeni kurumsal kuram ise bu açıdan modernizm ve postmodernizm arasında kalmaktadır. Yeni kurumsal kurama göre de tek bir doğru yoktur, ancak insanlar karşılıklı etkileşim yoluyla ortak bir doğru tanımlayabilirler, yani gerçekliği sosyal olarak inşa edebilirler. Yeni kurumsal kuram gerçekliğin sosyal olarak inşa edildiğini, bu nedenle farklı yer ve zamanlarda farklı doğruların bulunabileceğini kabul ederek postmodernizme yaklaşırken insanların belli doğrular, dolayısıyla belli bir toplumsal düzen üzerinde anlaşabileceklerini kabul ederek de modernizme yaklaşmaktadır.
POSTMODERN ÖRGÜT KURAMI
Postmodernizmin örgüt kuramı alanındaki yansımaları iki farklı bakış açısıyla değerlendirilmektedir.
Dönemsel Postmodernizm: Postmodernizmin 1970’li yıllardan itibaren modern sonrası olarak adlandırılan dönemde meydana gelen ekonomik ve toplumsal kurumların örgütlenme biçimlerindeki dönüşümleri ifade eden yorumudur.
Felsefi Postmodernizm: Postmodernizmin modernizm düşüncesine yönelik kapsamlı eleştirilerden oluşan yeni bir felsefi yaklaşımı ifade eden yorumudur.
İlk anlamıyla post-modernizm 1970’li yıllardan sonraki tarihsel dönemi kapsamaktadır. Bu dönem Bell, Drucker, Jameson, Harvey gibi çeşitli yazarlar tarafından post-endüstriyel, geç-kapitalist, post-kapitalist, post-fordist vb. çok sayıda farklı isimle de anılmaktadır. Bu dönemin genel özelliği olarak karmaşa, düzensizlik ve esneklikten bahsedilebilir.
Bir felsefe olarak postmodernizm ise aklı ve bilimi dışımızdaki mutlak gerçekliğin bilgisini keşfetmenin tek yolu olarak kabul eden gerçekçi, ilerlemeci, büyük idealleri olan modern düşüncenin aksine; olguları olduğu gibi kabul eden, gerçeğin insanlar arası bir etkileşimle sosyal olarak kurgulandığını varsayan, yorumsamacı bir felsefeyi temsil etmektedir. Bu felsefenin postmodernizm biçiminde ifadesini bulmasında Lyotard, Foucault, Derrida, Baudrillard, Deleuze, Guattari, Nietzsche gibi düşünürlerin etkisi büyüktür
Post-Modern Yönetim ve Örgütlenme Biçimleri
Postmodernizmi modern dönemden sonraki dönem olarak kabul eden yaklaşıma göre teknolojik ve ekonomik alanda yaşanan bazı gelişmeler modern dönemin kapanmasına ve post-modern dönemin başlamasına neden olmuştur. Bu yaklaşıma göre post-modern dönem modern döneme bir karşıtlık içermez. Özellikle bilgisayar ve ardından da İnternet’in hayatımıza girmesiyle birlikte başlayan bu yeni çağ çeşitli yazarlar tarafından kapitalist ötesi, sanayi ötesi veya geç kapitalizm gibi değişik şekillerde nitelendirilmektedir. Post-bürokratik örgütlerinin özellikleri şu şekilde özetlenebilir
• Finans ve ham madde kaynaklarının sınırlar arasında ve bir yerden diğerine hızla yer değiştirebilir hâle gelmesi,
• Stok devir oranlarını düşüren ve yatırım geri dönüş oranlarını artıran tam zamanında üretim felsefesinin maliyetlerin neredeyse üretim anında ortaya çıkan bir olgu hâline getirmesi,
• Gelişen bilgi teknolojileri yardımıyla geçici çalışma, uzaktan çalışma, dış kaynaklardan yararlanma, taşeronluk gibi esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaşması ve çalışanların tek bir örgütte başlayıp biten kariyer anlayışlarının değişmesi,
• Sadece çalışma değil, satış, muhasebe, finansman gibi pek çok işlevin İnternet ortamında gerçekleştirilebilmesini sağlayan sanal örgütlerin ortaya çıkması ve örgütün sınırlarının belirsizleşmesi,
• Tedarikçiler, danışmanlar, taşeronlar gibi iş birliği yapılan örgütlerin iş hayatındaki etkilerinin asıl üretimi gerçekleştiren firma kadar bazen ondan daha önemli hâle gelmesi,
• İş bölümü ve uzmanlaşma yerine çoklu yeteneklere sahip çalışanlara duyulan ihtiyacı artıran proje bazlı örgütlenmelerin geleneksel kariyer anlayışını değiştirmesi,
• Masa, sandalye, dolaplar ve bilgisayardan oluşan ofis kavramının ortadan kalkması ve buna bağlı olarak geleneksel mesai anlayışının değişmesi,
• Belirsizliğin ortadan kaldırılmaya değil de yönetilmeye çalışılması. Açıkça belirlenmiş hedeşerin yerini sürekli güncellenen, ortaya çıkan durumları değerlendirmeye çalışan kompleks yönetim anlayışının alması,
• Pek çok örgütün temel iş tanımlarının değişmesi. Örneğin; üretim odaklı bir telefon şirketinin çeşitli ağ temelli yapılardan oluşan iletişim hizmetleri şirketine dönüşmesi.
• Çalışanların iş tanımlarının karmaşıklaşması. Buna bağlı olarak çalışanların kendini sürekli geliştirme ihtiyacının karşılanma zorunluluğunun ortaya çıkması,
• Örgütlerin birbiriyle rekabet hâlindeki pek çok bakış açısı, deneyim, rol ve kimliklerden oluşan bir karmaşa ortamı hâline gelmesi.
Postmodern Örgütsel Analiz
Postmodern örgüt kuramının modern örgüt kuramına yönelik eleştirileri birkaç noktada özetlenebilir
• Örgütler sınırları belli nesnel varlıklar olarak nitelendirilemezler. Türleri, biçimleri, yerleri, yapıları, özellikleri itibarıyla sınıflandırılamazlar. Çünkü örgütler çeşitli faktörlerin etkileşimiyle sürekli bir olma, örgütlenme hâlinde bulunan dinamik yapılardır.
• Nesnel olamayan örgütlerin belirli kimlikleri de olamaz. Örgütleri belli amaçlara, yönlere, örgütlenme biçimlerine, kültürel değerlere, işlevlere sahip somut, ölçülebilir, birbirleriyle karşılaştırılabilir yapılar olarak görmek mümkün değildir. Dolayısıyla belli stratejilere, kültürlere, değerlere, vizyon ve misyona sahip örgütlerden de bahsedilemez.
• Örgütlerin ölçülüp-biçilebilir yapılara sahip olamaması lider veya yönetici adı altından birtakım aktörlerin örgütleri başarıya götürebilmelerini de şüpheli hâle getirir. Dolayısıyla belli yönetim teknikleriyle etkin ve verimli, rekabet gücüne sahip örgütler yaratma idealleri de geçerli olamaz.
• Örgütler kompleks bir dünyada yaşarlar. Örgütler için birbirine nedensellik bağlarıyla bağlı bir dünya yoktur. Örgütlerin iç ve dış çevre faktörlerinin belli koşullarda örgüt için daha avantajlı durumlar ortaya çıkaracağı iddiası da geçerli değildir. Çevresel faktörlere müdahale etmek mümkün değildir.
• Örgütler doğal bir denge içerisinde değildirler. Dolayısıyla bu dengenin değiştirilmesine, böylece örgütsel değişimin sağlanarak daha iyi bir örgüt yapısına ulaşmaya yönelik olarak önerilen konumlandırma, farklılaştırma, değişim mühendisliği, kültürel değişim, birleşme, satın alma, stratejik iş birlikleri vb. stratejiler anlamlı değildir.
• Bilginin en önemli üretim faktörü, stratejik kaynak olduğu iddiası da boştur. Bilgi de diğer pek çok şey gibi sosyal olarak inşa edilen bir kurgudur. Bilginin değeri onun içeriğinde değil sahibinde var olduğu kabul edilen güçtedir. Bu nedenle bilginin üretilmesi, depolanması, aktarılması gibi faaliyetler bir anlam taşımaz.
Postmodern düşüncenin modernizmin örgüt kuramındaki yansımalarına yönelttiği eleştirilerin temelinde üç farklı düşünürün ortaya attığı üç farklı kavram yer almaktadır. Bu kavramlar postmodern örgüt kuramının oluşmasında anahtar rol oynayan kavramlardır. Söz konusu kavramlardan ilki Derrida’nın yapıbozum yaklaşımıdır.
Yapıbozum: Metinlerin insanların zihinsel arka planlarını yansıtacak şekilde görünenin ötesinde anlamları olduğunu kabul eden ve çeşitli analiz yöntemleriyle bu anlamları ortaya çıkarmaya çalışan yaklaşımdır.
Postmodernizmin örgütsel analizde yararlanılan ikinci temel kavramı Lyotard’ın büyük-anlatılar kavramıdır. Lyotard’ın Postmodern Durum başlıklı eseri sosyal bilimlerde postmodernizmin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Büyük-anlatı: İnsanlığın tümüne birden doğru yolu gösterme iddiasındaki aydınlanma gibi tarihsel anlatıları; demokrasi, kalkınma gibi büyük hedeşeri ifade eden kavram