Hukuka Giriş Ders Notları** YENİ** III

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
Sözleşmelerde Şekil ve Uygunsuzluk

Şekil, iradenin belli bir biçimde veya belli araçlar ile açıklanması demektir. şekil, kaynaklarına göre kanuni şekil ve iradi şekil, amaçlarına göre ise, geçerlilik şekli ve ispat şekli olmak üzere çeşitli türlere ayrılmaktadır. Kanuni şekil, bizzat kanun tarafından öngörülen şekildir. İradi şekil ise, kanunun şekle tabi tutmadığı bir sözleşmeyi tarafların kendi istekleri ile şekle tabi tutmalarıdır. Geçerlilik şekli, bir sözleşmenin geçerli olarak meydana gelebilmesi için uyulması gereken şekildir. İspat şekli ise, bir sözleşmenin varlığını ispat etmek üzere öngörülmüş olan şekildir. Geçerlilik şekli olarak, sözlü, yazılı ve resmi şekil türleri vardır. Yazılı şekil, tarafların el yazısı, daktilo veya diğer bir araç ile bir senet düzenleyerek altını imzalamalarıdır. Resmi şekil ise, hukuki işlemin yetkili resmi bir makam önünde yapılmasını ifade eder ki, bizim hukukumuzda resmi makam, noterler ile tapu memurlarıdır. Bir hukuki işlem şekle uyulmadan yapılırsa geçerli olmaz. İrade ile irade açıklaması arasında uygunsuzluk ya bilerek ve istenerek yaratılır-ki buna muvazaa denir- veya istenmeyerek gelebilir ki buna da irade bozukluğu adı verilir-. Muvazaanın mutlak muvazaa ve nisbi muvazaa olmak üzere iki türü vardır. İrade bozukluğunu doğuran durumlar ise; hata, hile ve ikrah (korkutma) olmak üzere üç tanedir. İradesi hata, hile veya tehdit yoluyla bozulan taraf, yaptığı sözleşme ile bağlı olmadığını bir yıl içinde karşı tarafa bildirebilir; bildirmez ise sözleşme geçerli hale gelir.



Temsil



• Temsil, bir hukuki işlemin bir kimsenin adına ve hesabına bir başkası tarafından yapılmasıdır. Temsil ilişkisinde daima üç kişi vardır; Temsilci, temsil olunan ve üçüncü kişi. Temsil türlerini sıralayabilmek, bunları birbirleriyle karşılaştırabilmek, farklılıklarını ayırt edebilmek ve bunlara örnekler türetebilmek

• Temsilin dolaylı temsil-dorudan doğruya temsil ve yetkili temsil-yetkisiz temsil türleri vardır. Dolaylı temsilde, kendisine yetki verilmiş olan temsilci hukuki işlemi yaparken bunu başkasının adına ve hesabına yapmakta olduğunu karşısındaki üçüncü kişiye söylemez. Bu tür temsilde temsilci hukuki işlemi başkası hesabına kendi adına yaptığı içindir ki, bu işlemden doğan hak ve borçlar da kendisine ait olur.

• Doğrudan doğruya temsilde ise, kendisine yetki verilmiş olan temsilcinin yapmış olduğu hukuki işlemin hüküm ve sonuçları işlemin yapıldığı andan itibaren doğrudan doğruya temsil olunana ait olur. Doğrudan doğruya temsilin söz konusu olabilmesi için, temsilcinin temsil yetkisine sahip olması ve temsil olunan adına ve hesabına hareket etmesi gerekir. Temsil yetkisi, ya doğrudan doğruya kanundan veya temsil olunanın iradesinden doğabilir. Temsil yetkisi temsil olunan tarafından şekle tâbi olmadan tek taraşı bir irade açıklaması ile verilebilir. Temsil yetkisi özel ve genel yetki niteliğinde olabilir.

• Yetkisiz temsil, bir kimsenin gerekli olan yetkiye sahip olmaksızın bir başkasının adına ve hesabına hukuki işlemler yapması demektir. Bu işlemlerden doğan hak ve borçlar temsil olunanı bağlamaz, yani temsil olunana ait olmaz, temsil olunana ait olabilmesi için onun tarafından onaylanması gerekir.


Borcun İfası, İfa Edilmemesi ve Sona Ermesi


İfa kavramını tanımlamak; borcun türlerine göre ifa edilmesi gereken yeri belirlemek

• İfa, borç ilişkisinin konusu olan edimin borçlu tarafından alacaklıya karşı yerine getirilmesi ve böylece borcun sona erdirilmesidir. Böylece borçlu borcundan kurtulmakta, alacaklı alacağını almakta ve sonuçta taraflar arasındaki borç ilişkisi de ortadan kalkmaktadır. İfa, her borç ilişkisinin amacıdır. İfanın sonuç doğurabilmesi için, borçlunun üstlenmiş

olduğu edimi belirlenen yer ve zamanda yerine getirmiş olması gerekir. İfa yeri, borcun ifa edilmesi gereken yerdir. İfa yerini taraflar kendi aralarında serbestçe belirleyebilirler. Taraflar ifa yerini kendi aralarında belirlememişlerse, para borcu ödeme zamanında alacaklının yerleşim yerinde (ikametgahında), belli bir şeyin teslimi borcu sözleşme yapılırken o şeyin bulunduğu yerde, diğer borçlar ise borçlunun yerleşim yerinde (ikametgahında) yerine getirilirler.

İfa zamanı, borcun ifa edilmesi gereken andır. Borçlunun edimini yerine getirmekle yükümlü olduğu, alacaklının ise edimin yerine getirilmesini istemeye hakkı olduğu bu ana muacceliyet denir. Kural olarak her borç, doğduğu anda muaccel olur. Borcun ifa edilmemesi kavramını tanımlamak; borcun ifa edilmemesinin sonuçlarını kavramak

• Borcun ifa edilmemesi (ademi ifa), borçlunun üstlenmiş olduğu edimi hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi demektir. Borcun ifa edilmemesinin çeşitli sonuçları vardır. Alacaklı, ifa etmeme halinin niteliğine göre çeşitli yollara başvurma olanağına

sahiptir. Borçlunun temerrüdünü kavramak; şartlarını ve sonuçlarını belirlemek Borçlunun temerrüdü (direnimi), borcun ifa edilmemesi hallerinden biridir. Borcun ifa edilmemesi iki biçimde ortaya çıkabilir. Borçlu edimi kendi kusuruyla imkansız hale getirdiği için ifada bulunamaz ki buna kusurlu imkansızlık denir. İkinci olarak, borçlu ifası halen mümkün olmasına karşın muaccel olan borcunu alacaklının ihtarına karşın zamanında yerine getirmemektedir ki, buna da "borçlunun temerrüdü (direnmesi)" denir. Borcun genel olarak sona ermesini saptayabilmek

• Borcun sona ermesi deyimi bir taraftan borç ilişkisinin ortadan kalkmasını, diğer taraftan iki taraf arasında kurulmuş borç ilişkisinden doğmuş olan tek bir borcun sona ermesini ifade etmektedir. Kural olarak asıl borcun sona ermesi halinde, buna

bağlı olan faiz ve cezai şart gibi yan borçlar da sona erer. Borcu sona erdiren sebeplerin başında ifa gelir. Bunun yanında yenileme, birleşme, kusursuz imkansızlık, takas, zamanaşımı ve ibra da borcu sona erdiren sebeplerdir.

Takas kavramını tanımlamak; türlerini, şartlarını ve hükümlerini kavramak

• Takas, bir borcun bir karşı alacağın feda edilmesi suretiyle sona erdirilmesidir. Takasın söz konusu olabilmesi için, borçların karşılıklı, benzer ve muaccel olması ve taraşardan birinin takas açıklamasında bulunması gerekir. Borçların takas yoluyla ortadan kaldırılabilmesi için, karşı tarafın bunu kabul etmesi gerekmemekle beraber, bazı borçların takas edilebilmesi için karşı tarafın da rızası gerekir. Takasın hükümleri kesindir, taraşarın anlaşmasıyla ortadan kaldırılamaz. Zamanaşımı kavramını tanımlamak, şartlarını tespit edebilmek ve hükümlerini belirlemek

• Borcu sona erdiren sebeplerden biri de zamanaşımıdır. Zamanaşımı, kanun tarafından belirlenmiş şartlar altında ve belli süre içinde alacaklının hareketsiz

kalması sonucu alacağın ifasını isteme yetkisinin sona ermesidir. Bir borcun zamanaşımına uğraması için, borcun muaccel olması, kanunun belirlediği sürenin geçmiş olması, zamanaşımının durmamış ve kesilmemiş bulunması gerekir. Kanunlarda çeşitli zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Genel zamanaşımı süresi on yıldır. Zamanaşımına uğramış olan borç ortadan kalkmaz ancak, dava yoluyla isteme yetkisi sona erer; bu borca eksik borç denir.

Sözleşme Türleri II Vekalet Sözleşmesi, Kefalet Sözleşmesi, Finansal Kiralama Sözleşmesi, Franchise Sözleşmesi, Factoring Sözleşmesi


Vekalet Sözleşmesinin tanımını verebilmek, Vekalet sözleşmesinin taraflarını ve bunların yükümlülüklerini kavrayabilmek, Sözleşmenin sona erme nedenlerini saptayabilmek Vekalet sözleşmesiyle vekil, vekalet verene karşı bir işin idaresini veya bir hizmetin görülmesini üstlenir. Vekalet sözleşmesi ücretli olabileceği gibi ücretsiz de olabilir. Vekil kural olarak üstlendiği işi bizzat yapmak zorundadır, başkasına yaptıramaz. Ancak kanunda belirlenen ayrık durumlarda, o işi başkasına yaptırabilir. Vekalet sözleşmesi, diğer sözleşmeler gibi normal sona erme sebepleriyle ortadan kalkabilir. Ayrıca vekalet sözleşmesine özgü sona erme sebebi olan azil veya istifa sebebiyle de vekalet sözleşmesi sona erebilir. İstifa, vekilin tek taraşı irade açıklaması ile sözleşmeyi sona erdirmesidir. Azil ise, vekalet verenin tek taraşı irade açıklaması ile vekilin görevine son vermesidir. Kefalet Sözleşmesinin tanımını verebilmek, Kefalet sözleşmesinin taraflarını ve bunların yükümlülüklerini kavrayabilmek, Sözleşmenin sona erme nedenlerini saptayabilmek Kefalet, teminat (güvence) amacını güden sözleş melerdendir.

Kefalet sözleşmesiyle kefil borçlunun borcunu ifa etmemesi halinde bundan şahsen sorumlu olmayı alacaklıya taahhüt eder. Kefalet borcu ancak geçerli bir asli borcun mevcudiyeti halinde hüküm ifade ettiğinden "fer’i" borçtur. Kefalet borcu aynı zamanda "tali" bir borçtur; zira önce asıl borçlunun takip edilmesi ve borç asıl borçlu tarafından ödenmezse ondan sonra kefile başvurulması gerekir. Kefalet sözleşmesinin geçerli olarak doğabilmesi için, geçerli bir asli borcun mevcut olması, kefilin ehliyeti, sözleşmenin yazılı olarak yapılması ve kefilin sorumlu olacağı tutarın belirtilmiş bulunması gerekir. Kefil asıl borçlu ile birlikte, borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni sonuçlarından, dava ve takip masraflarından ve faizlerden sorumludur. Finansal kiralama sözleşmesinin tanımını verebilmek, finansal kiralama sözleşmesinin taraflarını ve bunların yükümlülüklerini kavrayabilmek, sözleşmenin sona erme nedenlerini saptayabilmek

Finansal kiralama sözleşmesinin esası, malın mülkiyet hakkı ile ekonomik olarak işe yararlılığının birbirinden ayrılması, malın hukuki sahibi ile ekonomik sahibinin farklı kişiler olmasıdır. Finansal kiralama sözleşmesi kiralayanın, kiracının istemi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka şekilde sağladığı malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshetmemek şartı ile bedeli karşılığında, kiracıya bırakmayı öngördüğü bir sözleşmedir. Finansal kiralama sözleşmesinin esaslı unsurları; finansal kiralama konusu mal, finansal kiralama bedeli, feshedilmezlik süresi ve taraflar arasındaki anlaşmadır. Kiracının temel borcu, kiralama bedelini ödemek, kiralayanın temel borcu ise, sözleşme konusu malı satın alarak veya başka şekilde sağlayarak zilyetli ğini kiracıya bırakmaktır. Finansal kiralama sözleşmesi, süreli ise kendiliğinden sona erebileceği gibi, taraflardan birinin feshi ve sözleşmeden dönmesi gibi nedenlerle sona erer. Franchise sözleşmesinin tanımını verebilmek, franchise sözleşmesinin taraflarını ve bunların yükümlülüklerini kavrayabilmek, Sözleşmenin sona erme nedenlerini saptayabilmek Franchising, bir kimsenin, başkasının ilke ve buyruklarına uyarak ve bir bedel karşılığında onun ürününü ya da hizmetini değerlendirerek pazarlama imtiyazı sağlamasıdır. Franchise verenin borçları, malları franchise alana kullandırma ve franchise alanı desteklemektir. Franchise alanın borçları ise; mal ya da hizmetin sürümünü yapmak ve artırmak, kendisine sunulan maddi olmayan malları kullanmak, işletme pazarlama ilkelerine uymak ve ücret ödemektir. Franchise sözleşmesi, sürenin sona ermesi, olağan fesih, olağanüstü fesih, taraflardan birinin ölümü, işası ve ehliyetini kaybetmesi hallerinde sona erer. Factoring sözleşmesinin tanımını verebilmek, factoring sözleşmesinin taraflarını ve bunların yükümlülüklerini kavrayabilmek, sözleşmenin sona erme nedenlerini saptayabilmek Factoring, müşterinin üçüncü kişilerden olan alacaklarının, factoring şirketi tarafından bedeli peşin ödenerek satın alınmasıdır. Mal ve hizmet satışı yapan bir ticari işletmenin vadeli alacaklarının factor denilen bir mali kuruluş tarafından, alacaklıya başvuru hakkı olmaksızın satın alındığı finansal hizmettir. Verilen tanımdan da anlaşılacağı gibi factoring işleminde üç ilgili taraf bulunmaktadır:Müşterinin alacaklarını, karşılığını peşin olarak ödeyerek devir ve satın alan şirket (factor), alacaklarını factoring şirketine devreden işletme (satıcı) ve müşterinin alacaklı olduğu işletme ya da kişi (borçlu)

Yargı

Genel Olarak yargı kavramının ne anlama geldiğini kavrayabilmek, yargı türlerini saptayabilmek Yargı yetkisi, Anayasamızdaki "yasama" ve "yürütme" yetkilerinin yanında yer alan üçüncü yetkidir. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. Maddi anlamda yargı demek, hukuk kurallarının bağımsız mahkemeler tarafından belli bir olaya uygulanması faaliyeti demektir. Ülkemizdeki yargı türlerini, "Anayasa yargısı", "İdari yargı", "Askeri yargı" ve "Adli yargı" (Adalet yargısı) biçiminde bir ayırıma tabi tutarız. Anayasa yargısı kavramının tanımını verebilmek, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunu, görevlerini belirleyebilmek ve Anayasaya uygunluğun denetim yollarını saptayabilmek Anayasa yargısı, Anayasa Mahkemesinin bu sıfatla baktığı işler ile Yüce Divan sıfatıyla gördüğü işlerdeki faaliyetleri kapsayan yargı türü veya koludur. Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün esas ve şekil bakımından, Anayasa değişikliklerinin sadece şekil bakımından Anayasaya uygunluğunu denetlediği gibi, Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyeleri ile yüksek yargı organlarının başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılayan bir yüksek yargı organıdır. İdari yargı kavramının tanımını verebilmek, idari yargı yerlerinin hangileri olduğunu ve bunların görevlerini saptayabilmek İdari yargı ise, idari makamların idare hukuku alanındaki faaliyetleri dolayısıyla ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesini konu alan bir yargı türü veya koludur. İdari yargıyı, "Genel İdari Yargı" ve "Askeri İdari Yargı" olmak üzere ikiye ayırırız Genel İdari Yargı alanında, idare mahkemeleri, vergi mahkemeleri ve bölge idare mahkemelerinin yanında bir yüksek idare mahkemesi olan Danıştay yer alır. Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme yeridir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Askeri yargı kavramını tanımlayabilmek, askeri yargı türlerini belirleyebilmek ve bunların görevlerini saptayabilmek Askeri yargı, askeri mahkemelerin askeri ceza hukuku alanındaki yargısal faaliyetleri ile asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bulunan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesindeki yargısal faaliyetler olarak tanımlanabilir. Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Askeri yargının, "Askeri ceza yargısı" ve "askeri idari yargı" olmak üzere iki türü vardır. Askeri ceza yargısı, askeri mahkemelerin askeri ceza hukuku alanındaki yargısal faaliyetleridir. İlk derece (hüküm) mahkemeleri olan askeri mahkemeler ve disiplin mahkemelerinin yanında kontrol mahkemesi olarak Askeri Yargıtay, askeri mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin temyiz yoluyla son inceleme yeri olduğu kadar, belli davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak da bakan bir yargı organıdır.

Askeri idari yargıda yargısal faaliyetleri yürüten yargı yeri, Askeri Yüksek İdare Mahkemesidir. Adli yargı kavramının tanımını verebilmek, adli yargı türlerini belirleyebilmek ve bunların görevlerini saptayabilmek Adli yargı, diğer yargı türleri dışında kalan yargısal faaliyetleri, yani adliye mahkemeleri tarafından yürütülmekte olan yargısal faaliyetleri kapsayan yargı türüdür. Adli yargının "ceza yargısı" ve "medeni yargı" olmak üzere iki türü vardır. Ceza yargısı, ceza mahkemelerinin ceza hukuku alanındaki yargısal faaliyetlerini; medeni yargı ise, hukuk mahkemelerinin özel hukuk alanındaki yargısal faaliyetlerini kapsar. Ceza yargısındaki ilk derece (hüküm) mahkemeleri, sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri; medeni yargıdaki ilk derece (hüküm) mahkemeleri ise, sulh hukuk ve asliye hukuk (ve asliye ticaret) mahkemeleridir. Adli yargıda yüksek mahkeme Yargıtaydır. Yargıtay, adliye mahkemeleri tarafından verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu kadar, belli davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak bakan bir yargı organıdır.
 

seyduna50

Yeni Üye
Katılım
29 Mar 2009
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Kayseri
tşk ederim ellerine sağlık
 

fulya35

Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2009
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
Emeğinize sağlık, teşekkürler.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst