Aöf Sosyal Politika Dersi 5.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Sosyal Politika Dersi 5.Ünite Ders Notları



SOSYAL GÜVENLİK VE SOSYAL SİGORTALAR

SOSYAL GÜVENLİK KAVRAMI
Terim olarak Sosyal Güvenlik
Sosyal güvenlik ihtiyacı, ilk insanla birlikte var olmasına rağmen terim olarak sosyal güvenliğin kullanımı çok yenidir ve ilk defa 1935 tarihli, Amerikan Sosyal Güvenlik Kanunu’nda kullanılmıştır.Sosyal güvenlik; toplumu oluşturan bütün fertlerin uğrayacakları tehlikelerin zararlarından kurtarılma garantisi demektir.
Dar ve Geniş Anlamda Sosyal Güvenlik
Dar anlamda sosyal güvenlik, gelir transferinin toplumsal düzeyde gerçekleştirilmesine yönelik mekanizmaların ve bunları düzenleyen hukuk düzeninin bir gereği olarak ortaya çıkmıştır.Geniş anlamda sosyal güvenlik dar anlamdaki sosyal güvenliğin anlam ve kapsamını genişleterek, sebebi ne olursa olsun muhtaçlık ve yoksulluk yaratan her türlü duruma karşı korunma garantisi sağlanması anlamına gelmektedir.
Geniş anlamda sosyal güvenlik;
• Fertlere ve ailelerine ekonomik güvence sağlamak,
• “Önlemek, ödemekten ucuzdur” anlayışına uygun olarak sosyal güvenliğin önleyici fonksiyonunu güçlendirmek,
• Kişiliğin serbestçe geliştirilmesi ve insan mutluluğunun artırılması, amaçlarını da kapsamına almış tedbirler bütünüdür.

Hastalık, iş kazaları, meslek hastalıkları, analık, yaşlılık, malullük, ölüm, işsizlik, aile gelirinin yetmezliği ile karşılaşmaları hâlinde ortaya çıkan gelir kesilmesinin/azalmasının telafi edilmesi ve tedavi ihtiyacının karşılanması için ortaya çıkan gider artışlarının karşılanması ILO, tarafından belirlenen sosyal güvenlik risklerini oluşturmaktadır.
Tehlikelerle Mücadele ve Sosyal Güvenlik
Tehlikeler, değişik faktörlerle sınıflandırılabilir. Bunlardan en bilinenleri; meydana geliş sebeplerine göre, yol açtığı zararlar ve zararların niteliğine göre yapılan sınıflandırmalardır. Meydana getiren faktörler, sebepler, yani kaynağı bakımından tehlikeler dört ana grupta toplanır. Bunlar:
• Fizyolojik tehlikeler: İnsan fizyolojisinin doğasından kaynaklanan ve insanların beden ve ruh bütünlüğüne yönelik zararlar veren hastalık, yaşlılık, analık ve ölüm gibi tehlikelerdir.
• Tabii afetlerden kaynaklanan tehlikeler: Deprem, fırtına, su baskını, toprak kayması ve iklim değişikleri gibi insanların kontrol edemediği can ve mal kaybına yol açan tehlikelerdir.
• Sosyo-ekonomik tehlikeler: İktisadi ve sosyal hayatın işleyişinde meydana gelen dalgalanmalara bağlı olarak ortaya çıkan krizlerin yarattığı işsizlik, işini-işyerini kaybetme ile sosyal hayatın devamlılığına yönelik olumsuz gelişmelerin boşanma veya aile reisinin ölümüne bağlı olarak dul ve yetim kalma gibi sonuçları olan tehlikelerdir.
• İnsanların sebep olduğu tehlikeler: İnsan bizzat kendisi en büyük tehlikedir. Bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeden gasp, hırsızlık, öldürme, yaralama, sakat bırakma gibi sonuçlar yaratan her türlü fiziki şiddet bu gruba girer.
Yukarıda sayılan tehlikeler, ILO tarafından sosyal güvenlik sistemlerinin sağlayacağı koruma garantisinin sınırlarının belirlenmesi bakımından 102 sayılı Sözleşme ile somut hâle getirilmiş ve yeni bir sınıflandırma yapılmıştır. 102 Sayılı Sözleşme: 1952 tarih ve 102 sayılı “Sosyal Güvenliğin Asgari Normları” Sözleşmesi, ILO’nun bu alanda kabul ettiği ilk ve en kapsamlı sözleşmedir. Sözleşme, sosyal güvenlik sistemlerinin temel norm ve standartları belirlemiştir.
Tehlikeler, sosyal güvenlik ihtiyacı doğuran zararları bakımından da sınıflandırılabilir. Buna göre tehlike meydana geldiği zaman:
• Çalışma gücünün kaybedilmesi,
• Gelir kesilmesine veya azalmasına,
• Gider artışına,
• Mal varlığının kaybedilmesine yönelik zararlar verebilir.

Tehlikeler; yarattığı zararların süresi dikkate alınarak: Kısa vadeli ve uzun vadeli tehlikeler olarak da sınıflandırılır. Buna göre; hastalık, analık, işsizlik ve iş kazaları kısa vadeli sosyal güvenlik tehlikeleri; malullük, yaşlılık ve ölüm gibi tehlikeler ise uzun vadeli tehlikeler olarak tanımlanır.Sosyal güvenlik, tehlikenin zararlarına karşı yürütülen mücadelenin adıdır.
Sosyal Güvenlik Teknikleri ve Yöntemleri
En temel sosyal güvenlik tekniği bireysel tasarruflardır. Sosyal güvenlik teknikleri bireysel teknikler ve toplu (kollektif) teknikler olmak üzere ikiye ayrılır.Bireysel teknikler; fertlerin kendi irade ve istekleri ile kendi sosyal güvenliklerini sağlayacak tedbirleri almasıdır. Toplu teknikler ise toplum olarak bir arada yaşamanın ürünü olarak gelişen tekniklerdir. Toplu tekniklerin özünde birlikte hareket etme bilinci vardır.Bugün gelinen nokta itibarıyla sosyal güvenlik için geliştirilen teknikleri ve kullanılan yöntemleri sınıflandırmak gerekirse;
• Geleneksel sosyal güvenlik yöntemleri (sosyal yardımlar)
• Modern (günümüz) sosyal güvenlik yöntemleri

DİKKAT : Buradaki geleneksel ve modern (günümüz) ayrımı kesinlikle olumlu veya olumsuz değer yargısı taşıyan bir ayrım değildir. Geleneksel, geçmişte var olan ancak bugün etkinliğinikaybeden, modern ise bugün geçerli olan anlamındadır. Nitekim bir süre sonra yeni sosyal güvenlik yöntemleri geliştirilmesi hâlinde bugünün modern yöntemleri olarak kabul edilen sosyal sigortalar o dönem için geleneksel yöntemler arasında yer alabilir.
Geleneksel Sosyal Güvenlik Yöntemleri
• Bireysel tasarruflar
• Aile içi yardımlaşma
• Tanıma bilme faktörüne bağlı sosyal yardımlar : Komşu akrabalık, aidiyet
• Dinî sosyal yardımlar : Fitre,zekat, kurban
• Kurumsallaşmış (teşkilatlı) sosyal yardımlar : Sanayi devrimi öncesi dönemde esnaf ve sanatkârların kendi mensuplarından hastalanan, sakatlanan, işi bozulanların veya ölenlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere lonca teşkilatlanmasının bir parçası olarak oluşturdukları orta sandıkları (teavün), bir dönem etkin sosyal güvenlik garantisi sağlamışlardır. Orta Sandıkları: Teavün Sosyal yardım sandıkları, Muhtaç duruma düşenlere mali destek vermek üzere genellikle aynı meslek veya sanayideki kişiler tarafından meydana getirilen primli sisteme göre işleyen yardımlaşma sandıklarıdır.Çalışma ilkeleri dikkate alındığı zaman, orta sandıklarını, sosyal sigortaların ilk örnekleri, öncüsü olarak kabul etmek yanlış olmayacaktır.Yine, Osmanlı kültürünün bir ürünü olarak ortaya çıkan vakıflar, zor durumda olanlara yardım amacı ile oluşturulmuş “avarız vakıfları” olarak birer toplu yardımlaşma yöntemi olarak fonksiyon görmektedir. Avarız vakıfları: Osmanlı Devleti’nde köy vemahallelerde, hâlkın ve özellikle muhtaçların bir takım temel gereksinimlerinin karşılanması için kurulan vakıflar geleneksel yöntemleri oluşturur.
Modern (Günümüz) Sosyal Güvenlik Yöntemler
Yeni toplumsal yapının ihtiyaç duyduğu sosyal güvenlik ihtiyacını karşılamak üzere iki temel yöntem geliştirilmiştir: Bunlar, sosyal sigorta yöntemi ve kamu sosyal güvenlik harcamalarıdır (Devletçe korunma yöntemi).
Günümüzde Sosyal Güvenlik
Günümüz sosyal güvenlik sistemlerinin temel prensipleri ve kurumsal yapısı büyük ölçüde II. Dünya Savaşı sonrası dönemdeki siyasi, sosyal ve iktisadi gelişmelerin belirleyici şartları altında şekillenmiştir. BM, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 22. ve 25. maddelerinde temel ve vazgeçilmez insan haklarından biri olarak kabul edilen ve kapsamı ve sınırları çizilen sosyal güvenlik, ILO’nun 1952 tarih ve 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi ile somut norm ve standartları belirlenmiştir.
Sahip olduğu önemin aksine sosyal güvenlik, herkes için bir hak olamamıştır. ILO verilerine göre; dünya nüfusunun yalnızca % 20’si yeterli sosyal güvenlik garantisine sahiptir. Yarısından fazlasının hiçbir sosyal güvenlik garantisi yoktur.
Sosyal Sigortaların Tarihi Gelişimi
İlk sosyal sigortalar, 19. yüzyılın son çeyreğinde Almanya’da Otto Von Bismark tarafından kurulmuştur. Otto Von Bismark: Bir konfederasyon olan Almanya’nın birleşerek imparatorluğadönüşmesinde en önemli rolü oynayan ve ilk şansölyesi (başbakan) Alman devlet adamıdır. Sanayi toplumunun çalışma hayatına yönelik sorunlarını çözmeye yönelik devletçi sosyal politika tedbirlerini kapsamlı şekilde uygulamıştır. Sosyal sigortaların kurulması da dâhil olmak üzere hayata geçirdiği sosyal reformlar politikası ile sosyal devlet kavramının gelişmesini ve yerleşmesini sağlamıştır.Sosyal sigortaların kurulması bakımından Almanya’yı Avusturya takip etmiş bu ülkede 1887 yılında iş kazaları, 1888 yılında hastalık sigortası kurulmuştur. Sanayileşmiş ülkeler içinde yalnızca İngiltere sosyal güvenlik ihtiyacını karşılamada sosyal sigorta sisteminden uzak durmuş farklı bir sistem oluşturmuştur. Nitekim II. Dünya Savaşı devam ederken 1942 yılında William Henry Beveridge tarafından geliştirilen ve Beveridge Modeli olarak bilinen bir teknik üzerine sosyal güvenlik sistemini oluşturmuştur. Beveridge Modeli: Alman Bismark modeline karşı geliştirilen İngiliz sosyal güvenlik sistemi modeli olarak bilinir.
Sosyal Sigortaların Özellikleri ve Özel Sigortalar:
• Kamu sigortası olma ilkesi.
• Devletin garantör olma ilkesi
• Zorunluluk ilkesi
• Finansmana katılım ilkesi
• Özerk yönetim ilkesi
• Karşılık olma ilkesi

SOSYAL SİGORTALARIN KAPSAMI
Kişi Bakımından Kapsamı
ILO, 102 sayılı Sözleşme’de, bir ülkede sosyal güvenlik sisteminin varlığından bahsedebilmek için oluşturulan sosyal güvenlik sisteminin toplam nüfusun en az % 20’sini, bağımlı (işçi) olarak çalışanların da % 50’sini kapsama almasını asgari norm olarak belirlemiştir.
Aktif Sigortalı: Teknik bir sosyal sigorta terimidir. Hâlen çalışan ve/veya gelir sahibi olan kişilerin sosyal sigortalara prim ödedikleri dönemi ifade eder. Mesela, yaşlılık sigortası için eğer emeklilik yaşı 60 olarak belirlenmiş ise bu yaşa gelinceye kadar kişiler aktif sigortalı kabul edilirler.Pasif sigortalı: Aktif sigortalı gibi teknik bir sosyal sigorta terimidir. Sosyal sigortaların gerektirdiği sigortalılık süresi ve prim ödeme şartlarını yerine getirdikten sonra çalışma hayatından ayrılan ve gelir veya aylık alma hakkı kazanan kişilerdir.
Sosyal sigortaların hangi nüfus kesimi ve çalışan grubundan başlayarak kimleri öncelikle kapsama alacaklarını ihtiyaç, mali imkânlar, idari imkânlar ve baskı grubu faktörleri belirler.
• İhtiyaç faktörü: Kendini tehlikelerin zararlarından koruma da en zayıf ve güçsüz durumda olan grubun öncelikle kapsama alınmasını gerektirir. Buna göre sanayi sektöründe küçük işyerlerinde ve düşük ücretle çalışanlar öncelikle kapsama alınmalıdır.
• Mali imkânlar (ödeme gücü) faktörü: Sosyal sigortalar kendi gelirlerini kendileri sağlayan kurumlar olduğu için sistemin gelir ayağını güçlendirmek için ödeme gücü yüksek olanlar öncelikle kapsama alınır.
• İdari imkânlar faktörü: Sosyal sigortaların sağlıklı işlemesi için özellikle uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalıların çalışma gün sayıları ve ödedikleri primlerle ilgili olarak uzun dönemli, düzenli ve güvenilir kayıtlar tutulması gerektiğinden şehirlerde, büyük işyerlerinde ve sürekli statüde çalışanlar öncelikle kapsama alınır.
• Baskı grubu (politik) faktör: Bu faktöre göre sendikalı işçiler sendikasızlara göre daha önce kapsama alınırlar.
Sosyal sigortaların kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede yaşanan ortak tecrübe; öncelikle sanayi sektöründe ve büyük işyerlerinde çalışanlar kapsama alınmıştır. Tarım sektörü ve kırsal kesimde çalışanlar hemen hemen her ülkede en son sosyal sigorta kapsamına alınan kesimleri oluşturmuştur. Bugün sosyal sigortaların kişi olarak kapsam bakımından yaşadıkları en ciddi problem kayıt dışı çalışma ve bu çalışmanın yaygın olduğu enformel sektördür.
Enformel sektör: ILO’nun 1970’li yıllarda geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde kayıt dışı istihdamın yoğun olduğu sektörleri ifade etmek için geliştirdiği bir kavramdır. Ülkenin başta vergi ve çalışma hayatı ile ilgili mevzuatı olmak üzere kayıt altına alınamayan, kayıt dışı faaliyet gösteren işyerleri ile bu işyerlerinde çalışanları ifade için kullanılır.
Sigorta kolları itibariyle Kapsam
Genel OlarakGelişme seviyesi ne olursa olsun hemen hemen her ülkede uzun vadeli sigorta kolları olarak bilinen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının kurulduğu görülmektedir.
Sosyal Sigorta Kolları ve Sosyal Güvenlik Garantisi
• HASTALIK:Hastalanan kişinin ihtiyaç duyduğu tedavi ihtiyacıyla ilgili olarak; klinik teşhis ve tespitlerinin yapılması, gerekiyorsa yataklı tedavi ve sağlık durumunun gerektirdiği tıbbi müdahalelerin yapılması, her türlü ilaç ve iyileştirme araçlarının temini, gerekiyorsa protez araç ve gereçlerinin temini; yukarıda sayılan hizmetlerden faydalanmak için yurt içinde veya yurt dışına seyahat gerekiyorsa hastanın ve refakatçisinin yol parası ve zorunlu masraflarının karşılanması ve nihayet rehabilitasyon hizmetlerinin sağlanması bu sigorta kolundan sağlanan yardımları oluşturur. Hastalığa bağlı olarak çalışamama ve gelir kesilmesi hâlinde kaybedilen gelirin belirli bir oran› (%40-70 arasında değişebilir) sosyal sigortalarca karşılanır. Süresi hastalıkla sınırlıdır.
• İŞ KAZALARI MESLEK HASTALIKLARI: Çalışan kişinin işyerinde, işini yaparken veya işyerindeki çalışma şartlarından dolayı ortaya çıkan hastalık sebebiyle beden ve ruh bütünlüğünün zarar görmesi hâlidir. Çalışan öncelikle koruma düşüncesinin hâkim olduğu bu sigorta kolunda, sigortalının iyileşmesine yönelik bütün sağlık hizmetlerinin temini yanında çalışamadığı süre için geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi, iş göremezliğinin kalıcı olması hâlinde sürekli kısmi veya tam aylık ödenmesi bu sigorta kolundan sağlanan parasal yardımları oluşturur.
• ANALIK: Gebelik döneminde, doğum sırasında ve doğum sonrası dönemde anne-çocuk sağlığı ile ilgili koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin temin edilmesi de analık sigortası kapsamındadır.
• MALULLÜK:Sigortalının çalışma gücünü, bedenen ve/veya ruhen bir daha iyileşemeyecek şekilde sürekli olarak ve belirli oranın üzerinde kaybetmesi, bir daha çalışamaması hâli olarak tarif edilir. Genellikle çalışma gücünü % 60 ve daha fazla oranda kaybedenlerin malul sayılması söz konusudur. Kişinin malullük hâlinin sigortaya tabi olarak çalışmaya başladıktan sonra ortaya çıkması; iş kazası, meslek hastalığı veya bunların dışında sebeplerle çalışma gücünü kaybetmesi gibi şartlar yanında uzun vadeli sigorta kolu olarak belirli süre sigortalı olması ve prim ödemesi (genellikle 3-10 yıl arasında değişir) şartları aranır.
• YAŞLILIK:Yaşlılık sigortası, en fazla sayıda sigortalının faydalandığı sigorta kolu olmasının yanı sıra en fazla harcama yapılan sigorta kolu olma özelliği de taşır Bu sebeple sosyal güvenlik sistemlerinin mali kriz içine düşmesi hâlinde emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi düzenlemelerleilk müdahale edilen sigorta kolu olarak da dikkati çeker.
• ÖLÜM:Sosyal güvenlikte temel koruma birimi aile olduğu için bu sigorta kolu kişinin kendisine değil, ölmeden önce geçimini sağlamakla yükümlü olduğu kişilere sosyal güvenlik garantisi sağlar: Ölen kişinin sağlığında bakmakla yükümlü olduğu kişiler öldüğü zaman aylık bağlanmasına “hak kazanan kişiler-hak sahipleri” olarak tarif edilirler ve sigortalının eşi, çocukları ve ana-babası bu kapsamda değerlendirilirler.
• İŞSİZLİK:En geç kurulan ve diğer sigorta kollarına göre daha az sayıda ülkede oluşturulan sosyal sigorta koludur. Bir sosyal risk olarak işsizlik; çalışma arzu ve iradesine sahip olup, ücret seviyesi, çalışma süresi ve diğer çalışma şartları bakımından yaşadığı ülkede geçerli şartlarla iş bulamama hâli olarak tarif edilir. Bir süre çalıştıktan sonra kendi arzu ve iradesi dışında işini kaybeden kişilerin (açık işsizler) işsizlik sebebiyle karşılaştıkları gelir kesilmesini telafi etme amacıyla belirli süreler işsizlik ödeneği verilmesi ile ilgili sigorta koludur.
İşsizlik ödeneğinden faydalanmak için aranan şartlar genel olarak şunlardır:
• İşsizlik sigortaları fon esasına göre kuruldukları için işsiz kalmadan önce belirli bir süre prim ödemiş olması şartı aranır.
• İşsizlik ödeneğinden faydalanabilmek için mutlaka kendi istek ve iradesi dışında işten çıkmış olması gerekir.
• İşsizlik ödeneği, sigortalının prim ödediği süre dikkate alınarak 6 ay ile 2 yıl arasında değişebilir.
• İşsizlik sigortasının insanları tembelliğe sevk etmemesi için ödenek oranları düşük tutulur. İşsizlik ödeneği alma süresi uzadıkça ödeneğin miktarı da azaltılır.

• AİLE ÖDENEKLERİ:Diğer sosyal risklerden farklı olarak aile ödenekleri (aile yardımları, çocuk parası), çocuk sahibi olanların, çocukların bakım ve eğitim giderlerini dolayısıyla aile gelirinin yetersiz kalması ve yoksulluk riskinin ortaya çıkışı ile ilgilidir. Sosyal güvenlik sistemleri, çocuk parası olarak bilinen ödeme ile ailenin gelir yetersizliğini gidermeye çalışır.
• BAKIM SİGORTASI:ILO’nun 102 sayılı Sözleşmesinde yer almayan, ilk defa 1995 yılında Almanya’da uygulanmaya başlayan bir sosyal sigorta koludur. Bu sigorta kolundan sağlanan haklar;
• Bakıma muhtaç kişilerin ihtiyaç duyduğu periyodik bakım hizmetlerinin uzman kişilerce sağlanması,
• Bakım ihtiyacının satın alınarak temini için bakım ihtiyacının derecesine göre bakım parası altında ödeme yapılması,
• Bakım ihtiyacının diğer aile fertlerince sağlanması hâlinde bakımı gerçekleştirenlere bakım parası ödenmesi,
• Bakıma muhtaç kişinin sürekli bakımını gerçekleştiren kişinin geçici sürelerle ayrılması hâlinde (izne çıkma, hastalanma vb.) geçici süre ile bakım hizmeti sunulması,
• Bakım ihtiyacının evde gerçekleştirilememesi hâlinde sağlık kurumlarında gerekirse yatılı olarak gündüz-gece bakım hizmetlerinin sunulması,
• Bakım ihtiyacı duyan kişinin bakımını kolaylaştıracak araç ve gereç yardım yapılması olarak sıralanabilir.

HAZIRLAYAN : ÖDÜL ÇOLAK
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst