Aöf Temel Sağlık Hizmetleri Dersi 2.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Temel Sağlık Hizmetleri Dersi 2.Ünite Ders Notları

Hastalık Belirtilerini Gözlemleme, Takip Etme ve İlk Önlemler

18. yüzyılın sonlarına doğru İngiliz doktor Edvvard Jenner çiçek aşısını geliştirdi. Fransız bilim adamı Louis Pasteur birçok hastalığın gözle görülemeyecek kadar küçük canlılardan ileri geldiğini ortaya koyarak, 17. yüzyıldan beri varlığı bilinen bu mikroskobik canlılar ile hastalıklar arasındaki ilişkilerin araştırılmasına öncülük etti.

Modern tıp da hastalıklar, bulaşıcılığa bağlı (enfeksiyon), yaşlanma ve harabiyete bağlı (dejenerasyon), travmaya bağlı (travmatik), ruhsal değişikliklere bağlı (psikolojik), tümöre bağlı(tümoral), bağışıklık sistemindeki bozulmaya bağlı (enflamatuvar), metabolizmadaki değişikliklerine bağlı (metabolik) ve nesilden nesile geçişe bağlı (kalıtsal veya genetik) olmak üzere ayrılarak daha kolay tanınabilmekte ve tedavi edilebilmektedir.

HASTALIK BELİRTİLERİ NELERDİR?


• Ağrı • Ateş • Halsizlik ve yorgunluk • Kilo kaybı • İştahsizlık • Kilo alımı

• Ağız kuruluğu • Öksürük • Hapşırık • Nefes darlığı • Titreme • Morarma
• Uykusuzlık • Fazla uyuma • İdrarı tutamama

• Gayta tutamama • Yürüyememe • Dengesizlik

• Konuşamama • Bilinç kaybı • Kasılma

• Kusma-Bulantı • Başdönmesi • Kulak çınlama

• Terleme • Şişme-ödem • Çarpıntı


Enfeksiyon (Bulaşıcı) Hastalıkların Genel Belirtileri

En sık görülen genel belirtiler;

• Ateş,

• Hâlsizlik, iştahsızlık,

• Kilo kaybı,

• Deri döküntüleri ve

• Ağrılardır

NOT: Enfeksiyon hastalıklarının tamamına yakınında ateş artar. Vücut ısısının yüksek olmasına hipertermi denir. Vücuda girip çoğalan mikroorganizmalar kendileri veya toksinleri ile vücut savunma hücreleri arasındaki savaş sonucu ısı merkezi uyarılır. Bu uyarılma sonucu vücutta ısı üretimi artar, böylece ateş yükselmiş olur.

Üst ve Alt Solunum Sistemi Hastalıklarının Genel Belirtileri

Solunum sistemi, burundan başlayarak solunum borusu yolu ile Akciğerlere ulaşır. Buralarda travma, enfeksiyon, tümör sonucu çok farklı hastalıklar oluşabilir. Üst solunun yolunda; nezle, grip, larenjit, farenjit, rinit, alt solunum yollarında; bronşit, astım, zature, akciğer tümörleri, apseler gibi, hastalıklar farklı belirtilerle gidebilir.

Üst solunum sistemi;

Ateş, boğaz ağrısı, boğaz kaşıntısı, yutma güçlüğü, bulantı, burun, akıntısı-tıkanıklık, öksürük, ses kısıklığı, iştahsızlık, genel vücut ağrısı, hapşırma, burun kanaması, başağrısı, büyümüş lenf bezleri görülebilir.

Alt solunum sistemi;

Halsizlik, kilo kaybı, balgam, ateş, kan tükürme (hemoptizi), göğüste yanma, solunum sıkıntısı, öksürük, soluk renk, ıslık şeklinde solunum, çomak parmak, paslı dil, gece terlemesi, çarpıntı tansiyon düşüklüğü görülebilir.


Dolaşım Sistemi ve Kan Hastalıklarının Genel Belirtileri

Kol-bacak damar hastalıkları, kan hastalıkları (lösemi, lenfoma, anemi, pıhtışaşma bozuklukları bu sistemin en sık görülen hastalıklarıdır. Bunların belirtileri şu şekilde olabilir;

Kalp, kalp-damar, kalp-kapak, doğuştan kalp hastalıkları belirtileri,

Özellikle gece ortaya çıkan solunum sıkıntısı (dispne), ancak otururken uyuyabilme (ortopne),

öksürük, balgam, çarpıntı, terleme, bacak ödemi, karaciğer ve dalak büyümesi, gece idrara sık çıkma, yorgunluk, yüzde renk değişikliği, sıcak basması, baş ağrısı, iştahsızlık, uykusuzluk, nabız düzensizliği, bulantı, kusma, fiziki gelişme geriliği, bayılma olarak sıralanabilir.

Kan basıncı değişiklikleri belirtileri ise;

Başağrısı, yorgunluk, ense ağrısı, çarpıntı, unutkanlık, kulak çınlaması, gözde noktalanma, bayılma,

renk değişikliği, başdönmesi, bulantı, kusma, koma’ dır.

Periferik (kol-bacak damar) hastalıkları;

Yorgunluk, tüy dökülmesi, renk ve ısı değişikliği, uyuşma, karıncalanma, hissizlik, ağrı, nabız

alınamaması, ödem, yaralar, ateş belirtileri ile seyredebilir.

Kan hastalıkları;

Ateş, halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, iştahsızlık, kanamalar, karın ağrısı, lenf bezlerinde büyüme, dişeti bozuklukları, çarpıntı, terleme, nefes darlığı, tırnaklarda çabuk kırılma, baş dönmesi, sarılık, gece terlemesi belirtilerini gösterebilir.

Sindirim Sistemi Hastalıklarının Genel Belirtiler

Yemek borusu hastalıkları; Bulantı olmadan mide içeriğinin ağza gelmesi (regurjitasyon), yutma güçlüğü, göğüs arkası ağrı, kilo kaybı, ses kısıklığı, öksürük ile,

Mide hastalıkları; Bulantı, kusma, şişkinlik, kanama, kilo kaybı, ağrı, iştahsızlık, geğirme, kansızlık ile, İnce ve kalın barsak hastalıkları; Ağrı, kramp, ishal, kabızlık, kitle, kilo kaybı, kansızlık, bulantı, kusma, sarılık, hafif ateş ile,

Karaciğer ve safra yolları; Erkeklerde meme başı büyümesi, dalak büyüklüğü, parmak şekil bozukluğu, asit, varis, portal hipertansiyon, anemi, güçsüzlük, diabet, bulantı, kusma, sarılık, çarpıntı, geğirme, Murphy belirtisi (sağ kosta altı derin palpe edilirken hastadan bu esnada nefes almasıistendiğinde, ani oluşan ağrıdan nefes alamaz) ile seyreder.

Endokrin Sistemi Hastalıklarının Genel Belirtileri

Endokrin sistem, hipofiz, tiroid, paratiroid, pankreas ve sürrenal bezlerden oluşur. Bu organların hastalıklarında; çok su içme (polidipsi), çok idrara çıkma (poliüri), iştahsızlık, bilinç değişikliği, karaciğer ve dalakta büyüme, çok uzun boy veya cücelik, burun kanadında-dilde büyüme, alt çene ve el, ayak büyüklüğü, kifoz, baş ağrısı, görme bozukluğu, terleme, çarpıntı, ishal, uykusuzluk ve sinirlilik, ellerde titreme, ishal-kabızlık, kilo alma, kilo verme, kasılma, kramp, gözlerin öne doğru çıkması (ekzoftalmi), anemi, saçlarda dökülme, karın ağrısı, hipo-hipertansiyon, hormonal değişiklikler, ciltte kuruma, konsantrasyon değişikliği, bayılma, pigmentasyonda artış, dalgınlık, yüzde aydede görünümü, şişmanlık, kısırlık görülebilir.

Sinir Sistemi Hastalıklarının Genel Belirtileri

Sinir sistemi iki beyin lobundan, beyincik, omurilik ve omurilikten çıkan sinirlerden oluşur. Bu bölgenin hastalıkları damar hastalıkları, enfeksiyon, tümör, kalıtsal hastalıklar, bağışılık sistemi hastalıklarışeklinde olup, tutulan yere göre belirti verir. Kişilik ve davranış değişiklikleri, duyu ve motor bozukluklar, yürüme bozuklukları, nöbetler, denge bozuklukları, görme bozuklukları, başdönmesi, bulantı kusma, yürüyememe, kaslarda gerginlik ve kramplar, titreme, bellek bozuklukarı, yutma bozuklukları, idrar kaçırma, başağrısı, felçler görülebilir.

Genito-Üriner Sistem Hastalıklarının Genel Belirtileri

Bu sistem, kadın ve erkek genital sistemlerinden ve boşaltım sisteminden (böbrek, idrar yolları ve mesane) oluşur.

Boşaltım sistemi hastalıklarında, kanlı idrar, idrar yapamama, idrar kaçırma, ödem, tansiyon,

halsizlik, yorgunluk görülebilir.

Kadın ve erkek genital sistemi hastalıklarında, yorgunluk, halsizlik, kısırlık, ağrılar, idrar yapma

bozukluğu, bulantı, kilo kaybı, kanama, akıntı görülebilir.

HASTALIK BELİRTİLERİNİ TAKİP YÖNTEMLERİ


Hastalıklar ani ortaya çıkan (akut) hastalıklar ve uzun yıllar boyunca seyreden (kronik) hastalıklar olmak üzere sınıflandırılabilir

kronik hastalıklar : Mikrobik hastalıklar, nezle, grip, sıcak çarpması, menenjit, damar tıkanmalarıakut hastalıklar iken, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, felç, kalp hastalığı, romatizma

Akut hastalıklar ilk tanılarını aile sağlığı merkezleri veya hastanelerin poliklinik veya kliniklerinde takip edilir.

En iyi takip yöntemi sayısal ölçüm tekniğidir. Sayısal olarak ölçüm yapılamayan durumlarda ölçeker (skala) kullanılır.

TANSİYON, NABIZ, ATEŞ ÖLÇÜMÜ

Tansiyon; Tansiyonu kısaca kan basıncı olarak tanımlayabiliriz.

Kan basıncı (veya tansiyon) iki ölçümle ifade edilir:

• Sistolik basınç (büyük tansiyon)

• Diyastolik basınç (küçük tansiyon)

Günümüzde kullanılan aletler havalı, cıvalı ve elektronik cihazlar olarak ayrılabilir. Tansiyon ölçen aletlere sfigmomanometre denir. Tansiyon ölçümü sırasında kalp atışlarının dinlenmesini sağlayan aletin adı da steteskop'tur

TANSİYON NASIL ÖLÇÜLÜR?

1. Hasta, kan basıncı ölçümünden yarım saat önce egzersizden kaçınmalı, birşey yememeli, kafein

almamalı ve sigara içmemelidir. Hasta en az 5 dakika istirahat etmelidir.

2. Ölçüm yapılacak kişinin kolundaki kıyafet omza kadar sıyrılmalı ve kıyafetin kolu sıkmamasına özen gösterilmelidir, kolu sıkıyorsa çıkarılmalıdır. Tansiyon aletinin kola sarılan kısmına "manşon" denir . Manşon kalple aynı hizada, dirsek çizgisinin bir-iki parmak üzerinden sarılır.

3. Tansiyon ölçümü sırasında kişi en az 5 dakika süreyle ve sırtı arkaya dayalı şekilde otururken, ölçüm yapılacak kol da dirsek çukuru göğüs hizasında olacak şekilde alttan destekleniyor durumda olmalıdır, yani tansiyon ölçülürken kol havada tutulmamalıdır.

4. Manşon sarıldıktan sonra steteskop kulağa takılır. Steteskopun sesleri alan kısmına "steteskopun diyaframı" denir. Diyafram dirsek çukurunda gövdeye yakın tarafa yerleştirilir. Sesin duyulduğu damar brakiyal damar olup, bu hizadan geçer

5. Manşon şişirilir. Buradaki amaç, manşon içindeki hava basıncının, damarlar içindeki basıncı

yenmesidir. Dolayısıyla nabız yada herhangi bir ses alınabilen "sessiz" sahaya ulaşana kadar şişirilir.
Manşon yaklaşık 180 mm. Hg'ya kadar şişirilir.

6. Daha sonra yavaş yavaş hava boşaltılmaya başlanır. Bu arada dikkat ve gözler basınç

göstergesindedir. Önerilen saniye de 2mm hızla basıncı düşürmektir. Basınç düşerken nabız atışlarının ilk duyulduğu basınç değeri "sistolik basınç" ya da "büyük tansiyon" denilen basınçtır. Basınç düşürülmeye devam edilir. Seslerin kaybolduğu son nokta “küçük tansiyon”dur (diyastolik basınç). Yani seslerin ilk ve son duydulduğu basınçlar kişinin önce büyük sonra küçük tansiyonununu verir.

7. Tansiyonu ölçülecek kişilerde başlangıçta her iki koldan da ölçmek gereklidir. Hangi koldan okunan değer yüksekse, takip de artık hep o koldan yapılmalıdır.

8. Kol atardamarlarının sorunlu olduğu hastalıklarda tansiyonun ölçüleceği kolla dikkatli olunmalıdır. Meme kanseri gibi koltukaltı bölgesinde cerrahi girişim yapılmış hastalarda o taraftaki kolun ve böbrek yetersizliği nedeniyle hemodiyalize girmekte olan hastalarda da fistül bulunan kolun, tansiyon ölçümü için kullanılmaması gerekir.

9. Tansiyon takibinde ölçümlerin günün değişik saatlerini ve koşullarını içine alacak şekilde yapılmasıgereklidir. Sigara içmek, yemek yemiş olmak, kahve ilk 30-60 dk’lık dönemde tansiyonu artırıcıyönde etki yapabilir.

10.İlk ölçümde hipertansiyon tanısı koymaktan kaçınılmalıdır. Sistolik kan basıncı, gün boyunca 100 mm Hg'ya kadar değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle hipertansiyon tanısı koymadan veya tedaviye başlamadan önce, değişik zamanlarda en az 2 kez daha ölçülmelidir.

Kan Basıncını Ölçerken Yapılan Hatalar

1. Bacak bacak üstüne atma 2. Kolun gergin olması

3. Dirsek çukurunun kalp hizasının altında olması 4. Manşetin çok uzun olması

5. Manşetin kısa olması 6. Manşetin gevşek sarılması

7. Manşetin yavaşşişirilmesi 8. Manşetin fazla şişirilmesi

9. Manşetin havasının çok yavaş boşaltılması 10.Manşetin havasının çok hızlı boşaltılması

11.Steteskopun çan kısmının iyi tutulmaması

Nabız ve Nabız Ölçümü

Nabız, kalbin 1 dakika içinde kaç kere kasıldığının göstergesidir. el bileği, dirsek içi, kasık, şakak, ayak bileği gibi damarlarda hissedilir.

Ateş : Yaş, fiziksel aktivite, hormonal faktörler, günlük ısı döngüsü, stres, çevre ısısı ve beslenme, uyku hali, kanama ve bazı ilaçlar vücut ısısını etkileyebilir. Normal ısı koltuk altından 36,4°-36,7°C, ağızdan ölçülen ısı ise 36,6°- 37° C dir

Rektal ölçümde 38°C nin üzerindeki ölçümler ateş olarak kabul edilmektedir.

Koltuk altı (Aksiller) ölçüm: Bu ölçümün güvenilir olması için koltuk altının kuru olması gerekir,

Ölçüm için gereken süre en az 5 dakika olmalıdır. 37,2°C

Kulak (Timpanik) ölçümü: Ölçüm yapacak şahsın aleti kulağa yerleştirmeden önce kulak kepçesini

geriye doğru çekmesi ve ateş ölçeri yerleştirmesi gerekir. Kısa sürede 2 saniyede sonuç alınır,

uygulanması kolay ve hijyeniktir. 37,5°C

Ağız içinden (Oral) ölçüm: Termometre su ve sabunla yıkandıktan sonra ağızdan ölçüme hazır hale

gelir. Ölçüm için gerekli süre civalı termometre ile 3 dakika digital termometre için 1 dakikadır. 37,5°C

Rektal (Anus) ölçüm: Vital bulgular stabil seyreden hastalarda tercih edilmektedir. Digital

termometre ile 1 dakika civalı termometre ile 3 dakikada sonuç alınmaktadır.

SOLUNUM SAYISINI BELIRLEME

Solunum organları : Burun, yutak, gırtlak, soluk borusu, akciğerler, broş ve bronşçuklar.

Sağlıklı insanda soluk alıp verme sayısı dakikada 12 – 16'dır.


ŞEKER ÖLÇÜMÜ VE TAKİBİ


glikoz olarak adlandırılır. Normal değerleri 70-110 (mg/dl) arasındadır. Düşmesine hipoglisemi, yükselmesine hiperglisemi denir. Kan şekeri ayarlanmasında iki hormon görev alır. İnsulin kandan glikozu toplar depolar, glukagon depolardan tekrar kana verir.

Kan şekeri nasıl ölçülür?

• Kan şekeri ölçümü için test çubukları (strip) kullanılır.

• Ölçüm cihazına yerleştirilen test çubuğuna bir damla kan damlatılır (Bazı cihazlarda test çubuğuna kan damlatıldıktan sonra cihaza yerleştirerek ölçüm yapılır)

• Cihazın özelliğine göre bir süre beklenir.

• Ölçüm sırasında ellerin temiz olmasına dikkat edilmelidir

• Delme işleminden sonra parmaktann gelen ilk damla kan kuru bir pamukla silinmelidir.

• Test çubuklarının üzerindeki kod numaraları cihazdakiyle aynı olmalıdır.

• Test çubuklarının bulunduğu kutu ısı, ışık ve nemden korunmalıdır.


TANSİYON : Kişinin kan basıncı normal değerlerin üzerinde olmasına HİPERTANSİYON; normal değerlerin altında

olmasına ise HİPOTANSİYON denilir.

Sistolik basıncın 140-150 mmHg üzerinde olmasına SİSTOLİK TİP(büyük) HİPERTANSİYON.

Diastolik basıncın 90 mmHg üzerinde olmasına ise, DİASTOLİK TİP (küçük) HİPERTANSİYON denilir.

NORMAL TANSİYON; Küçük tansiyon 80 mm cıvanın (veya 8), büyük tansiyon (sistolik basınç) ise

120 mm cıvanın (veya 12) altındadır. Bazı ilaçlar, belirli bir miktarın üzerindeki kan kayıplarında, geniş ve derin yanıklarda, aşırı kusma ve ishallerde HİPOTANSİYON oluşabilir.

Yaşa göre Tansiyon arteryel değişiklikleri;

Yenidoğan 75/50

1-2 yaş 99/65

4-6 yaş 100/60

10-12 yaş 110/60

16-18 yaş 120/65

Yetişkin 120/80

Tansiyon değerini etkileyen etmenler;

1. Kalbin pompalama gücü; Arttıkça arteryel basınç yükselir; kalbin pompalama gücü düştükçe

azalır. Kalbin pompalama gücü kalp bölmelerinden pompalanan bir dakikadaki kan miktarıdır.

2. Periferik (kalp dışındaki bölgelerdeki) direnç

3. Kanın vizkozitesi (akışkanlığı); Kandaki hücre (hematokrit) yüzdesidir. Kandaki hücre oranı arttıkça, kanın akış hızı yavaşlayacaktır (hematokrit arttıkça akışmazlık artar). Akışkanlık azaldıkça (yani akışmazlık arttıkça) kan basıncı da artar.

4. Arter (damar) duvarının esnekliği (elastikiyeti) Yaşla birlikte ya da hastalıkların etkisiyle damar

çeperleri esnekliğini yitirir. Damar sertleştikçe kan basıncı artar.

DİKKAT: Hipertansiyonun hedef organları Damarlar (özellikle kalp damarları), böbrekler, kalp, göz ve beyindir.

Hipertansiyon Nedenleri

• Kalıtım: Ailesinde yüksek tansiyon hastası bulunan kimseleRDE.

• Yaş: Yüksek tansiyon genellikle 35 ile 50 yaşları arasında ortaya çıkaR.

• Cinsiyet: Yüksek tansiyon 50 yaşından küçük erkeklerde, kadınlara göre daha sık görülür. 50 yaş

üstünde ise kadınlarda erkeklere göre sıklığı artar

• Şeker hastalığı:

Değiştirilebilir Faktörler

• Şişmanlık • Sigara • Tuz • Stres • Hareketsizlik • Fazla alkol

Tansiyon Değişikliklerinde Alınacak İlk ve Acil Önlemler

Sabahları ense bölgesinde hissedilen ağrı, nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi, baş ağrısı, sık idrara çıkma hipertansiyon

belirtisi olabilir.

Kilo ve Tuz; Az tuzlu yenmelidir. Fazla kilolar verilmelidir. Katı yağlardan kaçınılmalıdır.

DİKKAT: Fazla olan her 10 kilonun verilmesi yüksek tansiyonun 5-20 mm cıva düşmesini sağlar. Diyetin, meyve, sebze ve katı yağ içeriği azaltılmış süt ürünlerinden zengin olması da tansiyonun normale dönmesinde katkıda bulunur

Spor :Haftada en az 3 gün ve en az 30 dakika düzenli spor yapılmalıdır (örneğin tempolu yürüyüş). Spor

tansiyonu 4-9 mm civa düşürür.

Sigara ve Alkol : Tedaviyi zorlaştıran etmenler şunlardır;

Hastaların hastalığı kabul etmediği durumlar

Tedavinin ömür boyu olması

Tansiyon normale indiği için ilaçların bırakılması

İlaçların diğer organlara zarar verdiği yanlış kanısının olması

Hipotansiyon; Düşük tansiyon durumlarında organizmada olan değişiklikler şunlardır;

Kalp tarafından atılan kan miktarını arttırılır, bu ise kalbin hızını arttırır
Toplardamarlar kendini daha fazla daraltarak kalbe gelen kan miktarı arttırılır ve tansiyon

yükseltilmeye çelışılır.

3. Böbrekler devreye girerek yapılan idrar miktarı azaltılır ve tansiyon yükseltilmeye çalışılır.

Böbreklerde kan basıncını ve dolaşan kan miktarını ayarlamaya çalışan sisteme reninanjiyotensin-aldesteron sistemi de denir.

Sağlıklı bireylerde nabız istirahat halinde iken dakikada 60-100, ortalama 70 civarında olmalıdır. 12 yaş üzerindeki kızlar ve kadınlarda nabız, erkek çocuk ve erkek yetişkinlere göre daha hızlıdır. Atletlerde ve koşucularda ise nabız daha düşük olabilir.

Aralıkları, vurgusu, dolgunluğu ve sayısı düzenli olmayan nabza da düzensiz (Aritmi) nabız denir.


• Nabzın dakika da 60 ve altında olmasına BRADİKARDİ,

• Nabzın dakika da 100-120 ve daha üstte olmasına TAŞIKARDİ,

• Dakikada 130'un üzerinde hızlı ve zayıf nabza FİLİFORM nabız adı verilir.

DİKKAT: Kalp hastalığı tedavisinde kullanılan dijital (digoksin) nabzı yavaşlatır. Atropin nabız hızını arttırır.
Yatarken, nabız hızı yavaştır. Ayakta dururken, nabız hızlanır. Otururken, nabız hızlanır.

Bradikardi, taşıkardi veya aritmi tedavisi için öncelikle nedenlerin çok iyi bilinmesi gerekir.
Bunun için öncelikle; Nabzın Hızı (Sayısı) , Nabzın Ritmi , Nabzın Hacmi (Volümü) hesaplanır.

Solunum

Solunum Hızı: Kişinin bir dakikada alıp-verdiği soluk sayısıdır.

Normal bir yetişkinde, bir dakikadaki solunum sayısı dakikada 15-20 arasındadır; 25 ten fazla, 12 az ise sorun olabilir. Artışa, TAŞİPNE, azalmaya ise BRADİPNE denilir. Solunumun tamamen durmasıAPNE olarak bilinir. Hızlı, yüzeysel ve güçlükle yapılan solunum DİSPNE olarak adlandırılır.

DİKKAT: Vücut ısısı yükseldiğinde solunum hızlanır (sayısı/hızı artar). Her 0,6°C ısı artışına, karşılık dakikadaki solunum sayısı 4 artar.

Ateş : Vücut ısısını düzenleme merkezi beyindeki “Hipotalamus”tur. Vücut ısısı 41°C ye yükseldiği duruma HİPERPREKSİ denir.

Nedeni ne olursa olsun hiperpreksi ile karşılaşıldığında ilk uygulamalar şöyle olmalı;

Vital yani yaşamsal bulgular sık aralıklarla kontrol edilmeli yakından kontrol edilmelidir.

Ateş nedeni olabilecek yerlerden (kan, idrar gibi…) kültür örneği alınmalıdır.

Çevre ısısı düzenlemelidir.

Titreme evresi haricinde soğuk uygulama yapılmalıdır.

Hastanın yeterli sıvı alımını ve beslenmesini sağlamalıdır.

Oksijen tedavisi uygulanabilir.

Aktivite kısıtlanmalıdır.

Ağız bakımı yapılmalıdır.

Ateşi bir an önce düşürmek için ilaç tedavisi uygulanmalıdır (antipretik, antibiyotik…)
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst