AÖF İktisada Giriş 2 / 7. Ünite Ders Notları

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
AÖF İKTİSADA GİRİŞ 2

7.ÜNİTE

TOPLAM TALEP (AD)- TOPLAM ARZ (AS) MODELİ

TOPLAM TALEP

Toplam talep,belirli bir zaman dönemi boyunca ekonomideki tüm nihai mal ve hizmetler için yapılan harcamaların toplamıdır.
AD=C+I+G+NX
C: Özel Kesim Tüketim Harcamaları, I: Özel Kesim Yatırım Harcamaları, G: Kamu (Devlet) Harcamaları, NX: Net

İhracat
*Toplam talep eğrisi, farklı fiyatlardan talep edilen nihai mal ve hizmetlerin toplam miktarı ile bu fiyatlar arasındaki ilişkiyi gösterir.
Toplam Talep Eğrisinin Negatif Eğimli Olma Nedenleri
1. Servet etkisi: Tüketim ve fiyat seviyesi arasındaki bir ilişkidir. Fiyat seviyesinde meydana gelen bir düşüş, tüketicilerin daha zengin hissetmelerine yol açacaktır. Bu da tüketicileri daha fazla tüketmeye yöneltecektir. Tüketim harcamalarının artması, mal ve hizmetlere olan talebin artması anlamına gelir.

2. Faiz Oranı Etkisi:
Fiyat düzeyi ve yatırım arasındaki bir ilişkidir. Daha düşük fiyat seviyesi daha düşük faiz oranı anlamına gelir.
Bu da yatırım malları için daha fazla harcamayı getirir. Yatırım harcamalarında meydana gelen bu artıştoplam talepte bir başka artış nedeni olacaktır.

3. Döviz Kuru Etkisi: Fiyat düzeyi ve net ihracat (NX) arasındaki bir ilişkidir. Türkiye’de fiyatlar geneldüzeyinde bir düşüşün faiz oranında bir düşüş anlamına gelir. Dünyaya kıyaslaTürkiye’de meydana gelecek faiz oranı düşüşü de Türk Lirası’nın diğer ülke para birimlerine göre değer kaybetmesi sonucunu getirecektir. Türk Lirası’nın değer kaybı Türkiye’nin net ihracat rakamlarını olumlu yönde destekleyecektir. Net ihracattaki bu artış yine toplam talebin miktarında artış anlamı taşıyacaktır.

*Toplam Talep Eğrisini Kaydıran Unsurlar:

Toplam talep belirleyicileri, tüketim, yatırım, kamu ve net ihracat harcamalarıdır. Bu belirleyicilerden birindeki değişim, toplam talep eğrisinde kaymaya yol açar.
-Beklentiler: Hane halkları gelecekteki gelirinde artış bekliyorsa daha az tasarruf edip daha çok tüketim yapacaktır. Bu da toplam talebin artmasına yol açacaktır. Bu hareket kendisini toplam talep eğrisinin sağa kayması şeklinde gösterir.

-Yabancı gelirleri ve döviz kuru: Ulusal para biriminin diğer ülkelerin para birimleri karşısında değer yitirmesi durumunda döviz kuru yükseldi diye kabul edilir. Yükselen döviz kuru, yerli ürünlerin diğer ülkeler için daha ucuz olduğu anlamını taşır. Bu durumda yabancılar yerli ürünlere olan taleplerini arttıracaklardır. Bu da ilgili ülke için ihracatın artması demektir. Artan ihracat, artan toplam talebi işaret eder. Bu durumda AD eğrisi sağa doğru kayar. Dış dünyanın reel gelirlerindeki artış ta ihracat için artan talebi beraberinde getirecektir. Dış dünyanın yerli mallara olan talebinin artması toplam talebi arttıracak ve toplam talep eğrisini sağa doğru
kaydıracaktır.

-Vergiler ve transfer harcamaları: Kamu harcamalarının artırılması toplam talebi artıracaktır. Bu durumda toplam talep eğrisi sağa kayar. Devlet vergi oranlarını azaltmaya karar verirse, hane halklarının harcanabilir geliri artacaktır. Bu reel gelir artışı talep artışına yol açar. Toplam talep artar ve AD eğrisi sağa kayar. Devletin transfer harcamalarını arttırması da benzer sonucu doğurur. Transfer harcamalar için en akılda kalıcı örnek emeklilere ödenen aylık ücretlerdir. Bu ücretlerde bir artış, toplam talebi arttıracaktır.

-Faiz oranı: Merkez bankalarının ekonomideki para miktarını arttırmaları, faiz oranlarını düşürecektir. Faiz oranlarındaki düşüş borçlanma maliyetlerinde bir hafifleme anlamına gelir. Borçlanarak yatırım harcamasında bulunacak girişimciler için faiz oranlarındaki düşüş bir fırsat olur. Böylece bol para, düşük faize, düşük faiz de daha çok yatırım harcamasına sebebiyet verir. Yatırımlardaki bu artış toplam talebi arttırır ve AD eğrisi sağa kayar.
Toplam talebi arttıran kaynaklarda (C, I, G, NX gibi harcama kalemlerinde artış) bir değişim sonucunda toplam talep (AD) eğrisinde sağa doğru bir kayma olur.
Not:Toplam talep eğrisinin sağa doğru kayması ile milli gelir düzeyi artar ve işsizlik oranı azalır.
Not: Toplam harcamalarda artış toplam talebi artırırken,toplam harcamalarda düşüş toplam talebi azaltır ve ADeğrisini sola kaydırır.

*TOPLAM ARZ
Toplam Arz (AS) Eğrisi her fiyat seviyesinden firmaların üretip satmak istediği mal ve hizmetlerin miktarlarını gösterir.

Toplam Arz Belirleyicileri

Kaynak Fiyatları: Girdi fiyatlarında bir artış, firmalar için maliyetartışı anlamını taşıyacağı için toplam arz miktarı azalacaktır.

Teknoloji: Gelişen teknoloji ile üretimin verimi hızlı şekildeartmaktadır. Bu daha fazla üretim ve dolaysı ile de daha fazla toplam arz anlamını taşır.

Beklentiler: Firmalar hem girdi piyasası hem de çıktı piyasası ile ilgilenmek durumundadırlar.

Kısa Dönem
Kısa dönemde fiyat düzeyi arttıkça firmalar daha fazla mal ve hizmet üretip arz edeceklerdir. Firmalar artan fiyatları kendileri için daha fazla kar potansiyeli olarak algılayacak ve bunun için arzlarını arttıracaklardır. Bu da
ekonominin tamamında toplam arz miktarı artışına neden olur. Dolayısıyla kısa dönem toplam arz eğrisi yukarı doğru eğimli olacaktır. Yani kısa dönem toplam arz miktarı ile fiyat düzeyi arasında pozitif bir ilişki vardır.

Anlık toplam arz eğrisinde, anlık ifadesinden kasıtpiyasada fiyatların olan bitene yanıt veremeyeceği kadar kısa dönemdir. Bu kısa dönemde yalnızca çıktı fiyatları değil aynı zamanda üretim faktörlerinin fiyatları da sabit
kabul edilir. Bu anlık toplam arzda fiyatlar sabit kabul edildiğinden, firmaların bu değişmeyen fiyattan piyasanın istediği kadar arzı yapmaya hazır oldukları varsayılır. Çok kısa dönemden kısa döneme geçildiğinde firmaların piyasa fiyatlarına esnek cevap verebilmeimkânları doğar.
Kısa dönemli AS eğrisinin ifade ettiği ilişkide fiyatlar genel seviyesi ile arz edilen miktar arasında doğru yönlü bir etkileşim söz konusudur. Bu aynı yönlü ilişkiyi açıklamaya çalışan 3 temel teori vardır:

1. Yanlış Algılamalar Teorisi: Fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen değişimler, arz edenleri geçici olarak yanıltabilir. Arz edenler işlem yaptıkları piyasada ya da genel olarak tüm piyasalarda bu fiyat değişiminin nasıl etki yaratacağını tam olarak algılayamayabilirler. Düşük fiyatlar genel seviyesigöreceli fiyatlar üzerinde yanlış algıya yol açabilir. Bu yanlış algılama arz edenlerin arz ettikleri miktarları azaltmaya yöneltebilir.

2. Yapışkan Ücret Teorisi: Bu teori, firmalar ve işçilerin ücretler hakkında bir sözleşme üzerinde anlaştıklarını ve fiyat düzeyioluşmadan önce nominal ücretlerin sabitlendiği kabulüne dayanır. Sabit ücretler söz konusu iken artan fiyatlar firmalar için daha fazla kâr olasılığını yaratacaktır. Bu durumda firmalar artan fiyatlara reel çıktı miktarlarını arttırarak cevap vereceklerdir.

3. Yapışkan Fiyat Teorisi:
Bu teori, firmaların ürünlerine ait fiyatların piyasada olup bitene anında cevap verememesi varsayımına dayanır. Fiyat yapışkanlığının olası sebepleri şu şekilde sıralanabilir:
- Firmalar ile müşteriler arasında yapılan uzun dönemli anlaşmalar,
- Menü maliyetleri,
- Firmalar fiyatlarda çok sık değişiklik yaparak müşterilerine rahatsızlık verip onları kaybetmek istemez.

Uzun Dönem
Makroekonomi için uzun dönemde üretim açısından hemgirdi hem de çıktı fiyatlarının tamamen esnek olduğu süre anlaşılır.
Makroekonomik anlamda ekonominin tamamı için uzun dönemden her türlü fiyat hareketliliğinin serbest olduğu süre anlaşılmalıdır.
Uzun dönemli toplam arz eğrisi tam istihdam üretim düzeyinde sabittir. Ülkede fiyatlar genel seviyesi ne olursa olsun bütün kaynakların tam istihdam edildiği durumdaki çıktı miktarı uzun dönemli toplam arz miktarını belirler.
Uzun dönemde bir ekonominin mal ve hizmet üretimi emek, sermaye ve doğal kaynak arzları ile tüm bu üretim faktörlerinin üretimde kullanılmasını sağlayacak hâlihazırdaki teknoloji düzeyine bağlıdır.
Fiyatlar genel seviyesi bu faktörleri uzun dönemde etkilemez. Bu yüzden AS eğrisi ‘doğal çıktı oranı’ seviyesinde dikey bir hal alır. LRAS eğrisinin dikey konumda işaret ettiği çıktı miktarı, ‘potansiyel üretim
(çıktı)’ ve ya ‘tam istihdam üretimi (çıktısı)’ olarak adlandırılır.

Potansiyel GSYH:
Tam istihdam düzeyindeki reel GSYH, kaynakların tam olarak kullanıldığında üretilen mal ve hizmetleri belirtir.
Uzun dönemde fiyat düzeyi ne olursa olsun, ekonomi tam istihdam düzeyinde üretim yapmaktadır. Yani uzun dönem toplam arz miktarı fiyat düzeyinden bağımsızdır.

Uzun dönemli toplam arz eğrisinde kaymaya yol açacak nedenler:
1. Emek ilişkili nedenler
2. Sermaye ilişkili nedenler
3. Doğal kaynak ilişkili nedenler
4. Teknolojik bilgi ilişkili nedenler.
Uzun dönemde tam istihdam düzeyindeki toplam arzı arttırmanın temel 2 yolu vardır: Ya üretim kaynaklarında reel bir artış olacak ya da teknolojik ilerleme sağlanacak.
LRAS eğrisinin sağa doğru kayması durumunda ülke ekonomisi büyümektedir. Bu durum aynı zamanda ülke makroekonomisinin potansiyel kapasitesinin artışı anlamına da gelir.
Not:SRAS eğrisinin sağa ya da sola kaymasına neden olan faktörler: Ekonomik büyüme; emek, sermaye, ara mal girdi fiyatlarındaki değişim. Ekonomik büyüme ile SRAS ve LRAS eğrileri sağa kayar. Emek ve girdi fiyatlarının artması ile SRAS eğrisi sola kayar, LRAS eğrisi etkilenmez.

En Uygun Makroekonomik Denge Nerededir?
Makroekonomik dengenin tam istihdam düzeyinde gerçekleşmesi halinde ülkede politika yapıcılarının yeni bir ekonomi politikasına ihtiyaçları olmayacaktır. Bu durum kısa dönem ve uzun dönem dengelerinin çakışması halinde açığa çıkar. Ancak kısa dönemli dengenin uzun dönemli dengeye göre enflasyonist ya da deflasyonist bir açıkla gerçekleşmesi hâlinde tam istihdam düzeyinde dengenin sağlanabilmesi için yeni makroekonomi politikalarına ihtiyaç duyulacaktır.
Deflasyonist açık durumunda dengenin tam istihdam düzeyine getirilmesi için ekonomik büyümeyi teşvik edici politikalara ihtiyaç vardır. Enflasyonist açık durumunda ise dengenin tam istihdam düzeyine getirilmesi için ekonomideki aşırı talebi daraltıcı politikalara ihtiyaç vardır.

Deflasyonist açık durumu: Fiili denge milli geliri potansiyel denge milli gelirinin altında gerçekleşmiştir. Yani, kısa dönemde makroekonomik denge tam istihdam düzeyinin altında gerçekleşmiştir. Bu iki düzey arasındaki açıklık deflasyonist açık olarak adlandırılır. Tam istihdam düzeyinde kısa dönemli üretim miktarı yakalanamadığına göre, ekonominin halen kullanılmayan kapasite ve üretim kaynakları var demektir.

Enflasyonist açık durumu:
Kısa dönemli dengenin işaret ettiği fiili çıktı miktarı, ülkenin potansiyel çıktı miktarından fazladır. Enflasyonist açık ülkede toplam talebin aşırı olduğunu ve bunu karşılamak için üretim kaynaklarının aşırı kullanıldığını gösterir. İşsizlik açısından olayı ele aldığımızda pozitif bulgulara ulaşırız. Konjonktürel işsizlik olmadığı gibi doğal işsizlik de düşmüştür. Ancak kaynakların aşırı kullanımı, kaynaklara olan talebi ciddi anlamda arttırır ve bu da kaynak fiyatlarını yukarı doğru baskılar. Kaynakfiyatlarındaki bu artış çıktı fiyatlarına yansır ve enflasyona sebep olur.

Durgunluk ve Daralma
Ekonomik daralma durumunda fiili milli gelir düzeyi, uzun dönemli denge düzeyinin altında gerçekleşiyor demektir. Daralma ya toplam talepten ötürü (ters talep şoku) ya da toplam arzındoğru yerde olmamasından (ters arz şoku) dolayı açığa çıkabilir. Bu iki durum farklı sonuçlara götürebilir.

Stagflasyon: Hem ekonomik daralmanın (azalan toplam çıktı miktarı) hem de enflasyonun (artan fiyatlar genel düzeyi) aynı anda problem olarak ortaya çıkması durumudur.



Sınavlarda Başarılar Dileriz..
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst