E
_elmayra_
Misafir
TEYPLE bıldırcın avını sizler bilmezsiniz.
Mevsimi gelip de göçmen kuşlar alay alay Anadolu topraklarının üzerinden geçmeye başladıklarında, kötü niyetli avcılar yasak olan bir avlanma yoluna başvururlar:
Bir yalnız bıldırcının sesi kaydedilmiş teybi, sarı tarlalardaki otların arasına gizlerler.
Teyp eş-dost arayan bıldırcının sesini tüm ovaya yaymaya başlar.
Yalnız bıldırcınlar bu sesi duyup o yana yönelirler.
Mutludurlar...
İçten, yürekten bir davet vardır.
Koşarlar ona doğru.
Yaklaştıklarında, bir kutu görürler. Alışık olmadıkları bir cisim... Üzerinde dönen bir yuvarlak başka şey...
Bir anda korkup kaçarlar.
Ancak çağrı devam etmektedir.
Yeniden o çağrıya yönelirler, yaklaşırlar, otları yara yara koşarlar, bir kutu, bir dönen yuvarlak.
Bütün bir şafak boyu böyle sürer.
Kaçarlar, ama tekrar dönerler.
Sonunda bir silah patlar...
*
Bir büyük tarlanın bıldırcınlarıyız.
Dinleyin çağrıları:
Bir ses duyarız; siyasi mi, ekonomik mi?.. Kendi dünyamıza, özel yaşamlarımıza dair mi?...
İktidar mı çıkarıyor o sesi?
Yine o adamlar mı konuşuyorlar?
Umutla koştuğumuz bir iş mi, bir sevda mı, bir beraberlik mi?
Uydurulmuş kimi tabuların akıl almaz çekiminin kulaklara hoş gelen müthiş çağrısı mıdır?
Ya da; bu tükeniş, bu yok oluş, bu çürüyüş ortasında, yüreğimizdeki duygulara seslenen bir davet midir?..
Koşarız...
Umutla, sevinçle koşarız.
*
Bu hikáyelerin sonu hep aynıdır:
Bir teyp kurmuştur avcı.
Bir sarı bereketli tarlanın ortasında, yapmacık-suni-aldatıcı seslere koşarken...
Yaralı, ya da ayakta kalmak, fark etmez.
Vuruluruz...
B.Coşkun
Mevsimi gelip de göçmen kuşlar alay alay Anadolu topraklarının üzerinden geçmeye başladıklarında, kötü niyetli avcılar yasak olan bir avlanma yoluna başvururlar:
Bir yalnız bıldırcının sesi kaydedilmiş teybi, sarı tarlalardaki otların arasına gizlerler.
Teyp eş-dost arayan bıldırcının sesini tüm ovaya yaymaya başlar.
Yalnız bıldırcınlar bu sesi duyup o yana yönelirler.
Mutludurlar...
İçten, yürekten bir davet vardır.
Koşarlar ona doğru.
Yaklaştıklarında, bir kutu görürler. Alışık olmadıkları bir cisim... Üzerinde dönen bir yuvarlak başka şey...
Bir anda korkup kaçarlar.
Ancak çağrı devam etmektedir.
Yeniden o çağrıya yönelirler, yaklaşırlar, otları yara yara koşarlar, bir kutu, bir dönen yuvarlak.
Bütün bir şafak boyu böyle sürer.
Kaçarlar, ama tekrar dönerler.
Sonunda bir silah patlar...
*
Bir büyük tarlanın bıldırcınlarıyız.
Dinleyin çağrıları:
Bir ses duyarız; siyasi mi, ekonomik mi?.. Kendi dünyamıza, özel yaşamlarımıza dair mi?...
İktidar mı çıkarıyor o sesi?
Yine o adamlar mı konuşuyorlar?
Umutla koştuğumuz bir iş mi, bir sevda mı, bir beraberlik mi?
Uydurulmuş kimi tabuların akıl almaz çekiminin kulaklara hoş gelen müthiş çağrısı mıdır?
Ya da; bu tükeniş, bu yok oluş, bu çürüyüş ortasında, yüreğimizdeki duygulara seslenen bir davet midir?..
Koşarız...
Umutla, sevinçle koşarız.
*
Bu hikáyelerin sonu hep aynıdır:
Bir teyp kurmuştur avcı.
Bir sarı bereketli tarlanın ortasında, yapmacık-suni-aldatıcı seslere koşarken...
Yaralı, ya da ayakta kalmak, fark etmez.
Vuruluruz...
B.Coşkun