Aöf İletişim Bilgisi Dersi 3.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf İletişim Bilgisi Dersi 3.Ünite Ders Notları


SÖZSÜZ İLETİŞİM TANIMI

Verili bir durum ya da bağlamda sözsüz davranışların, sözel iletişim davranışlarıyla birlikte ya da tekil olarak kullanılarak anlamların değiş tokuş edilip yorumlandığı dinamik ve geri döndürülmez bir süreçtir.
* Sesli sözel iletişim davranışları
* Sessiz sözel iletişim davranışlar
ı* Sesli sözsüz iletişim davranışları
* Sessiz sözsüz iletişim davranışları

SÖZEL VE SÖZSÜZ İLETİŞİMİN KARŞILAŞTIRILMA BOYUTLARI

• Yapılandırılmışlık X Yapılandırılmamışlık : Burada sözel iletişim yapılandırılmış sözsüz iletişim ise yapılandırılmamış olarak algılanır
Linguistik X Linguistik olmayan
• Sürekli X Kesintili
• Doğuştan gelme X Öğrenilmiş
• Sağ X Sol beyin lobunda işlenme

SÖZSÜZ İLETİŞİM KODLARININ ORTAK ÖZELLİKLERİ

• İletişim yokluğunu olanaksız kılma
Duygu ve coşkuları yetkin biçimde dile getirme
• Kişiler arasındaki ilişkileri tanımlama ve belirleme
• Sözlü iletişimin içeriği hakkında bilgi verme
• Güvenilir iletiler aktarma
• Kültüre göre biçimlenmeKalabalık ve Yoğunluk Bu konu çevrenin ve mekanın iletişime etkisi içerisinde önemli bir araştırma alanı halindedir. Öncelikle bu iki kavramı anlamsal olarak birbirinden ayırarak başlayalım. Yoğunluk metrekare başına düşen insan sayısını ifade ederken, kalabalık kişilerin arzu ettikleri mahremiyet düzeyine ulaşamadıkları ya da istenilenden fazla sosyal ilişkinin olduğu durumlarda hissedilen bir şeydir. Konuya böyle baktığımızda kalabalığın sübjektif, yoğunluğun ise objektif bir değerlendirme olduğu görülmektedir. Kalabalık daha çok algılama ile ilgilidir. Örneğin, 4 kişinin aynı odada kalması söz konusu olduğunda bu belli düzeyde bir yoğunluğu ifade etse de, o odada kalan her bireyin durumu aynı kalabalık düzeyinde algılamayacakları açıktır. Kalabalık algısını etkileyen birçok faktörden bahsetmek mümkündür.

Bu faktörleri şöyle sıralamak mümkündür.

• Çevresel Faktörler: Azalan alan, istenmeyen gürültü, ihtiyaç duyulan kaynakların azlığı ya da onları elde etme yetisinin azalması, egemenlik alanı belirleyicilerinin yokluğu.
• Kişisel Faktörler: Cinsiyet farklılığı, sosyal ilişki isteği, baskınlık, kontrol, düşük özgüven vb. yansıtan kişilik karakteristikleri ve yüksek yoğunlukla ilgili olumsuz deneyimler.
• Sosyal Faktörler: Aynı alan içindeki yakın insanlardan istenmeyen derecede fazla sosyal ilişki ve bu durumu değiştirme yetisi yoksunluğu, farklı bir grup içinde etkileşim ve rekabetçi, düşmanca ve istenmeyen etkileşimler.
• Amaç İlişkili Faktörler: İsteneni başaramamak, tamamlama yetisinden yoksun kalınan durumlar.
* Kalabalık birçok insanı rahatsız eder. Kalabalık ve insan sağlığına olan olumsuz etkileri üzerine de araştırmalar yapılmıştır.

Bu araştırmalarda olumsuz etkileri ortaya çıkaran üç mekanizmadan bahsedilmektedir. Bunlar,
• Davranışsal sınırlanma
• Azalan kontrol
• Aşırı uyaran yüklemesidir
.Kalabalık herkes için bir sorun haline gelebilmektedir. Knapp ve Hall (1997), bu sorun ile başa çıkabilmek için bazı yollar önermektedirler:
• Her uyaran ileti ile daha az zaman harcamak, örneğin diğer insanlarla olan görüşmelerin süresini kısa tutmak.
• Düşük önemdeki mesajları göz önüne almamak, örneğin yanınızdan geçen bir sarhoşa veya trende metroda yolda gördüğümüz insanlara dikkat etmemek, onları görmezden gelmek.
• Bazı işler için sorumluluğu diğerleriyle değiştirmek, örneğin otobüs şoförlerinden değişiklik talep etmemek, vardiya sistemlerinde değişiklik sorumluluğu kişilerin kendilerinde değildir.
• Mesajları bloke etmek, örneğin apartmanların, yerleşim birimlerinin önüne korumalar koymak, erişimi sınırlandırmak.

VÜCUT DİLİ, DURUŞU VE JESTLER

İletişimin İki Düzeyi

Birçok araştırmacı, kurduğumuz iletişimin en azından %70’inin sözsüz iletişim ağırlığını taşıdığını belirtmişlerdir. Bu konuda en yoğun literatürü Amerikalı bir Psikolog olan Mehrebian’da buluruz. Mehrebian’a göre: İletişimimizin %55’ini beden dili oluşturur, %38 ses kodlarıdır ve yalnızca %7’si sözel kodlardan oluşmaktadır
***Birincisi içerik düzeyidir: İçerik düzeyi, basitçe, ne hakkında konuştuğumuzdur. İçerik düzeyinde, biz ne hakkında konuştuğumuzu ifade etmeye çalışırız. Bunun için en uygun iletişim yolu konuşma dili ya da en genelde sözel iletişimdir. Sözel iletişim, “gösterdiği şey ile benzerlik taşımak” zorunda değildir. Bir başka deyişle, konuştuğumuz kelimeler, işaretler, semboller, tek taraflı olarak üzerinde uzlaşılmış şeylerdir. İfade biçimleri gösterdikleri şey ile bir benzerlik taşımak zorunda değildir.
**İletişim için kullandığımız kelimeler, işaretler vb. gösterdiği şeyle bir benzerlik taşımıyorsa o zaman buna dijital dil de denir.
**İlişkisel düzeyde ise, içerik ile aktarmadıklarımızı ifade ederiz. İletişim süreci yalnızca içerikten oluşmamaktadır. Sözlerimizi söylerken, karşımızdakini nasıl gördüğümüzü, onun hakkında ne düşündüğümüzü de, söylediklerimizi “nasıl” anlaması gerektiğini gösteren mesajları da iletiriz. İlişkisel düzeyde, mesajın alıcısı ile nasıl bir ilişki içinde olduğumuzu ve mesajın ne “anlama” geldiğini ifade ederiz. İlişkileri ve duyguları ifade etmekte daha önce bahsedilen “dijital dil” oldukça yetersiz kalmaktadır.
** İnsanlar için, “ne demek istediklerini” yalnızca sözlerle ifade etmek oldukça güçtür.İlişkisel düzeydeki bir iletişim biçiminde, aktardığımız mesajın anlamını veya diğer kişilerle olan ilişkimizi daha açık hale getirebiliriz. İki durumda da ortaya çıkan iletişime meta communication üstiletişim denir.
**Örneğin saate bakıp saati anlamaktan farklı olarak, saatimi işaret etmemi ele alalım, bundan birşeyler anlaşılması için illa ki üzerinde kesin ve özel olarak uzlaşılmasını ya da saati nasıl okuyacağımı öğrenmemi gerektirmemektedir. Buna “analog dil” denir.

Meta communication üst iletişim: İlişkisel düzeydeki bir iletişim biçiminde, aktardığımız mesajın anlamını veya diğer kişilerle olan ilişkimizi daha açık hale getirebiliriz. İki durumda da ortaya çıkan iletişime meta communication üstiletişim denir.Vücut Dili Beden dili, duyguları ifade etmek için konuşma diline göre daha kolay bir yoldur. Birinden hoşlanmadığınızı sözlerle anlatmak zordur. Ama beden dili ile bunu çok açık bir biçimde ifade edebilirsiniz

Vücut Dili İşaretlerinin Sınıflandırılması

Aşağıda belirli boyutlarıyla beden dili işaretleri sınıflandırmışlardır. Bu boyutlar:1- Kullanım, 2- Kod 3- İşlevdir.

Kullanım: Burada kodların bilinçsiz ya da amaçlı ve kasıtlı yapılıp yapılmadığına göre bir gruplama yapılmıştır. Eğer alıcı kodun kasıtlı olup olmadığını çözerse. Anlamın doğruluğu hakkında daha kesin yargılara varabilmektedir.

Kodlama: Vücut işaretlerinin kodlaması da, kodun türü vücut işaretleri ile onun işaret ettiği şey arasındaki ilişkiyi belirlediği için önemlidir. Bu bölüm altında şu tür beden dili işaretleri bulunur:
1-arbitrary (keyfi) kodlar: En çok kullanılan kod türü budur. Bunlar keyfi olarak adlandırılır çünkü kod ile işaret ettiği şey arasında doğrudan bir ilişki yoktur. En çok bilinen örnek, merhabalaşmalarda elini kaldırmak, el sallamak vs.
2-İkonik Kodlar: Bu kodlar görünüşleri yüzünden anlamları hakkında bazı ipuçları taşırlar. Yani kodlar işaret ettikleri şey hakkında görsel olarak ipuçları içerirler. Örneğin, birini öldüreceğini işaret eden birinin boğaz kesme işareti yapması.
3-(Intrinsic)İçsel Kodlar: Bunlar intrinsic olarak adlandırılırlar çünkü sembolik anlam ve fiziksel görünüşleri ayrılamaz biçimde birbirlerine yapışıktırlar. İşaret ettikleri şey ile doğrudan görsel bir ilişkileri vardır. Örneğin kızgın bir insanın titremesi, kızarması, yumruğunu sallaması gibi

İşlev: Aşağıda vücud dili işaretlerinin işlev açısından bir sınıflandırması yapılmıştır:
• Amblemler• Illustratörler• Duygu Göstergeleri• Düzenleyiciler• Uyumlandırıcılar
Amblemler: Bunlar, verili bir kültürde üyelerin çoğunluğunca kesin anlamı bilinen ve sözel dilde birya da birkaç sözcükle ifade edilebilecek kodlardır. Jest amblemleri: gel, git, dur, dişim ağrıyor anlamına gelen işaretler örnek olarak kullanılabilir. Amblemler daha çok kasıtlı, amaçlı ve bilinçli olarak kullanılırlar bu yüzden çok az kişisel veri taşırlar.

İllüstratörler: Bunlar da farkındalık ve kasıtla kullanılırlar. Örneğin, bir nesne ile işaret etmek(baton),bir olayı ya da bir şeyi vücudun bir bölümü ile işaret etmek(diectic hareket), anlatılan nesnenin ya da şeyin resmini çizmek(pictograph). Bunlar, sözel açıklamaların açıklığını arttırmak için kullanılırlar. İllüstratörler farkındalık ve kasıtlılıkla yapıldıkları için göndericinin psikolojik durumunu, kendine güveni ve verili bir durumdaki iktidar konumları hakkında bilgi de sağlayabilirler.

Duygu Göstergeleri: Duygu ve hislerin ifadesi genellikle yüz ile ilişkilendirilir. İletişimcinin yaşadığı hissi anlamak için yüzüne bakarız, yaşanan hissin yoğunluğunu anlamak için de vücut diline bakarız Bunlar önceki ikisine göre daha az kasıtlılık, farkındalık ve bilinçlilikle yapılan hareketlerdir. Bu yüzden de daha fazla güvenilirdirler ve daha fazla veri taşırlar.

Düzenleyiciler: İletişim sırasını ve süresini belirleyen hareketlerdir. İyi bir iletişimci için bu kodları çözmek ve kodlamak önemlidir. Bunlar da az farkındalık ve kasıtlılıkla yapılır. Bu kodlara duyarlı olunmadığında kaba olarak değerlendirilmek işten bile değildir. Örneğin, dokunarak konuşmak, parmak kaldırmak ve hızlı baş hareketleri yapmak, ya da tam tersine rahat bir pozisyonda oturup bir başka şeyle ilgilenmek örnek olarak verilebilir.
Uyumlandırıcılar: Bunlara extracommunicative gestures adı da verilmektedir. Bireyin, tutumları,kaygı düzeyi, kendine güveni konusunda diğer türlere göre daha fazla veri taşır. Kodlayıcı bunları kasıtla yapmaz ve çoğu zaman farkında da değildir. Örneğin, rahatsız vücut hareketleri, tırnak yeme, parmak kütletmek, ritm tutmak verilebilir. Ayrıca, iletişim sırasında kalem gibi, bir başka nesne gibi sürekli oynanan nesneler de obje-uyumlandırıcılar olarak adlandırılmaktadır

Bir iletişim ortamındaki güçlüyü ifade eden beden dili özellikleri şöylesıralanmış:
• Rahat bir duruş
• Dik bir vücut pozisyonu
• Dinamik ve amaçlı jestler
• Durağan ve doğrudan bakışlar
• Konuşma ritminde değişiklikler
• Duruş pozisyonlarında çeşitlilik
• İlişkiye göre duruş şekli değiştirmek
• Dokunmak konusunda rahat olmak
• İletişimi kesmek konusunda rahat olmak
• Dik bakmak
• Diğerine göre, yakın durmak konusunda daha rahat olmak.

ÇEKİCİLİK VE GÜZELLİK

Araştırmalar çekici insanların daha iyi işler bulduklarını, kendine güvenlerinin yüksek olduğunu, çekici olmayan insanlarla karşılaştırıldıklarında daha fazla toplumsal güce sahip olduklarını söylüyorlar .Böyle bir mantıkla ilerlersek, fiziksel çekiciliğin, sahip olan kişinin kişisel ve ekonomik değerini arttıran bir ürün olarak da değerlendirebiliriz.1925 yılında Kretchmer, morfolojik olarak benzer olan vücut tiplerini üç ana grupta toplamıştır:a. Asthenic(zayıf, ince, zarif vücut tipi)b. Athletic(kaslı, atletik vücut tipi)c. Pyknic(şişman, yuvarlak hatlara sahip vücut tipi1954 yılında ise Sheldon bir başka sınıflandırma önermiştir.a. Endomorphic(yuvarlar hatlara sahip, şişman vücut)b. Mesomorphic(kemikli, atletik, kaslı vücut)c. Ectomorphic(İnce, zayıf, narin vücut)
a. Endomophic.....Viscerotonic(çekingen, tembel, üşengeç, rahat kişiler)
b. Mesomorphic..............Somatotonic(kendine güveni yüksek, görev odaklı, agresif kişi)
c. Ectomorphic.......Cerebrotonic(gergin, sinirli, diğerlerin karşı eleştirel kişiler)


Vücut Algısı

İnsanlar başkalarının vücutlarını algıladıkları gibi kendi vücutlarını da algılarlar. Kendi zihinlerinde kendi vücutlarının bir resmini oluştururlar. Birinin kendi vücut imajından memnuniyet derecesine “body cathexis” denir. Birinin kendi zihninde kendi vücut imajını bozundurmasına ise “body distortion” denir.****Vücut imajının oluşmasının üç yönünden bahsedilebilir: Ben, Öteki ve Reflektif. Ben dediğimiz, kendi kendimize vücudumuzu algılamamızdır. Vücudumuzun zihnimizdeki imajıdır .Öteki dediğimiz, bizimle etkileşim kuranların vücudumuz hakkındaki görüşleridir. Reflektif dediğimizde ise, vücudumuzun objektif ve ölçü aletleriyle ölçülen özellikleriyle oluşan imajından ve algılanmasından bahsederiz

SES KODLARI VE SUSMA

Ses kodları birçok işlevi yerine getiriyorsa da en temelde üç işlevden bahsedebiliriz:
1. Duygusal işlev
2. İzlenim yönetimi işlevi
3. Düzenleme işlevi

Sesin semantiği konusunda 1987 yılında Siegman ses kodlarını tanımlayıp sınıflandırabilecek genel bir sistem olmadığını belirtmiş olsa da, bir kişinin sesine kendine has olma özelliklerini kazandıran bazı temel vasıflardan bahsedilebilir:

1. Sesin Yüksekliği (Loudness)
2. Sesin Perdesi (Pitch)
3. Sesin ritm hızı (rate)
4. Süre (duration)
5. Sesin niteliği (Quality)
6. Sesin düzenliliği (regularity)
7. Boğumlama (articulation)
8. Telaffuz (pronunciation)
9. Sessizlik (Silence)Sessizlik ve Susma:Susma konusu içinde ses barındırmamasına rağmen bu kategori içerisinde ele alınmıştır.
Nasıl ki ışık karanlık ile bir ilişki içindeyse sessizlik ve susma da öyle bir ilişki içindedir.Susma rastlantısal bir olgu değildir. İçinde anlam taşır. Belli anlamları aktarmak için kullanılır.

Aşağıda susma tipleri sıralanmıştır:
1. Psikolinguistik susma: Hem psikolojik hem de dilsel özellikler yüzünden gerçekleşen susma türüdür. İki çeşidi vardır.a. Kısa süreli susma: Dilin gramatik yapısı yüzündendir. Yazı dilindeki kelimeleri birbirindenayıran boşluklar olarak düşünülebilir. Burada da konuşma dilinde kelimeleri dilin yapısınedeniyle belli biçimde ifade etmek zorunluluğundan ortaya çıkar.b. Uzun süreli susma: Zihinsel süreçlerle ilgilidir. Bu susma da anlatılan konuların derinliği veyaşantının karmaşıklığı ile ilgili olarak süre değişir.

2. Etkileşimsel susma: Bu susma kaynak ve hedef arasındaki etkileşimden doğar ve üç gruptaincelenira. Karar verme ile ilgili susma: konuşmaya kimin başlayacağına karar verememek gibidurumlarda ortaya çıkar. Statü farkı, tarafların birbirini tanımaması, ne söyleyeceğine kararverememek gibi durumlar da burada sayılır.b. Akıl yürütme ile ilgili susma: Hedefin, kaynağın amacını kavramaya ve söylediklerinikavrayıp anlamaya yönelik susmac. Denetim kurma amacıyla susma: Otoriteyi sağlamak amacıyla susmaktır. Örneğin biröğretmenin sınıfta gürültü varken gözlerini öğrencilerden ayırmadan susması gibi. Bir süresonra sessizlik olur ve öğretmen sözüne başlar.

3. Sosyo-Kültürel Susma: Toplumsal ve kültürel nedenlere dayalı olan susma türüdür. Örneğin kültürümüzün bazı yörelerinde hala kadınların ve gençlerin daha az konuşmaları ya da susmaları bir gelenektir. Su küçüğün söz büyüğün ata sözü bu duruma bir örnek teşkil etmektedir.

Ses Kodlarının İletişimsel İşlevleri
Ses kodlarının en temelde üç iletişimsel işlevinden bahsedilir:
1-Duyguları aktarma işlevi
2- izlenim yönetimi işlevi
3- düzenleyici işlevi.

Duyguları Aktarma işlevi: Ses kodları duygusal iletişimin önemli bir ortamıdır. Mehrebian’a göre aktarılan duygusal bilgilerin %38’i ses kodlarına, %55 yüz ifadesine %7’si kelimelere atfedilir. Ses kodlarının insan iletişimde önemli olması, onu herkesi iyi kullandığı anlamına gelmemektedir.
İzlemin Yönetimi İşlevi: İzlenim yönetimi üzerinde ses kodlarının fiziksel görünümden bile daha fazla etkisi vardır. İletişimin çekiciliğinin düzeyi konusunda da belirleyicilerden biridir. Ayrıca ses kodları kişinin kişilik özellikler hakkında da önemli bir etkendir.**Ses kodları iki türlü hizmet ederler: Sesin perdesi, tonu vs. özellikleri ile kişilik özellikleriniyansıtırlar, üç temel imaj boyutunda işlev görürler: İnanılırlık, bireylerarası çekicilik ve baskınlık.
Düzenleyici işlevi: Bireylerarası iletişim ortamını düzenlemekte ses kodları perdenin, ritmin ve ses tonunun değişmesi ile işlev görürler.

HAZIRLAYAN : SERPİL EFE


 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst