Barbie bebek’, incecik, güzel, sarışın, özgüvenli, bağımsız, kendi başına yaşayan bir genç kızdır. Anne değildir, olmaya da niyetli değildir, çünkü herhalde çocuk bakmayı sevmemektedir. Ayrıca evli de değildir, birlikte yaşadığı bir erkek de yoktur, sadece erkek arkadaşı vardır. Çok güzel bir evi vardır. Evi triplekstir, demek ki üç katlıdır. Evi hem modern ve rahat, hem de süslü ve şıktır. Yemeklerini evin verandasında yer, mutfağı geniş ve çok moderndir. Yatak odası geniştir, yatağı büyük ve süslüdür. Evde birkaç yatak odası daha vardır. Sigara içmez. Evinde bir amerikan bar varsa da içkiler ortada görünmemektedir. Banyosu rahat ve konforludur. Gardrobu çok zengindir. Günün her saati için birçok giysisi vardır. Gecelikleri, sabahlıkları, ev giysileri, spor giysileri öğleden sonra giysileri, akşam yemeği ve gece gezmeleri için abiye giysiler, yaz için mayoları, kış için trençkotları, pardösüleri, mantoları vardır. Kürk giymemektedir, çevrecidir ve hayvan katliamına karşıdır. Sporu sever, tenis ve yüzme gözde sporlarıdır. Evinin önünde spor arabası durmaktadır. Araba spordur ama aynı zamanda da gösterişlidir, yüksek hız yapabildiği her halinden bellidir.
‘Barbie bebek’ çalışmamaktadır. İşi yoktur, eğitimi de belli değildir, belki eğitimi de yoktur. Eğitime gereksinmesi de yoktur, iş de önemli değildir, çünkü her şeyi vardır. Bunları kazanması için çalışması gerekmemektedir. Paranın nerden geldiği belli değildir ama ‘bebek’ olduğuna göre- aslında sadece adı bebektir- anne babası ona bu rahatı bu lüksü sağlamaktadır. İşte bu ‘paranın nerden geldiğinin belli olmaması, eğitimi, işi ve çalışması olmadığı halde lüksünün yerinde olması’ hepimize bugünün genç kadınlarının tutumunu çağrıştırmıyor mu? Günümüzün daha baba evinde yaşayan genç kızları da ‘kendilerinin her şeylerinin olmasını bir zorunluluk, bunları ödemenin de ailelerinin görevi olduğu’nu düşünmüyorlar mı? Çalışsalar bile kazandıklarının gereksinmelerden çok konfor ve lüks için harcanmasının doğru olduğunu belirtmiyorlar mı? Genç kadınların günümüzdeki özlemleri Barbie bebeğin yaşamıyla şasılası bir benzerlik göstermiyor mu? Bunca ‘güzellik salonu’, ‘bunca estetik merkezi’, ‘zayıflama kürleri’, giysi markaları, çeşit çeşit ayakkabı satan süpermarket reyonları hep aynı şeyi söylemiyor mu? ‘Daha iyisini iste’, ‘daha çoğunu iste’, ‘yaşama hakkını iste’, ‘kişiliğini bu markayla kanıtla’. Parası mı? Parası ne olacak? Kredi kartını kullanırsın. Gence kredi kartı, çocuğa kredi kartını verirsin, annesine, babasına ödetirsin. Barbie bebek size yol gösteriyor.
Sen rahat yaşa ve iste. Ödeyecek birisi bulunur, yoksa arayıp bulursun, nasıl olsa gençsin, güzelsin, ödemek için yarışırlar.
Barbie bebek konforlu ve lüks yaşıyor ama ‘ailesi ortalarda hiç görünmüyor’. Demek ki onlar bir yerlerde çalışıp çabalayıp yaşıyorlar, Barbie bebeğin bütün giderlerini de ödüyorlar. Barbie bebek, hiç kardeşi de olmadığı için, ailesinin parası kendisine yetiyor. Şimdi Barbie Bebeğin temsil ettiği sosyal rolü görelim ve aktardığı değerleri anlayalım.
Eğitimi belli değil Programı yok
Mesleği yok Hedefi yok
Çalışmıyor İşlevi yok
Hiç sıkıntı çekmiyor Çabası yok
Hiç derdi olmuyor Aidiyeti yok
Hiç engeli yok Yardımlaşmıyor
Ailesi ortada yok Paylaşmıyor
Kardeşi yok Hep alıyor
Vermeyi bilmiyor, niyeti de yok.
İşte çocuklarımızın ‘ille de benim de olsun’ dediği ‘idol oyuncak’, işte bu oyuncağı sosyal rolü ve aktardığı değerler.
Siz, çocuğunuzun Barbie bebek gibi olmasını ister misiniz?
" ... Hem bak o kız hiç bize benzemiyor. Saçmalama kızım senin saçların daha güzel. Hem herkesin saçlarının düz ve sarı olması gerekmiyor."
Bu yazı bir okul öncesi öğretmenin tespitlerini içeriyor.
Siz yeni dönem yada başka bir deyişle "Modern Dünya" oyuncakları hakkında ne düşünüyorsunuz?
‘Barbie bebek’ çalışmamaktadır. İşi yoktur, eğitimi de belli değildir, belki eğitimi de yoktur. Eğitime gereksinmesi de yoktur, iş de önemli değildir, çünkü her şeyi vardır. Bunları kazanması için çalışması gerekmemektedir. Paranın nerden geldiği belli değildir ama ‘bebek’ olduğuna göre- aslında sadece adı bebektir- anne babası ona bu rahatı bu lüksü sağlamaktadır. İşte bu ‘paranın nerden geldiğinin belli olmaması, eğitimi, işi ve çalışması olmadığı halde lüksünün yerinde olması’ hepimize bugünün genç kadınlarının tutumunu çağrıştırmıyor mu? Günümüzün daha baba evinde yaşayan genç kızları da ‘kendilerinin her şeylerinin olmasını bir zorunluluk, bunları ödemenin de ailelerinin görevi olduğu’nu düşünmüyorlar mı? Çalışsalar bile kazandıklarının gereksinmelerden çok konfor ve lüks için harcanmasının doğru olduğunu belirtmiyorlar mı? Genç kadınların günümüzdeki özlemleri Barbie bebeğin yaşamıyla şasılası bir benzerlik göstermiyor mu? Bunca ‘güzellik salonu’, ‘bunca estetik merkezi’, ‘zayıflama kürleri’, giysi markaları, çeşit çeşit ayakkabı satan süpermarket reyonları hep aynı şeyi söylemiyor mu? ‘Daha iyisini iste’, ‘daha çoğunu iste’, ‘yaşama hakkını iste’, ‘kişiliğini bu markayla kanıtla’. Parası mı? Parası ne olacak? Kredi kartını kullanırsın. Gence kredi kartı, çocuğa kredi kartını verirsin, annesine, babasına ödetirsin. Barbie bebek size yol gösteriyor.
Sen rahat yaşa ve iste. Ödeyecek birisi bulunur, yoksa arayıp bulursun, nasıl olsa gençsin, güzelsin, ödemek için yarışırlar.
Barbie bebek konforlu ve lüks yaşıyor ama ‘ailesi ortalarda hiç görünmüyor’. Demek ki onlar bir yerlerde çalışıp çabalayıp yaşıyorlar, Barbie bebeğin bütün giderlerini de ödüyorlar. Barbie bebek, hiç kardeşi de olmadığı için, ailesinin parası kendisine yetiyor. Şimdi Barbie Bebeğin temsil ettiği sosyal rolü görelim ve aktardığı değerleri anlayalım.
Eğitimi belli değil Programı yok
Mesleği yok Hedefi yok
Çalışmıyor İşlevi yok
Hiç sıkıntı çekmiyor Çabası yok
Hiç derdi olmuyor Aidiyeti yok
Hiç engeli yok Yardımlaşmıyor
Ailesi ortada yok Paylaşmıyor
Kardeşi yok Hep alıyor
Vermeyi bilmiyor, niyeti de yok.
İşte çocuklarımızın ‘ille de benim de olsun’ dediği ‘idol oyuncak’, işte bu oyuncağı sosyal rolü ve aktardığı değerler.
Siz, çocuğunuzun Barbie bebek gibi olmasını ister misiniz?
" ... Hem bak o kız hiç bize benzemiyor. Saçmalama kızım senin saçların daha güzel. Hem herkesin saçlarının düz ve sarı olması gerekmiyor."
Bu yazı bir okul öncesi öğretmenin tespitlerini içeriyor.
Siz yeni dönem yada başka bir deyişle "Modern Dünya" oyuncakları hakkında ne düşünüyorsunuz?