25 dakikada kayboldu, hâlâ bulunamıyor…
Tarih: 30 Mayıs 2009… Yer İstanbul… 29 yaşındaki Yusuf Fidantek, çalıştığı teknedeki davet bittikten sonra patronunu bırakmak üzere Kuruçeşme sahilinden Beylerbeyi sahiline geçiyor. Patronunu sahile bıraktıktan sonra yola çıkan Yusuf’tan bir daha haber alınamıyor. Ailesi yaklaşık bir yıldır, olumlu ya da olumsuz bir haber beklerken, umutlar asla tükenmiyor… Deniz aşığı olarak bilinen Yusuf’un ağabeyi Mehmet Fidantek, “Ölmüşse bile bulunsun, en azından mezarının yerini bilelim” diyor… Diyarbakır’da konuştuğumuz ağabey Fidantek, “Yapmadığımız şey kalmadı. Ama bulamadık” diye ekliyor…
BEGÜM ÇELİKKOL / HABERTURK.COM
Kardeşiniz tam olarak ne zaman kayboldu?
Yaklaşık bir yıl önce, 30 Mayıs 2009 akşamında olmuş olay. Bize 1 Haziran sabahında bilgi geldi. O gün bugündür kendisinden haber alamıyoruz.
Olay nasıl olmuş?
Bir patronu vardı. Kardeşim, patronunun teknesinin personeliydi. O akşam da teknede davetliler varmış. Boğaz turu yapılıyormuş. Kuruçeşme’den başlamışlar tura, gece 12 gibi davet bitiyor. Bittikten sonra teknede temizlik yapıyor. Temizlik bittikten sonra patronu elemanlara ‘Biriniz beni Beylerbeyi sahiline bıraksın. Arabam orada’ diyor. Kardeşim de “Ben bırakırım” diyor. İkisi birlikte Zodyak marka bir bota atlayıp yola çıkıyorlar. Kardeşimin üzerinde kapri bir pantolon ve bir tişört varmış. Patronunu Beylerbeyi’ne bırakan kardeşim dönüş yolunda kaybolmuş. Hatta patronu, “Karşı sahildeyken alkol alanları gördüm, bu yüzden bekledim kavga çıkar” dedi. Patronu kardeşimin denizde 100 metre kadar açıldığını gördükten sonra sahilden arabasına binerek uzaklaşmış. Patronu 25 dakika sonra “Yusuf nerede? Henüz gelmedi buraya” diyerek aramışlar. Bu olay 25 dakika içinde oldu. Yusuf 25 dakika içinde yok.
Peki o akşam neler olmuş?
Sahil Güvenlik’e anons geçilmiş. “Zodyak marka bot kaybolmuştur” şeklinde. Bu botların karşı yakaya geçiş süresi en fazla 10 dakikaymış. Kardeşim gelmeyince, teknedeki diğer çalışanlar dürbünle de görememişler ve Sahil Güvenlik’e bir anons geçmişler. Patronunu da arıyorlar hemen, “Siz Yusuf’u başka bir yere mi yönlendirdiniz” diye. Patronu da “Yok, Yusuf oraya doğru döndü” diyor. Bu sefer patronu da elemanlara “Gelin beni alın beraber arayalım” diyor. Hepsi birlikte Yusuf’u arıyorlar ama bulamıyorlar. Botu da ilk etapta bulamıyorlar.
Botu buldular mı peki sonra?
Evet, sabaha karşı 04:00 civarında bot Sarıyer sahilinde bulunuyor. Beylerbeyi neresi, Sarıyer neresi? Bu botun özelliği de içindeki benzin bitene kadar son viteste olursa kendi ekseni etrafında dönüyor. Botu bulduklarında, kendi ekseni etrafında dönüyormuş.
Yusuf yine yok…
Evet.. Balık adamlar dalış yaptı, Sahil Güvenlik aradı, emniyet aradı, biz kayıp ilanları bastırdık. Parklara, bahçelere, duraklara yapıştırdık ilanları ama yine de bulamadık…
Kavgalı olduğu biri var mıydı, arasının iyi olmadığı biri?
Yok. Benim kardeşim öyle değil. 9 senedir gurbette yaşıyordu. 1 senedir İstanbul’daydı. Denize aşık olduğu için denizden kopamıyordu. Diyarbakır’a geldiğinde 15 gün sonra “Ben gidiyorum” derdi, duramazdı burada deniz olmadığı için. Bir de çok sevecen, iyi bir insandı.
Kız arkadaşı var mıydı? Yani hani onunla tartışmış olup da kendine bir şey yapmış olabilir mi? Kaçmış olamazlar mı?
Kız arkadaşı vardı. Öyle bir düşünceleri olsa zaten bize söylerlerdi. Ama İstanbul’daki bir kız arkadaşıyla buluşmak için sözleşmişler. Kızın da haberi yok olaydan, aramış durmuş Yusuf’u. Ulaşamamış. Biz kızı aradık. “Yusuf’la buluşmamız gerekiyordu, gelmedi” dedi. Yusuf’un kaybolduğunu biz ona söyledik. Yusuf kaybolduğu akşamın başında beni aramıştı, “İyiyim. 60 kişilik bir misafir topluluğu gelecek. Hazırlık yapıyoruz. Eve para yollayacağım” demişti. Kaçtığını sanmıyorum. Kaçacak kişi, kimliğini, pasaportunu, cüzdanını yanına alır. Parası, bilgisayarı hepsi evindeydi. Maaşını bile çekmemiş. Marmaris’te 5 yıldır birlikte olduğu kız arkadaşı var. Kızın hali çok perişan. Arayamıyoruz bile, aradığımızda “Yusuf’tan haber mi var” diyerek koşuyor telefona. Hala ümitle bekliyor.
Aileniz ne durumda?
İlk etapta çok sıkıntı yaşadık. Anne- baba artık kalp krizine kadar geçirdiler. Ara ara yaşıyorlar. Ama sabrediyoruz, bekliyoruz. “Allah bizi sınıyordur” diyoruz…
Aramalar devam ediyor mu?
Emniyet bize, “Devam ediyoruz” dese bile nereye kadar edecekler? Kayıp Bürosu’na gittim. Dosyaları gördükten sonra en fazla bir ay ararlar. Sürekli telefonla görüşüyoruz. Allah göstermesin ceset geldiği zaman, kimliği belirsiz cesetler olduğunda haber veriyorlar. DNA’larımızı verdik. Bulunan cesetlerin hiçbiriyle tutmadı.
Yer yarıldı yerin dibine geçti gibi sanki…
Aynen öyle. Emniyet bile çözüm bulamadı. Anlam veremiyoruz. Sabırla bekliyoruz, yapacak başka bir şeyimiz kalmadı. Televizyonlara, gazetelere gittik. Kimse bizi duymuyor sanki. Hocalara bile gittik…
Onlar neler söylediler?
Çok fazla hocaya gitti annemler. Kim hangi hocayı tavsiye ettiyse ona gittiler, Elazığ’a bile gittiler. Çoğu, “Dışarıdadır, ölmemiş, iki arkadaşıyla beraber görünüyor, dönecek, bekleyin” demiş. Kimi bir toz vermiş eve serpin tavsiyesinde bulundu kimi de başka şeyler verdi. Bir arkadaşım tarot falı baktırmaya giderken beni aradı, ben de “Bizim için de baktırın” dedim. Falcı kâğıtlara baktığında “Bu kişinin kardeşi kayıp, ismi Yusuf. Yurtdışında şu anda” demiş. Hiçbiri öldüğüne dair bir şey söylemedi. Ama kardeşim hâlâ yok işte…
İyi de yurt dışında olsa pasaportsuz nasıl durabilecek orada ki? İnsan aramaz mı hiç?
Tabii ki öyle.
Kan davası gibi bir olay var mı?
Öyle bir şey de yok.
Bana da ölmüş gibi gelmiyor…
Annelerin hisleri daha kuvvetlidir bilirsin. O da “Oğlum ölmedi, gelecek” diyor ama… Ben ona hep ağabeylik yaptım. Geceleri bazen beni arardı, “Sorunum vardı” derdi. Hep arkadaş gibiydik. Kaçma gibi niyeti olsaydı mutlaka bana söylerdi.
Yasa dışı bir örgüt bağlantısı olabilir mi?
Yok. Siyasetle de ilgilenmezdi. İşine bakardı hep. Alkolü sevmezdi. Uyuşturucu kullanmazdı. Dokuz sene boyunca dışarıda çalıştığı halde yanımda sigara, alkol bile almazdı. Çok saygılıydı.
Kimsenin bulamaması çok garip..
Botun üzerinde tek bir iz bile bulunmamış. Sır oldu sanki. Biz konuştuğumuzda en son gayet normaldi, sıkıntısı yoktu. Kimse çözüm bulamadı, sabırla bekliyoruz…

Tarih: 30 Mayıs 2009… Yer İstanbul… 29 yaşındaki Yusuf Fidantek, çalıştığı teknedeki davet bittikten sonra patronunu bırakmak üzere Kuruçeşme sahilinden Beylerbeyi sahiline geçiyor. Patronunu sahile bıraktıktan sonra yola çıkan Yusuf’tan bir daha haber alınamıyor. Ailesi yaklaşık bir yıldır, olumlu ya da olumsuz bir haber beklerken, umutlar asla tükenmiyor… Deniz aşığı olarak bilinen Yusuf’un ağabeyi Mehmet Fidantek, “Ölmüşse bile bulunsun, en azından mezarının yerini bilelim” diyor… Diyarbakır’da konuştuğumuz ağabey Fidantek, “Yapmadığımız şey kalmadı. Ama bulamadık” diye ekliyor…
BEGÜM ÇELİKKOL / HABERTURK.COM
Kardeşiniz tam olarak ne zaman kayboldu?
Yaklaşık bir yıl önce, 30 Mayıs 2009 akşamında olmuş olay. Bize 1 Haziran sabahında bilgi geldi. O gün bugündür kendisinden haber alamıyoruz.
Olay nasıl olmuş?
Bir patronu vardı. Kardeşim, patronunun teknesinin personeliydi. O akşam da teknede davetliler varmış. Boğaz turu yapılıyormuş. Kuruçeşme’den başlamışlar tura, gece 12 gibi davet bitiyor. Bittikten sonra teknede temizlik yapıyor. Temizlik bittikten sonra patronu elemanlara ‘Biriniz beni Beylerbeyi sahiline bıraksın. Arabam orada’ diyor. Kardeşim de “Ben bırakırım” diyor. İkisi birlikte Zodyak marka bir bota atlayıp yola çıkıyorlar. Kardeşimin üzerinde kapri bir pantolon ve bir tişört varmış. Patronunu Beylerbeyi’ne bırakan kardeşim dönüş yolunda kaybolmuş. Hatta patronu, “Karşı sahildeyken alkol alanları gördüm, bu yüzden bekledim kavga çıkar” dedi. Patronu kardeşimin denizde 100 metre kadar açıldığını gördükten sonra sahilden arabasına binerek uzaklaşmış. Patronu 25 dakika sonra “Yusuf nerede? Henüz gelmedi buraya” diyerek aramışlar. Bu olay 25 dakika içinde oldu. Yusuf 25 dakika içinde yok.
Peki o akşam neler olmuş?
Sahil Güvenlik’e anons geçilmiş. “Zodyak marka bot kaybolmuştur” şeklinde. Bu botların karşı yakaya geçiş süresi en fazla 10 dakikaymış. Kardeşim gelmeyince, teknedeki diğer çalışanlar dürbünle de görememişler ve Sahil Güvenlik’e bir anons geçmişler. Patronunu da arıyorlar hemen, “Siz Yusuf’u başka bir yere mi yönlendirdiniz” diye. Patronu da “Yok, Yusuf oraya doğru döndü” diyor. Bu sefer patronu da elemanlara “Gelin beni alın beraber arayalım” diyor. Hepsi birlikte Yusuf’u arıyorlar ama bulamıyorlar. Botu da ilk etapta bulamıyorlar.
Botu buldular mı peki sonra?
Evet, sabaha karşı 04:00 civarında bot Sarıyer sahilinde bulunuyor. Beylerbeyi neresi, Sarıyer neresi? Bu botun özelliği de içindeki benzin bitene kadar son viteste olursa kendi ekseni etrafında dönüyor. Botu bulduklarında, kendi ekseni etrafında dönüyormuş.
Yusuf yine yok…
Evet.. Balık adamlar dalış yaptı, Sahil Güvenlik aradı, emniyet aradı, biz kayıp ilanları bastırdık. Parklara, bahçelere, duraklara yapıştırdık ilanları ama yine de bulamadık…
Kavgalı olduğu biri var mıydı, arasının iyi olmadığı biri?
Yok. Benim kardeşim öyle değil. 9 senedir gurbette yaşıyordu. 1 senedir İstanbul’daydı. Denize aşık olduğu için denizden kopamıyordu. Diyarbakır’a geldiğinde 15 gün sonra “Ben gidiyorum” derdi, duramazdı burada deniz olmadığı için. Bir de çok sevecen, iyi bir insandı.
Kız arkadaşı var mıydı? Yani hani onunla tartışmış olup da kendine bir şey yapmış olabilir mi? Kaçmış olamazlar mı?
Kız arkadaşı vardı. Öyle bir düşünceleri olsa zaten bize söylerlerdi. Ama İstanbul’daki bir kız arkadaşıyla buluşmak için sözleşmişler. Kızın da haberi yok olaydan, aramış durmuş Yusuf’u. Ulaşamamış. Biz kızı aradık. “Yusuf’la buluşmamız gerekiyordu, gelmedi” dedi. Yusuf’un kaybolduğunu biz ona söyledik. Yusuf kaybolduğu akşamın başında beni aramıştı, “İyiyim. 60 kişilik bir misafir topluluğu gelecek. Hazırlık yapıyoruz. Eve para yollayacağım” demişti. Kaçtığını sanmıyorum. Kaçacak kişi, kimliğini, pasaportunu, cüzdanını yanına alır. Parası, bilgisayarı hepsi evindeydi. Maaşını bile çekmemiş. Marmaris’te 5 yıldır birlikte olduğu kız arkadaşı var. Kızın hali çok perişan. Arayamıyoruz bile, aradığımızda “Yusuf’tan haber mi var” diyerek koşuyor telefona. Hala ümitle bekliyor.
Aileniz ne durumda?
İlk etapta çok sıkıntı yaşadık. Anne- baba artık kalp krizine kadar geçirdiler. Ara ara yaşıyorlar. Ama sabrediyoruz, bekliyoruz. “Allah bizi sınıyordur” diyoruz…
Aramalar devam ediyor mu?
Emniyet bize, “Devam ediyoruz” dese bile nereye kadar edecekler? Kayıp Bürosu’na gittim. Dosyaları gördükten sonra en fazla bir ay ararlar. Sürekli telefonla görüşüyoruz. Allah göstermesin ceset geldiği zaman, kimliği belirsiz cesetler olduğunda haber veriyorlar. DNA’larımızı verdik. Bulunan cesetlerin hiçbiriyle tutmadı.
Yer yarıldı yerin dibine geçti gibi sanki…
Aynen öyle. Emniyet bile çözüm bulamadı. Anlam veremiyoruz. Sabırla bekliyoruz, yapacak başka bir şeyimiz kalmadı. Televizyonlara, gazetelere gittik. Kimse bizi duymuyor sanki. Hocalara bile gittik…
Onlar neler söylediler?
Çok fazla hocaya gitti annemler. Kim hangi hocayı tavsiye ettiyse ona gittiler, Elazığ’a bile gittiler. Çoğu, “Dışarıdadır, ölmemiş, iki arkadaşıyla beraber görünüyor, dönecek, bekleyin” demiş. Kimi bir toz vermiş eve serpin tavsiyesinde bulundu kimi de başka şeyler verdi. Bir arkadaşım tarot falı baktırmaya giderken beni aradı, ben de “Bizim için de baktırın” dedim. Falcı kâğıtlara baktığında “Bu kişinin kardeşi kayıp, ismi Yusuf. Yurtdışında şu anda” demiş. Hiçbiri öldüğüne dair bir şey söylemedi. Ama kardeşim hâlâ yok işte…
İyi de yurt dışında olsa pasaportsuz nasıl durabilecek orada ki? İnsan aramaz mı hiç?
Tabii ki öyle.
Kan davası gibi bir olay var mı?
Öyle bir şey de yok.
Bana da ölmüş gibi gelmiyor…
Annelerin hisleri daha kuvvetlidir bilirsin. O da “Oğlum ölmedi, gelecek” diyor ama… Ben ona hep ağabeylik yaptım. Geceleri bazen beni arardı, “Sorunum vardı” derdi. Hep arkadaş gibiydik. Kaçma gibi niyeti olsaydı mutlaka bana söylerdi.
Yasa dışı bir örgüt bağlantısı olabilir mi?
Yok. Siyasetle de ilgilenmezdi. İşine bakardı hep. Alkolü sevmezdi. Uyuşturucu kullanmazdı. Dokuz sene boyunca dışarıda çalıştığı halde yanımda sigara, alkol bile almazdı. Çok saygılıydı.
Kimsenin bulamaması çok garip..
Botun üzerinde tek bir iz bile bulunmamış. Sır oldu sanki. Biz konuştuğumuzda en son gayet normaldi, sıkıntısı yoktu. Kimse çözüm bulamadı, sabırla bekliyoruz…