KARANLIKTAN AYDINLIĞA
Doğar doğmaz açıyorsun gözlerini hayata. Avuçların sımsıkı kapalı, çünkü o kadar güçlüsün ki “karşımda kimse duramaz” edası var. Evet evet çoğu yetişkin insanlardan güçlüsün, henüz “engel nedir?” tanımıyorsun. Yürüyorsun, bazen zorlu, bazen acımasız, bazen meşakkatli ama her şeye rağmen yaşanması değer bu hayat yolunda.
Hayat bazen sonbaharda savrulan yapraklar gibi savursa da sizi, yaprak gibi kalmamalısın. Düştüğünde çürümeye mahkum etmemelisin kendini. Unutma insan olmanın farkı var sende. Hayat herkese aynı şansı ve eşitliği vermiyor. Kimi hiç tanışamıyor mavi önlükle, kimi giyse de onu hayatın çetin şartları çıkartıveriyor üzerinden, kimisine de özel kolejlerde eğitim veriliyor.
Açıköğretim okuma aşkı içinde ukde kalmışlara uzatıveriyor elini. Evinin geçimini sağlamak zorunda olanlara, çocuğuna annelere, maddi imkansızlıklar nedeniyle başka illerde okuyamayanlara… İmkansız değildir hiçbir şey yeter ki sen iste.
Nihayet eğitimimin ilköğretim kısmını oluşturan sekiz yıl bitmişti. Liseye başlayacaktım ve meslek lisesi bilgisayar bölümünü istiyordum. Fakat liseye kayıt yaptırmadan bir gün önce teyzemler geldi ve fikrimi bir anda değiştirdiler. Ertesi gün, okul gezisinde “Ben bu okula asla gelmem.” Dediğim kız meslek lisesindeydim. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümüne kayıt yaptırdım. Hiçbir zaman büyük konuşmamam gerektiğini de böylece öğrenmiş oldum. Üç yıl bitmez dediğim bu okulda üç yılda su gibi akıp gitti. Hedefim dört yıllık okulöncesi eğitimi öğretmenliğini kazanmaktı. ÖSS de ilk yılımda kazanma gibi bir ümidim yoktu bu yüzden tercihte yapmadım. Sonraki yıl dershaneye gittim. İkinci yılımda ÖSS de puanımı ilk seneye göre bir hayli yükseltmiştim. Konya’da oturduğumuz için Selçuk Üniversitesine gitmeyi istiyordum. ÖSYS tercihlerimi yaptım, yirmi üçüncü tercihim Anadolu Üniversitesi Okulöncesi Öğretmenliği (Açıköğretim). Tercih sonuçları açıklandığında sanki tokat yemiş gibi kalakaldım. Hiç beklemediğim açıköğretim fakültesi gelmişti. Hayalimdeki üniversite 0,5 puanla yıkılmıştı. Basit miydi yani her şey bu kadar?
Açıköğretimin eğitim sistemi hakkında fazla bilgiye sahip değildim. Birkaç tane açıköğretimde okuyan arkadaşlarım vardı, onlardan biraz bilgiler edindim ama hala hayata o kadar öfkeliydim ki öğrencisi olduğum Anadolu Üniversitesini bile görmemiştim. Kendimi öğrenci gibi hissedemiyordum. Soru sorabileceğim kimse yok “Şu kısmı anlamadım, tekrarlayabilir misiniz?” diyecek kimsede…
Birgün internette arkadaşımın tavsiyesi üzerine, geçmiş yılların sınavlarda çıkmış sorularını araştırırken aofdestek.net ile tanıştım. İlk başta konuları görebilmek için üye olsam da gün geçtikçe ortamın sıcaklığı çok hoşuma gitti. Kendimi o kadar yalnız hissediyordum ki sanki sadece açıköğretim öğrencisi var oda ben. Oysa benim gibi binlerce açıköğretim okuyan varmış. Foruma açıköğretim fakültesinden mezun olanlar diplomalarını koymuş. Bu bende “Demek ki başaranlar var, neden biri de ben olmayayım? Bende yapabilirim.” fikrini uyandırdı. Gözümde dağ gibi büyüyen sınavları alttan hiç ders bırakmadan gayet rahat geçtim. Şu anda ikinci sınıftayım. Kendime karşı güvenim yerine geldi. İnanıyorum ki önümdeki üç yıl da başarılı bir şekilde bitecek ve bende açıköğretim fakültesi mezunu olacağım. Mesleğimin gerektirdiği görevi en iyi şekilde yerine getireceğim. Bana emanet edilen, en değerli varlıklarımız çocuklarımızı yani geleceğimizi karanlıktan aydınlığa götüreceğim.
Şimdi o kadar mutluyum ki iyi ki AÖF liyim. Sıcacık yuvamdan, ailemden ayrılmadan üniversite mezunu olacağım. Sanmayın ki açıköğretim çok kolay. Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş. Açıköğretim öğrencisi olmadan da anlayamazsın ne denli zor olduğunu. Kolayı herkes başarır önemli olan zoru başarmaktır. Evet açıköğretimden mezun olmak zor olabilir ama imkansız asla.