Saçımız Neden Beyazlar?

ECRİN90

Özel Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
2,485
Tepkime puanı
4
Puanları
0
O gün pek çoğumuzun yaşamımızın dönüm noktasıdır. Aynaya bakıyorsunuz ve bir de görüyorsunuz ki beyaz bir teliniz var!

Bundan önceki yüzyıllarda beyaz saç zekâ simgesiydi. “Herkes yaşlı görünmek istiyor” demişti Kral XIV. Louis’nin beyaz peruklu saray ileri gelen nedimelerden biri “Böylece bilge bir ifadeye sahip oluyorlar.” Oysa günümüzün gençlik sevdalısı insanları saç boyalarına tonla para harcıyorlar. Günümüzde kadınların yüzde 40’ı ile erkeklerinin yüzde 8’i beyazlarını örtmek için saçlarını boyuyorlar.

Her ne kadar ak saçları yaşlılık ile bağdaştırsak da şakağınızda beliren ilk beyaz teli gördüğünüz gün henüz onbeşinizde olabilirsiniz. Otuz yaşındaki kadınların ve erkeklerin dörtte birinin saçlarında aklar görülmeye başlanır. Buna karşılık insanların yalnızca yüzde 28’inin saçları tümüyle beyazlar. İçimizden yalnızca birkaçımız ise asla beyaz bir saç teliyle karşılaşmaz.
Saçların ağarmasına neden olan nedir? Nedenlerden ilki genetik. Yapılan araştırmalara göre beyaz ırktan gelenlerin saçları 34 yaşından itibaren kırlaşmaya başlıyor 50 yaşına geldiklerinde ise saçlarının bembeyaz olma olasılıkları yüzde 50 oranında. Zencilerin saçları 44 yaşında beyazlamaya başlıyor.Kalıtımsallık da ikinci neden. Saçlarınızın ebeveynlerinizle ya da büyükanne ve büyükbabanızla aynı yaşlarda beyazlaması büyük bir olasılıktır.
Farklı renklerde ve oldukçacanlı görünmesine karşın saçlar tıpkı tırnaklarımız gibi keratinden oluşan ölü maddedir. Doğumunuzdan üç ay önce yaşantınız boyunca sahip olacağınız tüm saç folikülleriniz oluşursarışınlar için yaklaşık 140.000 esmerler için 108.000 kızıllar için de 90.000. Her folikülün dibinde derinin ikinci katmanı yani dermis sayesinde beslenen bir saç hücresi yer alır. Bu hücrenin içindeki bir doku konisi –papila ile matriks– saç telini oluşturan kimyasalları biraraya getirir. Bir saç teli henüz uzama aşamasındayken binlerce melanin pigmentiyle kaplıdır. Melanosit adı verilen hücreler iki temel “rengi” üretip karıştırarak insanların farklı tondaki saç renklerini meydana getirirler. Pigmentlerden ilki yani ömelanin kuzguni siyahtan açık kumrala dek tüm renklerin yaratıcısıdır. İkincisi yani feomelanin ise altın sarısı saçlardan ve kızıl tonlardan sorumludur. Biçim çeşit ve yoğunluklarına göre farklılıklar sergileyen pigmentler sonuçta binlerce renkten oluşan egzotik bir renk paleti oluştururlar.
Pek çok insanın saçı doğduğunda sapsarıdır ama zaman içinde melanositler hareketlendikçe saçların rengi koyulaşır. Saçların giderek koyulaşması orta yaşlara dek sürer gençlik yıllarında sarışın olan pek çok kişinin saçları ileriki yaşlarda kumral ya da kızıl-kahve tonlara dönüşür.
Yirmili yaşlardan sonra melanosit üretimi azalır. Bu yaşlardan sonra çıkan saçlar pigmentlerden nasiplerini tam olarak alamaz ve renk kaybı başlar. Melanosit canlılığını tümüyle yitirdiğinde ise saçlar pigmentsiz olarak uzar ve saç proteininin doğal rengini alır: Beyaz!
Gri olarak gördüğümüz saçlar aslında yeni çıkan beyazlarla renkli saçların karışımından başka bir şey değildir. Saçınızın tonuna göre saçlarınızın en az yüzde 50’si beyaza dönüştüğünde var olan renkli saçlarınızla karışımı sizi gri saçlı birine dönüştürür. Çünkü renkli saçlarla beyazlar arasındaki kontrast esmerlerde çok daha fazla belli olur. Açık renk saçlıların tümüyle grileşmesi çok daha güçtür.
Herpes tifüs sıtma ya da ağır grip gibi pek çok rahatsızlık da saçların ağarmasına neden olabilir. Bunun dışında yoğun travma radyasyona maruz kalma tiroit bezlerinin aşırı çalışması şeker hastalığı kötü beslenme ülserli kolit ve kansızlık da saçların beyazlamasına neden olan öteki faktörlerdir.
Saçların “bir gecede nasıl bembeyaz” olduğunu anlayabilmeniz için bir saçın doğal olarak nasıl uzadığını bilmeniz gerekir. Saç teli üç evreli bir süreçten geçer. İlk aşamada yani uzama sırasında yeni saç teli ayda ortalama bir santim hızla büyür. İki ile altı yıl boyunca uzadıktan sonra birkaç hafta süreyle dinlenme dönemine geçer. Bundan sonraki üç ay süresince de saç teli üretim merkezi papiladan ayrılma sürecine başlar. Yeni bir süreç başladığında arkasından gelen saç eskisini iter ve eski saç dökülüp yerine yenisi uzamaya başlar.
Bazen stresten kaynaklanan ve “Alopesiya areata” adı verilen bağışıklık sistemindeki bir rahatsızlık saç telini daha ilk döneminde vurur. Eğer hastanın çok sayıda siyah saçı ve fark edilmeyen birkaç beyaz teli varsa rahatsızlık arkasında çok sayıda beyaz saç teli bırakarak eski koyu renk saçların dökülmesine neden olur. Hastanın saçları bir günden öbürüne kırlaşmış gibi görünür.
Eskiden bilim adamları kırlaşan bir saçın asla eski rengine kavuşamayacağına inanırlardı. Oysa son dönem araştırmaları dinlenme dönemindeki melanositlerin tetiklenerek eski renk verici özelliklerine kavuşturularak kimi durumlarda saçı orijinal rengine dönüştürebileceğini gösterdi.
Kimi non-steroidal anti-enflamatuar maddeler saçın pigmen
tasyonunda önemli rol oynayabilir. B-12 vitamini alan kansızlık hastalarında da kırlaşan saçın zamanla eski rengine dönüştüğüne rastlanmıştır.
Peki saçlarınızın kırlaşmaya başladığını fark ettiğinizde ne yapmalısınız? “Kendinizi buna odaklamayın” diye öneriyor psikologlar. Kimi insanlar kırlaşan saçlarına kafayı takarlar oysa gerçek sorunları kendilerine güvensizliktir.
Araştırmacılar saçlarını boyamamak konusunda direnen insanların bir süre sonra saç renklerinden çok memnun olduklarını saptadılar.
Oysa saç renklerini denetlemek isteyenler için oldukça geniş bir seçenek yelpazesi var. Saçlara düşen aklar bağış da değildir dünyanın sonu da değildir. Onları ister sergileyin ister saklamaya çalışın öncelikle bakımlı olmaya özen gösterin...

Alıntıdır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst