Tıbbın Sembolü Neden Yılandır?

Garbino

Özel Üye
Katılım
2 Kas 2007
Mesajlar
1,268
Tepkime puanı
7
Puanları
0
Şehir:
Samsun
Dikkatinizi çekmiştir veya çekmemiştir bilemiyoruz ama her nevi sağlık kuruluşunun ambleminin bir köşesinde yılan resmi olur. Bu tahmin edersiniz ki doktorları sembolize eden basit bir resim değil pek felsefi anlamlar taşıyan bir öyküdür.

Malum ‘yılan’, çok eski çağlardan beri korkulan, merak edilen ve saygı duyulan bir canlı olmuş, kutsal olduğu inancı bir çok söylenceye kaynak oluşturmuştur.

Elleri ve ayakları olmamasına rağmen çok hızlı hareket edebilir, birden ortaya çıkıp birden gözden kaybolabilir, toprağın altında, üstünde ve hatta suda bile yaşayabilir. En önemlisi de öldürücüdür.
Gördüğünüz gibi bu tanımlama bile bir doktoru ne güzel simgeliyor aslında.

Üstelik şu son ekonomik krizden sonra yılan gibi sürüngenler, toprağın altında, üstünde ve hatta yemek yemeden yaşayabilir hale gelen tüm vatandaşlarımızın sembolü olarak bile kabul edilebilirler aslında.

Neyse yaramızı deşmeyelim ve her zaman olduğu gibi konumuzun tarihçesinden başlayalım anlatmaya.

Hayvan öğesi bildiğiniz gibi pek çok mitolojinin temeli olmuştur hep. Anadolu mitolojisinde kartal göklerin, yılan yerlerin yaratıcısı konumundadır.

Tıbbın gelişimi her zaman toplumsal koşullara bağlı kalmış, eskiçağların felsefeleriyle birlikte; içgüdüler, dinsel inanışlar, gizemcilik sağlık bilimlerinin gelişmesinde etkili olmuşlardır.

Hastalık kötülük ve ceza demekti. Kötülükler yeraltından gelirdi; yılan da yeraltında yaşamaktaydı. Yılan aynı zamanda gücü, kudreti ve koruyuculuğu simgelemekteydi. Öldürücü olması ona karşı korkuyla karışık bir saygı duyulmasına neden olmuştu.

Toprağın altında yaşayan yılan, toprağın sembolü olarak da kullanılmıştı. Toprak insanları beslemekte, hastaları iyileştiren bitki ve ağaçların yetişmesine olanak vermekteydi. Eskiçağ insanlarının yılanı kutsal saymalarının bir nedeni de, yeraltındaki ölü atalarının ruhlarıyla ilişki kurduğuna ya da onlarla bağlantıda olduğuna dair inanışlarıydı. Niğde Bahçeli yöresindeki kazılarda Geç Neolitik Çağa ait yılan ve beraberindeki tanrı ve ana tanrıça işlemeli vazolar, o dönemler için yılanın kutsal bir varlık olduğunun göstergesi olmuştur.

Sümer uygarlığının en önemli tanrılarından Marduk M.Ö. 4000 yıllarında yanında toprağı simgeleyen yılanla birlikte resmedilmiştir.

M.Ö. 3000 yıllarına ait olduğu sanılan Gılgamış destanında da yılan başroldedir.
Dostunun ölümüyle şaşkına dönen Gılgamış yaşamın ve ölümün gizini bulmaya karar verir. Utnapiştim ona tufanın öyküsünü ve gençliği geri getirecek bitkiyi nerede bulacağını söyler. Gılgamış sonunda otu bulur. Ancak yıkanmak üzere suya girdiğinde yılan gelip otu yer. Gılgamış sudan çıktığında otu yiyen yılanın bıraktığı derisi kalmıştır. Bu nedenle Mezopotamyalılar sık sık deri değiştiren yılanı yaşam gücünün kaynağı olarak kabul etmişlerdir.

Eski Mısırlılar için yılan genelde tanrısal gücü ve saltanatı simgelemesine karşın karanlığın ve kötülüğün habercisi olarak da görülmüştü.

Yunan mitolojisinde iyileştirici tanrıların en ünlüsü Asklepios’tur. Kızı Hygeia sağlığı koruma tanrıçası, diğer kızı Panacea sağlık tanrıçası, oğlu Telesphore iyileşme tanrısıdır. Diğer oğlu Podallirios sağlıkla pek ilgili görünmese de onun oğlu olan Hippocon doktordur ve babamız Hippokrat’ın atası olduğuna inanılır.

Maşallah aile değil hastane….

Asklepios yanında bir tas, bir horoz ve yılanlarla sarılı bir asa taşı***** resmedilmiştir hep. Tas şifa veren ilaçları yapmakta kullanılırdı, horoz uyanıklığı ve asa da uzun yaşamı simgelerdi. Yılan ise otoritesini ve gücünü arttıran, yeraltı dünyası ve ölülerle ilişki kurabildiğini, onları diriltebildiğini, hastaları iyileştirdiğini anlatan bir figürdü.

Ah, işte o zamanlar doktor olmak varmış, şimdi aynı işi yapsak medyum sıfatını alıp, kendimizi Uğur Dündar’ın hışmından koruyamazdık bile..

Orta Asya mitolojisi ve şaman geleneklerinin zengin sembol dünyası içinde yılan yeraltını ve karanlığı temsil etmektedir. Şaman elbiseleri üzerinde şamana yeraltı yolculuğunda eşlik edecek yılan sembolleri vardır.

Tek tanrılı dinlerdeki genel inanışa göre yılan olumsuzlukların etkeni olan kötü bir yaratıktır İnsanları yasakları çiğnemeye davet eden gerçek bir aldatıcıdır. Birçok hastalığın nedenidir.

X. yüzyıldan itibaren İslamlaşmaya başlayan Türkler, ortaya koydukları sanat ürünlerinde Orta Asya’dan getirdikleri konuları, stil ve sembolleri yaşatmaya devam etmişlerdir. Ejderler eski inanışlar doğrultusunda kale, han saray gibi yapılardan içeriye kötülük, düşman ve hastalık girmesini önleyici bir tılsım olarak kullanılmıştır.

Görüldüğü gibi yılan, eskiçağlardan bu yana süregelen birçok farklı inanışa göre kimi zaman uğurun, mutluluğun, sağlık ve bereketin büyülü bir nedeniyken; kimileri için de acının, kötülüğün, hastalığın işareti ve habercisi sayılmış; cesaretin, zekanın, kurnazlığın, aldatıcılığın ya da güvenirliğin simgesi halini almıştır.

Doktorluk mesleğindeki ikircikli yapı aslında sembol hayvandan geliyor galiba..

Yüzyıllarca süren bu etkilerin doğrultusunda Türk Tıp Tarihinin kurucusu sayılan Prof. Dr. Süheyl Ünver tarafından Çankırı Darüşşifasında bulunan bir taş üzerindeki çifte yılan sembolü; Türk geleneklerini de yansıtması açısından hekimliğin sembolü olarak önerilmiş ve 1937 yılında kabul edilmiştir.

1956 yılında ise Dünya Tıp Cemiyeti iki yılan figürünü Dünya Tıp Birliğinin sembolü olarak benimsemiştir.

İşte size öldürücü olması nedeniyle korkulan, güçlü olduğu için de saygı duyulan ve doğaya ait bir varlığın tüm öyküsü..

Ancak maalesef masalımızın sonunda doktorlar kerevete filan çıkamıyorlar ve gökten yılanın cennetten kaçırdığı yasak elmalar kafalarına düşüyor…
 

MatmazeL

Özel Üye
Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
1,304
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Güsel bi yazıydı gerçekten :)
PayLaşım için teşekküRler..
 

Garbino

Özel Üye
Katılım
2 Kas 2007
Mesajlar
1,268
Tepkime puanı
7
Puanları
0
Şehir:
Samsun
Rica ederim arkadaşlar...
 

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Çok İlginç bende Hep merak Etmişimdir Neden böyle Diye. teşekkürler Payaşım için...
 

merveg

Özel Üye
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Şehir:
Adana
emeğine sağlık yılmaz teşk
 

artaneskim

Yeni Üye
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
evet bu kadar bılgıyı bilmıyodum ama sembolun nerden cıktıgını bızzat gordum ıkı yıl onceydi cankırı karatekn unıversıtesının karsısında oluyo bu yer daha oncelerden şifahane olarak kullanılıyormus 41 tane sehıt askerımız var orada yatmakta olan su ankı adı ıse TAŞ MESCİT
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst