103 Yaşında Stres Nedir Bilmiyor,3 Savaş Gördü

seher

Özel Üye
Katılım
25 Şub 2010
Mesajlar
1,645
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Şehir:
Mardin
103 yaşındaki Sabri Kaygan, hayatı boyunca sigara içmedi ama 10 yıl öncesine kadar şarabını eksik etmedi, yumurtasız gün geçirmedi, perhiz yapmadı ve hergangi bir sağlık sorunu yaşamadı

Stres olmayınca, insan ömrünün ne kadar uzadığının canlı şahitlerinden biri de 103 yaşındaki Yenierenköylü Sabri Kaygan... Yemeğini hala kendisi yiyor, bastonuyla yürüyebiliyor, akşam saatlerinde televizyon karşısına geçip haberleri izliyor... Hayatında hiç sigara içmemiş ama, 10 yıl öncesine kadar sofrasından şarabı hiç eksiltmemiş... Yemek ayrımı yapmıyor, yumurtasız gün geçirmiyor...
Bugüne kadar herhangi bir hastalık yaşamadığını belirtirken “Ben hayatı doğada buldum. Çobanlık yaptığım için ovalarda ömür tükettim. Hayatımda hiç Kıbrıs dışına çıkmadım, uçağa binmedim. Şimdikiler stres diye bir şeyden bahsediyorlar. O nasıl bir şeydir ben bilmiyorum” diyor...
Yenierenköy’ün en yaşlısı, adeta köyün ulu çınarı Sabri Kaygan 13 yıl askerlik yapmış bir mücahit emeklisi. Geçimini çobanlık yaparak sürdürmüş, evlatlarını büyütmüş.
Ağzına sigara koymamış ama 93 yaşına kadar yani 10 yıl öncesine kadar şarabını hiç eksik etmemiş. Artık şarap içmiyor ama sabahları bir bardak sütünü ihmal etmiyor. Okuma yazması olmadığı gibi Türkçe de konuşamıyor Sabri Kaygan. Onunla konuşabilmemiz için kızı bize Rumca’dan Türkçe’ye, Türkçe’den Rumca’ya tercüme yaptı. Babasının neden Türkçe bilmediğini ise kızı “Ailesi hep Rumca konuşurmuş, onun için öğrenmemiş Türkçe. Konuşamıyor ama biraz anlıyor” diye açıkladı.
‘Stupo’ lakaplı Sabri dayı, 9 Ocak 1908 yılında Selçuklu’da dünyaya gelmiş. Ailenin tek çocuğuymuş. 18 yaşında evlenmiş, 3 erkek bir kız, 4 çocuğu olmuş. Ama Sabri dayı aslında 3 kez evlenmiş. İlk eşiyle 2 yıl, ikinci eşiyle de 2 ay evli kalmış. Çocukları son eşi Sultan Hanım’dan olmuş.
Neden 3 kez evlendiğini sorduğum Sabri dayı “Rüzgar öyle getirdi” diye cevap verdi. “Son eşine aşık mı oldun?” diye sordum, “Birbirimizi çok sevdik, zorla olmadı öyle aldım son eşimi” dedi.

Lakap babadan miras

Babasına “Stupo” derlermiş, babası ölünce lakap Sabri Dayı’ya geçmiş. “Ne demek?” diye soruyorum Sabri Dayı cevaplıyor “Sarışın ve kuvvetli demek.”
Çobanlık yaparak geçinmiş Sabri Dayı. Bir ara 7 ay kadar Limasol’daki Karadağ madeninde çalışmış. 13 yıl mücahitlik yapmış. Arpa ekmeği yerlermiş eskiden. Bir de çok içki içermiş Sabri Dayı. Herkes bilirmiş çok içki içtiğini. Bir oturdu mu içki masasına 25 gün kalkmadığı olurmuş. Sandalyenin üzerinde uyur, uyanınca devam edermiş. 3 şişe arka arkaya şarap içtikten sonra bir şeyler yermiş. Babası; “dikkat et öleceksin” dermiş Sabri dayıya. “Hala içiyor mu?” diye sordum, 10 yıldır içmediğini söylediler. Hiç sigara içmemiş Sabri dayı.
“Şimdi ne yemek yiyorsun?” diye soruyorum, “Bana ne yemek verirlerse onu yiyorum, kızım ne pişirirse” diye cevap verdi.
Kızından öğreniyorum, her sabah bir bardak sütünü içermiş muhakkak. Yumurtasını, hellimini yermiş. Hiçbir hastalığı olmadığı için her şeyi yiyebiliyormuş.

7 yaşına kadar anne sütü

Dişleri kendi dişleri ve sapasağlam Sabri Dayı’nın. Kızı “anne sütünü çok içtiği için” diyor. “Kaç yaşına kadar annenin sütünü içtin?” diye sorduğum Sabri Dayı, “7 yaşına kadar” dedi.
1968’de prostat ameliyatı olmuş Sabri Dayı. 1974 savaşında da havan düşmüş parçaları kasığına gelmiş. 1977’de çıkarmışlar parçaları belinden. Bir de gözleri eskisi gibi görmüyor. Sabah 08.00’de kalkarmış, akşam da 18.00’de yatarmış. “Televizyon izliyor musun?” diye soruyorum, “Radyom var haberleri dinliyorum” diye cevap veriyor. “haber saatini hiç kaçırmaz” diye ekliyor torunları.
9 sene olmuş eşini kaybedeli. “O kadar çok içki içmene eşin bir şey demiyor muydu?” diye soruyorum. “Ohi” diyor, anlıyorum hayır dediğini. Sonra ekliyor “Söylese ne olacaktı?”

Selçuklu’dan Erenköy’e göç

1963 yılında Selçuklu’dan Erenköy’e göç etmişler. 3 sene mağaralarda yaşamışlar. Daha sonra geçmişler kerpiç evlere. “Hiç okula gittin mi?” diye soruyorum, Sabri Dayı; “Okul yoktu o zaman, okuma yazma bilmem, okul ilk kez 1923 yılında yapıldı” diyor ve öğretmenin adını söylüyor “Faris Hasan Kargalli”. Hafızasına şaşırıyorum.
“Hayatından memnun musun?” diye sordum. “Selçuklu’da çok mutluydum, özgürdüm orda. Erenköy’e gelince asker oldum, çok memnun değildim hayatımdan” dedi.
“Bu kadar uzun yaşadığın için mutlu musun?” diye soruyorum, tabii ki mutluyum, genel anlamda hiç üzülmedim. Üzüntülü günlerim oldu. Eşimi ve oğlumu kaybettiğime çok üzüldüm. Selçuklu’da Merakli adında bir Rum çoban vardı. Hayvanlarımı çaldı. Karyola almıştım onu çaldı. En çok çobanların kullandığı ciboi denilen bir değneğim vardı onu almasına çok üzüldüm. Çok şükür olsun ki yaşadık. Allah beni elden ayaktan düşürmesin. Yatağa düşüp çocuklarıma eziyet çektirmek istemiyorum” diye cevap veriyor.

“Savaş savaştır, kötüdür”

“3 savaş gördün, ne düşünüyorsun?” dedim, Sabri Dayı; “Bir daha savaş olmasın savaş savaştır, kötüdür” diye cevap verdi.
Şu anki durumu sordum, “Şu anki durum çok iyi eskiye göre, Rumlarla savaşmak güzel değildi” diye özetliyor yüz yılı aşkın yaşamına sığdırdığı tecrübelerine dayanarak geçmiş ile bugün arasındaki farkı
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,728
Son üye
Steventiz
Üst