737. yılda sönmeyen ışık...

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya



Ölümünü yaradana duyduğu derin aşktan dolayı sevgiliye kavuşma, ''Düğün Gecesi'' olarak adlandıran Mevlana Celaleddin-i Rumi, fikirleriyle günümüze de ışık tutuyor.
Yaşamını ''Hamdım, piştim, yandım'' sözleriyle özetleyen Mevlana, bu yıl 737. kez anılıyor. Tüm insanlığı derinden etkileyen Türk ve İslam aleminin yetiştirdiği en büyük mutasavvıflardan olan Mevlana, üç temel felsefesi şiir, sema ve müzikle harmanlanmış, halk arasında ''Şeb-i Arus'' olarak bilinen törenlerde, farklı dinlerden, kültürlerden insanları Konya'da bir araya getiriyor.

Mevlana Celaleddin-i Rumi, ünü yaşadığı topraklarla sınırlı kalmayıp doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm dünyaya yayılan, irfan ve hikmet kaynağından bütün insanlığın nasiplendiği ve özellikle ''kim olursan ol, gene gel'' sözünde vücut bulan kuşatıcılığıyla tüm insanlığı derinden etkileyen bir büyük düşünür.

Türk boylarının yaşadığı Horasan'ın Belh şehrinde 30 Eylül 1207'de dünyaya gelen Mevlana'nın annesi Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun, babası Sultanu'l-ulema (Bilginlerin Sultanı) olarak anılan Bahaeddin Veled.

Devrin filozoflarından Fahreddin-i Razi ile fikir ayrılıkları ve Moğol istilasının yaklaşıyor olması, Bahaeddin Veled ailesinin yakınlarıyla birlikte Belh'ten göç etmelerine neden olur. Bu göç Bağdat, Mekke, Medine, Şam, Malatya, Erzincan ve Karaman'ın ardından, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad'ın daveti üzerine, 3 Mayıs 1228 tarihinde Konya'da sona erer.

Karaman'da Gevher Banu ile evlenen Hz. Mevlana'nın Bahaeddin (Sultan Veled) ve Alaeddin adı verdiği iki oğlu olur. Yıllar sonra Konya'da yaşadığı dönemde Gevher Banu'yu kaybeden Hz. Mevlana, Kerra Hatun ile evlenmiş ve bu evliliğinden Muzaffereddin Emir Alim ve Melike isimli iki çocuğu daha dünyaya gelir.

''ALLAH YOLUNDA HAKİKATİN SIRLARI''

Mevlana çok küçük yaşlarda babasının derslerine başlar ve Allah yolunda hakikat sırlarını bulmaya çalışır. Türkçe, Arapça, Farsça, halk Rumcası, Eski Yunanca dillerini öğrenir. İslam dini ile birlikte diğer dinleri inceler, tarihten tıp ilmine kadar pek çok bilgi eğitimini önce babasından sonra Seyyid Burhaneddin Tirmizi'den ve devrin kıymetli alimlerinden alır. Bu bilgileri de medreselerde yüzlerce öğrenciye aktarmaya başlar.

Mevlana'nın hayatında Tebrizli Şems'in özel bir yeri bulunuyor. 1244 yılında Konya'ya gelen Şemseddin Tebrizi, O'nun ilimle dolu dünyasında ''aşk'' ile yepyeni ufuklar açar.

Buluştuklarında Hz. Mevlana kırk yaşına yaklaşmış, kamil bir mürşid, Hz. Şems ise altmış yaşına yaklaşmış, kendi mertebesinde bir dost arayan, kamil bir veli ve bir Hak aşığıdır.

Mevlana Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekilmiş, daha sonraki yıllarda Selahaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizi'nin yerini doldurmaya çalışmışlardır.

ESERLERİ

Mevlana, Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fih-i Ma-Fih, Mecalis-i Seb'a ve Mektûbât gibi dünya insanlığına ışık tutan eserler bıraktı.

Bu eserler, gerek Divan edebiyatında gerek Tanzimat Dönemi edebiyatında ve gerekse modern edebiyatta bir hayli yankı buldu. Mevlana'nın yaşadığı dönemin gündelik dili Türkçe, edebiyat dili Farsça, bilim dili Arapça olduğu için eserlerin dili Farsçadır.

Zaman içerisinde bütün eserleri Türkçeye kazandırılan Mevlana'nın eserlerinin tamamında, Kuran-ı Kerim'deki ayetleri, Hz. Muhammed'in Hadis-i Şerifleri'ne bağlı kalarak, kendi ile barışık, huzurlu, Allah'ın kendisine verdiği maddi ve manevi güzelliklerin farkında olan ona şükreden, zorluklar karşısında nasıl düşünüp hareket edeceğini bilen, hoşgörülü, sevgi dolu bir insan olabilmenin yolları anlatılmaktadır.

Mevlana'nın uluslararası üne kavuşan ve en çok bilinen eseri olan Mesnevi, bir nazım biçimi olarak, beyitleri kendi içinde kafiyeli, genellikle aruzun kısa kalıplarıyla yazılmış uzun manzum eserleri ifade eder. Mevlana'nın Mesnevisi'nden sonra bu edebi terim, her duyulduğunda bu şaheseri hatırlatmıştır.

Halen Mevlana Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunulan en eski Mesnevi nüshasına göre beyit sayısı 25 bin 618'dir. İçinde yaratılmış her şeyle ilgili çeşitli konunun ele alındığı, ayetler ve hadislere dayanılarak anlatılan hikayeler, fıkralar, atasözleri ve bunlardan çıkarılacak dersler vardır.

Mesnevi'nin ilk 18 beyti Mevlana tarafından yazılmış, kalanı ise Çelebi Hüsameddin'in katipliğiyle tamamlanmıştır. Yaşamını ''Hamdım, piştim, yandım'' sözleriyle özetleyen Mevlana 17 Aralık 1273'te en büyük sevgilisi hakka kavuşmuştur.

ŞEB-İ ARUS TÖRENLERİ

Mevlana'nın ölüm yıl dönümlerinde 17 Aralık tarihlerine denk gelen haftalarda yapılan ve ''Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri'' olarak isimlendirilmeye başlanan törenler, halk arasında Şeb-i Arus (düğün gecesi) Şenlikleri olarak da anılıyor.

Günümüzde her milletten, her kültürden, her dinden insanlar Mevlana'nın bu ''Düğün Gecesi''ne katılıyor ve 737 yıl öncesindeki Konya'nın o günkü manzarasını günümüzde canlandırıyor.

737. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri bu yıl 7-17 Aralık 2010 tarihlerinde Konya Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi'nde icra ediliyor. 7 Aralıkta ''Sevgi ve Hoşgörü Yürüyüşü'' ile başlayan törenler, 17 Aralıkta Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun ''Sema-Ayin-i Şerif'i ile sona erecek.

 

SIRMA

Yeni Üye
Katılım
19 Eyl 2010
Mesajlar
208
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Adıyaman
böyle güzel bir paylaşım için sizi kutluyorum...
MEVLANA ismi teleffuz edince kalbte bile farklı iklimler esiyor...mevlana yı herzaman bilirdim duymuştum ama elif şafağın AŞK kitabıyla yakından tanıdım mevlana yı ve şemsi ...beni derinden etkiledi ve elimde bu tarz kitaplar var şuan okuyup daha da bilgilenmek istiyorum onlar gibi olamayız ama inşallah o yolda oluruz...
tekrardan teşekkürler.........
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,737
Son üye
ChessManInvow
Üst