Aöf Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri Ders Notları 6. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri

Ünite 6

Avrupa Birliği’nin Ekonomik ve Sosyal Politikaları
Ekonomik ve Sosyal Politikaların Tarihsel Gelişimi
Ekonomik ve sosyal politikalar, bir devletin, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu iyileştirmeye yönelik hedefleri gerçekleştirmek için uygulamaya koyduğu önlemler bütünü olarak tanımlanabilir. Devlet bu çerçevedeki uygulamalarında şu temel hedefleri gözetir: Üretimin artırılması, yüksek istihdam, fiyat istikrarının sağlanması, dış ticaret dengesinin sağlanması vs.

Ekonomik ve sosyal politikaları temel olarak 2’ye ayırmak mümkündür: Belirli bir dönem uygulanan/konjonktürel politikalar ve yapısal politikalar.
Konjonktürel politikalar kapsamında ekonomik göstergeler üzerinde birtakım faaliyetlerde bulunulur. Bu tür politikaların temel amacı dönemsel krizlerin etkisini somut önlemlerle azaltmak ve ekonomideki dönemsel tansiyonları düşürmektir. Bu tür politikalar aşağıdaki alanlarda/değişkenler üzerinde uygulanır:
] Bütçe politikası: Bu enstrüman kullanılarak kriz dönemlerinde özel kesimin harcamalarındaki düşüşü telafi etmek amacıyla kamu harcamaları artırılır.
] İstihdam politikası: Dönemsel olarak işsizliğin arttığı dönemlerde devletin istihdamı artırmak için aldığı önlemlerle somutlaşır.
] Para politikası: Ekonomideki aşırı ısınma durumlarında devletlerin sık başvurdukları bir enstrümandır.
] Mali politika: Vergi ve yeni ödeneklerin/kesintilerin konması/kaldırılması şeklinde somutlaşan bu politika çerçevesinde devlet ana aktördür.
] Sağlık politikası: Yukarıdaki enstrümanların tersine daha sosyal nitelikli olan bu politika çerçevesinde devlet tüm vatandaşlarına sağlık hizmeti sunmakla yükümlüdür.

Yapısal politikalar ise konjonktürel politikaların tersine daha uzun vadeli politikalardır. Bu nedenle etkilerini ancak uzun vadede gösterirler. istihdam, sağlık ve maliye gibi yukarıdaki alanlarda da bu tür uzun vadeli politikalar uygulanabilir.
Ekonomik ve sosyal politikalar izlenirken genel olarak süreç şu şekilde işler:
1-Devlet ya da iktidardaki hükûmet, mevcut ekonomik konjonktürü değerlendirir ve gerekirse birtakım tahminlerde/saptamalarda bulunur.
2- Bu saptamalar yapıldıktan sonra bu kez öncelikler ya da hedefler belirlenir.
3- Son aşamada devlet bu hedeflere ulaşmak için kullanabileceği enstrümanları tespit eder ve ona göre bir program uygular.

Ekonomik Nitelikli Politikalar
Tarihsel Gelişim
1-2 Aralık 1969 tarihli La Haye Zirvesi’nde gündeme gelen parasal birlik kapsamında Komisyon’da 4 Mart 1970’de Barre Planı; Bakanlar Konseyi tarafından da 8 Ekim 1970’de Werner Raporu kabul edilmiştir. Bu iki belgede aşamalı bir biçimde parasal birliğe geçilmesi önerilmiştir. Bunun üzerine 27 Mart 1971’de Bakanlar Konseyi’nde kabul edilen kararla bu konuda somut adımlar atılması planlanmıştır.
ABD’nin 15 Ağustos 1971 tarihinde Bretton Woods sistemine son vermesiyle ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine üye devletler ulusal paralar arasındaki dalgalanma marjını 24 Nisan 1972’den itibaren % 2,25’e çekerek “para yılanı” adı verilen sistemi oluşturmuşlardır. 12 Mart 1973 tarihinde de Topluluk üyesi ülkelerin ulusal paralarıyla ABD doları arasındaki dalgalanma marjı kaldırılarak “tünelsiz para yılanı” denilen sistem uygulanmaya başlanmıştır.
Parasal birliğe geçiş AB’de 3 aşamada gerçekleştirilmiştir. Bu aşamalar sırasıyla şu şekildedir:
1. Aşama: 1 Temmuz 1990-31 Aralık 1992 arası sürmüştür. Bu aşamada sermayenin serbest dolaşımının önündeki tüm engeller prensipte kaldırılmıştır. Bunun yanı sıra bu aşamada 1993 öncesi bir çalışma programının oluşturulması ve bu amaç için oluşturulan alt komite ve çalışma gruplarının görevlerinin belirlenmesi gibi öncelikli konular ele alınmıştır.
2. Aşama: 1 Ocak 1993-31 Aralık 1998 arası sürmüştür. Bu aşamada kısaca şu gelişmeler yaşanmıştır: 1 Ocak 1994’te Avrupa Para Enstitüsü kurulmuş ve bu aşamadaki çalışmaların birçoğunu bu oluşum gerçekleştirmiştir. Haziran 1997’de istikrar ve Büyüme Paktı kabul edilmiştir. 1 Ocak 1998’de Avrupa Merkez Bankası (AMK) kurulmuş ve Para Enstitüsünün görevi sona ermiştir.
3. Aşama: 1 Ocak 1999’da başlamıştır. Bu aşamada parasal birliğe dahil olacak ülkelerin ulusal paraları arasındaki döviz kurları geri döndürülemeyecek şekilde belirlenmiş ve sabitlenmiştir. Ayrıca bu aşamada AMB’ nin sorumluluğu altında bir para politikasının uygulanmasına başlanmıştır.

Birliğe dâhil olabilmek için birtakım kriterlerin yerine getirilmesidir. Bu kriterler AT Antlaşması’nın 121/1 maddesinde düzenlenmiş olup toplam 4 tanedir:
1. Fiyat istikrarı konusunda en iyi performansa sahip 3 ülkenin enflasyon oranları nın ortalamasını % 1,5’ten daha fazla aşmamak;
2. Döviz kurlarının normal dalgalanmasına riayet etmek ve 2 yıl boyunca devalüasyon yapmamak;
3. Uzun vadeli faiz oranları konusunda en iyi performansa sahip 3 ülkenin faiz oranlarını % 2’den daha fazla aşmamak;
4. Aşırı kamu açıklarının olmaması.

Ekonomik Nitelikli Politikaların Ayrıntılı Analizi
Ekonomik ve parasal birlik, yatay politikalar, sektörel politikalar, AB’nin rekabet etme kapasitesini yükseltmeye yönelik politikalar. Bu politikaların yanı sıra bu kapsamda son olarak 2010 Lizbon Stratejisi’ni ve onun akabinde oluşturulan Avrupa 2020 Stratejisi’ni büyüme ve istihdamı artırmaya yönelik stratejiler başlığı altında ana hatlarıyla ele almak yerinde olacaktır.

Ekonomik ve Parasal Birlik Kapsamında Yürütülen Politikalar
Ekonomik ve parasal politikanın olmazsa olmaz ilkeleri şunlardır: Fiyat istikrarı, sağlıklı bir kamu maliyesi ve parasal durum, ödemeler dengesinde istikrardır.

Ekonomik Birlik Kapsamında Yürütülen Politikalar
Ekonomik birlik kapsamında üye devletler ve AB, rekabetin serbest olduğu açık ve serbest piyasa ilkesine uygun hareket ederler. Bu kapsamda Roma Antlaşması’ndan bu yana üye devletler ekonomik konularda aralarında sıkı bir iş birliği kurma konusunda hemfikirdirler.

a- Ekonomi politikasının genel yönelimlerinin belirlenmesi konusu ABiDA md. 121’de yer almaktadır. Bu maddede öngörülen prosedüre göre Konsey Komisyonu’nun tavsiyesi üzerine bu konuda bir proje hazırlar ve bunu Avrupa Konseyi’ne sunar. Avrupa Konseyi bu konuyu tartışır ve bir sonuç bildirgesi
kabul eder.
b- Bütçe disiplini/Mali disiplin kapsamında ise 1997 yılında kabul edilen istikrar ve Büyüme Paktı bulunmaktadır. Bu pakt önleyici ve düzeltici olmak üzere 2 tip enstrümana sahiptir.
Bu 2 enstrüman ABiDA md. 121 ve 126’da düzenleme altına alınmıştır.
Burada 2 kritik eşik bulunmaktadır:
Bunlardan birincisi yıllı k bütçe açığının/kamu açıklarının GSMH’ nin % 3’ünü aşmamasıdır.
Diğeri ise kamu borç stokunun/toplam kamu borcunun GSMH’ nin % 60’ından az olmasıdır.

Parasal Birlik Kapsamında Yürütülen Politikalar
Para politikasının temel hedefi fiyat istikrarının sağlanması, dolayısıyla enflasyonun kontrol altına alınmasıdır.

Mali Piyasaların Koordinasyonu
Mali piyasaların entegrasyonu konusuna gelince öncelikle bu entegrasyonun aslında ekonomik ve parasal birliğin bir sonucu, bir gerekliliği hatta onun bir tamamlayıcısı olduğunun altını çizmek gerekir. Zira mali piyasalarda tam bir entegrasyon sağlanmadığı müddetçe ekonomik ve parasal birliğin sağlıklı olarak işlemesi tehlikeye düşmektedir. Diğer yandan tüketicinin korunması hesaba katılacak olursa mali piyasaların aslında sosyal bir boyutunun da olduğunu belirtmek gerekir. Mali enstrümanlar piyasasıyla ilgili MİFID Yönergesi 2004 tarihlidir. Ödeme hizmetleri konusunda da 2007 yılında yönergeler kabul edilmiştir.

Yatay Politikalar
Yatay politikalar belirli bir alana ya da sektöre mahsus olmayıp AB’nin tümünü ilgilendiren ekonomik boyutlu politikalardır. Bu politikalar kapsamında rekabet, vergilendirme, mevzuat uyumu ve ortak ticaret politikasından kısaca söz etmek gerekir.

Rekabet Politikası
Rekabet politikası da bir yandan tüketicinin korunması gibi bir amacı güderken diğer yandan ekonomik faaliyetlerin belirli kurallar çerçevesinde düzenlenmesi gibi bir hedefe sahiptir. Bu açıdan bakıldığında hem ekonomik hem de sosyal bir niteliğe sahiptir.
Politikanın enstrümanlarına bakıldığında 2 tip enstrümanla karşı karşıyayız.
1-Özel sektöre yönelik enstrümanlar: Şirketler arasında rekabete aykırı anlaşmalar, sözleşmeler, birlikte davranışlar, hakim durumun kötüye kullanılması ve şirket birleşmelerinin kontrol edilmesi bu kapsamda yer alır.
2- Kamuya yönelik enstrümanlar: Devlet yardımlarının kontrolü ve kamu teşebbüslerinin, özel veya münhasır haklara sahip teşebbüslerin rekabet kurallarına tabi olması.
Bu politika kapsamında her ne kadar yasal düzenlemeleri Konsey ve Parlamento birlikte yapıyorlarsa da uygulamayı kontrol eden organ AB Komisyonudur. Komisyon bu kapsamda hem teşebbüsler üzerinde hem de üye devletler üzerinde ciddi bir kontrol ve yaptırım yetkisine sahiptir.

Vergi Politikası
Katma Değer Vergisi (KDV), 1967’de kabul edilen 2 Yönerge’yle tüm üye devletlere teşmil edilmiştir. Bu çerçevede 1977’de kabul edilen 6. Yönerge’yle KDV konusunda tüm üye devletlerde geçerli olarak ortak bir matrah tespit edilmiştir.
1992’de kabul edilen bir başka yönergeyle KDV oranları konusunda bir uyumlaştırma yapılmıştır. Buna göre üye devletlerdeki minimum KDV oranları % 5’den az olamaz. Normal KDV oranları da % 15’den az olamaz. Bugün üye devletlerde % 5-18 arası değişen minimum KDV oranları uygulanmaktadır. AB’de en yüksek KDV oranları İsveç, Danimarka, Romanya ve Macaristan’da uygulanmaktadır.
En düşük KDV oranları ise Kıbrıs, Malta, Hollanda ve İngiltere’de uygulanmaktadır.
Son olarak 1992’de üye devletler arasındaki sınırlardan geçişte KDV alınmamasıyla ilgili yönerge kabul edilmiştir. Bugün bakıldığında tüm AB üyesi devletlerde bazı yönleri uyumlaştırılmış bir KDV sistemi uygulanmaktadır Vergi konusunda kararlar Konsey tarafından oy birliğiyle alınır.

Mevzuat Uyumu
Mevzuat uyumu, başlı başına bir amaç olmayıp ortak pazarın gerçekleşmesi için bir araçtır. Mevzuat uyumuyla üye devletlerin mevzuatları AB müktesebatına uyumlu hâle getirilmeye çalışılır. Mevzuat uyumu sonucu bir AB düzenlemesiyle teknik standartlar da uyumlu hâle getirilmektedir. Dolayısıyla AB düzenlemesinde yer alan prototipe uygun bir ürün tüm AB’de sorunsuz bir şekilde dolaşabilmektedir. Bunun sonucu olarak üye devletler bu prototipe uygun olarak üretilen ürünlerin ithalatını ya da ihracatını kısıtlama yetkisini kaybetmektedirler. Diğer yandan mevzuat uyumu tüketiciler açısından da önemli sonuçlara yol açmaktadır. Tüketiciler bu sayede satın aldıkları/alacakları ürünlerin kalite ve güvenliği açısından güvende olmaktadır. Mevzuat uyumuyla ilgili düzenlemeleri Konsey özel yasama usulüne göre oy birliğiyle yapar.


Ortak Ticaret Politikası
Bu alandaki düzenlemeler kapsamında Parlamento ve Konsey olağan yasama usulüne göre birlikte karar verirler.
Politikanın temel amacı uluslararası ticaretin önündeki engellerin kaldırılması yoluyla serbest ticaretin geliştirilmesine, doğrudan yabancı yatırımların geliştirilmesine ve gümrük duvarlarının indirilmesine katkıda bulunmaktır (ABiDA, md. 206).
Ortak ticaret politikası kapsamında AB daha ziyade aşağıdaki enstrümanları kullanır:
þ Ortak gümrük tarifesi: Bu kapsamda AB üyesi ülkeler arasında gümrük birliği söz konusu olduğu için 3. ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi uygulanmaktadır.
þ Ticari savunma önlemleri: AB gerektiğinde 3. Ülkelerle ticari ilişkilerinde bu tür önlemlere başvurabilir. Korunma önlemleri, anti damping uygulamaları, anti sübvansiyon uygulamaları bu önlemlerden bazılarıdır.
þ Tercihli anlaşmalar: AB, bu yolla Dünya Ticaret Örgütü kapsamındaki çok taraşı ticari anlaşmaların ötesinde bazı ülke gruplarıyla bu tür anlaşmaları yapmaktadır. Bu anlaşmalar sonucu, bu grup ülkenin ürünleri AB’ye duruma göre gümrüksüz ya da düşük gümrükle girebilmektedir. Afrika, Karayip ve Pasifik ülkeleriyle 2000 yılında Cotonou’da imzalanan anlaşma bu tip anlaşmalara bir örnektir.

Sektörel Politikalar
Ortak Tarım Politikası
Ortak tarım politikası en eski ortak politikadır. 1957 tarihli AET Antlaşması’nda yer alan bu politika 1962 yılından itibaren uygulanmaya başlamıştır. Politikanın başlıca amaçları şu şekildedir:
Tarımsal üretimi artırmak, tarımla uğraşan nüfusa adil bir yaşam düzeyi sağlamak, tarım ürünleri piyasasında istikrarı sağlamak, tarımsal ürünler konusunda ikmal güvenliğini sağlamak, tüketicilere makul fiyatlar sunmak.
Bu amaçlara son olarak çevreye ve kırsal kalkınmaya riayet de eklenmiştir. Tarım politikası çerçevesinde çiftçiler şu desteklerden yararlanırlar: 1- Doğrudan yardımlar (1992’den bu yana). AB bu kapsamda garanti fiyatının düşürülmesi karşılığında işletilen alanla orantılı olarak çiftçilere yardım yapmaktadır. 2- Dolaylı yardımlar ise garanti fiyatı şeklinde somutlaşmaktadır. Bu yolla çiftçilere piyasa fiyatıyla garanti fiyatı arasındaki fark ödenerek yaptıkları üretim için minimum fiyat sağlanmaktadır.

Ortak Taşımacılık Politikası
Taşımacılık politikası kapsamında Konsey ve Parlamento birlikte karar verirler.
Taşımacılık politikası kapsamındaki temel hedefler AB Komisyonu’nun konuyla ilgili olarak 2001’de yayımladığı Beyaz Kitap’ta yer almaktadır. Bu hedefleri değişik taşımacılık tipleri arasında bir denge oluşturmak ve taşımacılık sektöründeki büyümeyle ekonomik büyüme arasında bir paralellik oluşturmak şeklinde özetleyebiliriz. Buna ilaveten yolcuların güvenliği ve haklarının yanı sıra çevrenin korunması da taşımacılık politikasının hedefleri arasındadır.

Enerji Politikası
2010 Lizbon Stratejisi’nin hemen ardından hazırlanan ve uygulanmaya başlanan 2020 Stratejisi’yle bu konuda AB önümüzdeki atacağı adımlar hakkında fikir vermektedir.
Bu stratejide 2020 vade seçilerek AB içinde enerji etkinliğinin sağlanacağı belirtilmiştir. Bu sayede sürdürülebilir bir enerji politikası oluşturulacak, gaz salımı azaltılacak, enerji güvenliği ve rekabet kapasitesi iyileştirilecek ve enerji fiyatları kontrol edilebilecektir.

AB’nin Rekabet Etme Kapasitesini Yükseltmeye Yönelik Politikalar
Araştırma Politikası
Araştırma ve geliştirme (buluş) politikası, AB’nin küresel çapta rekabet edebilmesi ve enerji, gıda güvenliği, iklim değişikliği ve nüfusun yaşlanması gibi sorunlara çözüm üretebilmek için son derece önemlidir. Bu öneme sahip araştırma ve geliştirme politikası istihdamın, refahın ve yaşam kalitesinin artırılmasına katkıda bulunur. Araştırma ve geliştirme politikası kapsamında ürün ve hizmetlerin yanı sıra ticaret ve sosyal süreçlerde de yeni teknolojilerin ve süreçlerin bulunması/kullanılması mümkündür.
Bu çerçevede Konsey ve Parlamento olağan yasama usulüne uygun olarak birlikte karar vereceklerdir.

Sanayi Politikası
Sanayi politikası AB açısından son derece önemlidir. Zira bu politika sayesinde yenilik ve istihdam gibi 2 konuda önemli açılımlar yakalanmaktadır. Diğer yandan bu politika sayesinde AB uluslararası rekabette, özellikle de ABD ve Japonya karşısında geriye düşmemeyi başarmaktadır. Bu öneme sahip sanayi politikası, başlangıçtan itibaren Avrupa bütünleşmesi kapsamında öncelikli yerini korumuştur.
Sanayi politikası, kapsamında Komisyon kilit konumdadır. Bu kapsamda Komisyon, sübvansiyon sağlama, alt yapıyı geliştirme ve fikrî hakları koruma gibi araçlara sahip bir sanayi politikası gütmektedir.
Konsey ve Parlamento olağan yasama usulüne göre spesifik önlemler alabilir.

Büyüme ve istihdamı Artırmaya Yönelik Stratejiler
2010 Lizbon Stratejisi
Lizbon Stratejisi, AB’nin uyguladığı ekonomik politikaların ve reform sürecinin belli başlı enstrümanlarından biridir. Bu stratejinin temel hedefi ekonomik büyüme ve istihdamın artırılması, AB’nin rekabet kapasitesinin gerek üye devletler gerekse AB düzeyinde artırılması şeklindedir. Böylece 2010 yılı vade seçilerek AB’nin dünyada en rekabetçi, en dinamik ve bilgiye dayalı ekonomik gücü olması, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme kapasitesine sahip olması, AB’de istihdamın niteliksel ve niceliksel olarak iyileştirilmesi ve AB’nin ekonomik ve sosyal uyumun gerçekleştiği bir ekonomik aktör hâline gelmesi hedeflenmiştir. Lizbon Stratejisi 2 tip enstrüman içermektedir: Birincisi istihdam politikasıdır. Bu politika daha önce kabul edilmiş olan Avrupa istihdam Stratejisi’nin sıkı bir şekilde sürdürülmesi anlamı na gelmektedir. ikinci enstrüman ise araştırma ve eğitim politikasıdır. Bu kapsamda iç Pazar benzeri Avrupa araştırma alanı oluşturulması hedeflenmektedir. Bu hedeflere ulaşılabilmesi için açık koordinasyon yönteminden yararlanılmıştır.

Avrupa 2020 Stratejisi
2020 yılına kadar AB istihdam, eğitim, yenilikçilik, sosyal kapsayıcılık, enerji ve iklim değişikliği konularında iddialı hedefler belirlemektedir. Bu kapsamda üye devletlerin kamu politikaları kapsamında bağlayıcı olmayan açık koordinasyon yöntemi kullanılmaktadır. Bu yöntemle bu alanların her birinde üye devletler ulusal düzeydeki hedeflerini belirlemektedir.

Sosyal Nitelikli Politikalar
Tarihsel Gelişim
Avrupa Birliği’nin sosyal nitelikli politikalarında temel hedef istihdamın, iş ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi, uygun bir sosyal güvence sisteminin sağlanması, sosyal diyalogun geliştirilmesi, yüksek istihdam düzeyini sağlamaya yönelik insan kaynağının oluşturulması ve dışlanmışlıkla mücadele şeklinde sıralanabilir.

Sosyal Nitelikli Politikaların Ayrıntılı Analizi
Toplumun Tüm Kesimlerine Yönelik Sosyal Politikalar
Bölgesel Politika
Ekonomik ve sosyal uyum politikası olarak da bilinen bölgesel politika, AB’ye üye 27 ülkede yer alan toplam 271 bölgenin kalkınmasında denge ve uyumu sağlamaya yöneliktir. Bu politika AET’nin gündemine/yetki alanına 1986 tarihli Tek Senet sonrası girmiştir. Böylece AET, bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının giderilmesinde ve az gelişmiş bölgelerin gecikmelerini önleme adına müdahalede bulunma yetkisine kavuşmuştur. Bölgesel politikada etkinliği sağlamak için yoğunlaşma, iş birliği ve programlama gibi ilkeler uygulanır. Bu politika kapsamında şirketlere ve bölgelere yönelik olarak JASPERS, JEREMIE, JESSICA ve JASMINE gibi AB destek programları uygulanır.

Sosyal Politika
Sosyal politika 1986 tarihli Tek Senedi sonrası AET’nin yetki alanına girmiştir. Ancak zaman içinde AB’nin sosyal politika alanındaki yetkileri genişlemiştir. Bugün bakıldığında AB’nin sosyal politika alanındaki yetkileri şu 4 alanı kapsar:
1- İşçilerin serbest dolaşımı ve sosyal güvenlik rejimlerinin koordinasyonu
2- İşçilerini başka bir üye devlette görevlendiren şirketler.
3- Kadın-erkek eşitliği
4- İş yerinde bireysel ve kolektif hakların korunması, iş yerinde sağlık ve güvenliğin korunması

Kültür Politikası
Kültür konusunun kurucu metinler düzeyinde bir düzenlemeye kavuşması için 1992 tarihli Maastricht Antlaşması’nı beklemek gerekmiştir. Bu antlaşma AT Antlaşması’na eklenen 128. maddeyle, AB’nin kültür konusunda üye devletlerin kültürel çeşitliliğine saygı göstereceği ve bu kapsamdaki faaliyetlere destek vereceği ifade edilmiştir. Bu düzenlemenin ardından üye devletler, sinema ve radyo televizyon sektörüne devlet yardımı yapma imkânı elde etmişlerdir. Diğer yandan kültürel konuları ilgilendiren ticari antlaşmalarda oy birliğiyle karar verme şartı getirilmiştir.
AB’nin kültür politikası kapsamında hâlihazırda uyguladığı program 2007-2013 arası dönemi kapsayan Kültür Programı’dır. Bu program kapsamında ulus aşırı iş birliğine katkısı olan projelere, kültürel ve artistik ürünlerin ve eserlerin serbest dolaşımına, kültürler arası diyalog sektöründe çalışan kişilerin hareketliliğine öncelik verilmektedir.
Kültür politikası kapsamındaki bir diğer program, 2007-2013 arası dönem için öngörülmüş olan Media programıdır.
Uygulamada kültür politikası aşağıdaki hususları kapsamaktadır:
1- Üye devletlerin kültürel miraslarını korumak,
2- Sergiler, müzeler, konser ve sinemaya giriş gibi bazı kültürel ürün ve hizmetler için indirimli bir vergi sisteminin uygulanması.
3- Telif hakkı ve komşu hakların korunması konusunda AB düzeyinde uyumlaştırmaya gidilmesi.

Çevre Politikası
1986 tarihli Tek Senet’le AET Antlaşması’nda özel bir başlık altında çevreyle ilgili hükümlere yer verilmiştir. 1997 tarihli Amsterdam Antlaşması’yla “sürdürülebilir kalkınma” kavramı AB metinlerine girmiştir.
Bugün AB tarafından uygulanmakta olan çevre politikası şu hedeşeri gerçekleştirmeye yöneliktir:
1- Çevre korumasının genel mekanizmalarını oluşturmak
2- Hava ve iklim kalitesini korumak
3- Doğal kaynakları korumak
4- Kirleten faaliyetleri düzenleme altına almak.

Kamu Sağlığının Korunması
1992 tarihli Maastricht Antlaşması’yla gerekli yetki AB’ye tanınmıştır. Bu yetki uyarınca AB, tüm ortak politikalarda ve faaliyetlerinin uygulanmasında ve tasarlanmasında insan sağlığının yüksek düzeyde korunması için gerekli önlemleri almakla yükümlü kılınmıştır.
AB’nin bu çerçevede yürüttüğü uygulamalar şu alanları kapsamaktadır:
1- Birlik çapında yaygın olan bulaşıcı hastalıklarla ve salgınlarla mücadele
2- Uyuşturucuyla mücadele.
3- Yüksek düzeyli bir bilgi ve eğitim sisteminin kurulması
4- Tüketicinin korunması
5- Sağlığın diğer ortak politikalar kapsamına -örneğin araştırma politikasına entegre edilmesi.

Toplumun Belirli Kesimlerine Yönelik Sosyal Politikalar
İstihdam Politikası
Sosyal politikaya oldukça yakın bir politika olan istihdam politikası kapsamında AB, istihdamın artırılması, istihdam kalitesinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, işçi hareketliliğinin sağlanması, işçilerin bilgilendirilmesi ve işçilere danışılması, yoksullukla ve sosyal dışlanmayla mücadele, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve sosyal güvenlik sistemlerinin modernleştirilmesi gibi hedeflere yönelik faaliyetlerde bulunur.
1997 tarihli Amsterdam Antlaşması’yla, AB’nin hedefleri arasına yüksek istihdamın sağlanması da eklenmiştir. İstihdam politikası kapsamında asıl yetki üye devletlerdedir. AB ise bu çerçevede üye devletlerin istihdam politikalarını koordine edici önlemler alabilir

Eğitim, Mesleki Formasyon, Gençlik ve Spor Politikası
1992 tarihli Maastricht Antlaşması sonrası bu konuda AB’ye birtakım yetkiler verilmiştir.
Eğitim ve mesleki formasyon alanında AB, Leonardo da Vinci, Erasmus, Grundtvig, Comenius ve Marie Curie gibi öğrenci, öğretmen ve öğretim üyesi değişim programları uygulamaktadır. 2014’ten itibaren öğrenci ve öğretmen hareketliliğiyle ilgili programlar “Herkes için Erasmus” çatısı altında birleştirilecektir.
Yüksek öğretim konusunda üye devletlerin yanı sıra AB üyesi olmayan 20 ülke Bologna süreci çerçevesinde bir yüksek öğretim alanı oluşturmak için çalışmaktadırlar. Bu sayede lisans ve yüksek lisans düzeyinde bir uyumlaştırma sağlanacak, lisans ve yüksek lisans düzeyinde alınan diplomalar eşdeğer kabul edilecek, kalite normları uyumlu hâle getirilecektir. Türkiye de bu sürece dâhildir.
Bu kapsamda AB’nin yapacağı faaliyetler aşağıdaki hedeflere yönelik olmalıdır:
1- Eğitimin Avrupa boyutunu geliştirmek
2- Öğrenci ve öğretmen hareketliliğini desteklemek
3- Eğitim kurumları arasındaki iş birliğini geliştirmek
4- Üye devletlerin eğitim sistemlerine ortak sorunlarda bilgi ve tecrübe değişimini geliştirmek.
5- Uzaktan eğitimi desteklemek

Eğitim, mesleki formasyon, gençlik ve spor alanında asıl yetki üye devletlerdedir. AB ise bu çerçevede üye devletlerin faaliyetlerini destekleyici, tamamlayıcı ve koordine edici faaliyetlerde bulunabilir.

Tüketicinin Korunması
1992 Maastricht Antlaşması’yla AB birtakım yetkilere sahip olmuştur. AB’ye verilen bu yetki sonucu bugün gıda güvenliği, hatalı ürünler nedeniyle üreticinin sorumluluğu ve tüketicilerin ekonomik menfaatlerinin korunması gibi alanlarda AB düzeyinde birçok düzenleme kabul edilebilmiştir.
yöneliktir:
1- Tüketicilerin korunması konusunda yüksek bir düzey yakalamak.
2- Tüketicinin korunması konusundaki kuralların efektif olarak uygulanması.
3- Tüketici örgütlerinin ortak politikalara katılımının sağlanması.
Tüketicilerin korunması konusunda AB düzeyinde 2002 yılında Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi kurulmuştur. Bu kuruluş Parma’da faaliyet göstermektedir. Bu kuruluşun yanı sıra Avrupa Ulusal Tüketici Merkezleri, iç pazarla ilgili uyuşmazlıkların çözümlendiği SOLVİT ağı ve finans hizmetleri sektöründeki uyuşmazlıkların çözümlendiği FINNET ağından bahsetmek gerekir.
Bu konuda Konsey’le Parlamento olağan yasama usulüne uygun olarak birlikte karar verirler.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst