Aöf Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri Ders Notları 7. Ünite

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri

Ünite 7

Topluluklardan Avrupa Birliği’ne Avrupa Bütünleşmesinin Geçirdiği Değişim Süreci
İç Pazarın Tamamlanması, Schengen Düzenlemeleri ve Avrupa Tek Senedi’nin Hazırlanması
İç Pazarın Tamamlanması
20 Şubat 1979 tarihli Cassis de Dijon kararında üye devletlerarasında karşılıklı tanıma ilkesini getirmiştir. Bu karara göre istisnalar saklı kalmak kaydıyla bir üye devlette yasal düzenlemelere uygun olarak üretilen bir ürünün diğer üye devletlerde de serbest dolaşabilmesi gerekir. Bu içtihat oldukça önemlidir, zira 1985’de hazırlanan İç Pazarın Tamamlanmasıyla İlgili Beyaz Kitap öncesi bu konudaki en önemli gelişmeyi oluşturur.

Schengen Düzenlemeleri
AET ülkeleri arasında malların serbest dolaşımının yanı sıra kişilerin serbest dolaşımının da sağlanması ve bu çerçevedeki engellerin kaldırılması önem arz etmektedir. Bu noktada doğal olarak üye devletler arasındaki sınırlarda kontrollerin kaldırılması ayrı bir önem arz etmektedir. Bu konudaki ilk girişim Fransa ve Almanya’dan gelmiştir. Bu iki ülke 13 Temmuz 1983’te imzaladıkları Sarrebruck Anlaşması’yla bu konuda bir ilki gerçekleştirmişlerdir. Daha sonra Benelüks ülkelerinin katılımıyla 14 Haziran 1985’te Lüksemburg’un Schengen kentinde Schengen Anlaşması imzalanmıştır. 19 Haziran 1990’da gene Schengen’de bu anlaşmanın Uygulama Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu iki metne AB Hukuku literatüründe Schengen Anlaşmaları denir.

Avrupa Tek Senedi’nin Hazırlanması ve Getirdiği Kurumsal Yenilikler
Tek Senedin Hazırlanması
17-28 Şubat 1986 tarihli Avrupa Tek Senedi, 1980’li yılların başında yaşanan birtakım gelişmeler sonucu kabul edilmiştir. Bu gelişmelerden ilki Devlet ve Hükûmet Başkanları nın 29 Haziran 1981 tarihli Lüksemburg Zirvesi’dir. Bu zirvede alınan kararda iç pazarı oluşturmak için gümrük birliğinin yeterli olmayacağı vurgulanmıştır. İkinci önemli gelişme 21 Mart 1983 tarihli Stuttgart Zirvesi’dir. Bu zirvede Avrupa Birliği Üzerine Resmi Deklarasyonun kabul edilmiştir. Üçüncü önemli gelişme 14 Şubat 1984 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından Spinelli Projesinin kabul edilmesidir. Dördüncü önemli gelişme 25-26 Haziran 1984 tarihli Fontainebleau Zirvesi’dir. Bu zirvede Devlet ve Hükümet Başkanlarının özel temsilcilerinin yer alacağı bir ad hoc komite oluşturulmasıyla ilgili karar kabul edilmiştir.

Tek Senedin Getirdiği Kurumsal Değişiklikler
Tek Senet kurumsal anlamda 3 önemli değişiklik içermektedir. Bunlardan birincisi Bakanlar Konseyi’nin oy birliği yerine nitelikli çoğunlukla karar alacağı konuların artırılmasıdır.
İkinci husus karar alma sürecinde Avrupa Parlamentosu’nun rolünün artırılmasıdır.
Tek senet’in kurumsal anlamda getirdiği son değişiklik ise yargı sistemiyle ilgilidir. Bu çerçevede zamanla iş yükü artan Adalet Divanı’na yardımcı olmak üzere İlk Derece Mahkemesinin kurulmasının önü açılmıştır.

Ekonomik ve Parasal Birlik Konusunda Tek Senet Sonrası Yaşanan Gelişmeler
Ekonomik ve parasal birlik çerçevesindeki süreç 1969 La Haye ve 1972 Paris Zirveleriyle başlatılmıştır. Ancak asıl ciddi ilerleme Tek Senet sonrası yaşanmıştır. Bu çerçevede 28-29 Haziran 1988 tarihli Hannover Zirvesinde AET bünyesinde aşamalı olarak ekonomik ve parasal birliğe geçme konusunda üye devletler arasında mutabakat sağlanmıştır. Bunun için AET üyesi 12 devletin merkez bankalarının başkanlarının katıldığı ve başkanlığını Jacques Delors’un yaptığı bir Çalışma Komitesi oluşturulmuş ve bu konuda bir rapor hazırlaması istenmiştir. Komite yaklaşık 9 aylık bir çalışma sonucu AET’de Ekonomik ve Parasal Birlik Kurma konulu bir rapor yayınlamıştır. Bu Komitenin başkanlığını dönemin Komisyon Başkanı Jacques Delors yürüttüğü için literatürde bu rapora Delors Raporu da denir. Bu rapor 26-27 Haziran 1989 tarihli Madrid Zirvesi’nde Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından kabul edilmiştir. Bu zirvede ayrıca Delors Raporunda öngörülen 3 aşama için düğmeye basılmıştır.

Dolayısıyla sermayenin serbest dolaşımının öngörüldüğü ilk aşama 1 Temmuz 1990’da başlamıştır. Avrupa Para Enstitüsü’nün kurulduğu ikinci aşama 1 Ocak 1994’te başlamıştır. Üçüncü aşamaya geçiş kararı ise 2 Mayıs 1998 tarihli Brüksel Zirvesi’nde alınmıştır. Bu zirvede 3. aşamaya geçiş tarihi 1 Ocak 1999 olarak belirlenmiştir. Bu aşamaya hazırlık için 1 Haziran 1998’de Avrupa Para Enstitüsü’nün yerine geçecek olan Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve Avrupa Merkez Bankaları Sistemi (AMBS) oluşturulmuştur. Ulusal paralar arasındaki pariteler nihai olarak belirlenmiştir. Bu zirvede ayrıca 11 üye devletin (Fransa, Almanya,İtalya, Belçika, Lüksemburg, Hollanda, İrlanda, İspanya, Portekiz, Avusturya,
Finlandiya) ekonomik ve parasal birlik için gerekli kriterleri yerine getirdikleri tespit edilmiştir.

Siyasi İş Birliği ve Kurumsal Konularda Yaşanan Gelişmeler
Siyasi İş Birliği Konusunda İlk Dönemlerde Yaşanan Gelişmeler
Bu dönemdeki önemli konulardan biri de siyasi iş birliği konusudur. La Haye Zirvesi’nde, siyasi birlik konusunda ilerleme sağlanması için öneriler getirmesi konusunda Bakanlar Konseyi görevlendirilmiştir. Bakanlar Konseyi de Belçika uyruklu Etienne Davignon başkanlığında üst düzey bürokratlardan oluşan bir komiteyi bu konuda rapor hazırlamakla görevlendirmiştir. Bu komitenin hazırladığı ve Davignon Raporu olarak bilinen bu rapor 27 Ekim 1970’de Bakanlar Konseyi tarafından onaylanmıştır. Rapor siyasi birlik konusunda özel bir kurumsal yapı öngörmemiştir. Aynı biçimde rapor üye devletleri zorlayacak bir mekanizma da öngörmemiştir. Rapor sadece üye devletlerin görüşlerini birbirine yaklaştırabilmeleri için düzenli bir bilgi alışverişi ve danışma mekanizması öngörmüştür.

Maastricht Antlaşması Sonrası Yapılan Revizyonlar
Amsterdam Antlaşması
Üye devletler arasında yukarıda belirtilen zıt yaklaşımlar ve zaman içinde ortaya çıkan ihtiyaçlar kurucu metinlerde sık sık değişiklik yapılmasını sonuç vermiştir. Öyle ki Tek Senedi de hesaba katarsak Avrupa bütünleşmesinin temel metinleri, 22 yıl içinde tam 6 kez (Tek Senet, Maastricht, Amsterdam, Nice, Anayasal Antlaşma ve Lizbon Antlaşması) geniş çaplı değişikliğe uğramıştır. Buna literatürde Periyodik
Revizyon Politikası da denir.

Amsterdam Antlaşması tarafından getirilen değişiklikleri şu şekilde özetlemek mümkündür:
è ODGP alanında ortak eylem ve ortak tutuma ilaveten Ortak Strateji adında yeni bir enstrüman getirilmiştir. Konsey Genel Sekreterinin ODGP Yüksek Temsilcisi görevini üstleneceği belirtilmiştir.

è Üçüncü sütun tamamıyla Ceza Hukuku alanında iş birliğine münhasır kılınmıştır. Vize, iltica ve göç, Medeni Hukuk ve Ticaret Hukuku alanında adli ve idari iş birliği gibi konular I. Sütuna kaydırılmıştır. Ayrıca III. Sütuna yeni hukuki enstrümanlar getirilmiştir. Üçüncü sütun çerçevesinde güçlendirilmiş iş birliği yapabilmenin önü açılmıştır.
è Schengen müktesebatı AB müktesebatına dâhil edilmiştir.
è Batı Avrupa Birliği (BAB), AB’nin savunma bileşeni olarak bir protokolle ODGP’ YE dâhil edilmiştir.
è İstihdam alanında yeni hükümler getirilmiştir. Kurumsal konularda bazı küçük ilerlemeler sağlanmıştır.

Nice Antlaşması Genel hatlarıyla bakıldığında Nice Antlaşmasında şu ilerlemeler sağlanmıştır:
I Bakanlar Konseyindeki oy katsayıları yeniden belirlenmiştir.
I Karar alma sürecinde %62’lik nüfus kriteri getirilmiştir.
I Komisyonda her üye devletten sadece bir üyenin yer alması kararlaştırılmıştır.
I Avrupa Parlamentosu’ndaki üye sayısı 700’den 732’ye çıkarılmıştır.

Anayasal Antlaşma
14-15 Aralık 2001’de Leken’de toplanan Devlet ve Hükûmet Başkanları 2001 yılı boyunca dile getirilen sorunlara çözüm olmak üzere bir Anayasa hazırlanması konusunda mutabakata varmışlardır. Anayasanın hazırlanması için bir Kurultay oluşturulmuş ve başkanlığına Fransa eski Cumhurbaşkanı Valéry Giscard d’Estaing getirilmiştir. 28 Şubat 2002’de ilk toplantısını yapan Kurultay, Anayasa taslağını 18 Temmuz 2003’de tamamlayarak dönem başkanı İtalya’ya teslim etmiştir. Ardından 4 Ekim 2003’te Hükûmetler arası Konferans toplanmıştır. 12-13 Aralık 2003 tarihli Brüksel Zirvesi’nde nihai metin üzerinde tam bir mutabakat sağlanamamıştır. Pürüzlerin giderilmesinin ardından 17-18 Haziran 2004 tarihli Brüksel Zirvesi’nde metin üzerinde mutabakat sağlanmış ve AB Anayasası 29 Ekim 2004’te Roma’da imzalanmıştır.

Lizbon Antlaşması
Hükûmetler arası Konferans sonucu hazırlanan Antlaşma 13 Aralık 2007’de üye devletlerin temsilcileri tarafından Lizbon’da imzalanmış ve bu nedenle Lizbon Antlaşması olarak adlandırılmıştır. Bu
Antlaşma 27 üye devletin tamamında onaylanmasının ardından 1 Aralık 2009’da yürürlüğe girmiştir. Hâlihazırda AB’de yürürlükte olan ana metin Lizbon Antlaşmasıdır.

Lizbon Antlaşması Avrupa Birliği Antlaşması (ABA) ve Avrupa Birliği’nin işleyişine dair Antlaşma (ABİDA) olmak üzere 2 Antlaşmadan oluşmaktadır. Bu Antlaşma ile Avrupa Topluluğu (AT) Antlaşması yürürlükten kaldırılmış, yerine ABİDA ikame edilmiştir. Bunun sonucu olarak Avrupa bütünleşmesindeki “Topluluk” ifadesi “Birlik” ifadesiyle değiştirilmiştir. Böylece Topluluk-Birlik arasındaki ikili yapıya ve karmaşıklığa son verilmiştir. Diğer yandan Lizbon Antlaşması, Maastricht Antlaşması’yla getirilen 3 sütunlu yapıya son vermiştir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst