Avrupalılar, Osmanlı mahkemelerini örnek göstermişlerdi

ECRİN90

Özel Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
2,485
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yargı sistemimiz tartışılıyor. Hâlbuki asırlar önce adalet sistemimizi Avrupalılar örnek almışlardı.
Osmanlı İmparatorluğu'na gelen elçi ve seyyahlar meraklı gözlerle Türkler'in gücünün sebebini araştırırlardı. Padişahların otoritesi, Osmanlı ordusu ve Türk adaleti en çok üzerinde durdukları ve kendi ülkelerine örnek gösterdikleri uygulamalardı.

OSMANLI MAHKEMELERİ
Osmanlı topraklarında görülen davalarda, ilgili işlerin hallini hızlandırmaya yarayan sadeliği, özellikle mahkeme işlemlerinin ve sonu olmayan davaların uzun sürmesinden muzdarip olunan Batı'da, Osmanlı yargı yetkisinin en önemli avantajlarından biri kabul ediliyordu. Seyyahlar, Türk hukuku hakkında son derece olumlu olan gözlemlerini Batı dünyasına sunarken, kendi hukuk anlayışlarındaki noksanlıklarını mukayeselerle dile getirmişlerdi. Avrupalılar, özellikle çabuk ve âdil hüküm verilmesinden etkilenmişlerdi.
Birçok seyyah ve elçinin üzerinde durdukları bu konu Papalık tarafından bile kabul edilmişti. Papa X. Leo'nun Özel Kalemi Kardinal Jakob Sadolet, 16. yüzyılın başlarında bir hukukçuya ilginç bir mektup göndermişti: "Türkler'in bizde hiç bilinmeyen bir geleneğini, yani hukuk davalarında konu dışına çıkmaktan kaçınmalarını ve tüm anlaşmazlıkları az sayıda kelimelerle ortadan kaldırmalarını övmekten kendimi alamıyorum. Hangi ölümlü, bizde sonunda bir hiçin büyük bir meseleye; masala benzer bir hadiseye dönüştürüldüğü en küçük hadiseler hakkında bile yığınlarca protokolleri ve belgeleri; devasa dosyaları gördüğünde öfkeye kapılmayacak kadar aklını kaçırmış; insanlıktan bu kadar uzak kalmış olabilir. Bu yazışmalar kalabalığının yalnızca dava üzerine dava; koparılır koparılmaz, yeni bir baş çıkartan bir Hidra (Mitolojide çok başlı yarı yılan, yarı insan figürü); ne Herkül'ün, ne Jüpiter'in yok edebileceği bir canavar yarattığını gördüğünde kim hayrete düşmez ki. Cinayeti ve katli, ailelerin yok oluşunu ve devletlerin çöküşünü doğuran veba budur."
Avrupalılar'ın şikâyetçi oldukları bu durum, Osmanlı yargı sisteminde yaşanmıyordu. Nitekim Avusturyalı Gerlach'ın seyahatnamesinde belirttiği gibi, Türkiye'de bir dava yüzünden 10, 20, 30 hatta 50 yıl mahkemelerde sürünmek gerekmiyordu.

MAHKEMELERİMİZDEN UTANÇ DUYUYORUZ
16. yüzyılın ikinci çeyreğinde Türkiye'ye gelen ünlü Fransız şarkiyatçı Guillaume Postel'e göre Osmanlı sultanı kısa ve özlü mahkeme biçimi ve önlemleriyle vatandaşlarını, kanunî haklarını koruma altına almıştı. Postel, eserinde Avrupa'da var olan sistemi eleştirip, sonu gelmeyen mahkemelerden, yazışmalardan bahseder. Mahkemelerin sonuçlanmamasının sürekli yeni davaların açılmasına sebep olduğunu söyleyen Postel, Fransız mahkemelerini Türk adaleti ile karşılaştırdığında, utanç duyduğunu itiraf eder. İngiliz Kralı meşhur VIII. Henry bile iddialara göre, Kanuni Sultan Süleyman'ın kanunlarını kendisine aktarmaları için güvendiği adamlarını Türkiye'ye göndermiştir.
1522 yılına ait "Türk kitabında" da Osmanlı ve Avrupa yargı sistemi karşılaştırılır. Kutsal Roma-Cermen İmparatoru'nun "eşitlik ve adalete dayanarak hüküm vermesinden çok, güçlünün yanında yer aldığı" ifade edilir. Fransız Jean de Villamont ise oldukça iğneleyici bir şekilde, Hz. İsa'ya
inancın eksikliğine rağmen, bu durumun Türkler"i âdil ve medenî olmaktan alıkoymadığını vurgular.

"HAKİM" KELİMESİNİ ALMANLAR'A VERDİK
Osmanlı adalet sisteminin Avrupa'ya önemli bir etkisi o dönemde hakim karşılığında kullanılan "kadı" isminin Almanca'ya girmesi ve bugün bile kullanılmasıdır. Leyla Coşan, "Alman Dilinde Kadı Sözcüğünün Yeri" isimli makalesinde bu konuyu teferruatlı olarak ele almıştır.
Osmanlı yargı sistemini inceleyen Avrupalılar, kadıların yetkilerini de eserlerinde anlatmışlardır. 16. yüzyılın ilk çeyreğinde esir olarak Türkiye'de uzun süre yaşayan Giovanantonio Menavino, kadının önemli önemsiz her şey hakkında hüküm verme yetkisi ve gücünden bahseder. Menavino eserinde örnekler vererek kadının yetkilerini ve adaletini anlatır. Kadının şehrin hâkimi olduğunu tüm şehri gözetleyip, satışlarda, ölçü birimleri ile oynamak suretiyle, haksızlık yapıldığını gördüğünde satıcının malına mülküne el koyup, kanunun gereğine göre cezalandırdığını anlatır. Fransız Guillaume Postel ise en ücradaki köyün bile sınırsız yetkilere sahip olan kadının bütün kanunları en iyi şekilde bilmesini beklediğini anlatır.
Osmanlı adalet sisteminin etkisine bugün bile Alman kültüründe rastlanır. Leyla Coşan'ın Alman gazete ve dergilerinde yaptığı araştırmada kadı kelimesinin "Kadı Önüne Çıkmanın Bedeli", "Fujitsu-Siemens telif hakları yüzünden Kadı önünde", "Rüşvet suçlamaları onun Kadı önüne çıkmasına neden oldu" şekillerinde Almanca'da sık sık mahkeme karşılığında kullanıldığı görülmüştür.

OSMANLI YARGI SİSTEMİ
Osmanlı mahkemelerinin bugünkü anlamda mevcut mahkemelerden farklı yönleri vardı. Mahkemeler, sadece hukukî ihtilaflara bakmamakta, noterlerin yaptığı birçok işlemler, senetler, belgeleri de tanzim etmekteydi. Bugün belediyeler ile kaymakam ve valilerin yetki ve görev alanında bulunan birçok iş de kadıların sorumluluk alanına girmekteydi. Kadı, Osmanlı döneminde sadece bir hâkim değil, ondan çok daha geniş yetki ve sorumlulukları bulunan bir görevliydi. İdarî, beledî ve kazaî işlemlerle meşguldü.
Osmanlı adalet sisteminde en önemli husus suçun mahkeme tarafından tespit edilmeden cezalandırmaya gidilmemesiydi. Subaşı ve beylerbeyi gibi kamu görevlileri mahkeme kararı olmadan, kesinlikle cezalandırma yoluna gidemezlerdi. Osmanlı kanunnamelerinde ve padişah fermanlarında beylerbeyiler de subaşılar da tüm kamu görevlileri mahkemenin hükmü olmadan hiçbir cezalandırmaya gidilmemesi hususunda uyarılmışlardır.
Ağır cezalar söz konusu olduğunda sadece mahkemenin suçu tespit etmesi yetmemekteydi. Çünkü örneğin idam gibi cezalar geri dönüşü olmayan cezalardır. Bu tür davaların mutlaka ya Beylerbeyi Divanı'nda veya Divan-ı Hümayun'da görüşülmesi ve tasdik edilmesi gerekmektedir.
Osmanlı devletinde o günkü şartlar içerisinde belli bir kanun hâkimiyeti vardı. Osmanlı mahkemeleri hakkında teferruatlı ve anlaşılır bilgiler Türkiye'nin en önemli hukuk tarihçilerinden Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın hocamızın eserlerinde bulunabilir.

Kaynak : Doç.Dr.Erhan Afyoncu
 

By_tr

Özel Üye
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
1,277
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Şehir:
Ordu
islam terbiyesinden geçmişbir medeniyetin adalet anlayışından şüphe edemeyiz şüphesiz
keşke koruyabilseydik :(
 

Efsunnn

Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2008
Mesajlar
839
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Konya
tüm bunlar bizim dinimize, dilimize, kültürümüze sahip çıkamayışımızdan ileri geliyor :(:(:( teşekkürler ecrin
 

ECRİN90

Özel Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
2,485
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Onlar bize, biz onlara özeniyoruz.. Bakalım nereye kadar..

Rica ederim arkadaşlar.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst