Davranış Bilimleri Ders Notları

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
DAVRANIŞ BİLİMLERİ 9.ÜNİTE Psikoloji Bilimine Giriş

Psikoloji Bilimine Giriş

Psikoloji Bilimini, onu oluşturan öğeleri ve temel amaçlarını dikkate alarak tanımlamak Psikoloji canlı davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyal bilimlerle biyolojik bilimler arasında yer alan, ancak matematik ve teknoloji gibi alanlardan da etkilenen psikoloji biliminin, araştırmaya ve uygulamaya yönelik dalları vardır. Psikolojinin temel amaçları, davranışları betimlemek, açıklamak, yordamak ve kontrol etmedir. Psikolojinin incelediği davranışlar üç grupta toplanabilir:

• Doğrudan doğruya, dolaysız olarak gözlenebilen davranışlar;

• Dolaylı olarak gözlenebilen davranışlar;

• Davranışların temelinde yatan sinir sistemi ve kas faaliyetleri ve fizyolojik süreçler. Psikolojinin diğer bilimler arasındaki yerini ve ilişkisini tartışacak; psikolojinin araştırmaya ve uygulamaya yönelik dallarını ve alt dallarıyla ayrıntılı açıklayabilmek, farklılıkları tartışabilmek Psikoloji, bir yandan organizmanın davranışlarını biyolojik temelinden anlayabilmek için biyoloji, biyoloji, fizyoloji, biyokimya gibi bilimlerle ilişki içindedir. Diğer yandan organizmayı sosyal bir varlık olarak ele aldığından sosyoloji, ekonomi gibi sosyal bilimlerle de çok yakın bir etkileşimdedir. Psikolojinin kendi içinde bazı dalları vardır. Bu dalların her birinde davranış farklı bir yönden veya farklı bir bağlam içinde ele alınır. Bu alt dallar, Deneysel Psikoloji, Sosyal Psikoloji, Gelişim Psikolojisi, Uygulamalı Psikoloji ve Psikometrik Psikoloji olarak sıralanabilir. Psikoloji araştırmalarında kullanılan yöntem ve teknikleri açıklayabilmek Psikoloji araştırmalarında çeşitli teknikler kullanılır. Bu tekniklerden bir grubu davranışların betimlenmesini sağlar. Deneysel araştırmalarda ise neden sonuç ilişkileri saptanmaya çalışılır. Deneysel çalışmaların bulguları davranışların betimlenmesi ve açıklanmasını sağlarken, bu bulgulardan hareketle, davranışların yordanması ve kontrol edilmesi de mümkün olur. Korelatif araştırmalarda doğada kendiliğinden mevcut olan değişkenlerin arasındaki ilişkiler belirlenmeye çalışılır. Korelatif araştırmaların bulguları davranışların betimlenmesini sağlar. Bu bulgulardan hareketle, davranışların tahmin edilmesi de mümkün olur.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
Yaşam Boyu Gelişim Psikolojisi Yaşam Boyu Gelişim Psikolojisini, temel kavramları ve

Yaşam Boyu Gelişim Psikolojisi

Yaşam Boyu Gelişim Psikolojisini, temel kavramları ve amaçlarını açıklamak ve tanımlamak

• Gelişim psikologları, döllenmeden ölüme kadar yaşa bağlı olarak görülen davranış değişikliklerini incelerler. Gelişim psikolojisinin hem temel bilim hem de uygulamalı yanları vardır. Yaşam süresi denildiğinde, döllenmeden yaşamın sonuna kadar olan dönemler düşünülmelidir.Davranış gelişiminde, biyolojik ve çevresel etkenleri açıklamak

• Davranışların gelişmesinde kalıtımsal ve çevresel etkenler rol oynamaktadır. Zeka insanlarda genetik açıdan en fazla incelenen özellikler arasında yer alır. Tek ve çift yumurta ikizleriyle yapılan çalışmalar, zekanın kalıtım ve çevrenin etkileşimi sonunda tayin edildiğini göstermiştir. İnsanlara nasıl davranılacağını öğretmek, bir başka deyişle sosyal gelişim, insan yaşamının önemli bir yönüdür. İşbirliği, yardımseverlik ve diğerkamlık olumlu; saldırganlık ve düşmanlık ise olumsuz sosyal davranışlardan bazılarıdır. Davranış gelişimini açıklamaya yönelik geliştirilen başlıca kuramları tartışabilmek

• Davranışların gelişimini açıklamaya yönelik değişik kuramlar vardır. U-D kuramcılarına göre davranışlar olumlu ya da olumsuz pekiştirme ve ceza ile kontrol edilir. Sosyal öğrenme kuramına göre ise, davranışların kaynağı gözleyerek öğrenme, ve modellerin örnek alınmasıdır (taklit ve özdeşim). Freud, kişiliğin gelişmesinde yaşamın ilk yıllarının önemini vurgulamıştır. Erikson ise davranışların sosyal çevrenin etkisiyle, tüm yaşam boyu değişebileceğine inanmaktadır. Piaget 1920'lerden 1980'li yılların ortalarına kadar çocuğun zihinsel gelişimini incelemiş ve davranışların bilişsel gelişimle birlikte önemli ölçüde değiştiğini ve bilginin kazanılmasında bireyin aktif rol oynadığını vurgulamıştır. Ahlak gelişiminde de, bilişsel gelişimde olduğu gibi belirli dönemler vardır (Piaget ve Kohlberg). Ahlak gelişiminin son aşamasında bireyin içsel değerleri ve onuru, yargılarında önemli rol oynamaktadır.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
DAVRANIŞ BİLİMLERİ 11.ÜNİTE Güdüler ve Duygular

Güdüler ve Duygular

Güdü kavramın tanımlayarak, güdüsel davranışların oluşumuna etki eden içsel ve dışsal güdüleri açıklamak Güdüler ve duygular davranışlarımızı belirleyen temel süreçler arasında yer alır. Güdü, bir davranışı başlatan ve bu davranışın yön ve sürekliliğini belirleyen içsel (bireye ait) bir güç olarak tanımlanmakta; bir güdü tarafından başlatılıp, yönlendirilen davranışlara güdüsel davranışlar denmektedir. Güdülerin hedeşeri olumlu veya olumsuz olabilir.Olumlu hedeşer yaklaşmak, olumsuz hedeşer kaçınmak istediğimiz hedeşerdir. Ayrıca, bazı hedeşer doğuştandır, bazı hedeşer öğrenme yoluyla sonradan ortaya çıkar. Güdülerin doğuştan gelen hedeşerine birincil hedeşer denir.

Bilinçdışı güdülenme kavramını tanımlayarak, güdüleri en yaygın kullanılan sınışandırma şekliyle (birincil güdüler ve sosyal güdüler) açıklamak ve güdülerin davranışlarımızı yönlendirmedeki hiyerarşisini incelemek Güdüsel davranışlarımızdan bazıları fizyolojik ihtiyaçlarımızla ilgilidir. Bazı güdüsel davranışlar ise çevresel uyarıcılar tarafından başlatılır. Güdüsel davranışların başlamasına yol açan fizyolojik kökenli nedenlere dürtü, çevresel uyarıcılara da özendirici adı verilir. Güdülerimiz, birincil güdüler ve sosyal güdüler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Birincil güdüler birincil hedeşeri olan öğrenilmemiş güdülerdir. Sosyal güdüler öğrenme yoluyla kazanılan ve diğer insanlarla ilgili olan güdülerdir.Duygu kavramını tanımlayarak; duyguların güdüsel davranışlarımızla olan ilişkisini açıklamak Duygular, hem güdüsel davranışlara eşlik eden hemde güdüsel davranışlar başlatabilen süreçlerdir. Duyguların fizyolojik yönü, ifade yönü ve yaşantı yönü olmak üzere üç yönü vardır. Duygularımıza bir takım fizyolojik tepkiler eşlik eder. Duyguların şiddeti arttıkça, fizyolojik tepkilerin şiddeti de artar. fiiddetli duygulara eşlik eden fizyolojik tepkilerin bazıları kolayca farkına varabileceğimiz kadar belirgindir. Duygularımızın ve duygularımıza eşlik eden fizyolojik tepkilerin ortaya çıkmasında sinir sistemimiz önemli bir rol oynar. Duygularımıza eşlik eden fizyolojik tepkiler doğrudan doğruya gözlenmeleri mümkün olmayan tepkilerdir. Bu tepkilerin yanı sıra, duygularımıza doğrudan doğruya gözlenebilen bazı davranışlar eşlik eder. Duygularımızı ifade edici niteliği olan bu davranışlar, bir dereceye kadar kontrolümüz dışında ortaya çıkmaktadır. Duygu ifade eden davranışların en yoğun olduğu bölge yüzümüzdür. Yüz ifadelerinin yanı sıra, duygularımız zaman zaman bazı beden hareketleri, jestler ve çıkarılan seslerle de ifade edilmektedir. Duygular, aynı zamanda, bizim farkında olduğumuz, hissettiğimiz yaşantılardır. Tüm duyguları temelinde yatan fizyolojik koşullar aynı olmasına rağmen, değişik duygular yaşamamız mümkün olmaktadır. Bunun nedeni duygusal yaşantılarımızın çoğunlukla, belirli bir ortamda, dış çevreden gelen uyarıcılar tarafından başlatılmasıdır.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
DAVRANIŞ BİLİMLERİ 12.ÜNİTE Duyum ve Algı

Duyum ve Algı

Davranışlarımızı belirleyen temel süreçlerden olan duyum ve algı kavramlarını ve aralarındaki ayrımı tanımlamak

Çevremizden gelen uyarıcıların farkında olmamızı ve dolayısıyla bu uyarıcılara uygun davranışlarda bulunmamızı duyum ve algı adı verilen iki süreç sağlamaktadır. Duyum çevremizdeki enerji değişikliklerinin, yani uyarıcıların, bir duyu organı vasıtasıyla sinir enerjisi haline dönüştürülüp beyine ulaştırılması; algı da beyine ulaştırılan uyarıcıların yeniden örgütlenip yorumlanarak anlamlı hale getirilmesidir. Duyu organlarımız tarafından kaydedilen uyarıcıların örgütlenip, yorumlanarak anlamlı hale getirilmesi belirli ilkeler çerçevesinde yapılmaktadır. Bu ilkeler, aynı zamanda algısal yaşantılarımızın özellikleri ya da algının özellikleri olarak da adlandırılır. Seçicilik, değişmezlik, örgütlenme ve derinlik algısı algının başlıca özellikleridir.İçinde yaşadığımız çevreyi belirli bir yapısı, sürekliliği ve anlamı olan bir çevre olarak algılamamız bu özellikler sayesinde mümkün olmaktadır. Algı yanılmaları ve algıda öğrenmenin rolünü Açıklayabilmek Algının özellikleri, daha önce de belirttiğimiz gibi, günlük yaşam açısından büyük önem taşır. Değişmezlik, örgütlenme gibi özelliklerin yokluğu çeşitli ilizyonlara neden olmaktadır. Algının özelliklerinin doğuştan mı geldiği yoksa öğrenme yoluyla sonradan mı kazanıldığı sorusunun kökeni 17.yüzyıla kadar uzanan tartışmalı bir sorudur. Son yıllarda yapılan araştırmalar, algısal özelliklerden bazılarının doğumda var olduğunu, bazılarının da öğrenme yoluyla sonradan kazanıldığını göstermektedir.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
DAVRANIŞ BİLİMLERİ 13.ÜNİTE Öğrenme

Öğrenme

Öğrenme kavramını tanımlayarak, öğrenmenin yaşamımızdaki önemini tartışabilmek

• Öğrenme konusu yaşamımızda öylesine önemlidir ki, bir bakıma, tüm yaşamımızın bir öğrenme ve değişme sürecinden ibaret olduğu söylenebilir. Ancak, öğrenmenin yalnızca akademik bilgilerin kazanılması olarak tanımlanmaması gerekir. Yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça uzun süreli değişmelere öğrenme denir. Yaşamımızı sürdürürken tıpkı istendik davranışları olduğu gibi istenmedik davranışları da öğreniriz. Öğrenmenin üç temel yolunu; tepkisel koşullanma(Klasik şartlanma), edimsel koşullanma, gözlem yoluyla öğrenme süreçlerini ve davranışlara etkisini açıklayarak tartışabilmek.

• Öğrenmenin çok çeşitli yolları olmasına karşın, tüm öğrenme durumlarında, öğrenmenin temel özelliklerinin üç ayrı yoldan öğrenildiği önerilmiştir. Bunlar tepkisel koşullama, edimsel koşullama ve gözlem yoluyla öğrenme süreçleridir. Tepkisel koşullamada organizma doğuştan getirdiği bir tepkiyi bir başka uyarıcıya karşı göstermeyi öğrenir. Edimsel koşullama davranışların kendi yarattıkları sonuçlarına bağlı olarak değişmesi ve öğrenilmesi sürecidir. Her iki koşullama türünde de öğrenmenin olabilmesi için, öğrenen kişinin belirli uyarıcılarla doğrudan doğruya karşılaşması gerekir. Oysa gözlem yoluyla öğrenmede buna gerek yoktur.Başka insanların davranışlarını gözleyerek, söylediklerini dinleyerek ve yazdıklarını okuyarak da öğreniriz. Aslında bizim toplumsal bir varlık olmamızı sağlayan bilgi ve becerilemizin büyük bir bölümü gözlem yoluyla öğrenilmiştir. Bu bölümde söz konusu öğrenme türleri ayrı ayrı açıklanmış olmasına karşın, her hangi bir öğrenme durumunda bu öğrenme türlerinden her hangi biri veya üçü birden yer alabilir ve organizmanın öğrenmesini belirleyebilir.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
DAVRANIŞ BİLİMLERİ 14.ÜNİTE Kişilik Psikolojisi ve Kişilik K

Kişilik Psikolojisi ve Kişilik Kuramları

Kişilik Psikolojisi ve Kişilik kavramlarını tanımlayacak, kişiliğin gelişimine etki eden biyolojik ve çevresel etkenleri açıklamak Kişilik, çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Kişiliğin gelişmesini etkileyen başlıca etkenler biyolojik ve çevresel olmak üzere iki genel grupta incelenmiştir. Kişiliğin anlaşılması ve incelenmesine yönelik çeşitli kuramlar geliştirilmiştir.

Kişiliğin anlaşılması ve incelenmesine yönelik geliştirilen kuramları tanımlayabilmek Bunlardan başlıcaları psikoanalitik, sosyal öğrenme, davranışçı vb. kuramlardır. Kişilik kuramları karmaşık davranışları kısa ve açık ifadesini sağlamaları, mevcut bilgileri anlamlı bir bütün haline getirmeleri açılarından önemlidir. Sigmund Freud tarafından geliştirilen psikoanalitik kuram, kişiliği tanımlarken yapısal ve topografik görüşleri temel alır. Yapısal görüş zihinsel yaşamın bir biriyle çatışma halinde olan ancak birbirini tamamlayan id, ego ve süperego ögelerini tanımlar. Topografik görüş ise zihinsel yaşamın yüzeysel yapısını oluşturan betimleyici özellikleri bilinçaltı, bilinç öncesi ve bilinç olarak ele alır. Frud sonrası psikodinamik kuramlar ya da sosyal görüşlü psikoanalistler insanı sadece biyolojik bir varlık değil aynı zamanda sosyal bir varlık olarak toplumun bir ürünü görmüşlerdir. Bu kuramcıların arasında Adler, Horney, Fromm ve Sullivan yer alır. Bir diğer yaklaşım ise insancıl kişilik kuramıdır. Bu kuram sosyal gereksinim ve bilinçli (ego) süreçler üzerinde durur. Bu kuramlar daha çok kuramcıların isimleriyle anılır. Carl Rogers, Abrahan Maslow,Rolla May, Victor Frankl bu isimler arasında yer . Davranışçı kuram ise öğrenme kuramı ile paralel kavramları kullanmaktadır. Sosyal bilişsel öğrenme kuramları ise davranışçı kuramların bir uzantısı olarak öğrenme, bilişsel süreçler ve sosyal etki konuları üzerine yoğunlaşır. Kişiliğin değerlendirilmesi için yapılan kişilik testlerinin neler olduğunu ve özelliklerini açıklayabilmek Kişiliğin değerlendirilmesi çeşitli kişilik ölçekleriyle yapılır. Kişilik ölçekleri genellikle objektif ve projektif olmak üzere iki büyük kategoride incelenebilir. Objektif testlere MMPI, projektif testlere Rorschach ve TAT başlıca örnekler olarak verilebilir.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
DAVRANIŞ BİLİMLERİ 15.ÜNİTE Davranış Üzerine Sosyal Etkiler

Sosyal etki kavramını tanımlayabilmek. Diğer insanların bireyin davranışlarında doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bir değişme meydana getirdiği durumlarda sosyal etkiden söz edilir. Bireyin davranışını etkileyen bu sosyal etkilerden, uyma, kabul etme ve itaat davranışlarını belirleyen etkenleri göz önüne alarak karşılaştırabilmek. Sosyal etki kendisini değişik biçimlerde gösterebilir. Uyma, kabul etme ve itaat sosyal etkinin en tipik örnekleridir. Uyma bireylerin davranışlarını üyesi oldukları grubun normlarına uyacak biçimde değiştirmeleri, kabul etme başkalarının isteklerini yerine getirmeleri, itaat ise otorite pozisyonundaki kişilerin emirlerine itaat etmeleri olarak tanımlanır. Uyma, kabul etme ve itaat her zaman ve her koşulda görülen davranışlar değildir. Belirli bir durumda bu davranışların görülüp görülmeyeceği bir çok etken tarafından belirlenir. Grubun, bireyin davranışı üzerindeki etkisini nedenleri ve oluşum koşulları ile açıklayabilmek.

Bu etkenlerden bazıları bireylerin, bazıları ortamın, bazıları da grubun özellikleriyle ilgilidir. Grup üyesi olma ya da diğer insanlarla birlikte bulunma bireylerin davranışlarını çok değişik biçimlerde etkileyebilmektedir. Sosyal hızlandırma, tanık etkisi, sosyal ketvurma, uçlara kayma ve özdenetimin ortadan kalkması bu etkilere verilebilecek örneklerdir.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
DAVRANIŞ BİLİMLERİ 16.ÜNİTE Tutumlar

Tutumlar

Tutum kavramının tanımlamak Tutum terimi sosyal psikolojide "bir bireyler atfedilen ve onun psikolojik bir nesneye ilişkin duygu, düşünce ve muhtemelen davranışlarını organize den bir eğitim" olarak tanımlanmaktadır. İnsanların kendileri için psikolojik olarak varolan her şeye karşı tutum sahibi olmaları mümkündür. Tutumun bileşenlerini tanımlayabilecek; tutum ve davranış arasındaki ilişkiyi ve ayrıldıkları noktaları açıklayabilmek Tutum üç bileşenden oluşur. Bireyin tutum nesnesine ilişkin düşünce, bilgi ve inançları bilişsel bile- şeni, tutum nesnesine ilişkin duygu ve değerlendirmeleri duygusal bileşeni, tutum nesnesine iliş- kin davranış eğilimleri ise davranışsal bileşeni oluşturur. Yapılan araştırmalar insanların her zaman tutumlarına uygun davranmadıkların göstermektedir. Ancak, tutum ile davranış arasında hiçbir şekilde ilişki yoktur denemez. Bir tutumu diğer tutumlardan ayıran bazı özellikler vardır. Kuvvet derecesi karmaşıklık derecesi, bileşenler-arası tutarlılık, diğer tutumlarla ilişki bu özelliklerden bazılarıdır. Bir tutumun değişmeye karşı ne ölçüde dirençli olacağı da kısmen, bu özellikler tarafından tayin edilmektedir. Tutumların oluşması ve şekillenmesinde rol oynayan etmenleri tanımlayabilmek.

Tutumların ölçülmesinde kullanılan teknikleri öğrenmek Tutumlar doğuştan gelmezler, öğrenme yoluyla sonradan kazanılırlar. Ana-baba, arkadaşlar, kitle iletişim araçları, tutum nesneleriyle olan kişisel yaşantılar tutumların oluşmasında rol oynayan faktörlerden bazılarıdır. Sosyal psikologlar tutumların ölçülmesine ilişkin mülakat, davranış gözlemi, psiko-fizyolojik ölçümler ve tutum ölçümü gibi araçları geliştirmişlerdir. Tutum ölçeği, ölçülecek olan tutum nesnesiyle ilgili bir dizi ifadeden oluşmaktadır.

Tutum değişmesine etki eden etmenlerle birlikte günlük yaşamda tutum değişimini açıklayabilmek Öğrenme yoluyla kazandığımız tutumlarımızın değişmesi de mümkündür. Tutum değişmesi konusunda yapılan araştırmalar, tutum değişmesinde üç faktörün rol oynayabileceğini göstermiştir. Bunlar, bilgi kaynağı, mesaj ve hedeftir. Bilgi kaynağı tutum değiştirme amacıyla verilen bilginin kim tarafından verildiğine, mesaj bu kişinin nasıl verildiğine, hedef ise tutumu değiştirilmek istenen kişi veya kişilere işaret etmek için kullanılır.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
Davranış Bilimlerine Giriş Soru - Cevap

1. İnsanları etkileyen gerçek kişiler bütününe ne ad verilir?
CEVAP: Toplum

2. Toplumsallaşma sonucu bireyin en temel kazanımı ?
CEVAP: Kişilik

3. Dürtü ne tür bir güdüleyicidir?
CEVAP: İçsel

4. Bilimsel bir araştırmada anket sorularının hazırlanmasından sonra soruların örnekleme çok benzeyen bir grupta sınanmasına ne ad verilir?
CEVAP: Pilot araştırma

5. Türkiye’de sosyoloji alanındaki çalışmalarda Ziya Gökalp’in etkilendiği sosyoloji akımı hangisidir?
CEVAP: Durkheim sosyolojisi

6. Başka bir toplumda yaşayan insanların giyim kuşamlarının evlilik biçimlerini, güzellik ve ahlak anlayışını o kültürün kendi yapısı içinde değer yargılarını kullanmadan anlamaya ne ad verilir?
CEVAP: Kültürel Relativizm

7. Toplumsal yapı kavramına ilişkin aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
CEVAP: Toplumsal yapı birbirinden bağımsız parçalardan oluşur

8. Grup büyüklüğü ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
CEVAP: Grup büyüdükçe üyeler arasındaki sosyal etkileşim oranı artar

9. Aynı sosyal grup içinde yapılan evlenmelere ne ad verilir?
CEVAP: Endogami

10. Freud, çocuğun temel haz kaynağının cinsel organı olduğu ve kendi cinsindeki ebeveynler ile özdeşim kurarak cinsiyet rollerini kazanmaya başladığı döneme ne ad verilir?
CEVAP: Fallik dönem

11. Endüstrileşmiş toplumlara ilişkin hangisi yanlış bir ifadedir?
CEVAP: Edinilmiş statüler yaygındır

12. “Rorschech Testi” ne tür bir kişilik testidir?
CEVAP: Projektif

13. Tam karşıdan bakıldığında bir yemek tabağının yüzün ağ tabakasına düşen imgesi daire şeklindeyken, tabağa başka açılardan bakıldığında, bu imgenin giderek oval şekle dönüşmesine karşın tabağın hep daire biçiminde algılanmasına ne ad verilir?
CEVAP: Algıda değişmezlik

14. Bireyin tutum nesnesine ilişkin düşünce, bilgi ve inançlarından oluşan tutum bileşenine ne ad verilir?
CEVAP: Bilişsel bileşen

15. Freud’a göre psişik enerjinin kaynağını oluşturan haz ilkesine göre çalışan, mantıksız, bencil, bireysel olan en ilkel kişilik sistemi yapısı hangisidir?
CEVAP: ID

16. Normal ve sapmış davranışların oluşumunu çevresel etkenlere bağlayan gelişim kuramı aşağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: Sosyal öğrenme kuramı


17. Organizmanın sinir uçlarına etki eden enerji değişikliklerine ne ad verilir?
CEVAP: Uyarıcı

18. Kültüre ilişkin aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
CEVAP: Kültür nesilden nesile kalıtımla geçer


19. Bireysel sporlarla uğraşan kişilerin seyirci önündeyken ya da diğer sporcularla yarışırken çoğu kez tek başlarına olduklarına oranla daha farklı sonuçlar almaları aşağıdakilerden hangisine örnektir?
CEVAP: Sosyal hızlandırma

20. Toplumsallaşma ile ilgili hangisi yanlıştır?
CEVAP: Bu süreç yetişkinlikle beraber sona erer

21. Çevrede meydana gelen bir olayı görmüş olan başka insanların bulunmasının bireyin acil yardım, gerektiren bir duruma müdahale etme olasılığını azaltmasına ne ad verilir?
CEVAP: Tanık etkisi

22. Kütüphaneden ödünç aldığı kitabı gününde teslim etmeyen bir kişinin geciktiği gün sayısı kadar kitap almaması nedeniyle gelecekte kitaplarını zamanında iade etmesi aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?
CEVAP: Ceza

23. Tepkisel koşullanmanın gerçekleşmesi için aşağıdakilerden hangisi gereklidir?
CEVAP: Koşullu ve koşulsuz uyarıcı arasında bir bağ kurulması
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
Davranis Bilimleri Ii. Dönem Ders Notlari

PSIKOLOJI:insan ve hayvan davranislarini inceleyen bilimdalidir.cevre organizma ve davranislar arasindaki iliskiyi inceler
davranislar 3 gurupda incelenir:
1/gozlemci tarafindan dogrudan jest ve mimik gibi.
2/dolayli yoldan
3/sinir sistemi faliyetleri ve fizyolojik surecler
- PSIKOLOJI BILIMINN TEMEL AMACLARI-

a)BETIMLEME:kosullarin saptanmasi
b)ACIKLAMA:temel ilke ve teorilerilerin olusturulmasi
c)YORDAMA:davranislarin onceden tahin edilebilmesi
d)KONTROL:davranislarin istenen duzeye ve bicime getirilmesi
***p***oloji BIYOLOJI,FIZYOLOJI,BIYOKIMYA,SOSYOLOJI,ANTRPOLOJI,VE EKONOMIYLE ICICEDIR..
PSIKOLOJININ DALLARI
A)DENEYSEL PSIKOLOJI:1879 wilhem wundt.
deneysel calismalrin cogu duyum algi gudu ogrenme bellek ve davranisin fizyolojik temelleri ile ilgili
2 onemli alt dali var.
1.fizyolojik:biolojik temelleriyle
2.karsilastirmali:zoolojiyle ilgili
B)GELISIM PSIKOLOJI:canlinin dogumundan olumune kadar biyolojik ve p***olojik dei***likleriyle ilgili
C)SOSYOL PSIKOLOJI:insanlarin toplumsal ortamdan nasil etkilendini inceler

***yani PSIKOLOJI BIREY DAVRANISI SOSYOLOJI GRUP DAVRANISI ILE ILGILIIDIR..
D)UYGULAMALI PSIKOLOJI:
1.KLINIK PSIKOLOJI:davranis bozukluklari kisiliin gelismesiyle ilgili
2.OKUL VE EGITIM PSIKOLOJISI:verimli ogrenme ortamlarinin arastirilmasi
3.ENDUSTRI VE ORGUT PSIKOLOJIISI:endustri ve isletmelerde kisilerin birbirleriyle ,isletmeyle,teknoloji ve arac gerecle
4.DANISMANLIK PSIKOLOJI;egitim kurumlarindaki ogrencilerin bireysel ve egitim_ogrenme iliskin sorunlariyla
5.p***ometri p***oloji:p***oloji davranisin degerlendirilmesi ve olculmesi matematiksel yontemlerin p***olojiyle uygulanmasi
PSIKOLOJININ YONTEMI
1.BILIMSEL ARASTIRMALARYLA ILGILI TEKNIKLER
AMAC:OZETLEMEK, SINIFLANDIRMAK,BIRBIRIYLE ILGILI YADA ILGISIZ DAVRANISSAL OLAYLARI INCELEMEK..
YONTEMLERI:
1.DOGAL GOZLEM:eneski verileri toplar
2.sistematik
3.testler:guvenilir ve gecerlilik olmali.
4.anket
5.mulakat
6.waka incelenmesi

2.DENEYSEL ARASTIRMALAR
AMAC:DAVRANISLARIN NEDEN VE SONUCLARINI ORTAYA KOYMAK..BUNU SAGLAYAN ISLEMLER;
1.BAGIMSIZ DEGISKENI DEGISIMLEME:BAGIMSIZ DEISKEN=BELIRLEYICI DEISKENDIR. BU SISTEMMATIK OLARAK DEISEREK DAVRANISI MEYDANA GETIRIR.
2.DEGISIMLEMENIN BAGIMLI DEGISKENEOLAN ETKISINI GOZLEMLEME:DENEYDE ETKILENMESI BEKLENEN DEGISKENE BAGIMLI DEISKENDIR. BAGIMLI DEISKEN=DAVRANIS
3.DIGER DEGISKENLERI KONTROL ETME:BIR DENEYDE NEDEN SONUC ARASINDANDAKINI BASKA BI DEISKEN ETKILEYEBILMESI.(BAGIMLI VE BAGIMSIZ DEISKEN ARASINDA YANI)
3.KORELATIF ARASTIRMALAR:BAGIMLI VE BAGIMSIZ DEISKEN ARASINDA AYRIMIN OLMADIGI DURUMDA KULLANILIR.
DOGADA KENDILIKLEIRNDEN OLAN VE KENDILIKLEIRNDEN DEISIM GOSTEREN DURUMLARDIR.
BUNUN YAPILMASI ICIN: incelenmek istene deisken belirlenir
iliskinn derecesi
davranislarn betimlenmesi
YASAM BOYU GELISIM
GERONTOLOJI: YASLILIK BILIMIDIR
gelisim p***ologlari insani fiziksel bilissel kisilik sosyal gelisim olarak incelerm
DAVRANISLARIN GELISMESINDE BIYOLOJIK VE CEVRESEL FAKTORLER
2 SORU UZERINDE ARASTIRMALAR MEVCUT. 1GELISIM KALITSALMI CEVRESELMI
2.GELISM HAYAT BOZYU DEVAM EDERMI yoksa farkli donemlerdemi?

kalitimin gelsim uzerindeki etkileri :eek:lgunlasma
cevrenin gelism uzerinde etkileri:eek:grenme ve sosyallesme(sosyallesme deger inanc tutum orf adet vb gibi)
DAVRANISIN GELISIMINI ACIKLAMAYA YONELIK KURAMLAR:
1. UYARICI DAVRANIS (U_D) KURAMI:CIKOLATA ISTEYEN BI COCUN ANNESINE AGLAYARAK BU ISTEYINI KABUL ETTIRMESI GIBI..
bu kuram cocuklarin konusmayi nasil ogrendikleri ve hic duymadiklari seyleri nasil solediklerini aciklamalari hakkinda yetersizdir.
2.SOSYAL OGRENME KURAMI:CEVRESEL ETKENLERE BAGLIDIR DAVRANIS KAYNAGIINI GOZLEYREK OGRENME TAKLIT VE OZDESIMDIR.
DONEM KURAMLARI VE GELISIM DONEMLERI
KRITIK DONEM:ONEMLI SONUCLARI OLAN DONEMDIR.
DONEMLER :BASKIN OLMALI,NITELIK OLARAK DIER DONEMLERDEN FARKLI OLMALI,TUM COCUKLAR GELISIM DONEMLERNI AYNI NDA OLMASADA AYNI ANDA GECMELIDIR.
FREUD A GORE KISILIIN TMELINI ILK 5 YIL OLSTURO.
PSIKOSEKSUEL GELISIM ICGUDUSEL DURTULERLE TOPLUMSAL ENGELLER ARASINDAI CATISMALARDAN KAYNATLANIO <FREUDUN SAVUNMASI>
ERIK E GORE :pSIKOSOSYAL GELISIM =CEVRESEL FAKTORLER
PAIGET:BILISSEL GELISIM 4 DONEMDE OLUSUR.
*DUYGUSAL _MOTOR DONEMI:0_2 YAS <NESNE DEVAMLILIGI>
*ISLEM ONCESI DONEM:2_7 YAS
*SOMUT ISLEMSEL DONEM 7_11
*FORMEL ISLEMSEL DONEM :11_..

***ERIKSONA GORE TEML GUVEN DUYGUSU ORAL DUYGUSAL DONEMDE GERCEKLESIR..

GUDULER VE DUYUMLAR.

GUDU:davraisis baslatan davranisin yon ve devamliiigni belirleyen bieye ait icsel gucdur.
dousdan gelen su icme gudusu gibi.
sonrada nkazanilan ise basarili olmak itibar vs.
icsel guduleyiciler:aclik ve susuzluk
dissal guduleyiciler:pismekde olan bi yemegin kokusu aclik duygusunu uyandirmasi
GUDULERIN SINIFLANDIRILMASI
1/BIRINCIL GUDULER:DOUSDAN GELIR 3 GRUPDADIR.
*FIZYOLOJIK KOKENLI
*CINSELLIK VE ANALIK GIBI FIZYOLOJIK KOKENI OLAN ANCAK BU KOKENDEN BAGIMSIZ DEVAM EDEN GUDU
*FAALIYET VE MANIPULASYON GUDULER (MERAK ARASTIRMA KURCALAMA VS)
2/SOSYAL GUDULER:SONRADAN KAZANILAN GUDULERDIR. BAGLANMA VE BASARMA GUDUSU GIBI.

*** GUDU HIYERARSISSI***
FIZYOLOJIK
GUVENLIK
BAGLANMA SEVME
KENDINE GUVEN BASARISI
KENDINE GERCEKLESTRME
DUYGULAR
DUYGULARIN FIZYOLOJIK YONU
DUYGULARIN FIZYOLOJIK YONU ARRTIKCA FIZYOLOJIK TEPKILERINDE SIDDETI ARTAR!!!!
FIZYOLOJIK TEPKILER =SINIR SISTEMI
PERIFERIK SINIR SISTEMI:BEYIN VE OMURILIGI VUCUDUN DIER KISMLARINA BAGLAYAN SINIR BAGIDR.
PERIFERIK 2 YE AYRILIO
OTONOM VE SOMATIK
otonom kalp atisi sinir sistemi ic salgi bezi faliytleri dir.somatik iskelet ve kas hareketleridir.
otonomda 2 ye ayrilio
sempatik parasempatik
sempatik vucudun gereken davranisi yapamaya hazir olmasi parasempatik de vucudun olustrduu tepki sonucu normal hale donmesidir.

duygularin ifade yonu :yuzifadeleri cikartilan sesler vs..
duygusal yasanti yonu:korku ofke mutluluk gibi
PSIKOMATIK BOZUKLUKLAR:UZUN SURELI DUYGUSAL GERILIMLERDEN KAYNAKLANAN MIDE ULSERI KAL DAMAR RAHATSIZLIKLARIDIR
DUYUM VE ALGI
DUYUM:cevremizzdeki uyaricilarin sinir akimi haline donusturulerek beynimize ulastirilmasi
ALGI:duyumlarin anlamdirilmasidir
alginn 4 ozelli vardir

*secicilik=dikkat
dikkati belirleyen uyarici yapisina iliskin etmenler;
*kontrast(zitlik)
*siddet ve buyukluk
*hareket
*tekrar
*gariplik ve yenilik
DIKKATI BELIRLEYEN BIREYSEL ETKENLER
*BEKLETILER:salonda misafirlerilere oturan annenin aglayan bebeginn sesini duyma olasilii yuksektr.
*IHTIYAC:buzdolabi almak isteyen kisinn dier reklamlra ilgisin olmamasi
*ILGILER
*OGRENME
**DEISMEZLIK:BUYUKLUK RENK PARLAKLIK DEISMEZLII GIBI ASINA OLDUMUZ NESNELERDE BOLE FARLILIKLAR GORUNSEDE AYNI ALGILANIRLAR,
**ORGUTLENME:MUZIKTEKI NOTALAR DEIL BUTUNLUK OLAN EZGI I ISITIRIZ,
3 SEKILDIR;
.SEKIL-ZEMIN ALGISI:DUVARDAKI TABLO SEKIL DUVAR ZEMINDIR
.GRUPLAMA:YAKINLIK BENZERLIK DEVAMLILIK
.TAMAMLAMA
DERINLIK ALGISI:3 BOYUTLU ALGILAMADIR .TEK GOZLE ELDE EDILEN IPUCLARINA MONOKULER
2 GOZLE ELDE EDILENE ISE BINOKULERDIR
MONOKULER IPUCLARI
*GOLGE
*ARAYAGIRME
*ACIKLIK
*DOGRUSAL PERSPEKTIF
*GORELI YUKSEKLIK
BINOKULER IPUCLARI>
AGTABAKASAL FARKLILIK
KONVERJANS
ALGI YANILMALAR <__>
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
Davranış Bilimleri Özetler

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

Çalışma yada iş sosyolojisi anlamına gelen sanayi sosyolojisinin inceleme alanlarından biri verimliliktir.

Bilimsel araştırmanın sahip olması gereken özellikler: Nesnellik,Doğruluk ve tekrar,Basitlik ve açıklık,Sınırlılık

Platon'a göre birey, içinde yaşadığı devletin karakterini taşır. Politika, Platon'nun en önemli çalışmasıdır.

Ziya Gökalp'in görüşlerini benimsediği batılı düşünür E.Durkheim'dir.

Babalık kazanılmış bir statüdür.(Statü, bireyin toplum içindeki pozisyonudur.)

Avcı ve toplayıcı toplumların özellikleri: Politik kurumların olmaması, Bireylerin eşit olması, Kararların grup tartışmaları sonucunda alınması, Göç olgusunun yoğun olması, Zenginlik mal ve mülk sahipliğinin yok denecek kadar az olması.

Toplum içinde özel bir yaşam biçimi, Zevkleri ve alışkanlıkları olan küçük bir grubun sahip olduğu kültüre yüksek kültür denir.

İnsanların iletişimlerinin ve kültürü iletmelerinin kaynağı semboldür.

Toplumsallaşma bir etkileşim sürecidir.Birey ve toplum arasında bir bağ oluşturur.İnsanca davranışları öğrenme sürecidir.Belirli bir kişilik kazanma yöntemidir.

Bilim adamlarına göre yetiştirme yurtlarında yetişen çocuklarla normal aileler yanında yetişen çocuklar arsındaki farklılığın en temel nedeni sosyal iletişimsizliktir.

Yığın, birbirleriyle bir ilişkide bulunmayan ancak geçici bir nedenle yer işgal eden iki veya daha çok sayıdaki insanlardan oluşur.

Bir öğrenci kulübüne üye öğrenciler yığın değildir.

Sendikalar, şirketler, bankalar, birlikler ikincil gruba(resmi grup) örnektir.

Sosyologların aile ve evlilik biçimlerini incelerken belirledikleri temel kategoriler: Eş sayısı, grup ilişkileri, otorite ilişkileri, çiftlerin yerleşimi, soy ve secere ilişkileridir.

Mutlu bir evliliğin koşulları: Eşi bir birey olarak sevme, evliliğin kutsal olduğuna inanma, eşi kendine yakın bir arkadaş olarak görme, yaşanan krizleri olumlu yaklaşımlara bakma.

Kast sisteminin dayanağı dindir.

Modern toplumların özellikleri: Düşük dini bağlılık düzeyi, kentsel yerleşim, küçük aile, düşük bebek ölüm oranı.

SOSYOLOJİ

İnsanların grup içi davranışlarına ilişkin bilimsel çalışmalar yapan ve bireylerin davranışlarını etkileyen toplumsal güçleri inceleyen bilim dalı SOSYOLOJİ'dir.

Bilim adamının; gerçeğe mümkün olduğu kadar yaklaşmaya çalışması,bulguları aslına uygun şekilde söylemesi, incelediği olayları koşullara uygun şekilde tanımlaması, bilimsel araştırma ilkelerinden DOĞRULUK ile ilgilidir.

Bir toplumda yer alan bireylerin birbirlerini etkilemelerini, karşılıklı ilişkilerini ve bu ilişkileri nasıl gerçekleştirdiğini inceleyen sosyolojik yaklaşım ETKİLEŞİMCİLİK yaklaşımıdır.

Toplumsal yapıyı oluşturan parçalar: Kültür, Toplumsal sınıf, Statü, Rol, Grup, Kurumlar

Başarılı bir evliliği sağlayan koşullar: Eşi kişi olarak sevmek, Eşi yakın bir arkadaş olarak görmek, Evliliğin kutsal olduğuna inanmak, Eşin düşünce ve amaçlarına saygılı olmak.

TALCOT PARSONS yapısal-fonksiyonel yaklaşımın en önemli temsilcilerinden biridir.

Kültürün temel özellikleri: Kültürün toplumsal bir ürün olması. Dil sayesinde aktarılması. Öğrenilerek kazanılması. Her toplumun kendine özgü olması.

Saklambaç oynayan arkadaşlar toplumsal bir GRUP oluşturur.

Toplum içinde arzulanan ve nadir olarak bulunan ödül, kaynak ve imtiyazlara ulaşma çabasına sosyoloji biliminde TOPLUMSAL TABAKALAŞMA adı verilir.

Toplumsal gruba ait özellikler: Sürekliliğe sahip olması. Üyeler arasında ilişkiler bulunması. Üyelerin ortak amaçlarının olması. Üyeler arasında etkileşim olması.

Toplumsallaşmayı en etkili ve verimli olarak sağlayan kurum EĞİTİM kurumudur.

Ana, baba, erkek çocuklarla, evlenmemiş kızlar ve evlenen oğulun eş ve çocuklarından oluşan, otoritenin en yaşlı erkekte olduğu aile biçimi BİRLEŞİK AİLE biçimidir.

Çok sayıda küçük, çekirdek ailenin aynı çatı altında oturmasıyla oluşan ve akrabalık bağlarının çok kuvvetli olduğu aile tipi GENİŞ ailedir.

Suçu insan varlığının normal bir parçası olarak gören ve hatta bu tür davranışların toplumun düzenliliği açısından olumlu sonuçları olduğunu savunan kuramsal yaklaşım YAPISAL BASKI KURAMIdır.

Tabakalaşmanın toplumsal bir zorunluluk olduğunu öne süren kavram FONKSİYONALİST (Görevselci) kuramıdır.

19.yüzyılın başlarında bazı insanların suça eğilimli olarak doğduklarını ileri sürerek, sosyal öğrenmenin sapkın davranışlar üzerinde etkili olduğunu savunan ve bunların biyolojik olarak dejenere olduğunu söyleyen kriminolog Cesare LAMBROSU'dur.

Ekolojinin kanunları: Herşey birbiriyle ilişkilidir. Hiçbir şey bedava değildir. Doğada hiçbir şey yok olmaz. Doğa, her şeyi iyi bilir ve iyi yapar.

TEKNOLOJİK BAĞLILIK kavramı, bilimde her teknolojinin kendinden önceki teknolojinin yarattığı sorunları çözümlerken, kendisinin de yeni sorunlara yol açtığını vurgular. (Alvin Weinberg)

PSİKOLOJİ

Psikoloji biliminin temel amaçları: Betimleme, Açıklama, Kontrol, Yordama

Gelişim psikologları, öğrenme olmaksızın, kalıtsal olarak belirlenmiş büyüme örüntüsüne OLGUNLAŞMA adını verirler.

Deneysel psikolojinin önemli iki alt dalı: Karşılaştırmalı psikoloji, Fizyolojik Psikoloji.

Fizyolojik bir ihtiyacın psikolojik sonucuna DÜRTÜ denir.

Dikkati belirleyen uyarıcı özellikler: Kontrast, Hareket, Tekrar, Şiddet ve büyüklük.

Yaşantılar yoluyla davranışlarda meydana gelen oldukça uzun süreli değişmelere ÖĞRENME denir.

Nedeni belli olmayan korkulara KAYGI denir.

Bir kapıyı açarken hangi açıdan bakarsak bakalım dikdörtgen şeklinde görürüz. Bu durum algı özelliklerinden ŞEKİL DEĞİŞMEZLİĞİ'ne örnektir.

Yürüme davranışı, bir ayağı biraz kaldırma, öne doğru uzatma, bu ayağı yere basma, sonra aynı hareketleri öteki ayakla yapma gibi küçük birimlerden oluşur. Bu örnekte olduğu gibi bir davranışın küçük birimlerine DAVRANIM denir.

Bir tür uyma davranışı olan benimseme üzerinde araştırma yaparak, grup normlarının oluşmasını açıklayan bilim adamı MUZAFFER ŞERİF'tir.

Analık, Açlık, Cinsellik güdülerinin bilinen bir fizyolojik temeli vardır.

İnsan güdülerinin evrensel bir hiyerarşi olduğunu ilk öne süren bilim adamı MASLOW'dur.

Dağların puslu havalarda uzaktaymış, güneşli havalarda ise yakındaymış gibi görünmesi monoküler ipuçlarından AÇIKLIK ile ilgilidir.

Bilişsel öğrenme kuramının savunduğu görüşler: Öğrenme, amaca ulaşabilmek için gerekli yolları bulma, bir tür problem çözmedir. Öğrenme, bilgi işleme tarzında meydana gelen değişikliktir. Öğrenmeyi, uyarıcı-davranım ilişkisi şeklinde küçük parçalara ayırarak incelemek uygun değildir. Öğrenmeyi anlayabilmek zihinsel süreçlerin incelenmesiyle mümkündür.

Kişiliği tanımlarken dikkate alınan özellikler: Biriciklik, Tutarlılık, Psikolojik işlevsellik, Süreklilik.

Psikoanalitik kuramda, bilinç altının kolayca hatırlanabilir kısmına BİLİNÇ ÖNCESİ denir.

Bireyin, aile ve yakınlarına herhangi bir bağlılığının olmaması, suçluluk ve ahlak duygularından yoksun olması, kendi çıkarlarına göre hareket etmesi, sebatsız ve sorumsuz olması, SOSYOPATİ davranış bozukluğuna örnektir.

Şizofreni türleri: Basit tip, Paranoid tip, Katatonid tip, Hebefrenik tip.

Uyma davranışını belirleyen bireysel özelliklerden uyumu olumlu yönde etkileyenler: Bağlanma ihtiyacının yüksek olması. Kendine güvenin az olması. Otoriter tutumlara sahip olunması. Grubun çekici bulunması.

Kendine yeni araba satın alan birey, diğer marka arabaların reklamlarına daha az duyarlı olur. Tutum değiştirme (Cari Hovland) ile ilgili anlatılan durum BAĞLANMA hedefinin özelliğine örnektir.

Edimsel koşullama, çağdaş öğrenme psikologlarından B.F.Skinner tarafından ortaya atılmıştır.

BANDURA, gözlem, taklit ve özdeşimin sosyal öğrenmedeki önemi üzerinde durmuştur.

Acil yardım gerektiren bir trafik kazasına çok sayıda insanın tanık olmasının, bireyin kaza geçiren insanlara yardım etme olasılığını azaltmasına TANIK ETKİSİ denir.

Tutumlarda, bir bilgi kaynağının güvenilir olarak algılanıp algılanmayacağını belirleyen en kritik faktör NİYET'tir.

Hedefin özellikleri: Tutumun kuvvet derecesi. Bağlanma. Kendilik değeri. Zeka.

Psikolojik testlerde bulunması gereken en önemli iki teknik özellik: Geçerlilik ve güvenirlik.

Bir testin hatalardan arınık ve istikrarlı olarak ölçme yapabilme niteliğine GÜVENİRLİK denir.
 

BospHoruS

Özel Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
639
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
İstanbul
DAVRANIŞ BİLİMLERİ 11.ÜNİTE Güdüler ve Duygular

Güdüler ve Duygular

Güdü kavramın tanımlayarak, güdüsel davranışların oluşumuna etki eden içsel ve dışsal güdüleri açıklamak Güdüler ve duygular davranışlarımızı belirleyen temel süreçler arasında yer alır. Güdü, bir davranışı başlatan ve bu davranışın yön ve sürekliliğini belirleyen içsel (bireye ait) bir güç olarak tanımlanmakta; bir güdü tarafından başlatılıp, yönlendirilen davranışlara güdüsel davranışlar denmektedir. Güdülerin hedeşeri olumlu veya olumsuz olabilir.Olumlu hedeşer yaklaşmak, olumsuz hedeşer kaçınmak istediğimiz hedeşerdir. Ayrıca, bazı hedeşer doğuştandır, bazı hedeşer öğrenme yoluyla sonradan ortaya çıkar. Güdülerin doğuştan gelen hedeşerine birincil hedeşer denir.

Bilinçdışı güdülenme kavramını tanımlayarak, güdüleri en yaygın kullanılan sınışandırma şekliyle (birincil güdüler ve sosyal güdüler) açıklamak ve güdülerin davranışlarımızı yönlendirmedeki hiyerarşisini incelemek Güdüsel davranışlarımızdan bazıları fizyolojik ihtiyaçlarımızla ilgilidir. Bazı güdüsel davranışlar ise çevresel uyarıcılar tarafından başlatılır. Güdüsel davranışların başlamasına yol açan fizyolojik kökenli nedenlere dürtü, çevresel uyarıcılara da özendirici adı verilir. Güdülerimiz, birincil güdüler ve sosyal güdüler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Birincil güdüler birincil hedeşeri olan öğrenilmemiş güdülerdir. Sosyal güdüler öğrenme yoluyla kazanılan ve diğer insanlarla ilgili olan güdülerdir.Duygu kavramını tanımlayarak; duyguların güdüsel davranışlarımızla olan ilişkisini açıklamak Duygular, hem güdüsel davranışlara eşlik eden hemde güdüsel davranışlar başlatabilen süreçlerdir. Duyguların fizyolojik yönü, ifade yönü ve yaşantı yönü olmak üzere üç yönü vardır. Duygularımıza bir takım fizyolojik tepkiler eşlik eder. Duyguların şiddeti arttıkça, fizyolojik tepkilerin şiddeti de artar. fiiddetli duygulara eşlik eden fizyolojik tepkilerin bazıları kolayca farkına varabileceğimiz kadar belirgindir. Duygularımızın ve duygularımıza eşlik eden fizyolojik tepkilerin ortaya çıkmasında sinir sistemimiz önemli bir rol oynar. Duygularımıza eşlik eden fizyolojik tepkiler doğrudan doğruya gözlenmeleri mümkün olmayan tepkilerdir. Bu tepkilerin yanı sıra, duygularımıza doğrudan doğruya gözlenebilen bazı davranışlar eşlik eder. Duygularımızı ifade edici niteliği olan bu davranışlar, bir dereceye kadar kontrolümüz dışında ortaya çıkmaktadır. Duygu ifade eden davranışların en yoğun olduğu bölge yüzümüzdür. Yüz ifadelerinin yanı sıra, duygularımız zaman zaman bazı beden hareketleri, jestler ve çıkarılan seslerle de ifade edilmektedir. Duygular, aynı zamanda, bizim farkında olduğumuz, hissettiğimiz yaşantılardır. Tüm duyguları temelinde yatan fizyolojik koşullar aynı olmasına rağmen, değişik duygular yaşamamız mümkün olmaktadır. Bunun nedeni duygusal yaşantılarımızın çoğunlukla, belirli bir ortamda, dış çevreden gelen uyarıcılar tarafından başlatılmasıdır.
 

serginho

Yeni Üye
Katılım
10 Nis 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
eline sağlık güzel bi çalışma olmuş desteklerin için teşekkürler..

serginho
 

serginho

Yeni Üye
Katılım
10 Nis 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ellerine sağlık

Teşekkürler eline emeğine sağlık sağol.

serginho
 

rioter_eagle

Yeni Üye
Katılım
25 Nis 2008
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Davranış Bilimleri ünite: 9 ve 10

ünite 9

PSİKOLOJİ BİLİMİNE GİRİŞ

Psikoloji biliminin uzun bir geçmişi vardır.18. yy'la kadar psikoloji felsefenin kapsamı içerisinde yer almıştır.Wilhem Whunt ilk psikolojik labaratuvarı kurmuş ve onun çalışmaları sonucu psikoloji bağımsız bir bilim olarak kabul etmiştir...

Günümüzde Psikoloji,insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır.
Davranış,bir organizmada yer alan ve bir organizma tarafından yapılan her türlü eylemdir..

Psikolojide incelenen davranışların nesnel olarak gözlenip ölçülebilmesi amaçlanır.Bu davranışlar 3 grupta toplanabilir:

a) Gözlemci tarafından doğrudan doğruya,dolaysız biçimde gözlenebilen davranışlar:Organzimanın çeşitli hareketleri,jest ve mimikler ile konuşma bunlara örnek olabilir.Bunlar gözlemci tarafından kolayca gözlenebilir ve sayısal olarak ifade edilebilir.Bu özlelliklerden dolayı psikolojide incelenen davranışlar daha çok bu gruptandır.

b) Dolaylı olarak gözlenebilen davranışlardan vardanabilir( tahmin edilebilir,çıkartılabilir).Bu gruptaki davranışlara örnek olarak problem çözme,akıl yürütme,duygu ve heyecanlar gösterilebilir.

c) Yukarıda belirtilen davranışların temelinde yatan sinir sistemi faaliyetleri ve fizyolojik süreçler:Bunlara nörofizyolojik faaliyetler denir.Nörofizyoloji faaliyetlerin gözlenmesinde çeşitli araç ve teknikler kullanılmaktadır.Bu grupta incelenen konular arasında duyguların nörofizyolojik temelleri bir davranışa bağlı olarak duygu organlarında ve kaslarda meydana gelen faaliyetlerde bulunur.

Psikoloji biliminin temel amaçları:

1:BETİMLEME:Birbiriyle ilişkili olan yada olmayan davranışların ve davranışları belirleyen koşulların saptanmasını içerir.Söz konusu ilişkiler araştırmalarla ortaya konulur.Betimleme ayrıca,davranışların ortak özelliklerine göre sınıflandırılmasınıda içerir.
2:AÇIKLAMA:Bu amaç,davranışları açıklayan genel ilkelerin ve kuramların oluşturulmasını içerir.Bu gibi genel ilke ve kuramların temelinde,betimleme amacına hizmet eden araştırmalar bulunur. Davranışları anlamak betimleme ve açıklama amaçlarının geçekleşmesi ile mümkün olur.
3:YORDAMA:Bu amaç davranışların önceden tahmin edilebilmesi ile ilgilidir.Yordamalar,araştırmalardan elde edilen bulgulara,temel ilke ve kuramlara dayanır.
4:KONTROL:Bu amaç,davranışların seçilen bir düzeye veya istenen bir biçime getirilmesini içerir.Davranışların kontrolü işlemide yine araştırma bulgularına,temel ilke ve kuramlara dayanır.

Psikoloji bilimi,gerek kendimize ve gerekse başkalarında gözlediğimiz bazı davranışları anlamada bize yardımcı olabilir.Psikoloji,canlıları bir biyolojik yapı oalrak ele alan ve bu yapıyı inceleyen biyolojik bilimlerle
ve canlıları bir sosyal ortam içinde ele alan sosyal bilimlerle ilişki içindedir.

Deneysel çalışmaların çoğu davranışın fizyolojik temelleri,duyum algı,güdü,öğrenme ve bellek gibi konuları kapsar.
Deneysel psikolojiyle ilgili önemli iki alt dal:

1)FİZYOLOJİK PSİKOLOJİ: Psikolojinin dalları arasında, ilgi konuları ve inceleme yöntemleri yönünden ,biyolojik bilimlere en yakın olanıdır.Bu alt dalda davranışın biyolojik temellerinin incelenmesi,çeşitli davranışların birbiriyle ilişkili yapı ve süreçlerinin belirlenmesi ve ilgili ilkelerle kuramların ortaya konması amaçlanır.Bu alt dalda sürdürülen çalışmaların büyük kısmı sinir sistemi yapıları ile bu sistemin davranışa ilişkin süreçlerin in belirlenmesine yöneliktir.

2) KARŞILAŞTIRMALI PSİKOLOJİ: Bu alt daldaki psikologlar en basit canlılardan karmaşıklara doğru gidildikçe davranışlarda görülen evrimsel farklılıkları inceler.bunlara göre davranışa ilişkin temel ilkeleri bulmanın ve kuramlar oluşturabilmenin en uygun yolu, bu evrimsel farklılıkları karşılaştırmalı olarak izlemektir.Doğal olarak bu alt daldaki psikologların çalışmaları biyolojik bilimlerle özellikle zooloji ile yakından ilişkilidir.

Sosyal Psikoloji; bireylerin davranışlarının sosyal ortamdan nasıl etkilendiğini ve bireylerin sosyal ortamı nasıl değiştirmeye çalıştığını inceler.Sosyal psikologların günümüzde en çok ilgilendiği konular arasında bireyin sosyalleşmesi; gruplar,grup yapısı ve grup üyelikleri, grup içinde birey; tutumlar,tutumların gelişmesi ve değişmesi, liderlik ve dil-iletişim gibi konular arasında sayılır.

Gelişim Psikolojisinde; organizmanın davranışında döllenmeden ölümüne kadar tüm yaşam boyunca, gözlenen biyolojik ve psikolojik değişiklikler incelenir.

Uygulamalı Psikoloji;Psikolojinin değişik uygulama alanları gelişmiştir.Bunlardan ülkemizde en önemli görünenler:

a)Klinik psikolojisi: Psikolojinin en yaygın ve en eski uygulamalarından biridir..bu daldaki psikologlar bir yandan kişiliğin gelişmesi ve bunu etkileyen etmenler (kişilik psikolojisi) ile normalden ayrılıklar gösteren davranışlar yada davranış bozuklukları ( psikopatoloji ) üzerinde araştırmalar yaparlar.Psikiyatrist tıp kökenli bir eğitimden, klinik psikolog ise psikolojik kökenli bir eğitimden geçer.

b) Okul ve Eğitim Psikolojisi: Eğitim psikologları, genelde verimli öğrenme ortamlarının araştırılması ve araştırma bulgularının eğitim ortamlarında uygulanması sorunları üzerinde çalışırlar.

c)Endüstri ve Örgüt Psikolojisi: İşletmelerin verimli çalışabilmeleri ve ürünlerini, hizmetlerini ilgililere kabul ettirip ulaştırabilmelerinde insan etmeniyle ilgili olan konuları araştırı.Ayrıca endüstri ve işletmelerde kişilerin bir biriyle işletmeyle teknoloji ve araç gereçle iletişim konularınıda inceler..

d)Danışmanlık Psikolojisi: Her derecedeki eğitim kurumlarında öğrencilerin eğitim-öğretime ilişkin ve bireysel sorunlarıyla ilgilenen bu alt dal,bir yandan okul psikolojisiyle,öbür yandan klinik psikolojisi ilede yakından ilişkilidir.Öğrencilerin sorunlarını belirlemeye,onların kendilerini daha iyi tanımalarına ve bireysel sorunlarının çözümünde yardımcı olurlar,eğitim ve mesleki konularda öğrencilere danışmanlık ve rehberlik yaparlar.

Psikometrik Psikoloji; Psikolojinin bu dalı, davranışın ölçülmesi ve değerlendirilmesi, istatistik ve matematiksel teknik ve yöntemlerin psikolojiye uygulanması davranışın açıklanmasında ve yordanmasında yararlanabilecek matematiksel modellerin geliştirilmesi gibi konularla ilgilidir.

PSİKOLOJİNİN YÖNTEMİ
a)Betimsel Araştırmalar ve İlgili Teknikler : Betimsel teknikler,davranışları özetlemeyi,ortak özelliklerine göre sınıflandırmayı ve birbiri ile ilişkili yada ilişkisiz davranışsal olayları belirlemeyi amaçlar.

b) Doğal Gözlem: Canlılar,doğal ortamlarında ve araştırıcının her hangi bir müdahelesi olmaksızın gözlenir.En eski veri toplama tekniklerinden biridir doğal gözlem.

c) Sistematik Gözlem: Canlılar araştırmacının belirlediği koşullar altında gözlenir.Ayrıca sistematik gözlemde araştırmacının ilgilendiği belirli bir konu vardır.Buna göre davranışlar bir elemeye tabi tutulur ve sadece konu ile ilgili olan davranışlar gözlenir,psikolojinin tüm dallarınıda sık olarak kullanır.

d)Testler: Belirli davranışları veya bu davranışla ilgili özellikleri ölçmede kullanılan araçlardır.
Geçerlilik, bir ölçü aracı olarak testin ölçmeyi amaçaladığı özelliği ne derecede ölçebildiğini; güvenirlik ise testin değişik uygulamalarda
Ne dereceye kadar tutarlı ölçme yaptığını gösterir.

e)Anket (soru listesi): Anketler; kişilerin belirli konulardaki tutumlarını düşünce ve duygularını önerilerini saptamak üzere hazırlanmış soru listesidir.

f)Mülakat: Bireylerin duygu,düşünce ve davranışlarını saptamada, onarlı yakından tanımada kullanılan bir tekniktir.Mülakatın özelliği,birey hakkındaki bilginin yüzyüze bir ilişki ve sözleşme iletişim yoluyla elde edilmesidir.

g)Vak’a İncelemesi: Daha çok uygulamalı dallara özgü bir tekniktir.Vak’a incelemesinde,bireyin geçmişi,ailesi ve çevresindeki kişilerle ilişkisi,sorunları ve benzeri diğer konular hakkında bireyin kendisinden ve diğer kaynaklardan veri toplanır.

h)Deneysel Araştırmalar: Deneysel araştırmaların temel amacı,davranışın nedenlerini ve ön belirleyicilerini saptamaktır.
1)Bağımsız değişkeni değişimleme:Bir deneyin denencesinde (hipotezinde) belirli bir nedenin belirli bir sonucu doğurduğu,neden-sonuç arasında belirli bir ilişkinin olduğu iddia edilir.Bu denenceyi test etmede,deneyci neden veya önkoşul olduğunu iddia ettiği değişkeni yada değişkenleri bir laboratuar ortamında meydanagetiri ve onu değişik değerler vererek,sistematik olarak değiştirir.Bu işleme değişilmeme( manipülasyon),değişimlenen değişkene ise bağımsız değişken denir.Psikoloji araştırmalarında;çevresel,denek ve görev değişkenleri olmak üzere 3 bağımsız değişken türüne rastlanır.
2)Değişilmemenin bağımlı değişkene etkisini gözleme: Deneyci bağımsız değişkendeki değişimlemelerin sonuç olayı,yani davranışı nasıl etkilediğini gözler.
3)Diğer değişkenleri kontrol etme: Bir deneyde gözlenen sonucu bağımsız değişkenden başka değişkenlerde etkileyebilir.Deneyin düzenlenmesi aşamasında deneyci karıştırıcı etkide bulunabilecek değişkenleri belirle,bunların etkisini kontrol altında tutmaya çalışır.
Deneysel araştırmalar,bilimin 4 amacını da gerçekleştirebilme gücüne sahiptir.Neden-sonuç ilişkilerini ortaya koyan deneyler,davranışları betimleme amacını da gerçekleştirir.Deneysel çalışmalar kısıtlı laboratuar ortamında yapılır ve uzun zaman alır.Bu gibi durumlarda psikologlar korelatif araştırmalar yapmayı yeğler.

I ) Korelatif Araştırmalar: Korelatif araştırmalarda çevrede kendiliklerinden mevcut olan ve yine kendiliklerinden değişik değerler alan değişkenler incelenir.Korelatif araştırmaların bulguları davranışlarınbetimlenmesini sağlar.Bu bulgulardan hareketle,davranışların tahmin edilmesi de mümkün olur


ünite 10
YAŞAM BOYU GELİŞİM PSİKOLOJİSİ

Yaşam boyu gelişim: Döllenmeden ölüme kadar uzanan zaman boyutunda,yaşa bağlı olarak görülen düzenli ve birbirini izleyen değişimdir.

GELİŞİM PSİKOLOJİSİNDE BAZI TEMEL KAVRAMLAR
Gelişme ve Değişme; gelişim psikologları gelişme sürecini döllenme ile başlayıp yaşam boyu devam eden değişme ve hareket örtüsü anlamında kullanılır. Her gelişme bir değişmeyi beraberinde getirirken, her değişme mutlaka bir gelişmeye işaret etmeye bilir.

Gelişim Psikolojisinin Amacı
İnsan gelişimini incelemenin temel amacı, yaşam boyu devam eden değişim sürecini ve doğasını anlamaktır.Gelişim psikologları davranış ve yeteneklerde yaşa bağlı olarak meydana gelen değişimleri betimlemeye, açıklamaya, yordamaya ve kontrol altında iyi hale getirmeye çalışmaktadır.Gelişim psikologları insanı fiziksel, bilişsel,(cognitive) sosyal ve kişilik gelişimi olmak üzere 4 temel alanda incelemektedirler.

Davranışın Gelişmesinde Biyolojik ve Çevresel Etkenler
Gelişim kuramcılarının cevap aradığı temel sorular iki alt kategoride toplanabilir.
*Gelişim büyük ölçüde doğuştan getirilen kalıtsal özelliklerdenmi yoksa çevre tarafından mı etkilenir. ?
*Gelişim yaşam boyu devam eden sürekli bir süreç midir.? Yoksa bir seri dönemlerden mi oluşmaktadır.?

Katılımın Gelişim Üzerindeki Etkileri : Olgunlaşma;
Tüm canlı organizmalar kalıtsal bir plana göre gelişirler. Psikologlar kalıtsal plana göre büyüme ve gelişme sürecinden söz ettiklerinde olgunlaşma terimini kullanmaktadırlar.
Olgunlaşma, öğrenme olmaksızın kalıtsal olarak belirlenmiş büyüme örtüsüne göre doğal olarak gelişme anlamına gelir.

Çevrenin Gelişim Üzerindeki Etkileri: Öğrenme, Sosyalleşme;
Çevrenin davranış üzerinde uzun süreli değişikliklere neden olduğu temel sürece ‘’ öğrenme ‘’ denir. Öğrenme davranış biçiminde, duygularda ve düşüncelerde sürekli değişikliklere neden olan yaşantılardır..

Katılım ve Çevre Arasındaki Etkileşim
Katılım bir organizmanın ne olacağını değil, ne olabileceğini belirle. Bir organizmanın ne olacağı ise katılım ve çevre arasındaki etkileşime bağlıdır. Bireyin sergilediği hiçbir özellik, uygun kalıtımı ya da çevre olmadan oluşmaz. Zeka, mizaç ve kişilik gibi özellikler hem kalıtımın hem çevrenin bir ürünüdür.

DAVRANIŞIN GELİŞİMİNİ AÇIKLAMAYA YÖNELİK BAŞLICA KURAMLAR
Gelişim kuramcıları bireyin gelişimini açıklarken, çevrenin ve kalıtımın etkisi, bireyin gelişim sürecindeki rolü (aktif, pasif), gelişimin sürekli veya dönemler halinde oluşu ve kritik dönem kavramına verdikleri önem açısından farklılık göstermektedirler.
Gelişimin dönemler halinde oluştuğunu öne süren kuramcılar, yaşa bağlı olarak ani niteliksel değişmelerin ortaya çıktığını savunurlar. Örneğin; Freud, Erikson, Piaget, Kohlberg.
Öğrenme kuramcıları gelişimi çevre kalıtım tartışması açısından ele aldıklarında özellikle çevresel faktörlere ağırlık verdikleri görülmektedir. Uyarıcı – Davranış (U-D) kuramcılarına göre bir davranışın tekrar görülme olasılığını arttıran ya da azaltan en önemli etken, o davranıştan sonra gelen pekiştirmedir.
Yeni davranışçı yaklaşım ve sosyal öğrenme kuramı ile davranışçılığa yeni boyut getirilmiş ve ‘’ içsel ‘’ süreçlerden söz edilmeye başlanmıştır. Anılan revizyonlara karşın U-D kuramı, zihinsel süreçlerin anlaşılması için yeterli olmamış ve karmaşık insan davranışları, bilişsel psikoloji alanında yapılan araştırmalarla açıklanmaya çalışmıştır. Davranışçı öğrenme kuramlarına göre, öğrenme, uyarıcı ile davranışlar arasında kurulan bir bağdır.Bilişsel sözcüğü ise düşünme, anlama, akıl yürütme ve problem çözme gibi tüm zihinsel faaliyetleri ifade edebilmek için kullanılan bir terimdir.
Bilişsel kuramın odağı bilgidir. Bilişsel kuramcılar bilgi işleme terimini bilgisayar biliminden almışlardır.

Sosyal Öğrenme Kuramı
Davranışçılığın gelişmesine katkısı olan Hull’ un öğrencilerinden Mowrer Sears,Miller ve Dolard, hem U-D hem de psikoanalitik kurama dayalı olarak ‘’sosyal öğrenme ‘’kuramını geliştirmişlerdir. Sosyal öğrenme kuramına göre normal ve sapmış(aykırı) davranışların oluşması çevresel etkenlere bağlıdır.
Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına göre yeni davranışların kazanılmasında mutlaka bir problemle karşılaşılması ve problemin çözülmesi gerekmez. O davranışı sergileyen bir modelin gözlenmezi ve taklit edilmesi öğrenmede çok önemli rol oynamaktadır.
Freud’a göre saldırganlık, engellemenin bir sonucudur.
Bandura ve Walters’in bulgularına göre, yüksek düzeyde engellenme saldırgan davranışların pekiştirilmesi ve fiziksel ceza, saldırgan davranışların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.Sosyal kuralların içselleştirilmesi ‘’özdeşim’’ olarak da tanımlanır.

Dönem Kavramı ve Gelişim Dönemleri: Belirli özelliklerin ön plana geçtiği gelişim aşamalarına dönem adı verilir.Her ne kadar kesin çizgilerle ayırmamız mümkün değilsede en basit dönem sınıflaması, yaşa göre yapılandır.
Kritik dönem, gelişmede önemli sonuçları olan dönemleri ifade eder.

Dönem kavramı, belirli bir aşamada görülen gelişim problemlerinin uygun bir şekilde çözümlenememesi halinde, onu izleyen dönemdeki gelişimin engellenebileceğini belirtir.Dönemler :

*Var olan dönemdeki davranışlar başat(baskın) olmalıdır.
*Var olan dönemdeki davranışlar niteliksel olarak diğer dönemlerdekinden farklı olmalıdır.
*Tüm çocuklar gelişim dönemlerini aynı hızda geçmeseler de aynı sırada geçmelidirler.

Sigmund Freud ve Psikoseksüel Gelişim Dönemleri
Freud, kişiliğin temelinin yaşamının ilk 5 yılı içinde atıldığını vurgulamaktadır. Ona göre bireyler gelecekteki kişilik yapısını oluşturan psikoseksüel dönemlerden geçer.
Psikoanalitik kurama göre davranışlar, cinsellik ve saldırganlık olarak belirlenen içgüdüsel dürtülerle sosyal engeller arasındaki çatışmadan kaynaklanmaktadır.

FREUD’UN PSİKO-SEKSÜEL GELİŞİM KURAMI
Freud geliştirdiği kuram ile, yaşamın ilk altı yılına dikkati çekmiştir.Bu dönemdeki anne-baba tutumlarının çocuğun gelecekteki kişiliğini belirlediğine öne sürmüştür.
1. Oral Dönem
Bu dönem doğumdan itibaren başlar ve 1 yaşına kadar sürer.Bebek beslenme konusunda anneye bağımlıdır
Gereksinimleri annesi tarafından zamanında karşılanan bebek kendine güven ve bağımsız, gereksinimleri karşılanmayan bebek ise ileride kendine güvensiz ve bağımlı bir kişilik gelişir.
2. Anal Dönem
1 – 3 yaş arasındaki dönemdir.Bu dönemde çocuğa tuvalet alışkanlığı kazandırılır ve kendini denetim altına tutması öğretilmeye çalışılır.
Bu dönemde çocuğa ilgisiz davranma ya da aşırı baskıcı tutum çocuğun bağımsız davranmayan bir yetersiz olmasına neden olur.
3. Fallik Dönem
3 – 6 yaş arasındaki dönemdir.Bu dönem çocuğun cinsel kimliğinin gelişmeye başladığı ve erkek-kız arasındaki cinsiyet farlıklarını keşfettiği bir dönemdir.
Bu dönende sürekli sorular sorar, kendi cinsel kimliğiyle ilgili bilgiler edinmek ister.Çocukların soruları olabildiğince doğru cevaplanmalıdır.Bu durum onun cinsel kimliğiyle barışık olmasını sağlar.
4. Gizil Dönem
6 – 12 yaş arasındaki dönemdir.Bu dönemde örtüklük söz konusudur.Çocuk cinsel kimliği üzerinde fazla durmaz, onunla ilgilenmez.Cinsel dürtüler bastırılmış, sosyal olaylara yönelmiştir.
5. Genital Dönem
12 yaş ve sonrasını kapsayan dönemdir.Bu dönem bireyin ergenlik yıllarına denk gelir.Cinsel kimlik ve ona özgü roller gelişmeye başlar.

Erik H. Erikson ve Psikososyal Gelişim Dönemleri:
Erikson klasik psikoanalatik kurama bazı yeni görüşler eklemekle beraber temelde psikoanalatik kuramdan tam olarak ayrılmamıştır. Dönemler incelendiği zaman özde bir ayrılık olmadığı, ancak deyiş ayrılıkları ve bazı eklentiler bulunduğu görülür.

ERİKSON’UN PSİKO-SOSYAL GELİŞİM KURAMI
Erikson’da Freud gibi ilk yaşantıların önemini vurgulamış.Sekiz evrelik bir kuram öne sürmüştür.Her evrede bir takım gelişmeleri tamamlamakta, sorunları çözmekte ve evreye özgü bulanımı atlatmaktadır.
1.Evre: Güvene karşı güvensizlik
Bebeklik dönemine denk gelen bir evredir.Anne ve bebeğin davranışları birbirine uyumlu,anne davranışlarının yanında olduğunda güvenli bir kişilik, tam tersi durumunda ise güvensiz bir kişilik gelişir.
2.Evre: Özerkliğe karşı utanç ve kuşku
2 – 3 yaşları arasına denk gelen evredir.Bu dönemde çocuklar çevrelerini keşfetmeye eğilimlidirler.Eğer anne-babaların çocuklarının keşfetme isteklerine rehberlik ederler ve onlarla çatışmazlarsa çocuklar sağlıklı bir bağımsızlık duygusu geliştirirler, tam tersi durumda ise bağısızlık duyguları zedelenir.
3.Evre: Girişkenliğe karşı suçluluk
İlk çocukluk dönemidir. Bu dönemde çocuklar sürekli bir merak ve hareket halindedir. Girişkendirler ve sorgulayıcıdırlar. Eğer anne-babalar bu davranışları özendirirse çocuklar girişken ve aktif kişilik geliştirirler, tam tersi durumda ise çocuklar suçluluk duygusu yaşayacaklar.
4.Evre: Çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu
İlköğretim dönemine yani çocukluğa denk gelir. Okuma-yazma, yeni bilgilerin ve becerilerinin öğrenilmesi söz konusudur. Bu dönemde çocukların başarıları övülürse çalışkanlık duygusu geliştirilecektir, tam tersi durumda aşağılık duygusu geliştirecektir.
5.Evre: Kimliği karşı rol karmaşıklığı
Bu evre ergenlikle başlar, okulun bitmesi, iş sahibi olma ve evlenmeyle sonlanır. Bireyin kimliğinin oluştuğu bir evredir. Bu gelişim olumlu olursa başarılı bir kimlik gelişir, eğer bu bunalım olumlu bir biçimde aşılmazsa kimlik karmaşıklığı ortaya çıkar.
6.Evre: Yakınlığa karşı yalıtılmışlık
Bir önceki dönemdeki rol karmaşıklığı başarıyla çözmüş olan birey kişiler arası ilişkilerde ve karşı cinsle olan iletişiminde yakınlık kurabilecek ve mutlu olabilecektir.
Rol karmaşıklığı olumlu bir şekilde çözülmediği durumlarda, bireyin kendi kimliğiyle problemi olduğu için kişiler arası ilişkilerdeki yakınlıktan kaçınacak ve kendini yalnız hissedecektir.
7.Evre: Üretkenliğe karşı durgunluk
Orta yetişkinlik dönemini kapsar. Bu evre en uzun evredir. Bireyin en çok üretken dönemini kapsar.
Bu evrede mutsuz ve doyumsuz yaşantılar söz konusu olursa birey durgun, mutsuz ve gerileyişin olduğu bir dönem yaşar.
8.Evre: Bütünleşmeye karşı umutsuzluk
İleri yetişkinlik dönemine denk gelir. Bu evrede yaşamın sonuna doğru gelindiği hissi yaşanır. Bu evrede birey geçmiş yaşamını gözden geçirir.
Önceki dönemlerdeki bunalımları başarı ile atlatan bireylerin değerlendirmeleri olumlu alacak ve şimdiye kadar olan yaşantılarından hoşnut olacaklardır. Tam tersi olan bir durumda birey kendisini umutsuz hissedecek, yaşamının başa geçmiş olduğu duygusunu yaşayacaktır.

Jean Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı ve Bilişsel Gelişim Dönemleri:

Piagetye göre dönem kavramı, yaşa bağlı olarak zihinsel gelişimin doğasında ve yapısında ortaya çıkan niteliksel değişikliklerdir. Bilişsel süreci 4 dönemden oluşur:

Piaget zihin gelişimini birbirini izleyen dört dönemle açıklamıştır.Her dönem algılama ve anlama açısından bir önceki döneme göre niteliksel olarak daha gelişmiştir.Her dönem kendinden önceki dönemlerin özelliklerini içerir.
1. Duyusal Motor Dönemi
Bu dönem 0 – 2 yaşlarını kapsamaktadır.Yeni doğan bebekler dış dünyaya refleksleri ile tepkide bulunurlar.Bebekler kendilerini ve dış dünyayı duyularını ve motor becerilerini kullanarak anlarlar.Görme, duyma, tat alma gibi duyularıyla ve bedenin çeşitli bölgelerini hareket ettirme yoluyla dış dünya ile ilişki kurarlar.
2. İşlem Öncesi Dönem
Bu dönem 2 – 7 yaşlarını kapsamaktadır.Bu dönemde çocuklar artık varlıklara ve olaylara basit algısal ve motor uyumlarda bulunmazlar.Varlıklar ve olayları temsil etmek için semboller kullanabilirler Bunları artan bir organize ve mantıksal düzende kullanırlar.Çocukta mantıklı düşünme işlemi gelişmemiştir.Bu nedenle nesnelerin görüntülerinin etkisinde kalır.
3. Somut İşlemsel Dönemi
Bu dönem 7 – 11 yaşlarını kapsamaktadır.Bu dönemde çocuklar belli mantıksal yapılar edinirler.Bu yapılar onların değişik bilişsel işlemleri yapabilmelerini sağlar.Bu dönemde çocuklar, sıralama, sınıflandırma ve karşılaştırma işlemlerini yapabilecekleri şemalar geliştirirler.
4. Formel (Soyut) İşlemsel Dönemi
Bu dönem 12 yaş ve sonrasını kapsamaktadır.Bu dönemde bilişsel işlemler yalnızca somut varlıklarla sınırlı değildir. Bireyler soyut düşünebilme yeteneği kazanır.Bir soruna değişik açıdan yaklaşabilirler.


VİCDAN GELİŞİMİ: DOĞRU VE YANLIŞ
Öğrenme kuramcılarına ( Maccoby, Levin) göre ana-babanın koyduğu standartların, çocuk tarafından benimsenerek bir iç kontrol sisteminin geliştirilmesi vicdan gelişimidir..

Freud’un Ahlak Gelişimine Yaklaşımı
Freud, ahlak gelişimini duygusal-güdüsel bir süreç olarak ele almıştır. Freud’a göre ahlak gelişimi, cinsellik ve saldırganlık olarak belirlenen güdülerle, sosyal engeller, yasaklamalar arasında sağlıklı bir dengenin kurulmasıyla oluşur.. Kişilik ve ahlak gelişiminin temellerinin ilk 5 yılda atıldığını ileri süremktedir.

Bilişsel Gelişimsel Yaklaşım
Araştırma bulguları ahlak gelişiminin belirli aşamalardan geçerek oluştuğunu kanıtlar niteliktedir.
Piget, ahlak yargılarının başkalarına bağımlılık aşamasından, kendine, bağımlılık aşamasına doğru geliştiğini öne sürer. Kohlberg, çocukların anılan ahlakiikilemleri nasıl yargılandığını incelermiş ve bulgularının ışığında ahlak yargılarının gelişmesine ilişkin dönemlerini oluşturmuştur.
 

jale71

Yeni Üye
Katılım
21 Haz 2008
Mesajlar
74
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
emeğinize teşekkürler.
 

Akıncı501

Yeni Üye
Katılım
3 Eyl 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
umarım sınavlarda birdaha kalmam sağol
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,728
Son üye
Steventiz
Üst