Sevinçler göçmüştebessümler küsmüş
Gözyaşları düşmüş "ahh" ile gönül iklimime.
Hangi vakte kadar ya Rabbi!
Sensizlik yurdundagurbet koynunda bu sürgün didişme..
bir oyundu, çocukluğumuzda oynardık
önce nokta nokta bir cümle
ve sonra bir harf sorardık
ilk bilemediği harfe bir kafa
ikincisine bir gövde
çizgilerden darağacı kurardık
çocuktuk,güzel oyunlarımız vardı
boş vakitlerimizde
birbirimizi asardık...
Hep yeşil bir gölüm olsun istiyorum. Tenha ve yalnız bana ait olan.
Herkesten kaçtığımda buraya sığınsam.
Ayaklarımı bırakıversem serin sularına, yüreğime kadar ıslansam.
Sonra en öfkeli gücümle taş atsam bu göle.
Bu taşın çıkardığı ses gibi tok bir isyan olsam.
Ve sen gelip beni bulsan.
Hiç görmediğim seni, gözlerinden taşan yalnızlıktan tanısam.
Ve kaçamayacağım tek insan sen olsan…
Hemen hemen her gün buraya gelip sade bir kahve istememe rağmen,bana hâlâ aynı soruyu soruyor.
-"Ne alırdınız¿"
Biraz yalnızlık ve biraz da sessizlik alayım.Getirirken dökmeyin,mutsuzluğum eksilir diyorum içimden.
-"Sade bir kahve lütfen"