Anne ve Çocuk

edalım

Yeni Üye
Katılım
28 Şub 2009
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Muğla
çocuklu yaşama hazırlık

ÇOCUKLU YAŞAMA HAZIRLIK
1-)Köşe başındaki süpermarkete gidin. Hiçbirşey satın almadan kasaya yönelin ve cebinizdeki bütün parayı kasiyere verin. Daha sonrada yandaki eczaneye gidin kredi kartınız ile ilaçlar alın.

2-) Akşam saat 17:00 ile 22:00 arasında elinizde yaklaşık 4 kg. Ağırlık taşıyarak sürekli ev içinde yürüyün. Saat 22:00'de ağırlığı yatağa bırakın, saati 24:00'e kurun ve yatın uyuyun. Saat tam 24:00'de kalkın 4 kg. ağırlığı tekrar elinize alın ve saat 01:00'e kadar evin içinde dolaşın. Ağırlığı tekrar yatağa koyun. Saatin alarmını da 03:00'e kurun. Yatın. Uyuyamayacağınız için tekrar kalkın ve bu kez elinizde ağırlık olmadan evin içinde dolanıp durun. Saat 02:45'de koltukta kendinizden geçin. 03:00'te çalan alarm ile fırlayın, 15 dakikalık uyku sersemliği ile yatağa yönelin ve ağırlığı elinize alın. Saat 04:00'e kadar karanlıkta elinizde ağırlık varken dolanın ve bu arada yüksek sesle de şarkılar söyleyin. Kendi kendinize konuşun. Saati 05:00'e kurun ve kendinizden geçerek bir süre daha uyuyun. Böylece toplam uyku miktarınız 45 dakikaya yükseltin. Kahvaltıyı hazırlayın. Güleryüzlü olun ve bu dediklerimi 5 yıl boyunca her gece tekrarlayın.

3-) Eve bir ahtapot getirin... Ve 5 yıl boyunca onu her sabah düzenli bir şekilde giydirmeğe çalışın. Ayrıca ahtapotu bir çuvala, hiçbir kolu dışarda kalmıyacak şekilde, en kısa zamanda sokmanın provasını yapın. (Bu prova sonunda çocuğunuzu her sabah minimum hasarla giydirmeyi öğreneceksiniz.)

4-) Bir kavun satın alın. Kavunun bir bölümüne küçük bir delik açın. Sonra kavunu uzunca bir iple duvardan aşşağıya sallandırın. Ve kavunu iki yana sallayın. Kavun sağdan sola durmadan sallanırken, bir kaşık sıcak suyu alın. Durmadan sağdan sola sallanan kavunun üstünde daha önce açmış olduğunuz deliğe, bir tek damla yere dökmeden sokmağa çalışın. (Bunu başardığınızda o mini minnacık, sevimli mi sevimli yavrunuza en az hasarla yemek yedirmeyi öğrenmiş olacaksınız.)

5-) Ağzınızdan çıkan her cümleyi en az beş kere daha tekrarlıyarak konuşmaya alışın. Bunu bir yaşam biçimi haline getirin.

6-) Dışarıya çıkmak için giyinin. Banyonun kapısı önünde tam tamına yarım saat bekleyin. Aşağıya inin. Kapının önünde beş dakika bekleyin. Sonra tekrar eve dönün. Tekrar dışarıya çıkın. Evin önündeki yolda yürümeye başlayın. Çok ama çok yavaş yürüyün. Yürürken de yerde gördüğünüz her sigara izmaritini, cikleti, kirli kağıt ve mendili ve ölü karıncayı dikkatle ve uzun uzun seyredin. Aniden yeter artık senden çektiğim diye avazınız çıktığı kadar bağırın. Eve geri dönün. ( Bu provayı yaptığınız zaman da küçük çocuğunuzla yürüyüşe çıkmaya hazır hale geleceksiniz.)

7-) Süpermarkete gidin ve yanınıza da orta büyüklükte bir keçi alın. Süpermarkete girince keçiyi serbest bırakın. Daha sonrada keçinin içerde kırdığı, tahrip ettiği herşeyin parasını sorgusuz sualsiz ödeyin. (Evet, bununla da çocuk ile birlikte alışverişe hazır duruma gelmiş bulunuyorsunuz.)

:cool: Evdeki koltukların üzerine tereyağı sürün. Perdelere reçel bulaştırın. Mutfakta pişmekte olan bir adet balığı çalın ve onu misafir odasında bir yere saklayın. Balığın odada 5 ay kimse tarafından bulunmadan kalmasını sağlayın. Evdeki yeni sulanmış çiçeklere elinizi sokun ve aldığınız çamurlar ile temiz duvarlar üzerine figürler yaratın. (Evet, artık ev de çocuk için provalı hale geldi.)

Tamam mı ? Tamamsa, bütün bunları yaptıysanız, artık çocuklu yaşama hazırsınız demektir.
 

edalım

Yeni Üye
Katılım
28 Şub 2009
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Muğla
Anne ve babaların yanlışları

ANNE VE BABALARIN YANLIŞLARI
Çocuk üzerinde 3 önemli yanlışımız var

Büyükler olarak çocuklarımıza karşı nedense çok sabırsız ve suçlayıcıyız. Farkında değiliz belki ama onlar bizden farklı bir boyutta yaşıyor. Lütfen onlara karşı suçlayıcı ve alaycı ifadeler kullanmaktan kaçınalım.

Çocuk eğitiminde sosyal etki çok önemlidir. Güzel bir şey yaptığında onu öpmeniz, tebrik etmeniz, iltifat etmeniz onu teşvik edebileceği gibi; kötü bir şey yaptığında da biraz tavır koyarak veya soğuk davranarak belli bir yaptırım gücü oluşturabilirsiniz. Aileler, sosyal etkiyi hatalı kullandıklarında ise ciddi olumsuzluklar ortaya çıkabiliyor.

1-SUÇLAYICI TAVIRLAR

Çocuk büyürken doğru ve güzel olan davranışları yaptığı gibi, zaman zaman yanlış ve hatalı davranışlarda da bulunabilir. Çocuk yanlış yapar da biz ona sabırla doğrusunu anlatırsak ona çok şey kazandırabilir, yanlış zamanlarını doğruları öğrenebilmek için birer fırsat olarak kullanabiliriz. Böylelikle çocuk, hem doğrusunu öğrenir ve hem de hayata karşı daha güçlü hale gelir. Bizde ise maalesef çocuk hata yaptığında hemen yüzüne vuruluyor ve suçlayıcı aşağılayıcı tavırlar içerisine giriliyor. Hatta bazı anne-babalar daha etkili olsun diye bunu özellikle başkalarının yanında yapıyor. Tabii o zaman yıkım da o oranda büyük oluyor. Çocuk hiçbir zaman aşağılanıp küçük düşürülmemeli, hele hele bu başkalarının yanında asla yapılmamalı. Bunun yerine sıcak bir diyalog ile “Bak oğlum/kızım yaptığın bu davranış beni çok üzdü” şeklinde “ben” dili ile yapacağımız, onu anlamaya yönelik konuşma ile başlanmalı ve onun neden böyle bir şey yaptığı anlaşılmalıdır. Belki haklı bir gerekçesi vardır? Belki yaptığının yanlış bir şey olduğunu bilmiyordur bile.

2) HAKARETLER

Çocukların, üzerlerine yazı yazılmamış beyaz kâğıtlara benzetildiğini hepimiz biliriz. Kâğıt boştur ve üzerine ne yazsan kalır. Atalarımız “Bir akıllı adama kırk kişi deli derse adam deli olur.” demişler. Sokakta yürürken aklı başında görünümlü ve kimi doktor, kimi mühendis, kimi öğretmen olduğunu bildiğiniz kırk kişi art arda “Deli misin kardeşim ne bu hal?” dese önce kendinizi kamera şakasında zanneder; ancak ortaya kamera falan da çıkmayınca şöyle durup bir düşünürsünüz. Deli olduğunuza kanaat getirmeseniz bile en azından “Acaba deli gibi mi davranıyorum, bu adamlar bana neden böyle dediler?” diye deli olup olmadığınız konusunda şüpheye düşebilirsiniz.
İşte siz dahi böyle bir şüpheye düşerken, bembeyaz kâğıt misali o masum yavruya hakaretler edilmesi onun kişiliğinde ne gibi izler bırakır acaba diye hiç düşündük mü? Sürekli aptal, beceriksiz, geri zekâlı ve belki de bundan daha ağır hakaretler duyan ve bunlarla yetişen çocuk ileride nasıl kendine güvenen, atik, girişimci ve hepsinden önemlisi ruhen sağlıklı bir insan olacak?


3) ALAY ETME

Birçok anne-baba çocuklarında gördükleri hatalı davranışı onunla alay ederek giderebileceklerini sanarak, yanılırlar. Tırnaklarını yiyen veya altını ıslatan çocukla alay edilerek manevi baskı oluşturulur ve bu sayede çocuğun bundan vazgeçeceği sanılır. Halbuki bu tür davranış bozukluklarında sorun, bizlerin alayları ile daha da pekişerek derinleşir. Bu tür davranış kusurlarıyla dalga geçmek yerine sorunu çözebilmek için doğru adımları atmak gerekir. Örneğin tırnak yiyen çocukların % 90’ı bunu ilgi çekmek için yaparlar ve anne-baba bu durumla ilgilendikçe pekişerek devam eder. Birçok tırnak yiyen çocuğun tedavisinde ebeveynlere ‘görmezden gelin’ tavsiyesinde bulunularak sorun giderilebilir. Bazı çocuklar da belli stres faktörleri nedeniyle tırnak yerler ki o zaman da stresi ortaya çıkaran faktörlerin üzerine gidilmesi gerekir. Yani çözüm kesinlikle alay etmeyle sağlanamaz.

 

edalım

Yeni Üye
Katılım
28 Şub 2009
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Muğla
çocuklarda ayakkabı seçimi

ÇOCUKLARDA AYAKKABI SEÇİMİ
3 ile 6 yaş arasındaki çocukların ayakları yılda iki veya üç numara birden atar. Çocuğunuz, ayakkabısı ayaklarını sıktığında yakınmaz, ağlamaz. Çünkü o yaşlarda olan çocukların ayakları fazlasıyla yumuşak ve esnek olur. Bu nedenle de çocuğun ayağına sağlıklı olan şekli vermesi için ayakkabı seçimi çok önemlidir. İşte size birkaç ipucu...


- Çocuk ayakkabısını sabah saatlerinde değil, öğleden sonra satın alın. Çünkü çocukların da ayakları büyüklerde olduğu gibi gün içinde şişebilir. Bu da ayağı normalden daha büyük gösterir. Böylece ayağa büyük numaralı ayakkabı alma riski artar. Veya tersi de olabilir...


- Çocuğunuz yanınızda olmadan ayakkabı almayın. Küçük çocukların da ayakkabı alırken denemesi gerekir. Çocuğunuzun ayak ölçüsüne güvenmek yerine, uygun ayakkabıyı bulmak için deneme yanılma yöntemlerini tercih edin. Bunu da çocuğunuzun sağlığı için yapın.


- Ayakkabının ucuna baş parmağınızla bastırarak, ayakkabının çocuğunuzun ayağına tam oturup oturmadığını, büyük gelip gelmediğini anlayabilirsiniz. Ayakkabı en uzun ayak parmağından bir baş parmak ölçüsüyle uzun olmalıdır. Bu esnada çocuğunuzun ayakta durması gerekir.


- Çocuğunuzun ayak numarasından daha kesin bir yöntemle emin olmak istiyorsanız ve etrafta ayağı ölçmek için hiçbir şey yoksa, çocuğunuzun ayağının taslağını çıplak olarak bir kartona çizin. En uzun ayak parmağına 12 mm daha katın ve kartonu öyle kesin. Karton ayak kalıbı ayakkabıya oluyorsa, ayakkabı uygundur. Ayakların ölçüleri farklı olabilir. Her ayak için ayrı şablon hazırlayın.


Malzemesi nasıl olmalı?


- Karasız kaldığınız durumlarda; yumuşak, hafif ve esnek olan ayakkabıyı tercih edin. Bu tür ayakkabılarla hareket etemek daha kolay olur. Ayrıca ayakkabının tabanı kaymaya karşı dayanıklı bir malzemeden olmalı. Topuksuz olması da kaza riskini biraz olsun azaltmaya yarar.


- Ayakkabı alırken, destekleyici mantar tabanlardan uzak durun. Sağlıklı çocuk ayaklarının harekete, yani antrenmana ihtiyacı vardır ve kendi kendilerini dengelemeleri iyidir.


- Ayakkabıların dışı, hava alabilecek bir yapıda ve su geçirmez olmalıdır. Böylece ayakların uzun süre ayakkabıda durmasısonucu oluşacak nemin dışarıya çıkması kolaylaşır. Ayakkabının içi ise ayaklarda oluşacak nem ve teri kolayca emip, dışarıya atabilecek malzemeden yapılmış olmalıdır.


- Spor ayakkabılar, son derece esnek olmaklabirlikte ayakları sıkmazlar. Ancak topuk başlığının ve tabanının sağlamlığına ve ayakta oluşacak nemi dışarıya atabilecek yapıda olmasına dikkat edin.


- Aldığınız ayakkabının malzemesinin uzun ömürlü olması konusunda endişenelmeyin. Çocuğunuzun ayağı hiç ummadığınız bir hızda, ayakkabıyı belki de daha eskitemeden büyüyecektir.
 

edalım

Yeni Üye
Katılım
28 Şub 2009
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Muğla
Bebeğinize nasıl davranmalısınız?




Çoğu ana baba yeni doğan bir bebeğin şımartılıp şımartılamayacağını merak eder. Bir asır önce ağırlıklı olarak kabul edilen görüş, yeni doğan bir çocuğun şımartılabileceği ve bunun çok kolaylıkla gerçekleşebileceği yönündeydi. Bebekler katı programlara tabi kılınır ve yalnızca kesinlikle gerekli olduğunda ele ve kucağa alınırlardı. Küçük bir bebek aç olduğu ya da altına yaptığı için ağlamıyorsa feryatları genellikle duymazlıktan gelinirdi. Kimse şımarık bir çocuğu olsun istemezdi.
Bugün ise doktorlar, yeni doğmuş bir bebeğin şımartılabilmesinin söz konusu olmadığına inanmaktadırlar. Artık, katı bir şekilde uygulanan tüm o programlar bir yana bırakılmış ve onların yerini, her bebeğin ve onun ait olduğu ailenin gereksinmelerinin hesaba katıldığı esnek bir program almıştır. Ana babalar çocuklarını kucaklarına almaya teşvik edilmektedirler. Doktorlar ana babalara, yeni doğmuş bebeklerinin, gerek beslenme, gerek rahatlarıyla ilgili acil gereksinmelerine yanıt vermelerini öğütlemektedirler. Sonuç olarak, bebeğinizin tadını çıkarmaya bakın.

Bir bebeğin ruhsal gereksinmeleri.bedensel gereksinmeleri kadar önemlidir. Yeni doğmuş bir bebek bile yakınlığa gereksinim duyar. Bir yeri agnyorsa rahatlatılmak ister, birine gülüm-semek için o birinin ona gülümsemesini ister ve istediği şeylerle ilgilenen ve onları yerine getiren birinin bulunduğunu öğrenmek ister. Bunu yapan bir ana baba yeni doğmuş bebeklerini şımartmış olmaz. Yapmayanlar ise bebeklerinin, ruhsal güvenliğini sağlama şansını yok etmiş olacaktır.

Yeni doğan bebeğinizi çok fazla ilgi göstererek şımartma konusunda endişelenmenize gerek olmamakla birlikte bazen davranış modellerinin, doğumdan sonraki ilk dönem içinde ortaya çıktığını ve bunların yaşamın üçüncü ya da daha sonraki aylannda geri teptiğini ve sonuçta da ana babanın, çocuklarının kaprislerinin kölesi durumuna geldiklerini unutmamanız gerekir.

Bu durum bazen, mideleri sürekli gaz yapan bebeklerde ortaya çıkabilir. Geceler boyu, karnı ağrıyan yavrunuz kucağınızda odanın içinde yürürsünüz. Birçok bebekte karın ağrısı nöbetleri üçüncü ayda kesilir. Bebeğiniz de bu rahatsız dönemi atlatmış gibi görünür. Bebeğin karnının şişliği artık inmiştir ve çocuk pek rahatsızlık hissediyorsa da benzememekte-dir.Ancak her akşam, bebeği sepetine koyduğunuz anda çığlıklar başlar.

Bebek kucakta tutulmanın ve gezdirilmenin tadını öğrenmiştir bir kez. Bazıları bu bebeğin biraz şımarmış olduğunu söyleyecektir. Biraz şımarmış bir bebeği çok şımarmış bir bebek olmaktan korumak için, onu memnun etme çabalarınızı biraz azaltmanız gerekebilir. Bebeği yatağına bırakın, iyi geceler dileyin ve bebek feryada başlayınca hemen kurtarmak için içeri koşmayın.

Daha büyük bebeklerden farklı olarak, yeni doğmuş bir bebeğin çevresi ve o çevreye olan tepkisi son derece sınırlıdır. Daha çocuğunuzun oyun arkadaşını dövmesinden, parmağını açık bir elektrik prizine sokmasından ya da size sert bir "hayır" demesinden endişe etmeniz için önünüzde uzun aylar bulunmaktadır.

Yeni doğan bebeğin davranışı daha çok, acil fiziksel gereksinmelerine olan tepkilerinden oluşur. Tipik bir yeni doğmuş bebek günün büyük kısmını, her 2 ile 4 saatte bir beslenmek amacıyla bölünen bir uykuyla geçirir. Bu arada da günün önemli bir bölümünü ağlamakla değerlendirebilecektir.

Ana babalar genellikle, çocuklarının uygun miktarda yemek yemediğinden, yeterince uyumadığından ya da çok fazla ağladığından endişelenirler.

Bir dereceye kadar ana baba yeni doğan yavrularının davranışını yönetebilir. Ancak, ilk önce bebeğin davranışının gerçekten anormal mi yoksa yalnızca umduklarınızdan farklı mı olduğunu belirlemeniz gerekir, örneğin çoğu küçük bebek günün büyük kısmını uykuyla geçirirler, ama sizin bebeğiniz saatler boyu uyanık duruyor diyelim, sizi rahatsız eden bu davranışın kendisi midir yoksa yalnızca bunun anormal olupolmadığını mı bilmek istiyorsunuz? Normal davranışın ne olduğu hakkında kuşkuya düşerseniz doktorunuza danışabilirsiniz.

Her ne kadar genel eğilim, programı bebeğin belirlemesine izin vermek yolundaysa da bir ana baba da buna birtakım müdahalelerde bulunabilir. Kendini ayarlamak zorunda olan yalnızca siz değilsiniz. Yeni doğan bireyin de ailenin bir parçası olmak için üzerine düşen görevlere uyum sağlaması gerekir. Örneğin, beslenme programını her zaman bebeğinizin dikte etmesin izin vermeniz gerekmez. Bebeğiniz gece yansı uyanıp süt istiyorsa, ama siz geceleri saat 11 de yatmaktan hoşlanıyorsanız bebeği yatmanızdan önce uyandırmaya çalışın. Bebeğin ilk beslenme seansını biraz erkene alarak kendisini daha önce kaldırdığınızda acıkmış olmasını sağlayabilirsiniz, çoğu bebek, son öğünlerinden 3 ya da 4 saat sonra beslenme amacıyla uyandırılmaktan rahatsız olmaz.

Ana babalar bir bebeğin beslenme programına etki edip, bebeğin beslenmeler arasındaki zamanı uzatmayı öğrenmesine yardım edebilirler. Son yemekten sonra belirli bir süre geçtiği için bebeği otomatik olarak uyandınrsa-nız bebek de o saatte acıkmayı öğrenecektir. Benzer şekilde, bebek öğünler arasında uyanır ve siz hemen onu beslemeye koşarsanız bir model oluşturmuş olursunuz. Bunun yerine, bebeğin yeniden uykuya dalıp dalmadığını görmek için bir süre bekleyin. Yeniden uyumuyorsa, emzik ya da biraz su vermek suretiyle beslenme saatini geçiştirmeye bakın.

Ayrıca bebeğinize, uyku modellerini oluşturmakta da yardımcı olabilirsiniz. Sizin için, bebeği bir beslenme seansından sonra tekrar yerine yatırmak en iyisiyse öyle yapın ve bundan taviz vermeyin. Dahası, bebek uyur uyumaz evin içinde ayak parmaklarınızın ucuna basarak yürümek şeklindeki yaygın hataya da düşmeyin.Aksi takdirde bebek bu anormal sessizliğe alışacak ve en hafif bir gürültüde bile uyanacaktır. Özellikle ilk kez ana baba olanlar için geçerli yaygın bir düşünce, bir bebeğin davranışıyla ilgili en kötü şeyin ağlamak olduğu şeklindedir. Bebekler çeşitli nedenlerden ötürü ağlarlar. Bebek acıkmış olabilir, altına yapmış olabilir, midesi gaz yapmış olabilir, hasta olabilir, midesi gaz yapmış olabilir, hasta olabilir, yorgun olabilir ya da yalnızca neşesiz olabilir. Bir ölçüye kadar, bebeğinizin ağlamasını gidermekte, gereksinimlerine cevap vermek suretiyle yardımcı olabilirsiniz. Bebek acıktığında ona besin verin ya da altını kirlettiğinde bezini değiştirin. Bazı bebekler uyuyabilmek için ağlama gereksinimi duyabilirler. Başka hiçbir şey yarar sağlamıyorsa bebeği yatağına koymayı deneyin. Ağlayan bir çocuğu dinlemek, özellikle o çocuk için çocuğunuzsa, güç bir iştir, ama bebeği hemen kucağınıza almaktan kaçının. Uyuması için birkaç dakika bekleyin.

En önemlisi, zaman içinde sorunun düzelmekte olduğunun bilincine varın. Birkaç ay içinde ağlama nöbetleri sona erecek ve bebeğiniz çok daha uyumlu ve yaşamından çok daha fazla zevk alır olmaya başlayacaktır.

Bu arada, sinirlerinizin yıpranmasına rağmen, kendinizi sakin tutmaya çalışın. Ağlayan bir bebek cesaret kırıcı olabilir, ancak bir bebeğe "asla" kaba davranmayın.

Sarsmak ya da başka bir kaba davranış bebekte giderilmesi olanaksız hasarlara ve hatta ölüme yol açabilir. En iyisi "mola" talebinde bulunmak ve bebeğe güvendiğiniz bir insan bakarken kısa bir süre için evden dışarı çıkmaktır.
 

MatmazeL

Özel Üye
Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
1,304
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Çok güseL bilgilerdi teşekkürLer özellıkle İnsanların bılgılenmesı gereken bı konu ..
 

graal89

♥ Ankaragücü ♥
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
722
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Ankara
anneler ve anne olacaklar için güzel bi konu yoksa ben sadece çocukların derdi sıkıntısı olmadığı zamanda severim ağladığı zamanlarda uyuz olurum:)
 

meleeek

Yeni Üye
Katılım
8 Mar 2009
Mesajlar
688
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Şehir:
Sivas
paylaşım için teşekkürler çok güzel bilgiler
 

graal89

♥ Ankaragücü ♥
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
722
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Ankara
niye olmasın ya ben bebekleri çok severim ya sadeec ağladığında sevmiyorum.:) zaten böyle olması gerek ya erkek çocuğu sadece sevecek ben çocuğun karnını doyurcam yada bi derdi sıkıntısı olunca onla ilgilenecem ben çocuğu ağladığında susturmaya çalışsam çocuk susmaz hem daha çok ağlar sayın moderatör:)
 

graal89

♥ Ankaragücü ♥
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
722
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Ankara
moderatör kızdı gene:)
 

servivor_050

Super Moderatör
Katılım
30 Eyl 2007
Mesajlar
310
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
İktisat
Şehir:
Ankara
Çocuk Sağlığı ve Eğitimi

· Eğitim doğruları söylemek değil, doğruları yapmaktır. Çocuğunuza örnek olmaya gayret edin. Gerisi gelir.

· Çocuğunuza vereceğiniz eğitimin amacı, onun sorumluluk düzeyini geliştirmek ve olgunlaşmasını sağlamak olmalıdır.

· Çocuğunuza size işlerinizde yardım etme fırsatı verin.

· Çocuklarınızın yanlışlarını değil, doğrularını yakalayın.

· Çocuğunuza iyi şeyler söylemekten ve onu övmekten korkmayın. Şımaran çocukları hayat hizaya sokar.

· Şımartmaktan kaçınayım derken güvenini zedelediğiniz çocuklara güven kazandırmak çok daha zordur.

· Takdir edilen ve övülen çocuklar, anne- babalarını ve arkadaşlarını takdir etmeyi öğrenirler.

· Atalarımız “taç giyen baş akıllanır” demişler. Çocuğunuza küçük başarıları karşısında olumlu sıfatlarla yaklaşırsanız ona en büyük hazine olan, kendine güven duygusunu kazandırırsınız.

· Çocuğunuza ne derseniz öyle olma ihtimalini artırırsınız. “Tembel”, “sorumsuz”, “asi” , “inatçı” gibi olumsuz sıfatlar, bu özellikleri geliştirir.

· Önemli olan çocuğunuzun kardeşine veya arkadaşına kıyasla ne kadar başarılı olduğu değil, kendi yapabilecekler ine kıyasla ne kadar başarılı olduğudur.

· Çocuğunuzun hatasını asla başkalarının yanında konuşmayın. Çocuğunuzu asla başkalarının yanında eleştirmeyin.

· Sık eleştirilen çocuklar içe kapanık ve güvensiz olurlar.

· Çocuğunuzun hayattan zevk almasına yardım edin. Onu mutlu eden etkinlikleri destekleyin ve bunu dile getirin.

· Olumsuz konuşarak motivasyon artırma yöntemi tarihe karışmıştır. Çocuğunuzu gayrete getirmek için olumlu tavır içinde olun.

· Çocuğunuza olumsuz söz söylemeniz gerekiyorsa, sözü olumlu ve ona güvenizi belirten bir cümleyle bitirin.

· Başarılı olanlar kendilerini sevenler, kendilerine güvenenler ve kendileriyle barışık olanlardır. Çocuğunuza bunları kazandırın.

· Çocuğunuza bulunduğu yaştan daha büyükmüş gibi davranınız, olgunlaşmasına yardımcı olursunuz.

· Sevmeyi ancak severek öğrenebiliriz.

· Sevmek ve sevilmek insanlara güneşi her açıdan aldıkları hissini verir.

· Evrensel ilaç

Ne yedek parçası var, ne pili

Ne peşinat gerekiyor, ne aylık taksit

Enflasyona karşı dayanıklı, vergiden muaf

Gerçekten dinlendirici

Çalınmaz, etrafı kirletmez

Herkese uyar, katıksızdır

Çok az enerji harcar

Ama çok iyi sonuçlar verir

Tansiyonunuzu düşürür, stresinizi azaltır

Mutluluğunuza mutluluk katar

Depresyona karşı savaşır, yüzünüzü güldürür

Öz-güveninizi artırır

Dolaşım sisteminizi çalıştırır

Yan etkileri yoltur

Sanırım en kusursuz ilaç odur:

Dostlarım reçetesini yazıyorum.... bu

Kucaklamaktır!

(Şüphesiz karşılıklı olanı!)
Henry Matthew Ward

Hayattaki en yüce mutluluk sevildiğimize inanmaktır. Victor Hugo

Unutmayın, hepimiz sendeleye sendeleye yürüyoruz. Bu yüzden olsa gerek elele yürümek hepimizi rahatlatıyor. Emily Kimbrough
 

servivor_050

Super Moderatör
Katılım
30 Eyl 2007
Mesajlar
310
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
İktisat
Şehir:
Ankara
Çocuğumuza Neden Kitap Okumalıyız Nelere Dikkat Etmeliyiz!!

"Anne ve babalar çocuklara kitap okumanın yararlı olduğunu duymuştur ama pek çoğu bunun neden bu kadar önemli olduğunu merak eder. İşte sorularınızın cavapları:
Neden Çocuğuma Kitap Okumalıyım?
Araştırmalar anne ve babası tarafından her gün kendisine kitap okunan çocuğun
* Kelime hazinesinin erken yaşta geliştiğini
* Düşünme yeteneğinin ve buna bağlı olarak yaratıcı zekasının geliştiğini
*Dinleme ve konuşma yeteneğinin geliştiğini
* Kitap okumayı seven bir birey olarak yetiştiğini
* Okuyup yeni bir şeyler öğrendikce merak etmeyi ve daha çok okuyup öğrenmek istediğini göstermektedir.
Çocuğuma Kitap Okumaya Ne Zaman Başlamalıyım?
Ne kadar erken başlayabilirseniz. Hatta bebekliklerind e onlara kitap okumak dil yeteneklerini geliştirmelerinde yararlı olur. Buna ek olarak okurken anne ya da babadan fiziksel yakınlık ve ilgi görmek çocuğa sevildiğini hissettirerek kendisini iyi hissetmesini sağlayacaktır.
Hikaye Okurken Okumamı Kesmesine İzin Vermelimiyim?
Elbette. Çocuklar soru sorarak öğrenirler. Anlaşılmayan bir kelimeyi açıklamak, hikaye kahramanları hakkında konuşmak, kitap hakkında tartışmak çocuğunuzun öğrenmesine yardımcı olacaktır.
Aynı Kitabı Defalarca Okuyabilirmiyi m?
Evet. Küçük çocuklar kendilerine daha önce okunmuş, bildikleri bir hikayeyi defalarca dinlemeyi çok severler.
Buna ek olarak aynı kitabın defalarca okunması çocukların aynı kelimeleri defalarca duyarak aşinalık kazanmasına yardımcı olduğu gibi kitapta verilmeye çalışılan mesajın akıllarında kalmasına da yararı olur.

Okumayı Çocuklara Sevdirmek
Çocuklar okudukca okumayı daha çok sever, sevdikce daha çok okur ve öğrenirler. Okumayı sevmek bir anlamda öğrenmeyi de sevmektir.
Okumayı çocuklara sevdirip onlara hayat boyu okuma alışkanlığı verecek, zevk için okuyan bireyler olarak yetişmelerinde yardımcı olacak ilk kişiler siz anne ve babalarsınız.
Küçük Yaştan Başlayarak Çocukları Kitaplara ve Okumaya Yöneltmenin Bazı Yolları:
1. Çocuklarınızla muntazam olarak kütüphaneye gitmeyi alışkanlık haline getirin.
Kütüphaneye onlarla birlikte gidip kitap seçmekten en az onlar kadar siz de zevk alacaksınız. Çocuklarınıza kütüphane kartı çıkartın ve kütüphanenin nasıl kullanıldığını öğretin.
2. Kitapcılara kitap bakmaya gitmek de kütüphaneye gitmek kadar zevkli ve eğlencelidir. Çocuğunuzun kitap seçmesine yardımcı olun ve ona kendi seçtiği kitabı satın alın.
3. Alacağınız kitabın çocuğunuzun okuma seviyesinde olmasına dikkat edin. Ayrıca çocuğunuzun ilgilendiği konular da çok önemli. Onun ilgi alanının dışına çıkmayın.
4. Çocuğunuza her gün 15-20 dakika kitap okuyun. Araştırmalar her gün kendisine kitap okunan çocukların okumayı öğrenmesine çok yardımcı olduğunu gösteriyor.
Çocuklar yatak vakti ya da diğer bir deyişle uyku öncesi hikayeleri çok severler. Çocuğunuzun ilgisini kitaplara ve okumaya çekmenin en güzel yollarından biri, birlikte resimlerine bakarak ona uyku öncesi hikayeler okumanızdır.
5. Okurken yaratıcı olun. Karekterleri değişik ses tonlamaları ile seslendirin. Okuduğunuz kitap hakkında konuşun. Çocukları kitap hakkındaki fikirlerini söylemeleri için destekleyin, sorular sorun.
6. Çocuklara kitap okumak kadar onların size kitap okumasını sağlamak da oldukca önemlidir. Sırayla bir sayfa siz bir sayfa çocuğunuz okuyabilir. Ona okumasının ne kadar iyi olduğunu söylemeyi sakın ihmal etmeyin. Anne ve babaya kitap okuyabiliyor olmak çocukların ovünecekleri bir şeydir. Bu onların okumayı sevmelerini sağlar.
7. Kütüphanelerde kitap ve okuma kulübü var mı araştırın ve çocuğunuzun böyle bir faaliyete katılmasını sağlayın.
8. Çocuklarınıza arkadaşlarıyla beraber kendi kitap kulüplerini oluşturmaları fikrini vererek onlara ön ayak olun. Çocuklar arkadaşlarını çağırmaktan ya da arkadaşlarına ziyarete gitmekten çok hoslanırlar. Kitap kulübü için belli bir gün ayarlayıp arkadaşlarıyla bir araya gelerek birlikte kitap okumak ve birbirlerinden kitap ödünç almak hoşlarına gidecektir. Kurdukları kitap kulübüne isim vermelerini önerin ayrıca kulüp üyelerinin okudukları kitapların listesini tutmalarını söyleyin.

Alıntıdır..
 

rainbow

Özel Üye
Katılım
16 Şub 2009
Mesajlar
1,147
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Şehir:
Malatya
Teşekkürler bilgiler için....;)
 

servivor_050

Super Moderatör
Katılım
30 Eyl 2007
Mesajlar
310
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
İktisat
Şehir:
Ankara
Önemli değil arkadaşlar......
 

servivor_050

Super Moderatör
Katılım
30 Eyl 2007
Mesajlar
310
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
İktisat
Şehir:
Ankara
Bebeğinizi bol bol uyutun gelişimi için

İyi bir uykunun bebeğin fiziksel gelişimi kadar zeka gelişimi için de önemli. Bebeğiniz uykuda, uyanıkken gördüğü, duyduğu, yaptığı ve hissettiği her şeyi bilgi sistemine depoluyor.

Yeni doğanların, bebeklerin ve küçük çocukların hayatında önemli rol oynayan uyku, yetişkinlerde olduğu gibi bebeklerde de vücudu ve aklı rahatlatıp dinlendiriyor. Uzmanlar, uyku sırasında bebeklerin büyüme hormonu düzeyinin arttığını belirterek, "Uyku esnasında, protein sentezinin hızlandığı ve sinir sisteminde yeni yolların oluştuğu kanıtlanmıştır. Dolayısıyla, bebeklere "uyusun da büyüsün" demek oldukça doğrudur. İyi bir uyku, bebeğin fiziksel gelişimine olduğu kadar zeka gelişimine de büyük katkı sağlıyor. Yeni doğan bebekler günün yüzde 70 ini uyuyarak geçirirler. Bu yüksek oran, uykunun bebeğin sağlıklı gelişimindeki önemini açığa çıkarmaktadır. Düzenli ve iyi uyku, bebeğin sağlıklı gelişiminde beslenme kadar önemlidir" dedi.


BEBEKLER UYURKEN BİLGİLERİ DEPOLUYOR


Yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye deki annelerin yüzde 83 ü uykunun bebeğin zihinsel gelişimine etkisi konusunda bilgi sahibi değil. Uzmanlar, bebeklerin zihinlerinin uyurken de sürekli çalıştığını kaydederek, "Uyurken de bebeklerin öğrenme süreçleri devam etmektedir. Bebeğin beyni, onun uyanıkken gördüğü, duyduğu, yaptığı ve hissettiği her şeyi bilgi sistemine depolar. Uyku süresi ve kalitesi işte bu depolama aşamasında önem kazanır. İyi uyumuş ve dinlenmiş bir bebek, uyku öncesi depoladığı bilgileri hafızasına düzenli bir şekilde kaydetmiş olarak güne daha zinde başlar. Böylece gün boyu yeni şeyler öğrenmeye daha istekli olur. İşte bu nedenle bebeklerin kesintisiz ve iyi uyumalarını sağlamak çok önemlidir" diye konuştu.


Yurt dışında yapılan çalışmalar da uykunun bebeğin zihinsel gelişimindeki önemini gösteriyor: Londra Çocuk Sağlığı Enstitüsü Nöroloji Departmanı Başkanı Annette Karmiloff uyku sırasında bilincin kapalı olması ve fiziksel etkinliğe son verilmesi sebebiyle beynin, uyanıkken kolay yapamadığı bazı zihinsel işlevleri uyku sırasında gerçekleştirdiğini dile getiriyor. Amerika daki "Baby Center" (Bebek Merkezi) Danışma Kurulu da bebeklerin acıkmaları sonucu uyanmalarının normal olduğuna, ancak dış etkenlerden dolayı bebeklerin uykularının bölünmemesi gerektiğine dikkat çekiyor


Alıntıdır.....
 

servivor_050

Super Moderatör
Katılım
30 Eyl 2007
Mesajlar
310
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
İktisat
Şehir:
Ankara
Bebeğinizi güneşe çıkarın...

Anne babalar çoğunlukla bebeklerini dışarı çıkarıp çıkaramayacaklarını doktorlarına sorarlar. Cevap evet olacaktır. Bebekler bebek arabasında gezdirilmekten çok hoşlanırlar. Bebeğinizi soğuk almayacak şekilde iyice giydirdiğiniz sürece kış koşullarının sizi evinizde esir etmesine izin vermeyin.
Bebek biraz güneş ışığına maruz bırakılmalıdır. Fakat bunda aşırıya kaçılmamalıdır. Direkt güneş ışığı, kemik ve dişlerin gelişmesi için gerekli bir vitamin olan D vitamininin ciltte oluşmasını sağlayan ultraviyole ışınları içerir. Çoğu bebeklere aynca destek olarak D vitamini verilmelidir.

Güneşe çıkmanın tehlikesi güneş yanığı olabilir. Eğer bebek, arabasında ya da herhangi bir iskemlede bir ila iki saat güneş ışığına maruz bırakılmış ise güneş yanığı olabilir. Güneş yanığı yalnızca acı verici olmakla kalmaz aynca bebeğin nazik cildinin zarar görmesine neden olur.

Mevsimi ve bebek arabasını nerede park ettiğinizi hesaba katmalısınız. Bir bebek soğuk bir kış gününde güneş ışınlarından daha çok yararlandırılabilir.

Çünkü kışın güneş ışınları yaza nazaran daha zayıftır, çoğu bebekler yazın otuz ya da kırk dakikadan fazla dışarı çıkarılmamalıdır. Plaj gibi güneş ışığının yoğun olduğu yerlerde bebekler mümkün olan gölgelik yerlere konmalıdır. Bebeğinizin yüzünü korumak için ona bir güneş şapkası giydirmelisiniz.

Her ne kadar güneş ışığını engelleyici losyonlar çocuklar ve yetişkinler için önerilirse de, altı aydan küçük bebekler için kullanılmamalıdır.

Bebeğinizin aşın ısıya maruz kalmamasını sağlayınız. Kızarmış bir yüz bebeğinizin aşırı ısıya maruz kaldığını gösteren bir işarettir.

Alıntıdır...
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,728
Son üye
Steventiz
Üst