Son-Kez’e son cevabımdır… !
1) Sen benim kişilik meseleme değil girmek, tırnak içindeki kir kadar yakın olamazsın… UZMAN arkadaşın dediği gibi üç kuruşluk akıla beş kuruşluk yorum fazladır. Prosedüre uyar, özrümü dilerim… Hazır-cevaba söylediklerimden dolayı değil, işin fazlaca laçkalaşmış olmasından ileri gelir bu özür… Anlayamadıysan ne ala.
2) Senin kişiliğine karşı bir şey yazmam mümkün değil! Didişmiyorum yazıyorum. “Yazı yazmayı öğrenmek, her şeyden önce düşünmeyi gerektirir.” Konu içinde adı geçen hazır-cevap arkadaşın durumu sana iletmesi, senin havadan gelip paldır küldür bir şeyler yazıp söylemen adabın ötesinde yerlerde kalan bir durumdur… Buda incelikten bahseden şahsına ithaf olsun!
3) Laf vurmak senin dediğin gibi olmuyor, senin nasıl bir “laf vurmak” anlayışın var onu da anlamadım her neyse çokta önemli değil…
4) Sana bulaşmakmış, komik olma

derim. Senden daha ciddi insanların sıfatında kendimi bilirim ben. Sana tavsiyem kültür dağarcığını geliştir, 492 yıllık tarihi bir gelenekten bahsederken senin alaycı kelimelerin arasında erimesin, neye dokunduğuna dikkat ediver bir zahmet.
5) Huzurdan kastın “huzur” ise onu ilk önce sen sağlayacaksın… Sonuçta sen moderatörsün. Ayrıca yine incelik lafına geri dönersek, ben bayanlara ince davranmayı bilen birisiyim. Senden öğrenecek değilim.
6) Sen benim seviyeme gelemezsin. Çünkü sende o kadar gelişmişlik yok…
7) Ben sataşmam yazılanlara cevap veririm… Bu durumu ileriye taşıyanda sensin, ben değil… Ayrıca yazman sorun ya da problem oluşturmaz. Neden? Çünkü bu sana yazdığım son cevaptır, bundan sonra yazdığın herhangi bir şeye cevap yazmayacağımdır.
Ve değerli arkadaşlar, konunun bu kadar uzamasından dolayı duyduğum rahatsızlıkla birlikte sizleri de rahatsız ettiğim için samimi özürümü bir borç bilirim…
Azınlık bazen yanılabilir, çoğunluk her zaman yanılır.(İbsen)